popülizme kurban olmuş arkadaştır. bütün sene durur yılbaşında kıytırıktan bir hepinizi seviyorum, yeni yılınız mutluluk sağlık ve bilmem ne getirsin gibi bir mesajla kendini gösterir. bütün sene neredeydin, neden bir kere bile normal bir günde nasılsın mesajı atmadın, bari bir çağrı bıraksaydın be imansız demek istediğim arkadaşgillerdendir. bu gibi arkadaşların mesajlarına itibar edilmez, gerekirse ki gerekir hafiften kulakları çınlatılır.
yazarların sevdikleri, nefret ettikleri, gıcık oldukları insanlara sözlükten seslenişidir. belki cesaret edemediğinden, belki mesafelerden, belki de imkansızlıklar gibi sebeplerden dolayı yüzlerine karşı söyleyemediklerini söylemek için açılmış başlıktır.
sevdiğim kadın eğer buradaysan şunu bil ki ben seni sevmekle hata etmişim.
lisede bana geometrime 1 vereceğini söyleyip sözünde durmayan hoca eğer buradaysan şunu bil ki büyük ayıp ettin. çok uğraştırdın beni çok.
üniversite yıllarımda bir ihtiyacım var mı diye sormayan akrabalarımdan biri eğer buradaysan şunu bil ki bir ihtiyacım olsa da söylemezdim. malınızın kölesi olmanız yüzünden size acıyorum.
ilkokul öğretmenim eğer buradaysan şunu bil ki o gelecek vaat eden öğrencin uzun zaman önce o vaatlerini bıraktı, pişman ve mahçup sana karşı.
borç verince geri isteyemediğimi bilen arkadaşlarım eğer buradaysanız şunu bilin ki kefenin cebi yok. borç istediniz lan, ayıptır.
sen muhtemelen burada yoksun ama yine de söyleyeceğim; bakkalından çikolata, şeker arakladığımız bakkal dede eğer buradaysan şunu bil ki çok pişmanım ama sen de dükkanı boş bırakıp resmen küçücük çocukları suça davet ediyordun.
hazırlık sınıfında bana 300 ingilizce cümle ceza veren hocam eğer buradaysan şunu bil ki seni o günden sonra hiç sevemedim. zaten toplasan 40-50 tane farklı cümle vardı okumayacağını bildiğim için çoğu da sallamaydı.
lisedeki kız arkadaşım eğer buradaysan şunu bil ki seni bir çok kez param olmadığı için bir yerlere davet edemedim. şimdi neden bu durum bana çok garip geliyor ama o zamanlar liseliydik ya erkekliğe bok sürdürmememiz lazımdı. şimdi olsa alman usulü bile yapmam, hepsini sana ödetirim. zaten pek sevememiştim seni.
sözlüklerin fikir ve görüşlerimizi paylaşabileceğimiz bir yer olduğunun farkında olmakla beraber bu yazıda geçen bütün karakterler tamamiyle hayal ürünü değildir. bu tür başlıkları bilinçli açanlar değil de bu tür başlıkları sıçanlar konu alınmıştır. sol framede kaliteli başlık ve yazıları kaçırmamıza neden olan yazarlar (bkz: iğrençsiniz ibneler) demek istiyorum.
din eksenli başlıklar: çünkü yazarların çoğu ya medrese eğitimi almış ulema kişilerdir ya da dini çok iyi yorumlayan aşırı bilgili şahsiyetlerdir. bunların bir de inandığı gibi değil yaşadığı gibi inanları vardır ki -isterse jelibona iman etsin bizi hiç alakadar etmez- onlar da diğer insanların inançlarını saçma ya da gereksiz diye sınıflandırmaktan çekinmezler.
atatürk eksenli başlıklar: çünkü yazarların çoğu atatürkü sevsin sevmesin onu ya çok iyi anlamış ve analiz etmiştir ya da bir çok konuda atatürkten daha bilgili ve imkan verilse iyi işler yapabileceğini düşünmektedir. fakat atatürkçü diye geçinenlerin çoğu büyük ihtimalle ilke ve inkılaplarını bilmiyordur bile. atatürk karşıtı olanlarsa en büyük devrimi hala şapka devrimi zannedip bütün yapılan işlerin hala bu kadar gereksiz olduğunu düşünüyordur.
cinsellik eksenli başlıklar: çünkü yazarların bir çoğunun ya bir partnerle ya da münferit olarak yaşadığı düzenli bir seks hayatı vardır. bunu ve fantezilerini insanlarla paylaşmaktan keyif duyarlar. fakat onun zavallı dünyasıyla insanların ne kadar alakadar olabileceğini düşünemez bile. hatta bazen öyle bir başlık sıçmaca başlıyor ki zannedersin sözlükçüler toplu seks partilerinden entry giriyor.
aşk eksenli başlıklar: çünkü yazarların çoğu en az bir kere aşık olmuştur ve genellikle sonu kötü bitmiştir bu maceranın. gerek insanlarla bu duyguyu paylaşma gereksinimi gerekse içini dökecek biri gibi görünen sözlüğe koşmak işte bu yüzdendir.
tv programı eksenli başlıklar: çünkü yazarların bir çoğu aynı anda hem tv izler hem de sözlükte vakit geçirirler. kanalları dolaşırken gördüğü bir program üzerine hiç te bilgilendirici ya da okuyanın işine yaramayacak entryler girmekten kaçınmazlar. bu programı izleyen diğer atılgan yazarlar aa benle aynı programı izleyenler varmış heyecanıyla başlık kadar saçma olan entryleri ardı arkasına sıralar.
futbol eksenli başlıklar: çünkü yazarların çoğu birer futbol dehası ve duayenidir. top görse bomba zannedip polisi arayacak yazarlar bile sözlükte birer maradona, pele, zidane, cruyff, ofsaytın ne olduğunu bilmeyen yazarlar bile birer mourinho, wenger, ferguson oluverirler birden. kafalarına göre en iyi sağ kanadı, sol kanadı ve hatta kadroları bile seçmekten alıkoyamazlar kendilerini. bir çoğuna sorsanız ne var olm o adamlarla şampiyon olmakta? beni de koysan barçanın, realin başına ben de şampiyon olurum fikrinin hasıl olduğunu görecekseniz. oysa ki en fazla cm veya fmde add managerla takım kurmuş adamlardır.
siyasi eksenli başlıklar: çünkü yazarların bir çoğu bürokrat insanlardan oluşmaktadır. iç ve dı siyaseti çok iyi bilen, yorumlarını geçmişi ve gelecekteki olasılıkları harmanlayarak yapan, kimin hain kimin vatansever olduğunu, nelerin komplo nelerin geçek olduğunu istihbarat birimlerinden bizzat edindiği bilgiler doğrultusunda açıklayan zat-ı muhteremlerdir. hatta bu insancıklar başkalarının siyasi görüşüne göre insanları yaftalamaktan da çekinmezler.
anket eksenli başlıklar: çünkü yazarların çoğu ya türkiye istatistik kurumunda çalışıyordur ya da bilimsel bir çalışma için veri topluyordur. durduk yere adamın mına koyan şarkılar bilimsel çalışmalar için kullanılacak ankete örnek olarak gösterilebilir.
bugün yaşadığım bir olaydır. şöyle ki: otobüse binmiş tıngır mıngır yol alıyoruz, kendime bu kalabalıkta fırsatçılığımın da vermiş olduğu avantajla boş bir koltuk bulup kıçımı yapıştırmışım hemen, bu arada da yanımda yayılmış olan adamı montumu düzeltir gibi yapıp ufak bir omuz darbesiyle kendine getirmişim. yeri parsellemişim yani. sonra kafayı bir çeviriyorum; 'o ne lan? ben bu kızı nereden tanıyorum?' iç sesi sesleniyor bana. 'ya si.tir et onun tribine girme.' diye diğer bir iç ses azarlıyor beni. fakat öbürü ısrarkeş, bir de insanın doğasında var tabi merak etmek, zum yapıyorum kıza alttan alttan. alttan alttan derken yanlış anlaşılmasın, yüzüne bakıyorum kızın sezdirmeden. anaaaa bu o lan! çocukken hatta 14 15 yaşına kadar oturup muhabbet ettiğim, saklambaç oynadığım, mahalledeki arkadaşlarından sadece biri. aradan 10 12 sene geçmiş belki de görmeyeli. lan acayip yaşlanmış kız, değişmiş resmen diyorum. sonra bir ampül yanıyor kafamda. acaba ben de bu kadar yaşlandım mı lan? çökmüş olabilir miyim ben de bunun kadar diye. sonra söndürüyorum o ampülü, ne fark eder ki çökmüşsün veya çökmemişsin. sen de en az onun kadar büyümüşsün diyorum ve o otobüsten inerken ben de yandaki adama bir omuz daha atıyorum. yeter lan doğru otur!
bu öğleden sonrasında içinde bulunduğum durumdur. yeni farketmiş olmam da ayrı bir içler acısı durum tabi. cumadan geldikten sonra evde tıkılıp kalmışım resmen, sanki görücü gelecek. oturmuş sözlüğe entry giriyorum, cubase programını çözmeye çalışıyorum, yeri geliyor fm oynuyorum ama bunları yaparken de üzerime rahat bişeyler giymek hiç aklıma gelmiyor. üstelik sürekli üzerimi başımı düzeltiyorum. dalgınlık böyle bir şey olsa gerek yada içimde hala birileri arayacak ta dışarı çıkacağım umudu var. yazık lan bana!
büyük düşünür ismail yknın en anlamlı şarkı sözlerinden biridir. göster göster cicilerini, e göstermeyeceksen niye niye geldin söyle niye şeklinde devam eder ki bu da msn aşklarının kısa bir özeti gibidir.
iett'de şoförlük yapan bir akrabamdan rivayettir. şimdi efendim bir iett otobüsüne yamulmuyorsam sultanbeyli civarında bir yerlerde bir taksi arkadan vuruyor. olay yerine gelen polisle adamın arasında geçen diyalog;
Taksi Ş: abi yeşil ışıkta birden durdu önümde
Trafik Polisi: sittir lan biz onları kırmızıda durduramıyoruz.
alkolü fazla kaçıran kızın tuvalette kusmasına yardımcı olan erkek arkadaşına yakarışıdır. zira o kadar zorlanmıştır ki kız gerçekten altına sıçmıştır affedersin. bizi güldüren güldürürken de hiç düşündürmeyen bir olaydır aynı zamanda.
evet arkadaş yaşanmış bir olaydır. hem de üniversite öğrencilerinin yaşadığı bir evde yaşanmıştır ve durumu daha da acı hale getiren aslında budur. şöyle vuku bulmuştur;
okula gitmek için hazırlanan öğrenciler sırayla lavaboda saç tarama, diş fırçalama vb. ihtiyaçlarını gidermektedir. sıra anadolunun bağrından kopup gelmiş yiğit, saf, temiz ve delikanlı okan kod adlı arkadaşımızdadır ki o sırada yanlış hatırlamıyorsam jöle almak için banyoya giren orhan kod adlı diğer arkadaşımızın gözüne okanın arko krem traş köpüğünü diş fırçasına sıktığı ilişir. bunun üzere dehşetle olayı izlemeye koyulur. evet , evet okan dişlerini fırçalamaya başlamıştır bile.
orhan: napıyosun lan?
okan: napıcam olm dişlerimi fırçalıyorum.
orhan: bununla mı fırçalıyorsun?
okan: heee hep onunla fırçalıyorum.
orhan: lan mal mısın olm traş köpüğüyle diş mi fırçalanır!
okan: ne traş köpüğü amua goyim ya!
orhan: lan üstünüde mi okumuyosun salak, arko yazıyor ya koskoca
okan: anaaaaa vallaha mı lan? vay amua goyim
orhan: bir şey değil dişlerini dökeceksin. salak herif ya!
şeklinde bir diyaloğun geçtiği komik bir olaydır efem. en azından biz bunu yaşadığımızda baya komik bulduğumuz bir olaydır.
yazamayan yazarların egolarını tatmin etmek için, sırf başlık açmış olmak için açtıktarı başlıklar yüzünden arada kaybolup gitmiş, gözden kaçmış kaliteli başlıklar ve yazılardır.
muhalefet bile olamamayışının göstergesidir. keşke aldığı oyların biraz hakkını verebilse de biraz daha kaliteli bir siyaset ortamı olsa diye düşündüren durumdur.
5 kafadarın bir araya gelerek 20 liralık benzinle yada 10 liralık gazla yaptıkları sosyaleşmeye çalışma biçimidir.arabada bangır bangır çalan bir techno müzik bu sosyal aktivitenin vazgeçilmezlerindedir.