tsk'nın pkk'yı vurması için şehit vermemiz gerektiğini gözler önüne süren gerçek. üstelik öldürülen pkklı sayısı verilen şehit sayısının genelde katları olur. mesela pkk 20 askeri mi şehit etti? hooop tsk direk karşı bir operasyon yapar ve f16'lardan fırlatılan bonbalarla 50 tane pkklı öldürülür. 8 tane polis mi öldürüldü? hooop 70 pkklının anası ağlatılır. işin enteresan tarafı şehit vermediğimiz müddetçe de pkkya dokunulmaz. hani mahalle maçlarında güçlü takım zayıf takıma avans verir ya bizde pkk'ya avans veriyoruz galiba.
artık buna haber bültenlerinde de rastlar olduk zaten. "şehitler ölmez, vatan bölünmez" eşliğinde verdiğimiz şehitlerin törenle anıldığı görüntüler gösterilir. sonra verdiğimiz şehitlerin hayat hikayelerinin bir kısmı anlatılır; şehitlerin kimisinin hamile karısının olduğu, kimisinin küçücük çocuğunun yetim kaldığı ve babasının tabutuna sarıldığı, kimisinin şehit olmadan hemen önce anne-babasını aradığı ve duygu yüklü konuşmalar yaptığı, kimisinin terhisine sayılı günler kaldığı anlatılır da anlatılır, içimiz kan ağlar. bu haberin hemen ardından da "türk silahlı kuvvetleri f-16'larla düzenlediği operasyonda 874684798 pkklı teröristi etkisiz hale getirdi" tarzı halkın gazını alma haberi görürüz. gizliden "tamam bizden bu kadar öldü, ama onlardan da bir sürü öldü" mesajı vermeye çalışırlar. beter olsun hamoğa godumun teröristleri deriz, konu kapanır, gider..
sonra ne mi olur? instagram'dan merve'nin gönderdiği dekolteli fotoğrafları beğeniriz.. rihanna'nın seksi fotolarına tıklarız.. face'te "ilişkisi başladı" yazan tuğba'nın sevgilisiyle çektiği binbir çeşit filtre kullandığı fotosunun altına "hayırlı olsun canım.." yazarız. sonuçta bizim için hayat devam eder gider; sanki o gün hiç insanlar ölmemiş, o insanların çocukları yetim, eşleri bir başına kalmamış, ailelerinin yürekleri kan ağlamamış gibi...
2016'da yapilan evliliklerin sayisi diger yillara gore daha yuksek degilse bende bir sey bilmiyorum amk. Arkadas ne evlilik yapildi su 2016'da be. Is arkadaslarimdan tut kuzenlerime, lise arkadaslarimdan tut cocukluk arkadaslarima kadar evlenmeyen kalmadi amk. Ya o kadar ki Artik facebookta, instagramda evlilik fotosu gormekten biktim. Kendimden cok dugun, nisan fotografi gorur oldum. Artik gorur gormez ayip olmasin babinda direk "hayirli olsun" yaziyorum. Resmen telesekretere cevirdiler beni amk. Yahu her seyi gectim dugunlere de yetisemiyorum ki. Cumartesi ve pazar gunleri resmen bir dugunden cikip, oteki dugune yetismeye calisiyorum. Gidemediklerime de "cok pardon hastaydim kardesim, yataktan kalkamadim" diyorum ama yemiyorlar tabi, sonra da bi dunya trip yiyorum.
Evlenenlerin yas ortalamasi 30 falan olsa anlayacagim ama 24-25 falan. Daha bunun 2017'si var, 2018'si var, 2019'u var, 2020'si var. Ne vardi bu kadar acele edecek amk. bu 2016 yilindaki keramet ne?
Hepinizin malumu 16 temmuz 2016'dan beri toplu tasima ucretsiz. Hatta bu karar 31 temmuz 2016'ya kadar da uzatildi.
Dile kolay Tam 16 gun boyunca ucretsiz toplu tasima hizmeti almis olacagiz. Ama bu otobusler, trenler, tramvaylar, metrolar, vapurlar bedavaya calismiyor tabii ki. Benzinin litre fiyatinin bu denli pahali oldugu bir ulkede 16 gun boyunca kilometrelerce yol kateden otobuslerin ve vapurlarin milyonlarca liralik yakit masrafi nasil karsilanacak? Elektrikle calisan metro, tren ve tramvaylarin tukettigi elektrik, dogalgaz ile uretiliyor. Milyonlarca liralik dogalgaz masrafi nasil telafi edilecek?
Hukumetin milyonlarca liralik zarara karsin icraati n'olacak? "o kadarlik zarar turkiye'yi oldurmez" mi diyecek? Yoksa olusan zarari karsilamak maksadiyla basta toplu ulasima, benzine, elektrige, suya ve dogalgaza olmak uzere daha bircok vergi kaynagina zam getirip, maddi kaynak yaratmaya mi calisacak?
almanların ikinci dünya savaşını kazanmalarına neden olabilirdi.
ikinci dünya savaşının başladığı yıllarda türkiye'nin nüfusu 18 milyondu. önceki savaşlardan dolayı erkek nüfusun önemli ölçüde azalmasından dolayı bu 18 milyonluk nüfusun 10 milyonu kadın nüfusu olsa geri kalan 8 milyon erkeğin 4 milyonu da çocuk ve yaşlı olsa eli silah tutabilecek en az 4 milyon erkek olduğu kanısına varabiliriz. ikinci dünya savaşı sonunda 8 milyon alman askerinin öldüğü hesaba katılırsa, 4 milyonluk bir silahlı güç, almanlar için büyük anlam ifade edebilirdi.
burada önemli nokta almanlar rusya'ya saldırmadan önce bizim harekete geçmememiz olurdu. zira her an abd, yunanistan piyonunu ileri sürebilirdi. almanlar rusya'ya girdikten sonra bizim güney'den rusların üzerine yürümemiz, rusların almanların üzerine bütün gücüyle gitmesine engel olacaktı. bu yüzden birliklerinin yarısı olmasa da 3'te 1'ini güneye indirmek zorunda kalacaktı. böylelikle almanların yükü hafifletilip, sovyetleri yıkmalarına olanak sağlanmış olabilirdi. ayrıca bir ihtimalde olsa türklerin almanların yanında savaşa girmiş olması, sovyetler adına savaşmak zorunda kalan orta asya türklerinin sovyetlere karşı isyanına da sebep olabilirdi tabii ki. bu da sovyetleri daha kolay dağıtırdı tabii ki.
en sonunda sovyetleri yıkıp, petrol ve gaz yataklarını ele geçiren bir almanya'ya da abd ve müttefikleri, sikseler saldıramazdı. bu arada türkiye'yi çoktan işgal etmiş olan yunanlıları da almanlarla beraber rahatlıkla hoplatabilirdik. ama olmadı ne yazık ki. abd'nin piyonu olmayı tercih ettik.
bugün almanya'daki münih saldırısıyla beraber farkettiğim durum. bilenler bilir bu ışid'in ilk çıktığı zamanlar "ülkenizi yakacağız, insanlarınızı katledeceğiz" diyerek hep ingilizleri tehdit ediyorlardı. enteresan bir şekilde ışid, başta fransa olmak üzere belçika, abd, almanya ve türkiye dahil birçok ülkede terörist saldırıda bulundu. fransa'da yaptıkları artık eylemden katliama döndü. ancak ne hikmetse en baştan beri ingiltere'yi tehdit eden bu örgütün ingiltere'de tek bir kişinin dahi kılına zarar vermişliği yok.
halbuki ingiltere'ye yapılacak terör eylemleri, ingiltere'nin acemice kararlar verip, orta doğu bataklığına saplanmasına yol açabilecekken ışid ve arkasındaki güçlerin hedefi neden ingiltere değil? fransa, almanya ya da türkiye'de defalarca eylem yapmak ışid'e ve arkasındaki güçlere ne kazandırıyor?
rte'nin her davranışının cemaat tarafından kontrol edilmesine sebep olan gerçek. sonuçta yetiştirdiği nesille Türkiye'nin günümüzde siyasal islamla yönetilmesinin tek sebebi olan fethullah gülen, ileride türk siyasetinin bir numaralı ismi haline gelecek birisinin kendisine karşı cayma ihtimalini ve buna karşı önlem alması gerektiğini düşünmemiş olamaz.
bence rte hala cemaat tarafından kontrol ediliyor. kendisinin cemaatle olan savaşı da henüz anlam veremediğim bir planın gereksinimiydi.
anlamı dolumdan ziyade, insanlara akaryakıt fiyatlarındaki pahalılıktan ötürü bir subliminal mesajdır. zira dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanıp, "pompa fiyatları" yazısını görmek adama çok fesat duygular yaşatır.
ramazan ayında "sultanahmet'e gidelim mi?" deyip, sultanahmet'e akın eden, genelini ramazan müslümanının oluşturduğu tiplerdir. daha önceden bir salaklık yapıp, ramazan ayında sultanahmet'e gitmiş biri olarak adım başı insan, iftar çadırları, çimenlere sofra kurup iftarı bekleyen muhafazakar aile tabloları ve nihat hatipoğlu dışında bir bok göremedim burada. üstelik iftar vakitlerinde boş mekan bulma arayışıda cabası.
tarihte zencilerin hiçbir halt becermemiş olmasının türk versiyonudur. şimdi o beğenmediğimiz zencilerin yurdunda ne kitap var ne defter. adamların bilime katkı yapamamaları çok normal. ama türk milleti ezelden beri eğitime karşı duruşuyla (islamı hemen benimsemeleri bu yüzdendir) birlikte fetih yapıp yabancıların anavatanını yakıp yıkmaktan başka hiçbir boka yaramamış bir millettir. üstelik okumadığı, bilime katkı yapmadığı gibi işgal ettiği bölgelerdeki kütüphaneleride yakıp yıktığı belirtilir tarih kitaplarında.
bilim alanında yabancıların 2000-2500 yıl öncesinde mısır, sümer, hitit gibi imparatorluklar zamanında başlayan bilime katkısı, ilk çağ ve ortaçağ zamanında aristo, pisagor, leonardo da vinci gibi bilim adamlarıyla devam etmiş, modern zamanda einstein, tesla, edison gibi dünyaya çağ atlatan bilim adamlarıyla da üst seviyeye taşımışlardır. böyle bir ortamda yabancılar sürekli bilime katkı yapmakla uğraşmış bilim adamlarıyla gurur duyarken, türk milleti ise "atamız ne güzelde kesmiş gavurları" diyerek fetihleriyle gurur duymuştur.
özellikle osmanlı devleti zamanında türkler o kadar cahil kalmış bir milleti ki cumhuriyet zamanında yapılan araştırmaya göre okuma yazma bilenler nüfusun %10'unu oluşturacak kadar azınlıktaydı. kaldı ki matbaa ilk osmanlıya gelmesine ve osmanlıdan avrupaya gitmesine rağmen avrupadan çok çok sonra kullanılmaya başlanmıştır.
edebiyat alanında hiçbir türk yazar rus, alman, amerikan, fransız gibi yabancı yazarlar kadar güçlü ve kaliteli eserler verememiş, yabancıların edebiyattaki kalitesini özenerek taklit etmişlerdir.
müzik alanında beğenmediğimiz zenciler caz ve blues gibi insanın ruhuna hitap eden müzik türleri geliştirmesi, yabancıların piyano, keman gibi enstrümanlarla ruh dinlendiren müziklerine karşın türk milleti ne yazık ki baş ağrısı türk sanat müziği ve türkü (şimdiki türk müziğinden bahsetmiyorum bile) gibi müzik türlerine eserler vermeye devam etmiştir.
ve daha aklıma gelmeyen birçok geri kalmışlık... başkalarına bok atacağınıza önce bir aynaya bakın. 2013 yılındayız elinizde kitap, defter var, üniversitelerde (ki artık üniversiteler memur olma kurumu gibi görülüyor) tıp, mühendislik, öğretmenlik okuyursunuz, ama hala %90'nımızın zihniyeti "bilime katkı yapayım" değil "memur olayımda çıkayım amua goyim". ulan her şeyi geçtim 2013 yılında hala kitap okumayan insanlar yaşıyor türkiyede. unesco tarafında yapılan araştırmaya göre türk milletinin kitap okuma oranı onbinde bir. evet yanlış duymadınız her onbin kişiden sadece birisi kitap okuyor. yılda kitaba ayırdığınız süre de, bir günlük tv izleme süresiyle eşit; 6 saat. cehalete bak amına koyayım.
şimdi tarihte zencilerin hiçbir halt becermemiş olması başlığına girip, zenciler şöyle bok böyle kaka öyle çiş diye karalayabilirsiniz. tabii karalarken empati yapıp, vicdanınız ne kadar el verecek orası meçhul.
Kitabini okurum daha iyi dedigim turden bir bayikliktir. Spartacus isimli saheser daha ilk goruste akici senaryosu, oscarlik oyunculugu ve bir tv dizisine gore olaganustu dovus sahneleri ile benim kolemsin diyebilmis bir diziydi. Sirf yeni bolumunu hemen indireyimde izleyeyim diye sabahladigimi bilirim. Ama game of thrones'a bakiyoruz 60 dakika boyunca konus konus konus, arada bir dovus sahneleri, entrikalar, hanedan arasindaki taht oyunlari resmen muhtesem yuzyil'in yabanci versiyonu olmus. Bu mu o kadar ovdugunuz, boyle super, oyle uber dediginiz dizi lan? Belkide herkes ovup ovup bitiremediginden olsa gerek yuksek beklentiyle izlemem yuzundendir ama su bir gercek ki izlerken cok sıkılıyorum.
akpye oy verenlerin muhazakar olması ve dolayısıyla erkek hegomanyası fazla olacağından oluşacak çocuk/çocukların ve belki chpli kızların da akpli ve dindar olmasına neden olacak evlenmedirmedir. bir nevi chplileri asimile etmektir.
40 karakter kısıtlaması nedeniyle aslında "ekşisözlük'te ki garanti bankası reklamı"dır. paranın gücünü ve gezi parkı olayları başladığından beri "ekşisözlük olarak direnişteyiz" deyip tribüne oynayan sedat kapanoğlu'nun ne kadar adam olduğunu gösterir.
A bankasından veya B bankasından reklam alsa hiçbir şey demeye hakkımız olmazdı. sonuçta illa ki bir yerden para kazanması gerek, aç mı gezsin adam. ama gezi parkı olayları başladığından beri hedef alınan doğuş grubunun patronu ferit şahenk'in en büyük para gelirini oluşturan bankasının reklamını alması, parasını verdiğin zaman daha neler neler yapacağı hakkında bilgiler verebiliyor bize.
yine de parasını verdiğin zaman dinini bile değiştirecek adamlar varken çokta yadırgamamak lazım.
Gezi parki eyleminin, spartacusun sonuyla ayni sekilde bitmesidir. istenen aslinda tek bir seydi; ozgurluk. Bu ugurda Azinlik olarak cogunluga karsi mucadele ettiler, sonuc olarak basarili olamadilar. Ama nasil ki spartacus savasta kaybetmesine ragmen ugruna savastigi hakli mucadele icin yuzyillarca hatirlaniyor ve dillere destan oluyorsa, yarinda gezi parki eylemide toplum tarafindan ayni sekilde karsilanacak. Tayyip erdogan unutulacak (belkide dislanacak) ama gezi parki eylemi toplum tarafindan daima hatirlanacak.
diğer milletlerde olmayıpta bizde olan tüm absürtlüklerdir.
bekar bir erkek veya erkek öğrenciyseniz aile apartmanlarında kalamazsınız. çünkü amacınız barınacak bir yer bulmak değil, eve kız atıp seks yapmak.
sevgilinizi halk içinde öperseniz büyük bir suç işlersiniz. ayıp değil mi karşim çoluk çocuğa kötü örnek oluyorsunuz. hem milleti de tahrik ediyor, sapkınlığa yönlendiriyorsunuz.
Allah'in insanlarin cinsel hayatlariyla ilgili bolca gecen ayetleridir. Kadinlara "erkekleri sacinizla, agzinizla tahrik ediyorsunuz" diye ortunmelerini emreden allah niye erkeklere de "sizde kadinlari sacinizla sakalinizla tahrik ediyorsunuz, sizde ortunun" dememis? Erkekler uc defa boşol dedigi zaman karisini bosayabilirken, kadinlar nicin bosayamiyor? Allah'in cinsiyete gore ayrimciligi mi var?
derin fantezilere daldıran bir seksiliktir. belki hakimi ve diğer tarafın erkek avukatını etkilemek için bilerek giyimlerini ayarlıyorlar. belki de çok porno izlemekten kaynaklanıyor. orası tartışılır. ama görüp te seksi bulmadığım bir kadın avukat yok gibi.