iiBF öğrencileri devlet dairelerinde yönetsel birimlerde çalışmaya yönelik eğitim almış olmalarına rağmen kadrolarını 4001 koduyla diğer bölüm mezunlarıyla paylaşıyor olmaları bu haksızlıklardan biridir.
Sayıları 400 bini bulan iiBF mezunun elbette hatırı sayılır kesimi vasıfsız aöf sayesinde itibarı da düşük. Ama bu kadar mezun arasında hiç mi türkiyenin sayılı üniversitelerinden mezun olmuş kaliteli adam yok? Bu mezunlar ayrıcalık istemiyor sadece mezun sayısı ile orantılı atama istiyor. 2012-2014 arasında sadece 3000 iibf mezunu atanmış aynı yıllar arasında atanan öğrermen sayısı 40 bin.
Kimi kaynaklara göre caber kalesindeki mezar anadolu selçuklu devleti kurucusu süleyman şah'a değil, Osmanlı devleti kurucusu osman gazi'nin dedesi, ertuğrul gazi'nin babası olan süleyman şah'a aittir.
599 tl fiyatla piyasaya giriş yapmış akıllı telefon. özelliklerine de bakılırsa alınası duruyor. televizyonda vodafone reklamında gördüm ve haberdar olum kendisinden, hakkında kullanıcı yorumları şu an için kısıtlı. beklemedeyim. http://www.gsmarena.com/huawei_g610s-5699.php
bir emir yargın parçası. akıllara zarar sözlere sahiptir. kesinlikle eğlenceli bir şarkı, müptelası oldum adeta. sözlerin tamamını yazalım.
sevgilimle gezerken her şey güzel giderken
üç tip çıktı aniden o bu kadar güzelken
hoşuna gitmedi onun da korktu pıstı koluma
dedim korkma bebeğim ben şimdi hallederim
böyle olduğuma bakma seni çok sahiplendim
e tabi var benim de kendimce çözümlerim
demirden yumruklarım çok fena kaşınıyor
duygular olmayınca tokatlar konuşuyor.
fonda latin havası kolda jilet yarası
cahillik had safada anlamaz yırtınsan da
geldi baktı suratıma
dedim gitsene kardeşim dedi seni dövücem
dedim o kadar emin olma
benim robot dostlarım var
seni çok kötü döver
duyguları olmadığından ciğerini deler
uyarımı dinlemedi tabi ki bu kötü tipler
ve benden günah gitti saldır robot abi
demirden yumruklarım çok fena kaşınıyor
duygular olmayınca tokatlar konuşuyor.
şimdi sneijder'in galatasaray'a transferi gerçekleşince farkettim ki sercan yıldırım ve wesley sneijder birbirine fena benziyor ya da abartmayayım andırıyorlar birbirlerini simaen.
bugün bu amca ile tanıştım baya ilginç biriydi. lafa başladı anlattı anlattı en sonunda ben arif doğru ama siz beni nereden tanıyacaksınız eski boksörüm ben dedi. ben de merak ettim hemen google'a göz attım. bir de baktım ki amca doğru söylüyormuş. gerçekten milli boksörmüş. rusya'da turnuvaya katılıp türkiye'ye kupa getiren ilk boksörmüş. çok sayıda türkiye şampiyonluğu varmış. ve en önemlisi 1972 münih olimpiyatları'nda 4. olmuş.
maşrapaya sıçmaktır hocam. ben bunu gördüm defalarca. görmez olaydım. araştırdık soruşturduk olayın faillerini bulamadık. yurda parmak izi ile giriş çıkış yapıldığından o saatte yurtta olanların listesini çıkardık. eleminasyonlar yaptık gene de bulamadık. en sonunda başka katlardan gelip yapanların olduğunu anladık. bazen 6 ay yapılmadığı oluyordu ama her sene muhakkak yapılıyordu be eylem. yurdun kadrosunun her sene büyük ölçüde değiştiğini de göz önünde bulundurarak bunun organize olarak yapılan bir eylem olduğuna ve gelenekselleştiğine kanaat getirdik. demek ki her sene eylemcilere özenen ve geleneği sürdüren bir psikopat çıkıyordu.
sizin de başınıza gelmiştir, eğer önümdeki yolcu müsade istemeden haşırt diye koltuğu bu şekilde yatırmaya çalışırsa dizlerimi yukarı kaldırarak mücadele ederim. burada genelde güçlü olandan ziyade hızlı olan kazanır. koltuğun yatırılacağını hemen o anda sezinleyip karşı atağa geçmezseniz sıkışırsınız. eğer şanslıysanız yakın bir yerde mola verilir. önünüzdeki insan evladı işemek veya tezeği salmak maksadıyla hızlı adımlarla ayak yoluna yönelir. o anda önünüzdekinin koltuğunu kaldırmalı ve o gelmeden dizlerinizi kaldırıp koltuğa dayamalısınız. otobüs tekrar hareket ettiğinde gene var gücüyle koltuğu yatırmaya çabalayacaktır terbiyesiz. ancak pes etmeyin, bir süre sonra başaramadığını görüp vazgeçecektir.
adam faver 'in olasılıksız 'ında rus bir ajan vardı adı nava vaner 'di. belki de rus değildi yanlış hatırlıyor olabilirim. ben okurken siyah, kıs, küt saçlı, siyah dar deri mont giyen tipik rus simasına sahip, soğukkanlı, atletik bir yapıya sahip bir kızcağız olarak düşünmüştüm kendisini. Filmi çekilirse eğer bir gün romanın, en çok bu karakteri kim oynayacak ve kafamdaki prototipe uyacak mı onu merak ediyorum.
bir an için kendini hollywood yıldızı zanneder insan, o havaya girer. fakat kötü bir histir esasen. ayakkabı, paçalar falan fena batar. ayrıca yıllar yılı o dümdüz güzelim kaldırımdaki ayak izin görenler öyle bir söverler ki bunu yapan sorumsuza, kulaklarınız çınlar taa o kaldırım tekrardan elektrik, su, doğalgaz vs. tesisatı için kırılana kadar.
incisözlük'te eskiden çokça takılırdım, okuduğum hikayeler güzeldi fakat en çok beğenip, etkilenip, bir çırpıda bitirdiğim hikaye annem babama nasıl verdi acaba neler hissetti olmuştu. (isim sizi yanıltmasın, gayet farklı ve etkileyici bir anlatımı vardı yazarın) ta ki google'da ''en güzel incisözlük hikayeleri'' diye aratıp anlatsam mı anlatmasam mı 'yı bulup pdf'sini indirip okumaya başlayana kadar. başlarda nefes alamadım okurken, evet gerçekten nefes alamadım. hikayenin başlarında adeta kelebek ile birlikte benim de soluğum kesildi. kelebek bendim sanki. yeri geldi gözlerim doldu, yeri geldi yaşlar süzüldü yanaklarımdan. yeri geldi tüylerim diken diken oldu, yeri geldi içimden gelerek ağzım kulaklarıma vardı (askerlik kısmında) aşık olduğumda yaşadığım hissiyatı yaşadım adeta hikayeyi okuduğum 3 gün boyunca. hala da içim bir hoş bu yüzden. en son ne zaman böyle hissetmiştim hatırlamıyorum. bu hikaye sayesinde tekrar o hissi yaşamak güzeldi. teşekkürler yaprak seven kelebek . hayatında hiç sevgilisi olmamış bana, hikayende kendimi senin yerine koyabilmemi sağlayıp o hisleri yaşayabilmemi sağladığın için.