buraya tıkladığınızda her zamanki gibi saçları seyrelmiş ve önce-sonra kıyaslaması yapılan bir erkek kafası fotoğrafı göreceksiniz.
müşteri bu kadar mı saf yerine konur, bu kadar mı aşağılanır, belki ürün sağlamdır ama bu kadar mı müşteri kaale alınmadan tanıtımı yapılır !!!
1. fotoğrafın "önce" versiyonunda, abimizin başı gayet yakından çekilmiş, ışık kafaya doğru abandırılmış (malum fazla ve dik ışık deriyi parlatır, saç ve saç derisi ayrıştırılabilir). fotoğrafın "sonra" versiyonunda fotoğraf makinesi muhtemelen 1-2 metre arası geriye kaydırılmış, ışık da ona göre ayarlanmış. yani hesapta "dolgun" saç havası veriliyor. yiyorsa aynı açı ve aynı ışıkda çekim yapsana. ha bir de kafa aynı kafa mı o da belli değil. anlayacağınız işin i.neliğindeler yine.
sinan çetin'in dediği gibi diyesim geliyor "yemiyoruz abi artık!"
2. ürünler hakkında hikayeden başka bilgi yok. abicim insan bir ürünü yakından fotoğraflar, şu kadar cc der ne bilim, ambalajı gösterir. mallık diz boyu anlayacağınız.
3. "yorumlar" kısmında bir isim ve soy isimden oluşan guya kullanıcı yorumları. biz buna hass.ktir diyoruz! yiyorsa iletişim bilgileriyle versenenize. ya ne bileyim insan parayla adam tutar 30 tane iletişim bilgilerini de verir, aradığımız zaman en azından muhatap buluruz. yine kazıklanırız ama usulüne uygun olur en azından. yani bu devir de bu kadar mallık bana biraz abartı geldi.
4. web sitesinde kullandıkları resimler türk profili taşımıyor. ne bileyim güvensizlik veriyor bana.
5. hadi bu ürünleri sattın olumlu geri dönüş aldın. la insan fotoğraflamaz mı?! zaten heriflerin yüzünü de vermiyorlar.
ne bileyim müşteri gözüyle baktım, alayım mı diye yokladım kendimi, hani ihtiyacım da var yeni bir şeyler denemeye. kendimi ikna etmeye çalıştım. ama yok naçar bu kadar "mallığı" hatta bu kadar "mal" yerine konulmayı kaldıramadım. az yazayım da deşarj olayım dedim. budur yani!
netice: bekleyin, almayın bu ürünü, aradan kaçan kullanıcılar az kullansın fikir sahibi olsun, yediği kazıkları ve ya memnuniyetleri paylaşsın ondan sonra düşünün derim, ben.
zamanında anlaşılması gerekenler olduğunu özetleyen derin ve mana yüklü kamyoncu atasözü. ama bir sabah vakti gözünüze ilişti mi biraz duraksatır sizi ve gülümsetir ardından.
"Türbanı BAŞÖRTÜSÜ gibi bağlamak, iyi niyeti göstermek açısından güzel bir adım olmaz mı?" dedi dün Hürriyet Gazetesi Genel Yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök.
Kaç zamandır bunu düşünüp duruyorum. "Ama o bir simge. Geleneksel örtüyle ilgisi yok" diyenler tam olarak ne demek istiyor diye..
BiR: Türban dedikleri örtünme biçimi nedir? Zira en az on çeşidi var.
Diyelim ki Hayrünisa Gül ve Emine Erdoğan modelinden "türban"ı gerisinden de "gelenekseli" kast ediyorlar.
Bu durumda geleneksel örtüye karşı değiller öyle mi?
Yani bu durumda mesela çuvala benzer bir kumaşla yüzü gözü dahil komple bütün vücudu içine alan Bayburt usulü bir kapanma ile gelinse üniversitenin kapısına hiçbir problem çıkmayacak öyle mi?
Veya Hemşin usulü?
Veya Kürt usulü?
Veya Trakya usulü simsiyah ferace ile?
Veya Erzurum usulü?
Olacak mı o zaman?
Ey sevgili lakicanlar! Rica etsek şu "geleneksel başörtüsü" nedir bize resimli olarak tarif edebilir misiniz?
Zira bu memlekette en az 50 tarz bağlama şekli vardır ve evet hepsi de fena halde gelenekseldir.
Nedir bu "geleneksel başörtüsü" biri bana hakikaten anlatsın.. Örneklerle, hatta mümkünse çizgilerle, illüstrasyonlarla anlatsın. "Aptal, gafil, kıvırtmacı" gibi saçma sapan sözlerle değil ama.. Zira ağır bir kavram kargaşası var ve bana kalırsa bir an evvel bunun çözülmesi gerek.
Mesela Türkan Şoray'lı, Hülya Koçyiğit'li eski Türk filmlerindeki "Kezban" modeli midir geleneksel başörtüsü dediğiniz? Şu krepeli kabarık saçların üzerine geçirilmiş, saçın yarısını açıkta bırakan model?
Veya Aliye Rona'nın kafasındaki sargı gibi şey midir?
O değil de Benazir Butto'nunki midir?
O da değil köylü teyzenin kafasındaki kenarı işle beyaz tülbent midir?
O da değil benim eski ev sahibemin saçı rüzgarda dağılmasın diye bağladığı şeffaf tül müdür?
Halide Edip Adıvar modeli midir?
Emine S. Beder "banyodan yeni çıktım" modeli midir yoksa?
Bunlardan biri olursa kapalı kadınlar her yere girebilecekler mi? Bitecek mi kavga?
***
GERÇEK ŞU:
Türbanlılar ZATEN okulda. Ama türbanlarıyla değil şapkalarıyla, bereleriyle.
Geçen sene bütün bir sömestre Bilgi Üniversite'sinde ders aldım. Ondan evvel de biliyorsunuz bir başka üniversitede yüksek lisan yaptım.
Sınıf arkadaşlarımdan en az dördü dediğim gibi şapkalı ve bereliydiler.. Kıştı, bu yüzden garip kaçmıyordu ama hepimiz biliyorduk bu kızların berelerini şapkalarını ısınmak için değil örtünmek için taktıklarını. Türban yerine bere takmışlardı ve tesettüre uygundurlar. Kimisi kendini çok belli ediyordu kimisi ise hiç.
Başka okullarda da durumun böyle olduğunu duydum sonra. Daha protest bir tavır olsun diye iki üç tane şapkayı üst üste takan bile varmış.
Anayasaya uygun mu? Uygun..
Yani "iyi niyet göstermek" olarak alınabilirse bu davranış Ertuğrul Bey'in teorisine göre, ZATEN var.
Ama madem o kadar isteniyor, o zaman ben de diyorum ki bütün kapalı kızlar bir hafta boyunca şapkalarını çıkartıp her neyse o geleneksel başörtüsü onunla gitsinler okula. Ne oluyor görelim bakalım. Bir Bayburt modeli süper olur mesela.
bilindiği üzre insan beyni fevkalade derin ve de engin bir hazneye sahipken görülen ya da duyulan herşeyi tutmaya kabiliyetli olduğundan bahsedilir.
öyleyse öğrendiğimiz, gördüğümüz ya da duyduğumuz bir nesneyi, durumu vs nasıl unuturuz diye soran insanın aklına gelen ikinci seçenek bir ampul gibi yanıvermiştir öyle ya unutmak yoksa "hatırlayamamak" vardır.demek ki ben hatırlama kabiliyetini yeteri kadar kullanamıyorum diye düşünen insan tipinin sorunsalıdır efem.
var olan odaklanma kabiliyetinin bir türlü bel üstü hassas noktalara taşınamaması yavanlığıdır.yavanlık kalitesizliktir.kalitesizlik bayağılıkıtr.bayağılık e olsa da olur olmasada olur pozisyonudur ki burda yazar olmakla "ben de varım" diyen bireyin esasında yok olduğuna delalettir.
acayip sıkıntılı bir haldir nitekim zannedilen durum koca bir kantinin sizi süzüyor oluşudur.hele bir de ebatlarınızla görülmeyecek gibi biriyseniz o ortalık malı hissiyatınızın hemen sekinete ermesini arzular ve aradığınız eşref-i mahluğu hemencecik bulmaya çalışırsınız.birde aranılan şahsiyetin bulamadan kantinden çıkış yok mudur bu durum da podyumda volta atan manken hissi uyandırır ki o da zor be ya hu demek ki manken olmak da zor.