bence türk dinazorlar yüzündendir. türk dinazor dişisi tribi* yüzünden erkekler elizabetten dolayı tükenmişlerdir. kızlar da kendi başlarına üreyemediklerinden bize sadece kemikleri kalmış.
çok da uzun olmayan gözlemlerime dayanarak söylüyorum ki liselilik belirtisidir.
üniversite öğrencisi okulu özlemez, yapacak işleri, gezilecek yerleri, takılacak arkadaşları vardır.
tatil boşluktur, vize final korkusu olmadan hiç bir şey yapmamaktır. güzeldir. okulu skiyim.
yolda öylesine ilerlerken ferhat güzel ile muhatap olmaktır aslı.
insanın başına hayatında yalnızca bir kez gelebilecek hadisedir. ani bir "cagnım meraba" dan sonra "fotoğrafımızı çekersin" isteği ile dumura uğratandır.
bir kapıyı kapatmak açmaktan daha kolaydır sözlük.
hayır olm melankolikleşmedim, gerçekten öyle lan. ev arkadaşım var bi' tane, uykusu çok hafif. yanından kelebek geçse kanat sesine uyanıyor amk. neyse biz de tabi o uyuyunca bir olağanüstü hal ilan ediyoruz, e tabi geceleri tuvalate giderken zor oluyor. kapıyı açıyorsun gıcııırt, adam uyanıyor. ama şunu farkettim kapatırken çok daha az ses çıkıyorr çünkü kapının koluyla işin olmuyor ayrıca bir elinle de kiriş ile kapı arasında köprü yapıyon kapatırken çok daha az ses çıkıyo. evet ulan aynştaynım.
neyse sonuç olarak acımasız bir hayat gerçeği olarak kapı açmak zordur. hee burada teşbih yapsaydım da durum aynı olurdu benim için o ayrı.
istanbul bilgi üniversitesi'nde ceza hukuku kürsüsünde ders veren yardımcı doçent doktordur. murat inceoğlu ile evlidir. dost canlısı, sevimli bir hocadır. ayrıca acayip öğrenci dostudur, tek amacı kaliteli öğrenci yetiştirmektedir. bu yüzden öğrencileri derse bağlamak için dersin önemli olduğuna vurguyu sık sık yapar.
böyle bir müzik türü olduğu kanısındayım. genellikle pop türüne mensup şarkılar yer aldığı bu türde. hareketlidirler, plajda elinde içki ile karşı cinse götüm götüm yaklaşmak için de uygun müzik türü olduğuna inanmaktayım. hep bi! 90'lar havası olması lazım bu parçalarda. hey gidii.
el, kol, yüz nakilleriyle falan haccetepe'nin, antalya üniversitesi tıp fakültesi hastanesi'nin kazandığı prestij altında ezilen çapa'dan, cerrahpaşa'dan beklediğim nakildir. böyle bir atakla ortalığın amına bile korlar.
cv hazırlarken hobileriniz kısmına kitap okumak, müzik dinlemek, film seyretmek ve türevlerini yazanlara alternatiflerdir.
şahsen işveren bey beni manyak olarak görmeyecekse vapurun arkasında sudan oluşan köpükleri seyretmek, toplu taşımada mizah dergisi okumak, yağmurlu bir günde camdaki damlaları yarıştırmak, televizyon izlerken uyuya kalmak, jelibon yemek falan yazmak isterim. ama sanırım türkiye buna hazır değil.
5442 sayılı kanunun 42.maddesine göre bucak müdürü, bucakta en büyük hükmet memuru ve temsilcisidir.bucak müdürü bucaktaki işlerin yürütülmesinden sorumludur.görev yetkileri esas itibariyle kaymakamın ilçe düzeyinde sahip olduğu görev ve yetkilere benzemektedir.buna göre örneğin bucak içerisinde işlenen suçları savcıya haber verir, güvenlik açısından olağanüstü bir durumla karşılaşırsa durumu bağlı olduğu kaymakam ya sa valiye bildirir.bucak müdürü içişleri bakanlığı tarafından valilik emrine atanır.bucak müdürünün hangi bucakta görev yapacağını vali belirler.bucak müdürü olmak için lise veya bu derece bir okuldan mezun olmak yeterlidir.bunun yanında bucak müdürü olmak için bucak müdürlüğü kursunu tamalamış olmak gerekir.
1970'lerden itibaren yeni bucak müdürü atanmamaktadır.2011 itibariyle koskoca türkiye'de sadece 1 adet bucak müdürü bulunmaktadır.
bucak müdürlüğü en az muhtarlık müessesesi kadar kutsaldır. yitirilen değerlerimiz arasındadır.sahip çıkılmalıdır.
bunun dışında kim lan bu bucak müdürü? aradım taradım ismini cismini bulamadım. yoksa var diye yiyolar mı bizi?
1970'li yıllarda bucakların fonksiyonuna son verilmeye başlanmış ve boşalan bucak müdürlerinin yerine atama yapılmamamıştır.[1] 2011 itibariyle Türkiye'de 634 bucak teşkilatı olmakla beraber, Bucak Müdürü sayısı 1'dir. wikipedia'dan.
türkiye cumhuriyeti idaresi'ni merkezden yönetim ve yerinden yönetim olarak ikiye ayıran göndermedir.
merkezden yönetim, başkent teşkilatı ve taşra teşkilatı olarak ikiye ayrılır.
yerinden yönetim ise 4'e ayrılır :
- mahalli idareler ay 127.
- hizmetsel model ay 130. üniversiteler.
- mesleksel model ay 135. baro, meslek kuruluşları vs.
- regülatif model ay 167. piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi.
şüphesiz ki işsizlik* oranıyla paralel bir kültür yelpazesine sahip ülkedir.
ama kim kardashian gibi bir canlının 14.256.356 kişi tarafından takip edildiği bir dünyada standart bir ülkedir.
bana dumurlardan dumur beğendirten hadisedir efendim. türk kadını olarak sınırlandırmıyorum, dünya kadınları mizah yapamıyor. yani büyük bir kısmı yapamıyor demek daha doğru olur sanırım, salladığım anlaşılmasın diye yüzde de vereyim %98. aslında bu gayet optimist bir yaklaşımla verilen bir yüzde yoksa 99 ve virgülden sonra pi sayısı kadar deviri olan bir yüzde vermem gerekiyordu.
fıtratları gereği mi yoksa ilgi alanlarının farklılığından dolayı mıdır bilemiyorum ama kadınlar yapamıyor arkadaş. ama kastettiğim yazı değil daha çok diyalog hali. mesela geyik yapıyorsun jeton çoğu zaman düşmüyor, düşse bile geyiğe bir şeyler katamıyor kadınlar. acaba dedim bana mı hep öyleleri denk geliyor, yok öyle değilmiş. konuyu çoğu erkek olan muhtelif arkadaşlarıma açtım onlar da düşüncemi destekleyen örnekler verdiler. yani kadınlarla geyik yapılmaz arkadaş, en fazla şaka yaparsın onlar da güler, nadiren onlar da şaka yapar gülersin, bazen içten olur bu gülümseme bazen nezaket gereği. yazı mevzusu ise farklı, orada uzun süre düşünüldükten sonra kağıda aktarıldığı için şansları artıyor.
misal geyik yapıyonuz, fakat karşı taraf üstüne bir şey koymayınca öyle kalıyor. bazen ulan şurada bana laf soksa ne takdir ederim hee diye düşündüğüm çok oluyor. saygıdan dolayı mı koymuyorsunuz? tırsmayın, vurun gelişine. hep saygılı, sevgili olmayın. sonra cümleleriniz standart olmasın her nasılsın diyene iyiyim demeyin. uzatın olayı, ruh halinizin betimlemelerine anlam katın, bol bol metaforik konuşun. hatta tuhaf materyalleri metaforlarınızda kullanın ki karşı taraf oradan ilerleyebilsin. sonra bol bol gönderme yapın. öyle yerlere gönderin ki karşı taraf geri gelmesin hatta muhabbet oradan farklı mecralara aksın. hee bir de aksi olmayın, üff snne be slk demeyin, içinizde o geçiyorsa laf sokun daha tatlı olur. falan filan. nihayetinde olay orjinallik meselesi, standartlığa tecavüz edin. evet kadınlar da tecavüz eder, kriminolojide görmüştüm.
dünyada mizah yapan popülasyonu ele alalım, erkek egemen bir grupla karşılaşırız. belki gözümden kaçmış olabilir bilemiyorum ama çok sıkı kadın mizahçı yok gibi bir şey. yani ben tanımıyorum, ama son tespit tamamen subjektif ve dar bir mekan ele alınarak yapılmıştır. bu dar mekan ülkemiz doğal olarak. türk mizahında kadınlar maalesef sadece karikatürlerde yer bulabiliyorlar kendilerine, o da erkek karakterin can alıcı repliğine altyapı hazırlamak için. var mı bildiğiniz kadın mizah kahramanı? bir ara uykusuz'da vardı bi tane ama çok tutmadı ki kaldırıldı. unutmadan, halktan gelen bir talep olmadığı halde leman'ın yardımlarıyla bayan yanı adı altında bir örgütlenme oldu ama o da yavan kaldı. muhtemelen çoğunuz adını bile bilmiyorsunuz.
neden çevremizde bir penny* yok lan! ya da leyla ile mecnun'da şirin daha güzelken gönlümüz sedef'e kayıyor. çünkü etrafımızda böyleleri yok, malum az bulunan ile az bilinen kıymetlidir. halbuki en verimli çağlarımızdayız, bu zamanda üretemeyen sonrası için ışık vaat etmez. gerçi mizahın doğuştan gelen bir özellik olması da göz ardı edilmemesi gereken bir konu. önemli olan onu geliştirebilmek yani aslında kadınlar içinizde birer mizahçı uyuyor olabilir. belki siz de çocukken komiktiniz. içinizde uyuyan ojeliye aseton sürün lan, biraz da siz güldürün bizi. biraz da erkekler komik kadınlardan hoşlanıp romantik kadınlara versin!
son olarak " yaa olm sen bizim komşu mualla teyzeyi gör, bi komik bi komiik! " deme gafletinde bulunacak özellikle kadın insanlara serzeniyorum, mizah ile komedi arasındaki kalın çizginin üzerindesiniz muhtemelen ki çizgiyi göremiyorsunuz. rejim yapın bacılar. sevgili ve sevgili olmayan kadınlar sizi seviyoruz ama mizahi karakteriniz ortaya çıkarırsanız size taparız. yoksa hayat geçmez böyle ojeyle, dedikoduyla, orkidle. öptm çok kib byy.