Maça giden fanatik taraftarların açtığı pankartlardır. Fenerbahçe maçında tribünde açılan dev pankartı bir hayli beğenmiştim. işte o pankart; "O forma için biz ölürüz, siz savaşın yeter."
Hiç denk geldiniz mi bilmiyorum ama duyduğum kadarıyla cemaat abileri ve ablaları belli tarihlerde bir araya gelerek bir tane odada toplantı yapıyorlarmış. Ve araya perde çekiyorlarmış birbirlerini görmemeleri açısından. Allah muhafaza abinin biri ablalardan birine göz koyar filan. Tedbir alıyorlar o yüzden. Toplantıda da gelecek vaat eden öğrencileri cemaate dahil etme ve işe yaramayanları şutlama planları yapıyorlar sanırım. Gizemli odada neler konuşulduğuna dair bir fikir yürütemeyeceğim.
"Bu devirde kız olmak zor, sevsen orospusun, sövsen orospu, versen orospu, vermesen yine orospu, öpsen de orospu, öpmesen de orospu. o da doğru, pezevenge herkes orospu." yargısından yola çıkarak, bu konuya ele atmak istedim. Orospuluğu sadece bakirelik ile sınırlandıranlar var ne yazık ki... Her haltı yiyip yiyip, bakire kalmayı beceren kızlara ne demeli peki? Namusu iki bacak arasında arayıp da, sevgilim dediği kızla her bir boku yiyen, evlenme vakti gelince de o kızı bir güzel şutlayıp, temiz aile kızı arayanlara ne demeli? O kızı orospulaştırıp, namuslu kız aramak orospu çocukluğu değil mi? Namus beyindedir, bacak arasında değil. Orospuluk beyindedir ve erkeğin de orospusu olur. Bu durumda, verdi diye bir kızın adını orospuya çıkarmadan önce, o kızı orospulaştıran beyinlerin, orospu olup olmadığını düşünmek lazım. Bazı erkeklerin ulaşamadığı kıza bile, orospu dediği bir dünyada yaşıyoruz. Her türlü zevki tadan, yemediği bok kalmayan, altına yatmadığı erkek kalmayıp arkadan veren ve beyninden her türlü orospuluk geçen birine, namuslu kılıfını uyduran sevgili ülkemin vatandaşları, bir erkeğe deli gibi aşık olduğundan dolayı, o erkeğe kanıp kızlığını teslim eden saf kızı orospu diye yargılıyor. Şimdi sormak lazım, orospuluk beyinde değil mi?
Bir erkek düşünün; sevgilisinin bakire olduğunu ve daha önce kimseyle çıkmadığını biliyor. Yani kızın ilki olduğunun bilincinde. Temiz, namuslu, güzel, çekici ve kariyer sahibi (erkeklerin tam evlenilecek kız diye tabir ettiği) bir sevgiliye sahip olmasına rağmen gözü doymuyor. Kız, hiçbir şey almadan her şeyini verdiği halde, erkek için yapmadığı fedakarlık kalmadığı halde, o erkek için herkesi karşısına almasına rağmen, erkek kıymet bilmiyor. Çok seviyor gibi görünüyor ama sürekli kızdan vermesini istiyor. Yani sevmeyi beceremeyince, sevgilisini becermeye çalışıyor. Sevgilisi kabul etmediği halde sürekli bu konuda ısrar ediyor. En sonunda da vermeyeceğini anlayınca, sevgilisini bir güzel şutluyor, bir neden bile söylemeden. Kız geleceğini, ailesini ve en önemlisi de namusunu düşündüğü için kaybediyor. Bu erkeğin yaptığı şerefsizlik değil de nedir?
Acı ama ortada böyle bir gerçek var. Elbette Kürt erkeklerinin hepsi bu kategoriye dahil değil ama bizim saf, temiz, iyi, güzel Türk kızları gidiyor, Kürt erkeğine gönül veriyor. Kıza karşı aynı duyguları beslemeyen Kürt erkeği ise onun zaafını kullanıyor. Nasıl mı oluyor? Türk kızını seviyormuş gibi görünüyor, rol yapıyor, iyice kendine bağlıyor. Daha sonra Türklerden intikam almak adına kızı kullanmaya kalkiyor, kız bakire bile olsa becerme düşüncesinden vazgeçmiyor! Kız bunu kabul etmeyince de ayrılacağını söylüyor. Daha sonra bizim gariban kız, oğlanı kaybetmemek için herşeyi göze alıp razı geliyor. Tabi tuzağa düşmeyen akıllı kızlarımız da var. Ben bu senaryoyu yazmak istedim, kızlarımız gözünü açsın diye. Elbette her kürt erkeği aynı değildir ama böyle bir düşünceye sahip olanların sayısı az değil ne yazık ki... Allah kötü niyetli kürt erkeklerine gönül veren Türk kızlarına yardımcı olsun.
Evli olduğunu saklar, hani kısmetim kapanmasın mantığında. Sonra bir sevgili edinir. Gezer, tozar, eğlenir, kızı güzelce bir kullanır. Evli olduğuna dahil hiçbir açık vermez. Profesyoneldir adam... ondan sonra kız eninde sonunda bir açığını yakalar. Evli olduğunu öğrenir. Sonunda şutlanan yine kız olur. Aşık olup bağlandığı ile kalır. Adaletin yok be dünya!
Amerika Birleşik Devletlerinde Ohioda Akron Üniversitesinde Pazarlama ağırlıklı iş idaresi bölümünden mezun olduktan sonra Floridada Miami Üniversitesinde, pazarlama konusunda lisans üstü eğitimini tamamladı. Pazarlama iletişimi kariyerine 1988 yılında Manajans/Thompsonda araştırma bölümünde başladı ve aynı ajansta müşteri ilişkilerinde görev aldı. 1991 yılında ALICE/BBDO ailesine katılarak bu ajansın Stratejik Planlama Direktörlüğünü üstlendi. 1992 yılında Türkiye'nin ilk stratejik marka planlaması şirketi olan FOCUS 4ü kurdu. 1998-2000 yılları arasında merkezi Barcelonada bulunan BBDO Universitynin Stratejik Planlama Bölüm Başkanlığı görevini yürüttü. Sicimoğlu, halen BBDO Turkeyde Stratejiden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi ve Bilgi Üniversitesinde öğretim görevlisi. Biscolata reklam kampanyasını yapan çok değerli bir reklamcı. Araştırmalar sonucunda kadınların erkekler için tasarlanmış bir dünyada yaşadıklarını hissettiklerini ve bunun paralelinde; Biscolatanın onları kadınlara uygun bir dünyaya, yalnızca onların bildiği bir yere götürmesi teması üzerinde yoğunlaştıklarını söylemişti. Kendisiyle bizzat görüşme şansım oldu, samimi uslubü ve doğallığının yanı sıra, muhabbetine doyum olmayan bir insan. Biscolata reklamlarını beğenerek izleyenlerin ve biscolata tutkunlarının teşekkür etmesi gereken Sayın Haluk Sicimoğlu'na başarılarının devamını diliyorum.
Kızların çoğunun yaşadığı gerilime sebep olan olaylardan biridir, erkeğin aramaması... Erkekten erkeğe değişir ama bazıları var ki, kız aramadan aramaz. Kız aradığında ise, unuttum, aslında ben de seni arayacaktım ama araya hep başka şeyler girdi, unuttum, bahanelerine sığınır! Ama zaman geçer, yine arayan kız olur. hER Zaman telefonu ilk kapatan erkek olur, ben seni sonra ararım diyerek. Ama yine aramaz. Toplanın gençler, bu konuya bir el atalım. Her seferinde arayacağım dediği halde aramayan erkeğin amacı ne olabilir? Tamamen yoruma açık bir başlık. bU Durumda olan kızlara sesleniyorum, aramayın arkadaş. Ne hali varsa görsün. Sabırda bir yere kadar değil mi? Taş olsa çatlar.
Özellikle Türk Kızlarına verilebilecek güzel ve etkili makyaj yapma tavsiyeleridir. Yok ağır makyaj, yok abartılı makyaj, yok absürt makyaj... Herkes bir ton eleştiri yapmış. Biri de çıkıp dememiş ki, makyaj yapmanın püf noktaları şunlar... Aşağıdadır, okuyun, okutun, ekleyin, çoğaltın maddeleri efendim.
Önemli olan makyajı doğru ve yerinde yapmaktır.
- Kullandığın fondötenin yapısı ve rengi cildinin tipine ve rengine uygun olsun. cilt renginden daha açık bir fondöten rengi seçmek daha doğru olur.
- Yüzde renk bütünlüğü sağlamak için, göz kapaklarının üzerine ve gözün alt kısmına da ( kirpiklere değmeden ) fondöten sür.
- Pudrayı hafif vuruşlarla, tüm yüzüne uygula. Daha sonra, büyük bir fırçayla fazlalıkları al.
- illaha allık süreceğim diyorsan, yoğun görünmemesi, ayrı bir bölüm gibi durmaması için rengi azar azar ve fırçadaki fazlalıkları üfleyerek uygula. Yüzün dışına doğru, dairesel ve hafif hareketlerle uygulamayı sürdür.
- Rimelinin fırçasını düzenli olarak temizle. Böylelikle daha önceki kullanımlarından kalmış olan artıklar kirpiklerinin üzerinde topçuklar oluşturmaz.Uygulamaya üst kirpiklerden başla. Aşağıdan yukarı yani köklerden uçlara doğru fırçayı sürekli döndürerek sür.
- Dudakların dolgunsa, yumuşak tonlarda mat rujları tercih et. ince ise, koyu renkli parlak rujlar kullan.
- Kaşlarını alırken doğal çizgiyi izle ve kaşlarının arasından, altından ve gerekiyorsa üstünden al. Sana en çok hangi biçimin uyduğunu düşün, kaşlarım simetrik olmaz diye kaygılanma. (O değil de en güzeli kuaförde aldırmak)
- Mavi maskara gözlerinin aklarının daha beyaz görünmesini sağlar.
- Daha yumuşak bir etki için gözlerine kalem çektikten sonra, çizgiyi parmağınla veya bir pamuklu çubukla dağıtırsan, buğulu ve çekici gözler elde edersin. (Bihter Bakışına sahip olmak için birebir yöntem)
- Koyu renkler derinleştirir veya çukurlaştırır, açık renklerse sürüldükleri bölgeyi ortaya çıkarır. Dolayısıyla gözkapaklarına ve kaş kemiklerine açık renklerin, kirpik çizgilerine ve göz çevresine koyu renklerin kullanılmasında yarar vardır.
- Koyu renkli gözler, kahverengi, siyah, badem ve şeftali gibi doğal tonlarla daha iyi görünür. Siyah veya kahverengiyle krem renkleri arasındaki karşıtlık, ister çok delici, ister ağırbaşlı ve sakin gözler yaratman için geniş bir aralık sunar.
- Gözlerin büyük ise göz kapağının içine ve dışına, kahverengi veya siyah göz kalemi sürerek küçültebilirsin. Kuyruklu çekersen de küçük gözleri büyütmüş olursun.
- Birbirine zıt far renklerini iyi karıştırırsan, çok etkileyici renkler elde edebilirsin.
ileride bim'in açabileceği özel lisedir. Neden olmasın sorusunu sordurdu bana. Abi şimdi Bim yavaş yavaş her alana el atıyor. Bir kolejde Bim açsa ne olur sanki? maddi durumu pek iyi olmayıp kolej meraklısı olan aileler için ideal olurdu herhalde. nE DE olsa; (bkz: öğrenci dostu bim.)
(bkz: Selçuk Üniversitesi iletişim Fakültesi)
Fakültenin dibidir arkadaş. sELÇUK iLETiŞiM'DE OKUYAN HERKES iletişimciliğini konuşturuyor. Ortamı süper, her türden tipe rastlarsın. Öğrencileri Full arıza olan, eğlence garantili, on numara ve serbest bir ortam isteyenler buyursun.
Günümüzde yaygın olan erkek tipidir. Sevgilisini aramayan erkek, ailesini aramayan erkek, arkadaşlarını aramayan erkek, kankasını aramayan erkek, sevgili adayını aramayan erkek gibi türleri vardır. Aramaz işte, aranmayı da sevmez. Telefon kullanmayı sevmez belki de, ya da önemsemediği için. Bir çok neden arayabilirsiniz. O değil de bir erkek, bir kızı önemsiyorsa ne olursa olsun, hangi şartlar altında olursa olsun, mutlaka arar. Yok sevgilim beni aramıyor, hoşlandığım çocuk beni hesaba almıyor, diye düşünenlere duyurulur özellikle...
Siz ondan haber alamadıkça kafayı yerken, belki de o umursamıyordur sizi. Hele bir de arayan kızsa, aranan erkekse daha bir kötüdür. Kız günlerce arar, mesaj atar ama adam hiç bozmaz rahatını. Belki de söyleyecek bir şeyi olmadığı için açmaya korkuyordur telefonları. Belki de numaranızı bir şekilde kaybetmiştir. Bir de bu yönden düşünmek lazım. Ama geçerli bir sebebi yoksa, hemen terk edilmesi gereken ve eski sevgili olma yolunda hızla ilerleyen sevgilidir.
Çıktığı tüm kızları kaşar yaptığını söyleyen erkek modelidir. Doğru mudur tartışılır. Erkeğin Çok yakışıklı+zengin+popüler+zeki+karizmatik olduğunu düşünürsek, düşündürecek bir erkektir.
Reklam yaparken uygulanması gerekn model; "Dikkat çek, ilgi uyandır ve akılda kal." modelidir zaten. Bu bağlamda düşünecek olursak, 118 reklamları en saçma reklamlardan biri olsa da, her defasında binlerce küfrü yese de, hala akıllarda be arkadaş. Demek ki neymiş, reklamın iyisi kötüsü olmaz. Var mı daha böyle reklamlar?
Üniversitelerde çokça bulunan kız türüdür. Aileyi de, kızı da ayrı ayrı değerlendirmek lazım. Kız ailesine uymuyorsa ve ailesi de bunun farkındaysa, çok sıkıntı var demektir. Kız ailesine uymamakta direnecek ve okumak için evinden uzaklaştığı zaman, bir anda rahata kavuştuğu için o serbestlikle her yola sapabilecektir. iş ailede değil, kız da bitiyor yani.
Not: Üniversitede giydiği kıyafetlerin hiçbirini eve götürmemeleri en büyük belirtileridir. Ben saygı duyuyorum, herkesin hayatı kendine. Sadece kandırılan ailelere acıyorum.
An itibariyle üniversitede okuyanların, şu mübarek final haftasında, finallere çalışmak dışında, her şeyi yaptığını gören bir bireyden alınabilecek en doğal tepkidir.
Sevgilisi olan kişilere verilebilecek tavsiyelerdir. Benden bir tavsiye; ne yaparsan yap ama eğer sevmiyorsan hissettirme sevgiline o duyguyu arkadaşım.
Bu kız nasıl boş kalır sorusunu akla getiren durumdur. Erkeklere güvenemiyordur efendim, hayatını başkasının üzerine kurmama kararı almıştır, yalnızlığıyla mutludur falan filan işte. Belki de ona layık birisi çıkmamıştır karşısına. Böyle bir duruma rastlamak pek mümkün değil gibi, günümüzün şartlarında.
Doğal bir şeydir, kadınlar sevdiği erkeğin kendilerine bağlı olmasını isterler. Bağlarlar çünkü o kadar çok sebep vardır ki... En önemli sebeblerden biri; ellerinin arasından uçup gitmesinden korktukları içindir kanımca.
Verilecek çok güzel cevaplar vardır. Tabi yerinde ve zamanında söylenmeli.
Örnek vercek olursak;
- Aşkım ben seni kankan Gökhan ile aldatıyorum.
+ Ben seni zaten aldatıyordum sevgilim, sorun yok o yüzden.
Bir çok nedeni vardır. En büyük sebeblerinden biri; yedekte tutmak istediği için olabilir mi? Kızı sevmiyordur ama kız her yönüyle mükemmeldir ve erkeği deliler gibi seviyordur. Şimdi at atabilirsen... Eğer ayrılığı göze alırsa çok şey, kaybedeceğini bilir o erkek.