"yine bir sabah, yine rüyada çıplak kadın gören sözlük yazarları ve yine entyler. thanks god" bu silindi. sanırım birilerinin kuyruğuna bastım. hadi hgideyim de rahat rahat oynayın sözlüğünüzle.
bazen entry silmek konusunda gerçekten bokunu çıkardıklarını düşünüyorum. yani sözlük formatı eyvallah da, arada insan bakınızla da olsa bişey yazar. kafasına eser, tanımdan sonra bişeyler karalar falan. ulan millet sözlüğün arka planında karıya kıza yavşamaktan helak olmuş, bi salsan irc'ye dönecek buralar. siz hala en ufak şeyde, bu kadar kolay entry siliyorsunuz.
ayıptır lan. az sakin amk.
edit: ahaha. ulan bu entry'i girdikten sonra 4 tane artı, 4 tane eksi almış olan, sonu yazar feryadıdır diye biten entry'i sildiler. hakkaten yazık.
edit 2: evi boş yakalamış, birazdan ekrana attıracak yazarın hazırlık turlarıdır bunlar.
yani sadece küfür etmeyeylim diye mi yapılıyor bu uyarı anlamıyorum. arkadaşım 3 kere kayıtlara geçecek şekilde kampanyanızla ilgilenmiyorum dedim. hatta son kayıtlı konuşmamızda "bir daha aramayın, gerçekten kayıt falan dinlemeyip ağır konuşacağım" diye açıktan tehdit ettim. bu neyin mücadelesi lan? hayır otomatik bir kayda da bağlanmıyor. senin benim gibi birine aratıyorlar. yahu düşsenize numaramı müşteri listesinden. ibneler. mına koduğumun kendini bilmezleri. bir anda sinirlendim, özür dilerim.
valla böyle durumlar genelde, doğuştan kafasına yanlış bilgiler konulmuş kişilerin, gerçekle yüzleşmeyi kaldıramamasından oluyor sanırım. ya da gerçeği kabul etmek istemeyişinden. abileri başka türlü söylemişti çünkü. değil mi?
nasıl ki milliyet cm tr'dekiler okur değilse, sen de yazar değilsin diye bilgilendirmek gerekli diye düşünüyorum bazı arkadaşları. (bkz: bu neyin kafası lan)
- bir ara 9 numaranın iç çamaşırını çıkarırken zorlandığını gördük?
- evet, zorlandığım doğru. ama o arkadaş kasıtlı yapmış sanırım onu. herkesi fairplay'e davet ediyorum.
- son dakikada tartışmalı bir pozisyon vardı hakan. bir yorumun var mı?
- valla gece bilgisayardan tekrar izleyeceğim. ben hatalı bir hareket yapmadığıma inanıyorum. takdir türk erkeklerinin.
sözlüğün bir çöplüğe dönüşmesinden başka bişey değildir. aklına gelen üstün nitelikli (!), akıl dolu (!), ilgi çekmesi kaçınılmaz (!) entry'nin, entry dolu başlıklarda harcanmasına gönlü razı olmayan yazar (!), hemen olayın başına sonuna yazacağı şeyler ilgili bir kelime ekleyerek açar başlığını. orası kendi başlığıdır artık. birileri yorum yapacaksa onun başlığına yapacaktır yorumu. her dakka takip eder tabi sol frame'de. gözünü ayırmaz.
2012'de göte girecek ekonomik kriz sonrası, bikaç yıldır nasıl da "süpersiniz, aslansınız" diye kandırıldığımızı anlayacağız. çok geç olmuş olacak tabi çoğu için.
kaygısızlarda neredeyse zirveye çıkan komedi ve oyunculuk yeteneğini, din ağırlıklı kanallarda abuk subuk programlar yaparak harcamıştır ne yazık ki. kültigin hala kalplerdedir, o ayrı.
artık ortadooğuda bir savaşın çıkacağı neredeyse kesinleştiğine göre, pek de güzel olayların bizi beklediğini düşünmüyorum. bu manada çift rakamlara olan yakınlığım dışında rezalet bir sene olacak sanırım.
bırakın kredi kartı aidatını, bankalar havale işlemlerinde aldıkları hesapta formülle belirlenen havale ücretlerini bile keyfi alıyorlar. ben kaç kere asker arkadaşa yolluyorum diye beleşe havale yaptım bi bilseni.
şimdi bu gayrimenkul işinin sadece değerleme kısmında ise işi gerçekten zor. yönetmelikler bu işler için 4 yıllık fakülte mezuniyeti istiyor. güzel. diyorsun böyle okul okumuş, işini eline almış, genç bir bilim insanı. işe bi başlıyorsun, rezalet.
ulan adam o kadar okul okumuş, kafası dolu, eli iş tutuyor. ama değerleme yapabilmek için tüm bu niteliklerinin yanında tapu ve belediyede istediği bilgileri almak için ordaki -genelikle emeklilik yaşında- "amcalar"ın triplerini çekmek zorunda. vay efendim şimdi mi gelinirmiş, vay efendim çok geliniyormuş. ulan hayvanat, o bir iş kolu. sen de o bilgileri vermek zorundasın. senin değil o bilgiler. it. neyse, yine çok sinirlendim.
bu mesleğin biraz daha profesyonelleşmesi lazım. koca koca adamları birilerinin suratını çekmek zorunda bırakanlar utansın.
şimdi burda ciddi bir ayrım söz konusu ama bu ayrımı görmeyenler/göremeyenler/görmek istemeyenler, kasıtlı olarak muhabbeti sulandırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. düşünmek yerine başka işlerle meşgul oldukları için ve aslında gerçekten umursamadıkları, sadece ona buna laf atarak zaman geçirdikleri için ne yazık ki bizlerde de yazma heyecanı bırakmıyorlar.
kendine sosyalist diyen birinin amerikan/avrupa birliği mallarından uzak durması he mi? ulan hangi dünyada yaşıyorsunuz. konu bu değil. elbette evinde, elbisesinde, yerdiklerinde bunlardan ürünler olacak. sizin memleketiniz en temel gıdaları bile onun bunun pazarına meze etöişse buna mecbursunuz zaten. şimdi kalkıp burdan konuyu sulandırmak da neyin nesi?
ha bazı markalar vardır, hem bağlı oldukları çokuluslu şirketlerin pis işlerde olduğu açığa çıkmış ya da kapitalizmin bir sembolü olarak orda burda şube açan (mcdonalds iyi bir örnektir buna, odtü günlerini hatırlayın). ki o sembolik markalar bir elin parmaklarını geçmez. ben misal politik nedenlerle bir tane bile anadolu grubu ürünü tüketmemeye özen gösteririm. ama suyundan şekerine her şeyine el atınca bazen dikkat edemiyorsunuz. şimdi lafıburda tutup "ama sen de onların suyundan içtin yeeaa" diyen ergenler olacaktır.
iç çamaşırı mı almaya giriyorsun, erotic shop'a mı diye düşündürür adamı. yok birilerinin fantrazi dünyası baltalanıyormuş. hepsi aynı sapkın düşüncelerin esiri. gidin kardeşim, içerde seçin, eğlenin.