bu aşkı yaşicağın zamana kadar tutunduğun umut kelimesinin içini boş görmeye başlarsın, kimselere söyleyemezsin, onların yorumlarının seni daha fazla incittiğini görürsün, beklersin beklersin beklersin, geçen zamandır, herkes gibi hayallarin olmayabilir ama seviyorsundur, seviyorsunuzdur, kaç çocuğumuz olmalı, adları ne olmalı diye hayalleriniz yoktur, geçen zaman sevginizi çoğaltığı gibi hüznünüzüde çoğaltır, sonu mutsuzluktur, birlikte olduğunuz zamanların toplamı kadar mutsuzluk.
hiç bir aşkta bunun kadar mutlu olamaciğını düşünüp, sonunu herşeyden fazla düşünüp; düşündüğün gibi de hemen bir yerlere ittiğin karmaşanın toplamıdır, ama aşk vardır ki gerisi vesairedir.ana bakmak gerektir.
sonu her zaman mutsuzluktur, umutsuzluğun getirdiği mutsuzluk.
her öğünde taze ekmek alınır, ama sofrada bir önceki günden kalan bayat ekmek yedirilir, taze ekmeğin bayatlamasıyla sofraya getirilir ve akabinde taze ekmek alınır, böyle devam ettiren anne modelidir *
atsan atılmayacak, anlatsan azalmayacak bir durumdur; geçer ama nasıl geçtiğini neyin geçirdiğini bilmezsin, tekrardan ayyuka çıktığında anlarsın geri geldiğini.
ev, komşuları ve pazar alışverişi ve çok nadirde dışarı çıkma alışkanlıkları olmadığından, boş olduğu zamanlarda kendilerini yeme içmeye verdiklerinden, eşlerinden ilgisiz olduklarından oluşması kuvvetli ihtimal olan durum.
oynadığı reklam filmi dışında, hemen hemen tüm rollerinde hep bir şeylere muhalefet eden, çatışan, farklı bir kişiliği oynayan kısa saçlı seksi bayan.
canlandırdığı karakterlerin kendi karekterinede benzediğini düşünüyorum, çünkü hep aynı rollerde.
bahçenizdeki gül ağacının dibine dileklerinizi gömdükten sonra yanına bir işaret bıraklamalısınız, aynı apartmadan başka kişilerinde aynı eylemi yapma olasılığı olduğundan umutta olsa, dileğinizi tekrardan bulabilmeniz için. *
--spoiler--
herkes yaralarından bahseder, ama kime anlatılırki yara orada bulunduğu yerde, yara olarak yalnız. elimde kalan minyatür bir kuş şimdi, yitirmiştim o aşkın kimliğini hükümsüzdür, hükümsüze hükümlü bir aşkı unutmak istiyorum.
--spoiler-- *
şiirde de anlatıldığı gibi yara, anılar ve saygı kalır.
istanbul valisi güler' in isteği doğrultusunda, şiddeti gördüğümüz, izin verilse bunların hiç birinin yaşanmıcağını bildiğimiz kutlayamadığımız bayramımız, bu ülkede bayram anlayışının ne olduğunuda daha iyi kavramış görmüş oluyoruz, newroz' da bunun bir benzeri, sadece tarih ve kutlanma sebebi farklı, ama 21 mart ve 1 mayısda gördüğümüz, yaşanan senaryolar yine aynı, ama bir eşitsizlik var polis oyuncular daha fazla.
ali rıza bey' in bu kadar sıkıntıya karşı nasıl halen dayanabildiğine şaşırdığım dizidir, en azından bir hastalık geçir, geçen bölümlerde doktor kontrolu bunun sinyallerini vermişti. bazen ayrıntılara takılmış olsak da, duygu yoğunluğunu yükselten, hatta göz yaşartan dizidir.
özellikle dün akşamki bölümünde şevket'in teslim olmaya giderken kardeşleriyle olan vedalaşma sahnesi, evet bu adam iyi iş yapıyorlar dedirten kaliteli yapım.
ferhunde' nin patronunu fazlasıyla iticii bulduğumu söylemeden geçemiceğim, diğer oyuncular gibi değil.