en zor gecede sarılırsın kokusuna. gözlerini kapatır geceyi ve sevgilinin sesini kendi zihninde dinlersin. adı yankılanır durur. koklarsın. dua edersin. yakarırsın. çok seviyorsundur. kutsaldır o şal öylece.
sözlük. lan bazı tipler var. okula giderken denk geliyorum bunlara. şimdi bizim okul merkeze on yedi km uzaklıkta ufacık bir tepede olduğu için ** neyse. bu uzun yolculuğu sağlayan körüklü develerimizi durakta beklerken tespit ettiğim durumdur. o gördüğün, incelediğim belki de üzerine saçmaladığım tipler hep en arkadaki ekleme gibi duran koltuklarda yer etmişler, yan koltuklarında sevgilileri, cam kenarı tabi lan, vay anam sarıl da sarıl. bir. sözlük sen söyle. on yedi kilo metre boyunca ben onları mı izlemek zorundayım. hayır tabiki. bir daha söyle. hayır tabiki. bazen onlara almanca, rusça, ingilizce karışımı küfürler ediyorum. yanlış anlama beni sözlük. birincisi ben onların böyle olmasından tamamen mutsuz olan biri değilim. olsunlar efendim. gençlik.* olur böyle şeyler. ama sözlük insanın gözünün içine sokmaları yok mu?!?!? hele bazen istemeden de olsa erkek kişisiyle karşı karşıya gelirsin, adam faysal mk. son koltuk tutucuyum lan ben dermiş gibi pis pis gözüne bakarlar. bazen tutunduğum demiri söküp bir tarafına sokasım gelmiyor değil.
efendim. imdi. sol frame de koşuşan başlıklara baktığımızda şunu yapamayan insan, bunu edemeyen insan, bunu yaparken onu şey etmeyen insan... * nedir efendim? nedir yani? insan ile alıp veremediğimiz şey nedir? şimdi bunu düşüneceğim sözlük. oturup düşüneceğim. bu insanı elime alıp o sol frame senin bu başlık benim, şu da şukela olsun bu yazar senin gezdirip duracağım. bakalım insan her şeyden arınıverdiğinde kendini nerelere atacak. ama hisseder gibiyim... kendini bir yerlere atamayan insan. (bkz: çaresizlik)...
karşılaştığım durumdur efendim. sözgelimi bu tür davranışların peşinden düşülsündür, sözlükte kalsındır, geyiklere konu olmasındır. yoksa biz ne diye varızdır.
çok sevdiğim birleşim. insanı türlü yapay söylemden kurtarıyor. bahsettiğim yapaylık ikili konuşmalardaki durgunluğu ört bas etmeye çalışan gereksizlikler. ne kadar basit. ne kadar net. olmadı kaçarız sözlük.
inişli çıkışlı bir aşkın içinde kıvranan kızdır. akıllı olan yakışıklı değildir fakat ona her şeyı vaadedendir. geride kalan ise yakışıklı olandır o da her zaman bulunmaz. kız kimi seçerse seçsin yavşaması değişmez...
zor durumda olan sahiptir... yapılması gerekenler:
hainlikle suçlayıp fişini çekmek.
fişini çekip reset atmak.
tutarsız davranıp şiir yazmak.
kasayı ovalayıp monitorü sıvazlamak.
en yakın arkadaşa haber verip bunalımlara girmek.
!/group.php?gid=115529451808177&v=wall
sitenin bir yahudiye ait olduğunu bilmemek. Şey gibi elimde muz var maymunları getirin.
yavru kurtlarım için edit: ne çok varmışsınız. güldürdünüz beni hadi bakayım kuçular.
evet. kükreyerek çalınan oylardan, işsizin cebinden, yetimin yüreğinden, memurun mesaisinden doğmuş olan aslandır. öyle ki kısa zaman içerisinde de tek başkan benim diyecektir. kükreyelim efendim.
on iki kişiye çıkan ikramiye. biletçilerin de işsiz kalmasına neden olabilirdi. evet. her şey evet diyen aslan için.
edit: aramızda zenginler dolaşıyor çocuklar. o zaman her şey onlar için.
uykulu bir hayalden yorucu bir boşaltıma kadar devam edip orta kulağın içinde kalınlaşarak ilerledikten sonra incelmeye başlayan, sinirleri, beynin iç katmanlarına doğru giden görev yolunda ihanete sürükleyen; garip,çok garip.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25131357/
artık hiçbir şey denilmemeli. pişkinliğin, bile bile körlüğün bu kadarı. kendi topraklarındaki cevherlere bir hükümet ancak böyle düşmanlık yapabilir. hoştur da; düşmanlık yaptıkları kişiler bunların farkında bile değil. tek farkında oldukları oy pusulalarındaki gizli renkler. çok yazık!
zırlayan hayatın tepesine binip zırlamak kadar ilgi çekici, şımaran kıza tekme atıp şımaracak kadar özlemli durum ama! başkasına anlatılamayan gerçekler vardır ya öyle de sessiz bırakır adamı.