insan hatalarından ders çıkarmalı. yaptığı hataları başka hatalarla örtmeye çalışmak kendini kandırmaktan başka bir şey değil. işte tam olarak ben bunu yaptım. yaklaşık bir yıl önce kız arkadaşım vardı, ayrıldık. niye ayrıldık nasıl ayrıldık hiç önemi yok. inan çok hatırlamıyorum da ama sonrasında olanlar daha doğrusu yaptıklarımı teker teker hatırlıyorum. ayrılığın verdiği acıyı dindirmek gerçekten çok zor. laf olsun diye değil gerçekten hayatımın kadını değil hayatımın insanı olanı kaybettim. daha sonrasında benim bile inanamadığım davranışlar içine girdim. çok yordum çok yoruldum. hayatta en küçük zorlukla veya kötülükle bile karşılaşsa buna en çok üzülen insan olan ben, asli amacı kaybetmemek olan davranışlarım yüzünden her şeyimi kaybettim.artık neden beni neden sevmediğini anlıyorum. böyle bir adam sevilmez ki.
şu an her şeyin farkında olsam da geçmişe dönemiyorum. ne yazık ki. yeni başlangıçlarım yok benim. sigarayı bırakmaya çalıştım 15 saat sürdü sadece. artık gerisi sen düşün.
kendimi biliyorum, benim gibisi karşına çok çıkar. benim kadar sever mi bilmiyorum ama benim kadar kırmaz ona eminim.
eski sevgilimin benim için biçilmiş kaftan olduğunu düşünürdüm hep. sanki ondan başka hiç kimse benim için olamaz, bu dünyadaki doğru insan oymuş gibi haraket ederdim. gerçekten kedi ciğer hesabı yapmıyorum ama haraketlerini gözlemliyorum şu an hiç bana göre değilmiş. kendini kültürlü göstermek için kitap okumaya çalışan, hala okuduğu her kitabın hayatının kitabı olduğunu zannedip benim yıllarca önce tükettiğim afilli filintalar tarzı oluşumlara şu an hayran hayran bakan -yazan kim kaldı ki- bir kız düşünün. edebiyattan anladığını düşünüp şiir okumayan bir insan desem daha net olur muyum? dün uğur mumcunun ölüm yıl dönümüydü ve hemen twittera cafcaflı bir fotoğraf iki üç süslü söz. ohh vicdan rahatlatmaca. sorsan uğur mumcu kimdir, necidir, türkiye sosyalizmi hakkında neler biliyorsun, kim neden öldürmüş olabilir diye emin olun saçmalamaktan başka bir şey yapamaz. hatta muhabbeti daha ileri götürüyorum bugünün ölüm yıldönümü olduğunu %90 internetten öğrendi. farklı olma çabaları. 16 yaşındaki ergenler misali, ergen demişken hala profil fotoğraflarını momentcam'den yapıyor. tiksindim resmen cidden. benim bir kıza aşık olmam nelere şnandığı ve neler yaptığına bağlıdır ve böyle bi salağa gerçekten değer verdiğim için pişmanım.
aslında çok da bişey itiraf edecek durumum yok sözlük. sadece yazmak istedim o kadar.
"hayat seni yaşına göre fazlaca yordu." diyor etrafımdakiler. doğru veya yanlış yakınmıyorum saçlarımı kaybetmem dışında. ben bu hayata yorulmak için geldim diyorum kendime eğer bunu başarabiliyorsam ne mutlu bana.
çok değişmişim sözlük. bunu da yine etrafımdakiler söylüyor. -ne de çok şey söylüyorlar- bunu ilk duyduğumda nasıl bir ruh haline bürünmeliyim diye sordum kendime. mutlu mu olmalıyım üzgün mü, bilemedim. bir sonuca da varamadım.
-sigara yakıyorum-
bir kız vardı sözlük. zamanında sevmiştik birbirimizi. allah'ı var yalan söylemeyeyim iyi de bir kızdı. iki insanın aynı anda birbirini sevmesi düşük olasılıktır ama biz bunu tutturmuştuk, sanırım. ordaki virgülün derin bir anlamı var onu bir o bilebilir. biliyorum artık takılmıyor sözlükte eğer okuayacağını bilseydim gerçekten yazmazdım. kimseye burdan artistlik yapmak gibi bir niyetim yok şu aralar. neyse konumuza dönelim. zor iki insanın ilişkisiydi bu. defalarca kez denedik. olmadı, yapamadık. direttik de direttik. şimdiki aklım olsa zamanı durdurup öylece bırakırım her şeyi. çünkü tüketmekteki ustalığım beni sonsuz bir harbe götürdü, tükenmekteki ustalığım ise sonsuz bir mağlubiyete. -sigara bitti-
beni terk edip gittikten sonra aylarca peşinden koştum niye beni terk ettin sebep neydi diye? bazen beni suçladı bazen kendini. kafası allak bullaktı ama hep beni sevdiğini ama beraber olamayacağını söyledi. içindeki sevgi ikimize de zarar veriyordu. beni sevmediğini düşünürse ikimiz de vazgeçeriz dedim. en sonunda kafasını o kadar çok karıştırdım ki aramızda var olan ilişki o kadar garip bir hal aldı ki beni sevmediğini, kalbinde de beyninde de olmadığımı itiraf etti. tabi kendine göre itiraf. bunu aslında ben yaptırdım ona.
bir daha onu eski kadar sevmeyeceğimi anladığımda bıraktım. "bu bi son değil sen beni yine arayacaksın" beylik sözüyle kalakaldı.
mutlu da değilim üzgün de. içimde daha önce hiç rastlamadığım kadar yalnızlık var ama bu ondan değil kendimden kaynaklı.o giderken ben de gittim benden. ne zaman dönerim bilmiyorum ama tek başıma dönmemeliyim.
şöyle son bir kez arkama bakınca pişmanlığım da yaşamayı öğreneceğim keşkelerim de geri dönmemek için ettiğim yeminler de kendime verdiğim sözler de yok.işte bu yüzden aramadığım kadar huzur buldum. herkes hak ettiği hayatı yaşayacak.
-abi birinci sınıf alaman malıdır.
-memnun kalmazsan gel hemen değiştireyim.
-garantisi benim bi sorun çıkarsa getir ağbi yerimiz belli yurdumuz belli.
-elimde 1 tane kaldı onu da sana veriyim.
-bu mal bi harika dostum.
il dışından arkadaşım geldi. kendisini çok severim ve misafir olduğu için elini cebine sokturmuyorum lakin içinde olduğum parasal sıkıntı bildiğin ekonomik krize dönüştü. ödenecek kredi kartı borçlarım, kiram, apartman aidatım ve faturalarım var. bugün gelen doğalgaz faturasına acı acı baktım. o an yanağımdan süzülüp "ödenecek tutar: 166,5 lira" yazısına düşen göz yaşıma engel olamadım.
üniversitede tıpçılarla aynı yurtta kaılrsanız futbol maçı izlerken karşılaşabileceğiniz diyalog:
+ abiii o nasıl fauldür yaa
- oğlum cidden lan adamın fibula'sını kırdı hayvan
sahneler itibariyle orta derece, senaryo -özellikle son 2 dakikası- itibariyle çok iyi olan filmdir. izleyiciyi ters köşeye yatırması fight club'ı hatırlatmaktadır. ayrıca oldukça kısa olan film izleyiciyi sıkmamaktadır.
ben okula gitmem aga ha pazar ha pazartesi. bence salı daha sikkl bi gün ne bişeyin öncesi ne de sonrası. üzerine sendrom bile yok. ama pazartesi öyle mi?
çok yakın bi arkadaşım anlatmıştı. vcd'lerin ilk çıktığı zaman.. adam peder beyi ikna etmiş zorla da olsa bi vcd aldırmış. aile erbabı o akşam misafirliğe gitmiş bizimki de vcdyi kurmuş arkadaşlarından ayarladığı porno cdyi de takmış. yere de malzemeleri koymuş gazete sermiş peçetesini almış çikolatısını kolasını da yanına koymuş ve çırılçıplak soyunmuş. - nasıl bir fanteziyse artık, gerdeğe girsen bu kadar uğraşmazsın- neyse bizimki izlemeye başlamış yavaş yavaş yapıyomuş tam işin en can alıcı noktasına geldiği anda kapı açıllmış küçük kardeşi koşarak salona girmiş arkadan anne baba.. çırılçıplaksın ve izahı yok böyle bişeyin. "babaaaa" diye haykırmış sadece. adam 1 hafta eve girememiş, 1 ay kimseyle konuşamamış.
25'in altındaki erkekler ve kızlar azgınlıktan evleniyor ve hormonları mantıklarının önüne geçiyor olabilir. 25'in üstünde bakir/bakire olanı bulmak zordur ama " ben ambalajı açılmış severim ağbi" derseniz o başka. en ideali 25'tir.