istanbul'da askerden izinli gelen Ahmet Koca'yı öldüresiye dövdükleri gerekçesiyle açığa alınan polisler kendilerini savundu. Polis memurları, olay gecesi tuttukları tutanakta, Koca'nın kendilerine yumruk attığını, tartakladığını iddia etti.
Van da depremzedelerin çadırlarını gezen cumhurbaşkanı abdullah gül'e 10 lira harçlık almış, küçük bir kız çoçuğu tarafından söylenen söz.Yardımların ne kadar ulaştığını, ne kadar yeterli olduğunu tek kelime ile devletin yüzüne vurarak anlatabilmiş bir küçük kız çocuğu..
o çocuğun çorapsız kalışını allahın sopasına bağlayanlar...
'hem devlete taş atıyorlar, hem de yardım istiyorlar' ama olmaz efendim böyle şey, hem bayram gunu doğuştan acılı milleti üzmek için kasitli olarak soylenen alanen bolucu, parcalayici, saldirgan ve muhalif bir sözdür.
desinler yine..
bellek denen tortu benim için anlamlı olan her şeyin tükendiği ve tüketildiğini hatırlatır geçen her gece.
aşklarımı ve dostlarımı unutarak zihnini uyuşturan tarifsiz bir tembelliğin içinde gereksiz pozlar veririm gün içinde.Gene çaresizlik hayatımı teslim alırken yararsız acılardan hoşlanırım.
akşamları televizyon önüne oturup, peşpeşe akan açlık, katliam ve isyan fotoğraflarını seyrettikten sonra dayanamayıp usulca uzanıp bilgisayarımın klavyesine, her biri devrim büyüklüğünde harflerle, kendi sözlerimizin çöplüğüne ne idüğü belirsiz laflar ederim.Aslında doldurduğumu zannederim ama boşaltırım sadece benden habersiz bende saklanan her şeyi.
Acının ve zulmün gözlerine işlediği Afrikalı çocukların yüzlerini izlerken saniyesinde bir çocuk küfrederek intihar eder içinde.
Bazı geceler gittikçe büyüyen bir boşluğu, kulaklarından tutup çekiştirerek, biraz daha büyütmeye çalışırım.
Dünyanın bilmem neresinde bilmem kaçıncı katında arap şeyhin mal varlığının gösterildiği bir belgeselde ruhumu satarım şeytana.
Bazen rüyasında hiçliğin, çeker bir köşeye sorarım ne işin var senin bu inançları için ölen, ölüdürülen, bu içten pazarlıklı, bu katil dünyada..
rahat bırakıp düşeyim yakanızdan yoksa hiçliğe benzeteceğim sizi.
garsonların bir tarftan masalarda oturan kızları sikecekmiş gibi bakıp diğer taraftan öpüşen sevgilileri burada yemek yeniyor diye uyarmaları, masalardan sigara, ateş vb izteyen gençlere, benden iste önce diye kısıtlamaları zira vagonun namusu onlara zimmetli, birtek onlar sikebilir kimse yokken boş koltukları.
girmesi halinde kürsüden sizin ruhlarınız benim ruhum karşısında diz çöker secde eder diyecektir.
edit: belki ulu sözlüğünde bidaki seçimde adayı olabilir.
başkent de son günlerde halk oyunları kıyafetli, kama taşıyan ve misket oynayan kedilerden geçilmiyor.
siz hiç misket oynayan kedi gördünüz mü?
gelinde görün.
fransız parlementerin, avrupa parlementosunda söylediği ama kimsenin anlamadığı, muhtemelen çevirmenin istese çevirebileceği, türkçede karşılığı olan söz.
tayyip erdoğanın köpürmüş ağzından dökülen son ukteler.kızının fotoğrafı düzgün olmadığı için abd ye vize alamadığı için yakınmış.kendisi girmiş araya, falan filan.o sıfata kim vize verir bilemedim.
acaba başbakan kızı sorunsuz şekilde vize alsaydı, yine çıkıp benim halkım vize almakta çok sorunla karşılaşıyor dermiydi bunuda bilemedim.
belki sümeyye hanımın da buradan bir ders çıkarır, dinleri bile farklı olan, hiç tanımadığı insanların ülkesinin, kendisini (başbakan kızı olmasının hiç bir önemi olmadan) istemediğidir.bu kadarını idrak edebilir mi bunu hiç bilemedim.
Arkadaşımız galiba Fransız ama Türkiye ye de Fransız.Başbakan Erdoğan, Avrupa Konseyi'nde Fransız bir vekile sinirlenince söylediği ama çevirmenin çevirip çevirmediği belli olmayan söz.