1969 doğumlu Gürsel Akay profesyonel bir bisikletçidir. Erciyes dağına çıkan ilk türk olma, borneo'da dünyanın en zorlu macera yarışı kabul edilen 520 kilometrelik non-stop yarışı bitiren ilk türk takımında yer alma gibi ünvanları vardır. 1992'de sena akay'la birlikte kurduğu yeşil bisiklet ile bu sporu ve yaşam biçimini sevdirmek için bir çok etkinlik düzenlemiştir. Ayrıca ilk türkçe bisiklet dergisini çıkartmıştır.
Atlardan hoşlanan Amerikalı bir zencidir. ikinci kez bir atı istismar etmesi üzerine üç yıl hapis cezası almış, ahırlara girmesi yasaklanmıştır. Ama cezanın mantığını anlayamadım. O zaman at miken zebra da tutuklansın. Belki olay atın rızasıyla vuku buldu. Ama dili yok ki anlatabilsin atcağız meramını.
Yine de kendisini anlamak güçtür. Bir kere siyahsın. Namın okyanusu aşmış, dört kıtada birden yürümüş. Tarak sende, m.lafat sende. At da at diye gezinmek niye?
hMım, az önce geçen damperi bozuk kamyondan yola dökülmüş, güneş altında beklemekten kokuşmuş domateslerle geçiştirmeli öğleyi. Akşama emmeye devam ederiz kanlarını, gündüzleri huysuz oluyorlar. Hayır, en şapşallarımız dışında zayiat vermiyoruz, tutturamıyorlar çoğunca şaplağı. Ama gereksiz hareketliliğin lüzumu yok. Yüksekten uçmaya da gerek yok, yol bomboş zaten. Vızzz... Şlappp... Vınnn... haberiyle gündemi meşgul eden böcektir.
Odtü siyaset bilimi ve kamu yönetimi bölümünün en kötü hocasıdır. genel klasmanda ise ali doğan aksoy'dan hemen sonra gelir. rivayete göre aksoy'u nal farkıyla geçmiş; ama varış hakemlerinin hilesiyle altın madalyadan olmuştur. devletçi kafadadır. diksiyonu berbattır. tipine bakmadan ben karizmayım havalarındadır. bazı kara cahillerce sıkı solcu bilinir. akedemik makaleleri karışık tahıllı ekmek kırıntısı bulamacından ibarettir. tüm bu vasıflara sahip her akıl danesi gibi notu kıttır. ne yapın edin iki sınfta verilen adm1125'i diğer sınıfta almaya bakın, bölümdeki ilk yılınızı heba etmeyin.
Odtü'nün en iyi ingilizce öğretmenlerinden biridir. siz konuşurken en basit dil yanlışınızda sözünüzü kesen anglo-sakson dalkavuklarının tersine derse katılmanız için sizi cesaretlendirir. Yazdığınız yazıları* baştan sona dikkatlice okuyacağından emin olabilirsiniz. Yalnızca kurallara uyup uymadığınız değil hayal gücünüz de ölçülür bu esnada. Öğrencileri onu çok severler, hatta yaz okulunun bittiğine üzülecek kadar. Bunu tenefüsleri uzatarak değil kusursuz ingilizce bilgisini* cömertçe sergileyerek başarır Yeliz Akel.
ağır kokulu, baş parmak havalandırmalı, kirli tırnak obsiyonlu bir çoraptır. Yağ lekeli kot pantolonla giyilmesi ilk tercihidir tamircilerin. Onlara saygımız sonsuz; ama en azından lavaboda da olsa yıkanabilir ayaklar en azından haftada bir. çoraplar üç günde bir değiştirilebilir.
köpürmeden önce: yalnızca kir pas içinde çalışan tamircilerin değil sözgelimi evinize gelen bilgisayarcının, badanacının, muslukçunun, doğramacının çorabı da anlatıldığı gibidir. işçilere laf attığımız yok. Burada sosyal statüleri nedeniyle dar bir sosyal çevreye ya da sınırlı çeşitlilikte bir sosyal çevreye sahip insanların temizliğe ihtiyaç duymadıkları anlatılmış. Tatillerde ben de kokuyorum kendimce. Ayrıca madde altları tanım yapmak için var, polemiklerimizi özel mesajlara taşıyalım.
Red Heat, yani Kızılmeydan'da çekilmiş ilk Amerikan filmi. 1988 yapımıdır. Uyuşturucuya karşı güç birliği yapan rus-amerikan polislerini konu edinir. Bunu yapan Irak'a karşı kurulan ittifaka da katılmış, sonra da dağılmıştır. Başrolde Arnold Schwarzenegger var.
Pek birşeye benzemese de gece yarısı malzeme sıkıntısı çekenler için önerilebilir. Tatmin edici sahneler var.
Hababam sınıfında bileği en kuvvetli talebenin getirildiği makamdır. Bilek güreşi müsabakalarının son raunduna her defasında fire vermeden gelen şişkolardan** birinin maçı kazanmasıyla oturduğu koltuktur. Hababamlık rejiminin güvencesi olan mümessil, sınıfı kel mahmut tehlikesine karşı koruyup kollar. bunun için de sınıf mevcudunu her daim tam gösterir, konuşanları tahtaya yazmak yerine bir araya getirip konuşmayanlar üzerinde mahalle baskısı yaratır ve çalışkan ahmet yanlılarını konturgerlla yöntemleriyle alaşağı eder.
Odtü kütüphanesinde a ile b blokları arasına ve cam kenarlarına yerleştirilmiş koltuklardır. Bu koltuklar gayet geniş olup zayedesiyle rahattırlar. Yalnız üstünde oturana rastlayabilmek için çok sabırlı olmak gerekir. Çünkü oturan oturduğu gibi uyuyakalmaktadır. ilk on saniye içinde göz kapakları kapanmakta, beş dakikanın sonundaysa rem devresine * geçilmiş olmaktadır. koltuğun astarı uyku gazı mı salgılıyordur nedir? Ben bugün bi dinleneyim diye geçtim beş dakikalığına. Üçte başladım beşte uyandım. Oldu olucak altıdaki sınavı kaçırsaydım.
Kitap okunur.
Ders çalışılmaz.
Kitabın on beş
Dersin ilk sayfasında
Bir ağırlık çöker insanın üstüne
Ne zaman gelir tek kaşlı
ve göbekli çay müptelası
hadi abi
kırma beni abi
gel matematik kantinde çay içelim demeden önce
sırtına vurur iki kez
uyursun o zamana dek
yarısı otlakta, yarısı ahırda geçmiştir. ilkin dört mevsim yağış alan erzurum-kars yöresinde otlayan şükür'ün günlük süt verimi 10 litre civarındaydı. Fakat küreselleşmenin yıkıcı etkisinden Şükür de kaçamadı. Özal hükümetinin hayvancılığa verilen sübvansiyonu kaldırmasıyla beraber çaresiz kalan çifçilerce kesimine kalkışılan Hakan Şükür, o zamanlar yalnızca bir çoban olan; ne var ki gönlündeki altısaray gıda a.ş. ateşi henüz yanmaya başlamış Haldun Üstünel tarafından köylülerin elinden kurtarıldı ve istanbul'a getirildi.
istanbul günleri hakan şükür için sıkıcı geçmektedir. Artık yaydım bayıra mevlan çayıra * günlerinden eser kalmamıştır. Bütün zamanını altısaray gıda a.ş'nin modern ahırlarında sağım saatini bekleyerek geçirmektedir. Belki yediği çimenin lezzeti ve şükür'ün süt verimi artmıştır, fakat meme uçları tahriş olmuştur. adnan polat bir yandan, fatih terim bir yandan zavallıya çektirmedik eziyet bırakmamışlardır. iyice bunalan, bir ara şansını milano food firm'de arayan şükür, burada da obur ve azgın italyan boğalarının hışmına uğramış; aç ve hamile kalmıştır. Doğurduğu buzağısını bir kilisenin merdivenlerine bıraktıktan sonra bir mülteci teknesine binerek gerisin geriye istanbul'a doğru yelken açmıştır. Bu adımı aslında onun sonu olmuştur: Haftalarca azgın dalgalarla boğuşan mülteciler en sonunda dayanamamışlar ve karın gurultusu möö sesiyle çekilmiyor şikayetiyle gittikleri kaptanın da onayını alarak hakan şükür'ü yemişlerdir. Fakat altısaraylılığıyla tanınan federasyon, ülkeye ayak basan mültecileri imralı'ya hapsettirmiştir. Mülteciler burada bir apo'ya, bir denize bakadursunlar cumhurbaşkanı abdullah gül'ün temasları sonuç vermiş, Hakan şükür'ün küçük buzağısı ve biricik varisi "Buna da şükür" türkiye'ye getirilmiştir. işte bugün trt'de vergilerimizle otlanan futbol yorumcusu bu "buna da şükür"dür.
Kısacası ajax'ın teklifini kabul etmeyerek holstein cinsi ineklerle otlama fırsatını kaçıran Hakan şükür'ün içine ettiği kariyerdir.
Şaban askerdeki jipten inerken sergilediği bacakları göz önünden gitmeyendir. O ne renktir, o ne bilek kıvrımıdır, o nasıl bir kalınlaşıştır kalçaya doğru. Keşke evlenseydik.
Avanak Kuzenler'de (2008) gördüm en son. Eskisi gibi ayva tüyü gibi değildi cildi, ağır makyajlıydı. Ama hâlâ dehşet!
Orta avrupa'da yer alan, pek yüksek olmayan dağ silsilesidir. Çek cumhuriyetinde bulunan güney bohemya'dan başlayan sıradağlar Avusturya ve Almanya'da bulunan Bavyera bölgesi boyunca yayılır. Rakım 800 ile 1400 metre arasında değişir. Adından da anlaşılabileceği üzere dağ sık bir orman örtüsüyle kaplıdır. Yıllık ortalama sıcaklık ise 2 santigrad derecedir.
1969 doğumlu ingiliz gazetecidir. 2007'den beri the times'ın editörlüğü yapmaktadır. Almanca, Fransızca, Japonca ve Mandarin dillerini konuşabilmektedir.
internet üzerinde oynanabilen, detaysız flash oyunların en zevklisidir. Fareyle oynanır. Basit bir mantığı olmasına rağmen talimnamesini okumakta fayda vardır. Zor penaltının yarı finalinde penaltı kurtarabilenin eli öpülesidir.
13. yüzyılın başlarında Mora yarımadasının kuzeyinde bağımsız takılan Yunan lordudur. Dördüncü haçlı seferini fırsat bilerek merkezi otoriteden kopan yerel otoritelerden biridir. 1208'de intahar etmiştir.
Hababam sınıfı mızıka bando takımı tarafından Mahmut hocanın emriyle karşılanacakken Güdük necmi'nin fener maçına gitmeyi akıl etmesiyle havaalanında kalmış uganda reisi cumhurudur. adı idil amin olan cumhurbaşkanı bu olaya çok sinirlenmiş ve mahmut hocanın ugandadaki akrabaları olan hinduları ülkeden sürmüş, kaçamayanları yemiştir.
Herşey damat ferit'in, "aç kapıyı veysel efendi! mahmut hocanın emriyle uganda cumhurbaşkanını karşılamaya gidiyoruz." demesiyle başlamıştır.
Sevim Belli'nin çevirileri dışındaki çevirileri berbat olan yayınevidir. Hani öyle kendini hemen belli etmeyip hafifçe kulak tırmalayan anlatım bozuklukları da değildir bunlar. Kitabı elinizden fırlattırıp yerde tepinmenize neden olan basit özne-yüklem uyumsuzluklarıdır.
1954 Samsun doğumlu Yeşilçam oyuncusudur. Dönemin ağır makyajlı badem gözlü şuh kadınlarına benzemekle beraber Aile Şerefi'nde iyi yürekli tıp öğrencisinin iyi yürekli flörtünü canlandırmışlığı da vardır. Yakın zamanlardaysa büyük buluşma dizisinde rol almıştır.
Lena nehrinin doğu sibiryada bulunan en uzun kolu olan Vilyuy nehrinin uzunluğu 2650 kilometredir. Bu mesafenin yaklaşık 1450 kilometresi ulaşıma elverişlidir. Orta Sibirya platoları nehrin beslendiği su kaynaklarını barındırır. Nehir, boylu boyunca kurulmuş olan elmas işletmeleriyle ünlüdür.
Filipinlerin Luzon yarımadasının tamamını kaplayan eyaleti. Bataan eyaleti, merkez Luzon bölgesinin bir parçasıdır. Etalet başkentiyse Balanga City'dir. Eyalet, on bir belediyeyi ve bir ili barındırmaktadır. Bataan ölüm yürüyüşüyle bilinmektedir. ingilizce ansiklopedilerden edinilen bilgilerin ingilizce calculus kitapları gibi birbirinin aynısı bin cümlenin beş yüz değişik şekilde yazımından elde edildiğini ispatlayan bir ansiklopedi maddesidir.
Birleşik Devletler donanma hemşireleri birliğinin bir üyesidir. ikinci dünya savaşı sırasında görev yapmıştır. 1947'de ordu hizmetinden ayrılmış ve bir sanatoryumda çalışmaya başlamıştır. Kendisiyle birlikte Bataan denilen yerde esir düşen ve Şubat 1945'te serbest bırakılan on bir hemşire bataan melekleri olarak anılmaktadır. Esaretleri kırk yedi ayı bulan hemşirelerin şefidir aynı zamanda.
1940 yılında tasarlanan, 1942 itibariyle yalnızca ilk prototibi üretilebilmiş italyan ağır sınıf tankı. Seri üretime geçiş italyanlar savaşta* taraf değştirmeden hemen önce olmuş, imal edilen birkaç p 4o'a, müttefiklerinin topraklarında bir anda işgalci durumuna düşen Albert Kesselring komutasındaki Alman birliklerince el konmuştur. 26 ton gelen tank, görünümü itibariyle Almanların panter tankını andırmaktadır. Başlangıçta dizel motorlu olması düşünülürken italyan sanayinin yetersizliği nedeniyle benzinde karar kılınmıştır.
Panter temelli geliştirilen bir tank olan Carro Armato P40, Sherman'ın yüksek taretine benzeyen tareti ve t 34'ün tıpkısı olan eğimli ön çeperiyle özgün bir tasarım olmaktan uzaktır.
Rusya'dan, Odtü'deki yüz doların okuldan ayrılışının yarattığı açığı kapamak üzere geldiği rivayet olunan, manken vücutlu, maymun yüzlü sarışın kızdır.
Bu kız yüksek topuklu bembe ayakkabılar giyer. taşıdığı elbiseler eğildiğinde patlayacakmış gibi durmaktadır üzerinde. Rivayetin doğruluğu, geceleri taksiye binip vınlaması, şuh bakışları ve kimi zaman müşteri bekler gibi eteğini sıyırıp kütüphanede etrafı kesmesi ya da matematik kantininin camında ruj lekesi bırakması gibi gerçekler ile desteklenmektedir. Ama henüz ben odtüdeki yüz euroyla bu işi parasıyla yaptım diyene rastlanmamıştır. Fakat iyiden iyiye ayuka çıkan azeri pazarlamacı söylentileri rektörlüğün bir soruşturma hazırlığı içinde olduğunun kulaktan kulağa yayılmasına sebep olmaktadır.