mükemmel bir türk filmi... hem nazım hikmet'in hapiste geçen hayatını, aşklarını çok güzel anlatmış hem de filmdeki oyuncular rollerini çok iyi yapmışlar. gerçekten özellikle nazım hikmet'in şiirlerini, kendisini seven biri bu filmi çok severek izleyecektir.
ayrıca filmde raşit kemali ismiyle orhan kemal'e de yer verilmiştir.
"Sen hayatımın en vazgeçilmez aşkı
Sen uğrunda en çıldırdığım esmer
Sen yolunda savaşlar verdiğim sevdam
Sen uğrunda ölümlere gidip geldiğim
Sen beklediğim
Sen özlediğim
Sen gizlediğim...
Güneş doğmayı unutabilir
Sabah olmayı
Yağmur yapmayı
Ama ben seni asla...
Çiçekler açmayı unutabilir
Kuşlar uçmayı
Baharlar gelmeyi
Ama ben seni asla...
Ne zaman bir şiir okunsa aklımdasın
Ne zaman bir telefon çalsa karşımdasın
Sen tanrımın en güzel armağanı
Sen hayatımın en gerçek yalanı
Sen bütün huylarımı ezbere bilen
Sen gözyaşlarımı en iyi silen
Sen dünyanın en güzel kadını
Sen yemeğimin tuzu
Yüreğimin buzu
Anasının en güzel kızı
Sen kalbimde en tatlı sızı
Sen bütün varlığımın en sevimli hırsızı
Sen sevdikçe sevilesi
Övdükçe övülesi
Öptükçe öpülesi aşkım...
Sen beni yokluğuyla delirten
varlığıyla yolumu yolundan çeviren
Sevdasıyla beni bir dağ gibi deviren kadın
Bundan böyle senden sorulsun günahlarım
Sende bütün sorularım
Sende bütün cevaplarım
Adam olmuşsam senden
Katil olursam senden
Ben çoktan vazgeçtim kendimden
Ama senden
Asla kadınım
ASLA! ... "
Karşılıksız aşkının zehrini taşıyordu bana
Kokusu sinmişti inatçı ruhuma, kitalarıma, ellerime...
Öyle çok öpüşürdük ki,
Ağzının tadıyla yerdim yemeklerimi...
Öylesine inanıyordu ki dünyadaki son aşkla beni sevdiğine,
Bir gün ansızın korkunç bir özlem duymaya başlamıştım
Kim olduğunu bilmediğim birine...
Şimdi ağzımda karşılıksız aşkın o aç tadı...
Karşımda o...
Yine hüzünlü, yine yenik...
Ama eşitiz artık,
Damarlarımızda karşılıkız aşkın o zehirli kanı...
ne 80'lerin siyasi kavgaları arasında kaybolmak, ne de 2000'lerdeki gibi teknolojinin kölesi olmaktır. hiç bir şeye benzemez çılgın bediş, ruhsar, reyting hamdi, ince ince yasemince, olacak o kadar keyifleri... hiç bir şeyle değişilmez silgi tozu biriktirmenin heycanı... aslında ne zaman olursa olsun çocuk olmak başka bir şeydir, bambaşka...
yanakları kızarmış ve fazla buruşuk da olmayan, duygulanınca küçücük gözlerinden gelen yaşları silmek için gözlüğünü çıkaran, bazen öğütleriyle bunaltsa da dünyanın en şeker varlığı olan, aynı anıları defalarca anlatsa da dinlemekten vazgeçemeyeceğim canımdan bir parçadır kendisi. çok değerlidir, çok.
masmavi, derin, sonsuz özgürlük. huzur verir görüntüsü, sesi,herşeyi...hele sımsıcak bir yaz günü iskeleden kendinizi beyaza çalmış mavilikte, buz gibi bir denize bıraktığınızda yaşadığınız huzur tarif edilemez. kapayınız gözlerinizi atlarken, kendinizi serbest bırakınız suyun üstüne çıktıktan sonra. sırtüstü, serbestçe yatınız suyun üstünde...
son derece efendi kişiliğiyle saint benoit öğrencisinin kalbini kazanmış türk müdürüdür.öğrenciyi de yeri geldiğinde haklı gören nadir saint beonit öğretmenlerindendir.
genellikle öğrencilerin korkulu rüyasıdır.hiç kimse onun içindeki cana yakın,espiritüel,anlayışlı insanı çözemez.bana kalırsa saint benoit'daki en değerli öğretmenlerden bir tanesi...politik değildir asla.bazen ani çıkışları olsa da öğrenciye birşeyler öğretmek için gelir okula,sırf cebini doldurmak için değil...
içinde öğretmenlikle uzaktan yakından alakası olmayan bir kaç yabancı asıllı genç öğretmeni bulundursa da,öğrenciye,insana farklı bir kültür anlayışını verdiği inkar edilemez bir gerçek olan okulum...içinde çokça sayıda boş insanı barındırmakla beraber,gerçek olan bir kaç dost edindiğiniz zaman süper bir okul haline gelebilir.abim de bu okuldan mezundu,güzel bir arkadaşlıkları vardı onların.bu denli boş kızlar ve bu boş kızların kuklası olmuş boş erkekler yoktu onların döneminde...