sesinin tınısında kabuslar başlar; çıldırmalar, nöbetler mahvederdi günlerimi. haftalık döngüler haline geliyor! korkutucu anılar; şimdi bile hatırlamaya yeltenince başıma bir ağırlık çöküyor, üşeniyorum artık. sinmiş buram buram, içini saran göğsünde hissettiğin o alev; karanlık ışığın altında geçirdiğin o gecelerini her sabah uyandığında hatırlaman. beraberken romantik ama ayrıldığında hatırladığım o karanlık gecelerin karadeliklere dönüşmesi, hayır dediğin kabuslara dönmesi. 'tanrım yardım etmiyorsun' derdim önceden, şimdi 'sen tanrı mısın?' isyanları var içimde. 'nereden geldi aklına acıyı yaratmak!' haykırışları, ormanın içinde yalın ayak stresimi alsın diye gezdiğim toprakları kuruttum üstünde geze geze, sevmek değil sevdiğimi onun ilişkiye direnip beni kazanmaya çalışmasına rağmen kaybetmenin acısını yaşadım, en değer verdiğim kişiydi! kaybettikten sonra ki alışkanlıklarım tamamen o olmuştu! acıyı öğrendiğimde inancım yok oldu, tanrının olmadığını o zaman düşünebildim. acıdan tecrübemdi bu inançsızlık! 17 yaşında ki bir çocuğa tecrübesiydi bu olanlar. iyi uykular.
insan olduğumu fark ettim gençler, herkes insan.
'şimdi gayet mutluyum çünkü insanın en büyük yaşayabileceği travma, tecrübesini çözümleme sürecinde ki taze ve katlanılmaz yoksunluğudur. valla ayran gönüllü olup herkesi sevebiliyormuşum, şimdi çözdüm insanı' dedim 4 yıl. beyaz yakalı gecelerim başladı sonra, devamını monoton deep house partilerinin çılgın 'after night'ında tahmin edebilirsiniz demek isterdim, partiler anlık bir uyuşturucu gibiydi benim için. çok değil, etkisi mekandan 1-2 metre ileride geçiyor, lazerlerin arasında kaybolurken bir anda kabuslarında buluyorsun kendini yine. nefret kaplıyor içini, bir kere daha ah çekiyorsun belki sonra. sonra sanrılarla acın birleşiyor, kıvranıyorsun evde tek başına. dikenli tellerin üzerine elimi batırmaya başladım bir süre sonra. kendimi iyi hissetmemem zamanla hislerimi pekiştirme gereğinde bırakıyordu beni. kendimi buz gibi suda duş alırken, elime sivri bir kaç bir şey batırıp ani tepkiler verdirmeye çalışıyordum ki çok fazla uyuştum beynimin artık çalışmadığını ve sürekli donuk, karıncalanmış hissiyle düşünemediğimi fark edene kadar. iyi uykular.
kırmayın bir insanı. bir kere kırdıysanız unutmuyor, unutamazsınız o anı. kırılmaktan ziyade kaybetmenin acısıdır sizi bitiren. yeniden başlayabilirsiniz ama geçmişin yükünü geçen ve kaybolan yıllarda anlarsınız bazen. ben defalarca kırdım, ilişkiyi sürdürmek için direnen insanı defalarca bitirdim, acımayıp yaptığım gurur ve bir ton saçmalığı. yükümü ömrüm boyunca hafifletebilecek bir şey ararken pişmanlıklarımı sıralıyorum. hafiflemiyor, acı hafiflemez. sarhoş olana kadar üzülürsünüz, ot ve alkol falan değil sarhoş olana kadar üzülmek. gecelerin kabusa dönmesine isyan bile edemeyecek kadar üzülmek. iyi uykular.