Genç felsefecilerin bu ay çıkardığı dergi. 1000 adet basılmış, mephistoda da tükenen umut verici çalışma. Yazarları çok yönlüdür. Akademisyeninden, asistanına, radikal blog yazarlarından, felsefe bölümü öğrencilerine değin pekçok kimsenin emek verdiği çalışma.
aporîa dergisi, Akdenizli öğrencilerin yaklaşık iki yıldır süren felsefi nitelikteki tartışmaları so¬nucu olarak, kendini pratik alanda gösterme cesaretinde bulunmuştur. Yeni ve gerekli bir soluk olan aporîa, felsefe ve edebiyat alanında yeni düşüncelere ve tartışmalara zemin olmak gibi bir amaca hizmet edecektir. Bünyesinde barındırdığı genç yeteneklerin, felsefe dünyasında kendilerine yer bulma arayışı hem dikkat çekicidir hem de önemsenmelidir.
Bunca felsefe dergisi çıkarılıyorken neden aporîa ?
Öncelikle dergimizin diğer felsefe dergileriyle rekabet etmek gibi bir amacının olmadığını belirtmek is¬teriz. Ancak aporîa dergisinin içeriğinin özgün bir hatta olması ve kendisine felsefe dünyasına yeni bir soluk getirmeyi görev olarak sayması ve en önemlisi felsefe dünyasına yeni adım atan genç felsefe¬cilerin oluşturduğu bir dergi olmasıyla diğer dergilerden farklılaşır.
aporîa dergisi, gelişen dünyaya, diyalektik sürece, değişime ve yeniliğe tel örgüler ören dergil¬erden olmamak için, sadece kendi kuyusuna su dolduran, kendi ekseninde dönüp dolaşan tutuculuğa düşmemek için, özgün seslerin mekânı olma iddiasındadır. Birbirinden farklı felsefi görüşlerin içinde barınacağı kendisini fanatizm ekseninde konumlandırmayan farklılıkları zenginlik görerek geniş bir yelpazede okuyucu kitlesiyle buluşacaktır. Ancak gerici ve tutucu anlayışların tam karşısında aynı zamanda o anlayışları alt etmenin bir aracı olacaktır aporîa. Değişimin ve farklılığın çatışmasının evrensel bir norm olarak kabul edenlerin yeni ve genç soluğu olacaktır.
Kendisini tutuculuktan ve dogmalardan sıyırmayanların fikir üretme noktasında düştüğü zaafları görebilen ve bu nedenle kendini yenilemeye açık, farklılıkların çatışmasını ilerlemenin temel dinamiği olarak gören anlayışın tek bir çatı altında buluşacağı bir yazı havuzu olacaktır.
Felsefe dünyasının derinlikli ve yoğun külliyatının başlangıçta Türkiye halkları tarafından sonrasında bütün insanlık tarafından anlaşılmasını kendi görevlerinden biri olarak saymaktadır. Bilindiği üzere fikirler farklılık ve çeşitlikle gelişir, aporîa insanların felsefe adına düşünmeye ağırlık vermesiyle farklı birçok görüşünde felsefe dünyasında yerinin olacağı fikriyle felsefeyi niteliğinden bir şey kay¬betmeden tüm insanlar tarafından üzerine yoğunlaşılacak bir etkinlik haline getirme noktasında çaba harcayacaktır.
aporîa dergisi, uzun soluklu olabilmek için gerekli temel inşasına başlamıştır. Yine de dergi, dergiyi çıkartanlardan çok onu yaşatanlarındır. Buradan hareketle okurlarımızın duyarlılığı derginin yaşaması açısından önemlidir.
Yeni yayın hayatına başlayan aporîa; bizim sorumluluğumuzu arttırdığı gibi, bizlere ayrı bir isteklendirme ve heyecan da katmaktadır. Sizlerden gelecek geribildirim ve destekler mutluluğumuz olacaktır.
Karl Marx'ın Jena Üniversitesi Felsefe Fakültesine sunduğu (15 Nisan 1841) doktora tezi. Differenz der Demokritischen und Epikureischen Naturphilosophie'yi (1840-1841 Martı arasında yazıldı. ilk kez Marx und Engels, Aus dem literarischen Nachlass, Stuttgart 1902, içinde yayınlandı) Hüseyin Demirhan dilimize çevirdi (Difference Between the Democritean and Epicurean Philosophy of Nature, Marx-Engels, Collected Works, Progress Publishers, Moscow 1975, vol. 1, pp. 23-105 / Difference de la philosophie naturelle chez Democrite et chez Epicure, Karl Marx, Oeuvres III, Editions Gallimard, Paris 1982, pp. 3-100) ve kitap Demokritos ile Epikuros'un Doğa Felsefeleri adı ile Sol Yayınları tarafından Kasım 2000 tarihinde Ankara'da Şahin Matbaası'nda bastırıldı. (alıntıdır) *
Öğrenci kulüpleri, Akdeniz Üniversitesi öğrencilerinin ilgi alanlarına göre ders dışı zamanlarını değerlendirmek, yeni ilgi alanlarına yönelmeleri ile Sosyal Kültürel ve Sportif aktivitelere katılmalarını sağlamak, ayrıca öğrencilerin sosyal ilişkilerini ve özgüvenlerini geliştirmek için faaliyetler yürütmek ve etkinlikler düzenlemektir.
Öğrenci Kulüpleri, ülke içinde konularla ilgili düzenlenen toplantıları izler ve bu toplantılardan üyelerini bilgilendirir. Bu gibi toplantılara üyelerinin izleyici olarak katılabilmelerini sağlamaya çalışır.
Öğrenci Kulüpleri, üniversitelerde bulunan benzer kulüplerle ve üniversitelerin bölümleriyle ilişki kurar ve yardımlarını sağlamaya çalışır.
Genel bir tanımlama ile üniversitelerdeki Öğrenci Kulüplerinin anlamını ve önemini belirtmeye çalıştık; daha da derine inilirse görülecektir ki, öğrenci kulüpleri yukarıdaki tanımlamanın çok daha fazlasıdır.
Bir üniversiteyi kaliteli kılan en önemli unsur elbette ki onun akademik yetkinliğidir. Ancak bir üniversiteyi öğrencisiyle özdeşleştiren ve öğrencide o üniversiteye ait olma kimliğini oluşturan ise organize edilmiş sosyal faaliyet bilincidir. Akdeniz Üniversitesi'nde de sosyal faaliyetlerin uygulayıcısı kulüpler bu bilincin oluşmasında şüphesiz en önemli katkıyı sağlayanlardır. işte Kulüpler Birliği bu bilincin sonucunda oluşan "Akdenizli" olma kimliğinin edinildiği, öğrencilerin zihninden oluşmuş, öğrencilerin fikirleriyle şekillenmiş ve onların faaliyetleriyle büyüyen bir öğrenci kurumudur.
Peki ya öğrenciler?
Öğrenciler; bilgiye ulaşmayı, bilgiyi üretmeyi, ürettiğini paylaşmayı, toplumun eğitim ve gelişme sürecine katkıda bulunmayı görev edinmelidir. Özgür ve bilimsel düşünme gücüne ulaşmalıdır. Bunun yapmanın bir yolu da özgür üniversite ortamlarında kurulan öğrenci kulüpleridir. Öğrenciler burada sosyalleşir, birlikte öğrenir gelişir ve üretim sürecine girer.
Ne yazık ki; üniversitelerdeki öğrenci kulüpleri, üniversitelerin kataloglarında yer alan göstermelik öğrenci faaliyetlerini temsil etmekte ve üniversitelerin tanıtımı için araç olarak kullanılmaktadır. Üniversite kulüplerinin bu noktada temel görevi öğrencilere kendilerini özgürce ifade edebilecekleri bir ortam sağlamaktır.
Artı Oluşum Kulüpler Birliği'nin temel amacı, birbirinden bağımsız bir şekilde öğrenci potansiyeline sahip kulüplerin, bir arada birbirlerine destek olarak aralarındaki iletişimi arttırıp öğrenciler için özgür bir ortam sağlanmasıdır.
Evet arkadaşlar!
Üniversiteleri özgürleştirmek için öğrencilerin mücadelesine ihtiyaç duyuyoruz. Öğrenci kulüpleri olarak öğrencilerin etkinliklere ve kulüplere ilgilerini bekliyoruz. Üniversite yönetiminde söz sahibi olmayı istemek, yapılan etkinlikler için maddi ve manevi destek aramak bizim en doğal hakkımızdır. Öğrenci kulüpleri birlikte hareket etmelidir.
Akdeniz Üniversitesi Kulüpler Birliği imzalıdır lakin ki öyle değildir;
şarkı eroin güncesini yazıp, eroin bağımlığından ölen kanat güner anısına yazılmış.
sözleri:
kanatlarım kanatlanırım kanarım kanatırım
kanat güner'im ha ha ha ha hayata gülerim kanatlanırım
sene bindokuzyüzyetmiş e sorgusuz savrulmuşum
bir varmışım bir yokmuşum sır-ser olmuşum
adı belli adresin yol olmuşum geçme benden
öteye öteye h* ten hoşum
varoşlarda ezgili yüreklerin aynasıyım
kah ermişim kah derbeder viraneyim
hisset beni zifiri zulayım
olması gerekenin en hassas-rezil yerindeyim
istiklal kadıköy tarlabaşı beyoğlu taksim meydanı
sinyal yapan çocuklar can silen camlar
tanık kaldırımlar duman altı meklanlar köprü altı kaçamaklar
kaçamak karalamalar sosyal mosyal arkadaşlıklar
devrimci mevrimci kurlar bitmiş bitirimler
sadık ihanetler mayışık gün ve geceler
en iyi ben bilirimler esasta tükenişler özürlü bilimseller
kahrolası kahrolsunlar- yaşasınlar
barbar barlar barbar barlar
Dindar nesil ve tinerci nesil tartışmasına farklı bir bakış.
--spoiler--
Sivas'ta Madımak Oteli'ni yakanlar, binayı tutuşturmak için tiner kullanmamışlardı ama camiden, namazdan çıkmışlardı. Ogün Samast, namazdan çıktıktan sonra Hrant Dink'i vurmuştu. Malatya'da Zirve Yayınevi'nde vahşi bir katliam yapan gençler, bunu yaparken kafaları dini olarak doğru bir iş yaptıkları düşünceleriyle doluydu. Danıştay cinayeti zanlısı Alparslan Arslan'ın ekibi, Cumhuriyet gazetesine bomba attıktan sonra namaz kılmaya gitmişti.
--spoiler--
toplam entry: 11.106.091
toplam oylama: 24.136.060
yazar: 29.047
çaylak: 25.242
---
Her entry ortalama 50 saniye sürmüş olsun: 11.106.091 entry "çarpı" 50 saniye ile birlikte= 555.304.550 saniye eder.
her oy ortalama 10 saniye sürmüş olsun: 24.136.060 oylama "çarpı" 10 saniye ile birlikte= 241.360.600 saniye eder.
her yazar ortalama 10 gün sözlükte online durmuş olsun: 29.047 yazar "çarpı" 10 gün ile birlikte= 290.470 gün eder.
her çaylak ortalama 1 gün sözlükte online durmuş olsun: 25.242 çaylak "çarpı" 1 gün ile birlikte= 25.242 gün eder.
---
555.304.550 saniye 6427 gün yapar.
241.360.600 saniye 2794 gün yapar.
290470+25242+6427+2794= 324933 gün yapar.
---
toplamda silinmiş olan 3.398.663 entry, 50 saniyeden 169.933.150 saniye yapar.
169.933.150 saniye 1967 gün yapar.
324933+1967=326900 gün yapar.
326900 gün 896 yıl demektir.
---
moderatör ve aktivasyon bekleyen godiklerle birlikte bu sayı artar da eksilmez.
işte biz uludağ sözlük olarak yaklaşık 1000 yıllık bir birikimin ürünüyüz. **
Burada aldatan şair döktürmüştür. *
--spoiler--
Neylersin, nereye gidersin?
Nasıl başlarsın bu şiire!
Sordukça bir hengâme.
belki daha fazlası
Öyle ki... Bilmiyorum.
Bendeki bu kaskatı bekleyiş, sonsuz bir arayış.
Bazen aklım almıyor!
Suçüstü düşüyorum yüreklere.
belki daha fazlası
Öyle ki... Bilmiyorum.
Bir ömürlük yaşamı birçok ömre böldüm.
Ne tadımlık ölüm!
işi gücü bırakıp son nefese dek aşka gömüldüm.
belki daha fazlası
Öyle ki... Bilmiyorum.
Başucumdaki kapana bağlandım.
Benim asıl sancım, açıklarımda kıstırılan göz yaşlarım.
Hep biraz daha utandıran.
belki daha fazlası
Öyle ki... Bilmiyorum.
iyice gizlenmeli. O kadın o kadını;
O kadın da o kadını bilmemeli.
Ne seninim ne senin!
belki daha fazlası
Öyle ki... Bilmiyorum.
Seni seviyorum! Seni de seviyorum. Seni de...
Ardından inim inim inlerken buluyorum kendimi.
Bağışla beni! Bağışlayın beni.
belki daha fazlası
Öyle ki... Bilmiyorum.
Biri cani der, bir diğeri alçak diyemez.
Dili düğümlenir anlarsın!
Benden ne istedin? demesi yok mu?
Güç durum bu.
belki daha fazlası
Öyle ki... Bilmiyorum.
Hayal kırıklıklarını, dünya kadar yalanı;
omuzlarıma alıp yarına taşınırım.
Tükenirim tükenmesine, ya sonra?
belki daha fazlası
Öyle ki... Bilmiyorum.
Gizli bir mutsuzluk sarardım kendime.
Ateşini uzatırdı, ben en çok ona yanardım.
Ha bugün ha yarın, anlar diye korkardım.
belki daha fazlası
Öyle ki... Bilmiyorum.
Uzakta beklediğim bir kadın
Elimden tutar bir başka kadın
Yatağımda-kiyle bugün tanıştım.
Kısacası birkaç kadın.
belki daha fazlası
Öyle ki... Bilmiyorum.
--spoiler--
-Hangi limana demir attıysak, götü başı oynadı martıların...
-Ve Eylül gelir hiç bekletmeden, yalnızlığımızı yaz ayları bile unutturamamışken...
-Anlarım yazdıklarım yine avare. Ve hiç hesapta varken, bir sensin silinmeyen: Sessiz soluksuz yazılırken...
Sosyalist-Devrimci öğrencilerin kansız darbesiyle, 2011 yılında yönetimi değişen bu topluluk, üniversite hayatında politikleşmenin önemi üzerine, sıkça kafa yormaktadır. Üniversite yönetimi ile araları iyi olmamasına rağmen; akademisyenlerin desteğini arkalarına alabilmişlerdir. Akdeniz üniversitesi öğrencileri tarafından sevgiyle sahiplenilen topluluk, hızla yayılmakta; gazetelerde, dergilerde ve haber sitelerinde boy göstermektedir. 15 Şubat 2012'de tutuklu öğrenciler için etkinlik duyurusu yapan topluluk; daha önce Sudaki Suretler belgeseli ile hes sorununa değinmiştir. Hızını alamayan topluluk yönetimi: Materyalizm ve din, sosyalizmin alfabesi gibi etkinliklerin de altına imza atmıştır. Tüföb'e rest çeken topluluğun alternatif kongre çalışmalarına hız verdiği söylenenler arasında.
Facebook sayfası üzerinden yaptıkları son duyuru:
insanoğlunun önüne çıkan tüm sorunlara çözüm araması gerektiğine inanıyoruz. Ülkemiz ve dünya, Coca Cola reklamlarında gösterildiği gibi büyüleyici değil. Sokaklarımız hâlâ üşüyen, aç kalan insanlarla dolu. Ekmek çaldığı için cezaevlerinde tutulanlar, aynı sene insan doğrayanlardan çok sonra kavuşur özgürlüğüne. Hangi birinden bahsedelim; tutuklu öğrencilerden mi? Bilimsel araştırmadan bihaber ki...şilerin, üniversitelerde ders veriyor olmasından mı? Tecavüze uğrayan çocuklardan mı? Üzerine misket bombası yağan insanlardan mı? Çevre kirliliği ile okyanustaki canlıları bile öldüren kapitalizmden mi? Popüler kültürün etkisinden mi? Sansürden mi? işkenceden mi? Kadının gördüğü muameleden mi bahsedelim? Sosyalizmden yola çıktık! Yolumuz açık...
06 Ocak 2012 Cuma günü, Cumhuriyet'in Gençlik Köşesi'nde yayınlanan haber. Haberi hazırlayan Mahmut Budak'a sonsuz teşekkürler. *
