adinizi yazmayi unutmayin
214 (power ranger)
dokuzuncu nesil silik 1 takipçi 6.60 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    uluslararası gotik

    1.
  1. gotik sanatın şık bir türevidir. her ikisi de süsleme, motif ve renge önem vermiştir.

    boyut ve ölçekte çarpıtma gotik sanatın bütün biçimlerinin ortak özelliğidir. en tipik özellik krallar, kraliçeler, isa ya da meryem gibi ana figürleri öteki daha önemsiz figürlere göre daha büyük betimleme eğilimidir.

    "utangaç" olarak nitelenmiş ve rönesans sanatıyla karşılaştırıldığında haksız bir biçimde tutucu, geri kafalı olarak tanımlanmıştır. *
    0 ...
  2. uludağ sözlük evrim kapışması

    44.
  3. başta evrim teorisinin ne dediğini bir kenara bırakırsak; yaratılışçılığın tanımında doğaüstü bir güç tarafından yaratılmış olmaktan bahseder. yani fizik kurallarına aykırı olmak. yani doğal olmayan bir şeyler...
    denenmeyen, gözle görülmeyen ve sorgulanmayan.

    evrim teorisi ise; olmuş olabileceklere daha yakındır. 4.6 milyar yıllık bir evrende (bunu dakikaya indirgersek 46 dakikalık bir evren ve biz 8 dakikadır bu evrende mevcuduz insan olarak) ilk başta koaservatlar oluşmuştur. yani ilkel hücre diyelim.

    koaservatların oluşması o kadar kolay olmamıştır. milyarlarca belki daha fazla hatalı dizilim, deneme, yanılma vs.

    koaservatlar cansız moleküllerin bizim tabirimizle "doğru" dizilimiyle canlıları ortaya çıkarmasıyla oluşmuştur.
    yani yine bizim deyimimizle; koaservat "yanlış dizilince cansız; doğru dizilince canlı" ortaya çıkmıştır. bu tamamen koaservatların dizilimine ve olasılıklara bağlı bir durumdur.

    yani vücudumuzdan tek bir hücre, molekül, atom, parça vs çıkarmadan sadece dizilimlerin yerini değiştirerek kendimizi cansız hale getirebilmemiz mümkündür.

    koaservatlar bizim tabirimizle "doğru" dizilim sayesinde oluşmuştur ve "canlılık" bundan ibarettir. biz bundan ibaretiz.
    1 ...
  4. müslüman ne zaman kudurur sorunsalı

    1.
  5. müslüman ne zaman kudurur?

    müslüman; ateist sesi duyunca kudurur.
    müslüman; allah'a kitaba paygambere laf edilince kudurur.

    müslüman; bilim deyince kudurur!
    müslüman; kadın hakkı diyince kudurur!

    müslüman; sanat deyince kudurur!
    müslüman; sorgula deyince kudurur!

    müslümana evrim gerçektir de; yüz kere kudurur.
    müslümana evrim teorisi adem ve havva mitolojisinden bin kat daha gerçekçidir;
    akla mantığa yatkındır de kudurur.

    müslümana bilim de... akıl de... mantık de... korkma de... sorgula de... zincirlerinden kurtul; özgür ol! de

    müslüman kudurur!
    4 ...
  6. pachelbel re major kanon

    30.
  7. şu dünya üzerinde kulaklarımın duyduğu en güzel şeylerdendir... özellikle johann sebastian bach yorumu dinlenmelidir. 2.02'ye dikkat ve lütfen sadece dinleyin, başka bir şeyle ilgilenmeden; o bunu hakediyor.

    2 ...
  8. astronomik saat kulesi

    1.
  9. çek cumhuriyeti'nin başkenti prag'da bulunur. ilgi çekici bir hikayesi vardır.

    Prag’ta, Eski Şehir Meydanı’nda, yani şehrin tam kalbindedir Saat Kulesi. Bu meydan bir çok kişiyi geçmişin izlerinde bir yolculuğa çıkarır.

    işte bu meydandaki meşhur saati, 15.yy sonlarında Charles Üniversitesi’nde profesör olan Hunuş Usta yapmıştır. Amacı, Kutna Hora şehrindeki Kemikli Kilise’de olduğu gibi insanlara bir mesaj vermektir. “Herkes bir gün geldiği yere geri dönecek yani elbet bir gün toprakla özleşip ölecek!”

    Saati yapar yapmaz dünyanın en önemli adamı haline gelir. Kral’dan daha fazla adı duyulmaya başlar çünkü, Avrupa’nın her yerinden insanlar Prag’a sadece ve sadece saati görmeye gelir. Zamanla Hunuş Usta’ya başka ülkelerden de teklifler gelir, fakat Hunuş usta bu teklifleri reddeder. Zamanla bu teklifler Kral’ın kulağına kadar gider ve Kral, Hunuş Usta’nın saati başka bir yere de yapmasını önlemek için onun gözlerine mil çektirir. Kör olan Hunuş Usta da kendini saatin mekanizmasına bırakarak intihar eder. Asıl amacı saati bozmaktır, saati bozarak intikamını alır. Saati 50 yıl kadar çalıştıramazlar, daha sonra başka bir saat ustası onarır.

    Hunuş Usta’nın saati, Güneş’in, Dünya’nın ve Ay’ın konumlarını gösteren astronomik bir saattir. Saatin dış tarafındaki rakamlar ibranice’dir. Bu Babil saatini göstermektedir. Hunuş Usta, (saati Eski Şehir Meydanı’na yaptığından, meydanın bir paraleli de Yahudi mahallesi olduğundan) Yahudilerin nüfusunun fazla olduğu bir bölgede onları ezmemiş, onlara da bir jest yapmış ve Babil saatini de kendi saatine eklemiştir.

    Saatin etrafında 4 tane kukla vardır. Bu kuklalar insanlara neleri yapmamaları gerektiğini anlatır. Soldan en baştaki, elindeki aynayla kendine bakar; “kendini beğenmişliği” sembolize eder. Onun yanındaki kukla, elinde altın torbası olan bir Yahudi’dir; “cimriliği” sembolize eder. Bir yandaki kukla ise iskelettir; “yaşama karşı isteksizliği” anlatır. Sonuncu kukla, elinde mandoline benzer bir müzik aleti bulunan ve Türk’e benzetilen adam da; “gece hayatına ve sefahate düşkünlüğü” anlatır. Kısacası bu kuklalar, kendini beğenmiş, cimri, yaşama karşı isteksiz ve sefahate düşkün olmayın der.

    Saatin altında da insanlara yapmaları gerekenleri anlatan 4 kukla vardır. Bu kuklalar da, bilime, adalete, astronomiye ve eğitime önem verme konusunda bizleri uyarır.

    Her saat başı, isa’nın 12 havarisi de pencerenin önünden geçerek ufak bir gösteri yapar. Horozun ötmesiyle gösteri biter.

    Kaynak: Saat Kulesinin HÜzÜnlÜ ÖykÜsÜ http://www.webhatti.com/a...oykusu.html#ixzz25v4fkzXI
    whkaynak
    2 ...
  10. umudu en iyi tanımlayan sözler

    26.
  11. johann sebastian bach

    74.
  12. bir gün seni dinlerken gözyaşlarım gerçekten akacak hissediyorum. tanrı'n için bestelediğin şeyleri dinlerken ben de kendimi tanrı'ya daha yakın hissediyorum belki... bu nasıl tarif edilemez bir coşku bilemezsin, sen hiç kendini dinledin mi?

    dinlediğim en muhteşem şeylerin bestecisi, barok dönemin en büyük temsilcisi, dünyaya bir daha gelmeyecek- gelemeyecek büyük insan.
    sevdiğim, (görmesem de bilmesem de) özlemle andığım insan...
    1 ...
  13. toprak

    38.
  14. götümüze sokacağız toprağı, diğer tarafa götüreceğiz ya da... kanla kazandığımız toprağı yine kanla koruyoruz... reva mı lan? insanımız ölüyor ama... değiyor mu? biz burada kıçımızı yayıp bıdı bıdı konuşuyoruz, onlar orada kim bilir ne halde? hayat bu mu? bu kadar mı değersiz insan?

    şehit oluyor cennete gidiyor diye avunuyoruz da, o cennet yoksa ne olacak?

    tanrı efendi, duy sesimi, yeter artık çok kan aktı, canımız çok yandı, çok ağladık, yeter!
    çok merhametlisin ya bu yüzden yeter!
    olanları izlerken belki senin de ciğerin yanıyordur! çok merhametlisin ya!

    isyan ediyorum, bunun cezası ne ola?
    1 ...
  15. gecmis zaman olur ki

    446.
  16. (bkz: diyaloglar/#16429788) bu herifi hiç sevmem onun da beni pek sevdiği söylenemez; amaaaa objektif olmak gerekirse bu herifi okumakta fayda var. *
    1 ...
  17. insanlık

    77.
  18. ne zaman koptu ipler.
    ilk insandan beri mi?

    doğru ya, habil ve kabil' den beri...

    kabil başlattı kardeş katlini...
    o günden beri mübahmış gibi inmedi insanoğlu birbirinin boğazından
    bir gün olsun.
    o gün kıskançlık tohumlarını ekti,
    o günden sonra yabani bir ot gibi -beslemesek de- yanıbaşımızda bitti kıskançlık...

    bir gün olsun güne insan sıfatıyla uyanmadı insanoğlu.
    bir gün olsun birilerinin çocuğu, birilerinin ana- babası olmayı,
    türk olmayı,
    müslüman olmayı,
    sünni/ alevi olmayı,
    orospu olmayı,
    hanımefendi olmayı,
    en çok da köle olmayı bırakıp çırılçıplak insan olmayı beceremedik.
    ipler koptu.

    her yeni gün büyük bir çabayla savaşlar başlattı insanoğlu,
    sonra yorgun düşüp,
    kılını kıpırdatmadan barışı bekledi...

    bu tembellik barışı haketmeyecekti!
    haketmedi de...

    gözümüz son dakikalarda yeni bir gelişme bekledik...

    her silah sesi,
    yere yığılan her ceset,
    sözün bittiği yer oldu...

    isyan ettik,
    sen yanmazsan, ben yanmazsam dedik,
    birlikte yangına gittiklerimiz daha önce davrandı,
    yaktı bizi...

    yeni bir gelişme bekledik, en masum,
    en savunmasız halimizde,
    gözümüz yollarda kaldı.

    ben bunları yazarken,
    farklı bir gelişme var mı?
    1 ...
  19. batının ilmini değil ahlaksızlığını aldık

    11.
  20. batının ilmini almadık. ahlaksızlık konusuna gelince; bizden öğrenecekleri çok şey var.
    4 ...
  21. tecavüz nedir kimlere edilir

    1.
  22. tecavüz nedir?

    saldırıdır.
    başkasının hakkına el uzatmaktır.
    kişinin kendisine ait olmayan bir bölgeye girmesidir.

    fizyolojik ihtiyaç nedir?

    açlık susuzluk gibi ilkel güdülerdir; cinsellik de buna dahildir.

    hak nedir?

    hukuken korunan menfaattir.

    bu tanımlardan yola çıkarak baktığımızda bir noktada tıkanıyorum.

    cinsellik fizyolojik bir ihtiyaç, tıpkı açlık gibi. karnımız doymazsa o güne kadarki bütün birikimimizi, namusumuzu, ahlak kitabımızı bir kenara bırakıp karnımızı doyurmanın gerekirse en vahşi yollarını arıyoruz. çalıyoruz belki de.

    peki gerçekten cinsellik de böyle mi?
    erkek kişisi bir ilişki yaşayamamışsa tecavüz etme hakkı doğar mı?
    bu gerçekten böyle midir?
    bu çok ama çok vahşice değil midir?
    bütün erkekler potansiyel tecavüzcü müdür?

    peki tecavüz kimlere edilir?
    tarihteki bütün tecavüzleri, uğrayan kişi veya ailesine yüklemek ne kadar doğrudur?

    özetle;
    sapkınsınız, psikopatalojiniz bunu gösteriyor...
    bu mudur?

    çok soru sordum, siz de çok soru sorun. doğrusu ben işin içinden çıkamadım.
    elimden geldiğince objektif olmaya çalıştım, kaldıramadım.
    hey yavrum hey.
    2 ...
  23. elio vittorini

    1.
  24. 1908 doğumlu italyan yazar.
    bir arkadaşının yardımıyla robinson crusoe'yu çevirerek ingilizce öğrenmiştir.
    ilk kitabı piccola borghesia' (küçük burjuvalar)dır.

    birçok çeviriye daha imza atmıştır, italya için önemli bir yazardır.

    şu an elimde fil adlı romanı var, ilk sayfalarındayım. akıcı bir üslubu ve güzel benzetmeleri var.
    hatta kitap sanırım bir benzetmeye dayalı.
    1 ...
  25. melez kız

    3.
  26. candido portinari'nin modern sanatlar galerisi'nde sergilenen tablosu.
    1 ...
  27. candido portinari

    1.
  28. brezilyalı ressam candido portinari 1903- 1963 yılları arasında yaşamıştır.
    italyan asıllı ana- babadan brezilya'da doğmuştur. ilk resim çalışmalarına 1918 yılında rio de janeiro'da başlamıştır. 1928- 1932 yılları arasında avrupa'nın çeşitli ülkelerini gezmiş, günün çeşitli akımlarıyla ilişki kurmuştur. brezilya'ya döndükten sonra yoğun bir çalışma dönemine giren portinari, brezilya resim sanatının 20. yüzyıldaki en önemli temsilcisi olmuştur.

    melez kız * * adlı tablosu milano'da modern sanatlar galerisi'ndedir. *
    0 ...
  29. türk milleti

    245.
  30. türk insanı;

    - aklını mı kullansın sezgilerini mi çözemez,

    - doğuştan getirdiği vicdan genini besleyip büyütmüştür; ama nerede, ne şekilde, ne dozda kullanacağını bilmez,

    - ortaya çıksa utanacağı toplum gerçeklerini gün yüzüne çıkarıp, çözüp, yoluna devam etmek varken;
    üstünü kapatır, özenle ve yoluna devam eder. ama bilmez ki birileri ısıtıp ısıtıp önüne getirecektir!

    - hem batıya doğru koşar, hem doğuya. aklı batıda; fikri doğudadır.
    yıllar öncesinde başlayan doğu-batı çatışmasını bir türlü aşamamıştır!

    [dostum; doğuda bi bok yok, teee japonya'ya kadar uzanacağım diyorsan sen bilirsin diyeceğim de avrupa daha yakın be abi,
    bak buralar daha güzel, ferah ferah!]

    - dünyada eşi benzeri yoktur. saat yönünün tersine hareket eder inadına! bütün yeniliklere göğüs geriyormuş gibi yapar... mahalle baskısından kurtulduğu an bakarsın hooooop; kabak çiçeği, her konuda!

    - en okumuşu da yazmışı da damarlarında taşıdığı cehaleti atamaz; kadınını kısıtlar. (en naif böyle açıklanırdı.)

    - kısacası türk insanı cahildir, ben dahil, biz dahil! aksini iddia etmek daha büyük cehalet olur. önce ne olduğumuzu bilelim. iyi taraflarımız da var; ama biraz öz eleştiriye ihtiyacımız var önce...
    6 ...
  31. dünyadaki gözlemevleri

    1.
  32. http://tr.wikipedia.org/w...G%C3%B6zlemevleri_listesi

    (Pek çok modern teleskop ve gözlem evi atmosferik türbülans ın etkilerinden korunmak için uzaya yerleştirilmiştir.)

    Mauna Kea Gözlemevi :

    Hawai Mauna Kea' de denizden yaklaşık 4140 metre yükseklikte yer alan gözlemevinde halen dünyanın en büyük teleskopları bulunmaktadır.

    Palomar Gözlemevi :

    Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde kuzey Sen Diego’da bulunur.
    200” (5.1 metre) büyüklüğe sahip dev teleskop yaklaşık 45 yıl boyunca (1948 - 1993) dünyanın en büyük teleskobu olarak astronomi dünyasına hizmet vermiştir.

    Mc Donald Gözlemevi :

    Amerika’da batı Texas’daki Davis dağlarında bulunur.

    Paranal Gözlemevi :

    Şili’de Antofagasta’nın 120 km güneyindeki Cerro Paranal’da 2630 metre yükseklikte bulunur.

    Nizhny Arkhyz Gözlemevi (BTA) :

    Rusya Bilimler Akademisi’ne bağlı , 2070 metre rakımlı Mt. Pastukhova’da bulunur.

    Del Roque de los Muchashos Gözlemevi :

    ispanya’ya ait olan Kanarya adalarında bulunur.
    Galaksimizin merkezine odaklanarak kara delik gözlemleri yapılan dev teleskopla Wolf – Rayet yıldızlarının keşifleri yapılmıştır.

    Greenwich Gözlemevi :

    ingiltere Kraliyet Rasathanesi adıyla Londra'nın Greenwich kasabasında Thames Nehri kenarında kurulmuştur.
    1884 yılından beri başlangıç meridyeneninin bu gözlemevinin üzerinden geçtiği kabul edilmektedir.

    Meridyen olarak tabir edilen hayali çizgilerin merkezi olarak kabul edilen Gözlemevi 0 noktası olarak kabul edilmektedir. Uluslararası gün değişim yeri de denmektedir.

    kaynak: http://www.turkish-media....opic/192409-gozlemevleri/

    ayrıca: (bkz: mont blanc/#2543913)

    ve ayrıca: (bkz: türkiye deki gözlemevleri)
    0 ...
  33. türkiye deki gözlemevleri

    1.
  34. Ankara Üniversitesi Gözlemevi

    1959 yılında Ahlatlıbel, Ankara'da, astrofizikçi Prof. Dr. Egbert Adriaan Kreiken tarafından kurulmuştur.

    Ege Üniversitesi Gözlemevi

    1965 yılında izmir yakınlarında, Doç Dr. Abdullah Kızılırmak, Dr. Rümeysa Kızılırmak, Sezai Hazer, Ünal Akyol ve Şükrü Bozkurt'un yaptığı ilk değişen yıldız gözlemiyle hizmete girmiştir.

    Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü

    http://tr.wikipedia.org/w...B1rma_Enstit%C3%BCs%C3%BC

    TÜBiTAK Ulusal Gözlemevi

    ve

    Ulupınar Gözlemevidir.
    4 ...
  35. çocuklar

    23.
  36. çocuklar,
    kocaman gözleri var ve o kocaman gözler sayesinde her istediklerini yaptırıyorlar.

    öyle masum, öyle derin...
    öyle insan ve öyle doğrular ki!

    sohbetleri yalın, kelimelerinin altında iğneler yok, gözlerinde kirli sorgular yok.
    gözlerinde sadece tatlı telaşlar ve keyifli meraklar var, bitmek tükenmek bilmeyen sevgi var bi' de...

    ---------------------------------------------

    birkaç gündür bir çocuk var etrafımda. teyzem oğlunu bıraktı ve şehir dışına gitti.
    küçük daha birinci sınıfa gidiyor.
    ben alışkın değilim çocuklara, onları sevmeye, onlarla sohbet etmeye.
    ne diyeceğimi nasıl davranacağımı bilemem.

    bu karşımdaki çocuk ise elimi ayağımı kelimelerimi mimiklerimi daha çok karıştırıyor!
    öyle olgun ki bacaksız, bütün doğrularımı baştan yazdırıyor bana.
    sert mizacım ve çatık kaşlarım rafa kalktı, bi' merhamet düştü gözlerime.

    bakkala gidiyoruz, istediğini alıyor. hali vakti yerinde olan bir ailenin çocuğu, yokluk nedir bilmez.
    -ben öyle sanıyordum bugüne kadar-

    bugün koşarak geldi yanıma, "oyuncak silah alalım bana." dedi.
    tuttum elinden, gittik bakkala, aldı istediğini.
    eve dönüyoruz baktım yüzü düşmüş, ağladı ağlayacak.
    "ne oldu?" dedim, "mutlu değil misin? aldık ya istediğini..."

    "üzülüyorum." dedi. aman tanrım! öyle kötü dedi ki...
    "üzülüyorum bilal'e." dedi "o da silah istiyor, benimkinden, almıyorlar ona." dedi.

    dedim ya yokluk nedir bilmez, öğrenmiş, bugün öğrenmiş, ağladı ağlayacak, gözleri kocaman bana bakıyor; gözümün içine,
    "üzülüyorum bilal'e."

    çok net ve açık, yalansız dolansız, süslü kelimeler yok, öznesi yüklemi var bi' tek işte.

    yolun ortasında ağlatacaktı beni az kalsın.

    ah be çocuk, hep böyle kal olur mu?
    senin gözlerine, o bakışlarına, o kederine, o insanlığına hasret bırakma beni...
    2 ...
  37. sözlük yazarlarının kabullendiği gerçekler

    2.
  38. bir aptallık var bende mesela. töbe sabır. geçer dedilerdi. neyse.
    6 ...
  39. ayışığı kitabevi

    1.
  40. adilhan iş merkezi

    7.
  41. ankara'da sıhhiye'den kızılay'a geçerken zafer çarşısının hemen yanındadır.
    ilk katı genellikle kaynak kitaplara yöneliktir. kpss, öss, sbs için vs.

    diğer katlarında ise ikinci el kitaplar satılır.
    özellikle ayışığı kitabevi fiyat açısından çok uygundur.
    hele ki sahibi gündoğan abinin daimi müşterisi olur, onunla bi' çay içip sohbet ederseniz orayı kütüphane gibi kullanabilirsiniz. *
    elimde bi kütüphane dolusu kitapla çıkıp 5 lira ödediğimi bilirim. alınacak listesi yapın oraya gidin. çok cüzi rakamlara istediğiniz kitaplara kavuşabilirsiniz.
    1 ...
  42. giro manoyan

    1.
  43. ermenistan'ın en radikal partisi taşnak sütyun'un uluslararası işlerden sorumlu genel sekreteri imiş kendileri.

    birileri bu herife "türkiye ile yakınlaşmanız söz konusu değil mi?" diye sormuş,
    [hani bu amk. (açık mert korkusuz) * ermeniler her 24 nisan'da türk bayrağını yakıyorlar ya, ondan ileri gelmiş bu soru biraz da.]
    bu herif de tutmuş türkiye'nin 17 değil 18 değil 19 ilini geri istemiş!
    allah razı olsun ki giresun'un tamamını istememişler.

    bunun yanında bir de ilk adım olarak, soykırımın tanınmasını ve hayatını kaybetmiş ermeniler için de tazminat talep etmişler.

    şimdi ben şöyle bir şey düşündüm;
    bunların istekleri aslında bu 19 il falan değil, bizi tahrik etmek, kışkırtmak.
    bi hrant dink olayı daha istiyorlar sanırım, canlarına susamışlar.

    olum bakın akıllı olun, şey yaparlar, ııı ımmm döverler!
    1 ...
  44. ressamlar tepesi

    1.
  45. Ressamlar Tepesi Paris'te XVIII. bölgede Montmartre ve Sacré-Cœur Bazilikası, Paris'dan bir kaç sokak ötede bir meydandır. Montmartre bölgesinin kalbidir.
    Geçmişten günümüze gelen bir çok dünyaca ünlü sanatçının Montmartre Tepesi üzerinde stüdyoları bulunmaktadır. Montmartre üzerinde çalışmış ressamlardan bazıları Pablo Picasso, Salvador Dali, Claude Monet, Vincent van Gogh ve Amedeo Modigliani' dir. *
    http://tr.wikipedia.org/wiki/Ressamlar_Tepesi _(Paris)

    bir gün profesyonel bir ressam olursam, ressamlığı zirvede bırakacağım tepedir aynı zamanda.
    0 ...
  46. türkiye de kızları okutmanın gereksizliği

    14.
  47. - kız çocuğunun doğması bile hata, üremeye ve nesil devamına yetecek kadar kız çocuğu kalsın dünyada; yeter, fazlası zarar!
    diri diri göm, acıma! kadın şeytandır çünkü...

    - bedenden ibarettir; ruhu yoktur. aklı, kalbi, beyni hep erkek üzerinden yürüteceği oyunlara çalışır,
    bulduğu her fırsatta günaha sokar adamı!

    - kız çocuğun oldu mu yandın paşam! hem babasın artık, hem de radarları her daim açık bir ahlak polisi, bir namus bekçisi.
    çünkü kızının attığı her adım senin alnından okunacaktır artık!

    - bunca yıl alnın açık gezdin; bundan sonra namusuna leke sürdürmemelisin, bütün önlemlerini al.
    gerekirse kırsın dizini evde otursun; kardelen değil pencere önünde menekşe olsun!

    kadın felakettir başlı başına!
    bunun için bastır, döv, hırpala,
    ve kesinlikle acıma!
    o bunu hak etti...

    onun görevi doğurmak, sadece bu!
    buna inan ve hayatını buna göre yönlendir!

    bir gün karşına biri çıkıp bunların hesabını sorarsa sakın kendinden taviz verme;
    kızının doğurganlığına bir kılıf bul...
    izin verdiğin tek şeye,
    okulundan alıp, kim bilir kimlerin koynuna hapsettiğin doğurganlığına bir kılıf bul!

    doğrusu buydu de; "kız çocuk okur muymuş?" de.

    "biz atamızdan böyle gördük; iyi bok yedik!" de.

    "hala ufkumuz gelişmedi mal mal yaşıyoruz." de.

    utanma lan utanma da de!
    10 ...
  48. siyaset neyin üzerinden yapılmalıdır

    1.
  49. öncelikle siyaseti(politikayı) tanımlayalım;

    1. Siyaset veya Politika, devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış.

    bir alt başlığa inersek (yönetimde siyaset);

    2. Siyâset, belli bir toplumda çatışma halinde olan çıkarların uzlaştırılması faaliyetidir.

    tanımlarda geçen kemik kelimeleri alalım;

    - devlet
    - çatışma

    devletin tanımını yapalım;

    Devlet, toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık.

    devlet tanımındaki unsurlar nelerdir?

    - insan
    - egemenlik
    - ülke

    çatışma bu unsurlar arasında veya bu unsurlarla ilgili değil midir?
    bence kesinlikle öyledir. hatta bence değil; öyledir.
    yanlışım varsa düzeltin.

    her neyse sormak istediğim soruya gelene kadar küçük bir ön çalışma yaptık canlarım.
    şimdi size soruyorum;

    din üzerinden, kadın üzerinden, bebek üzerinden siyaset yapan siyasileri eleştiren insanlar;
    siyaset neyin üzerinden yapılmalıdır?

    siyaset deyince aklınıza ne geliyor ki,
    şunun bunun üzerinden siyaset yapılmaz diyorsunuz?

    bunun sınırı nedir?

    inanın ki bilgim sınırlı, bu konularda okuyup araştırdığım kadar bilgiliyim, yorum getirmek konusunda ise acizim,
    bu yüzden size soruyorum sayın yazarlar;
    siyaset neyin üzerinden yapılmalıdır?

    saygılar.
    *
    6 ...
  50. sözlük yazarlarının burun deliği çapları

    2.
  51. pi yi 3 mü alıyoruz?

    t: yazarların burun deliği çaplarıdır. hayatımda bir daha hiç bu kelimeleri yan yana kullanmayacağımdan eminim sözlük. *
    24 ...
  52. çocukluk üzerine

    2.
  53. "çocukluğum üzerine"

    ayrıntılara girmezsek eğer; güzel bir çocukluk geçirdim ben.
    annem vefat ettikten sonra anneannem, dedem, dayım, teyzem sahip çıktılar bana;
    babam da ara sıra ziyaretime gelirdi, sağolsun.
    seviyordum hepsini, seviyorum hala.

    sonra dayım evlendi, dedem vefat etti; teyzem, anneannem, ben... üç kadın başımızın çaresine baktık yıllarca, zor olmadı, çünkü hepimiz güçlüydük.
    hayat dolu, sabır taşı bir anneanne, katı kuralları olan bir teyze, bir de ben; kendime bir sıfat bulamadım henüz, belki daha sonra, konumuza dönelim...

    anlatmak istediğim aslında öz geçmişim falan değil, anlatmak istediğim, ayrıntılar.

    teyzemle aramızda çok yaş farkı yoktu. ben eline doğdum, sonra hem beni hem kendini büyüttü bir şekilde.
    iyi biriydi aslında ama, çok zor şartlarda büyüdüğümüz için midir, evde erkek olmadığı için midir bilinmez, çok sıkardı beni.
    çok katı kuralları vardı.

    ve bu kurallar bir kere bile rafa kaldırılmadı. evin içinden sokağın dünyasına atardım kendimi, eve gelince yine aynı kabus.

    sanki en yakınım değildi, aramızda resmiyet vardı.

    çocuktum ben daha, küçüktüm. yaşıtlarımdan da ufak duruyordum hatta, daha çelimsiz, çok çelimsiz.

    kızardı, her şeye kızardı, herkesin içinde kızardı,
    gülerdim kızardı, ağlardım kızardı, susardım kızardı,
    çok konuşurdum yine kızardı. ayarı yoktu; ama iyi biriydi bunu unutmayın,
    ben de unutmuyorum, o bana yaşatmadığı çocukluğa, çocukluğuma hayatını adadı teyzem!

    sonra mı?

    sonra aşık oldu,
    sonra evlendi,
    sonra çocuğu oldu!

    sonra mı, ha sonra mı???

    sonra katı kuralları rafa kaldırdı!

    bana ne kadar dar ettiyse hayatı, ona o kadar sevgiyle yaklaştı, anne oldu.
    bir gestapo, anne oldu.

    eşşek kadar oldum, parmak kadar bebeyi kıskanmıyorum elbet!
    hem onu kıskanan ben değilim, benim çocukluğum ve ayrıntılar...

    şimdi uzaktan izliyorum onları.
    çok yakıştı annelik, çok güzel bir çocuğu oldu.
    yapamadığım her şeyi yapabilen bir çocuk,
    ağız dolusu gülünce uyarılmayan,
    oyuncaklarıyla doyasıya oynayan,
    sevgiyle bakılan, sevgiyle dokunulan,
    annesinin yanına gittiğinde duvarlara çarpmayan.
    şanslı bir çocuk görüyorum,
    her şeyin en güzelini hakeden ve hakettiğini alan.

    işte aramızdaki fark bu;

    hakettiğini alan...
    19 ...
  54. sözlük yazarlarından aforizmalar

    7215.
  55. vicdansız biri öldüğünde üzülürüm çünkü; benim vicdanım var. * * * *
    4 ...
  56. aslında muhalefet olunan görüşü savunmak

    1.
  57. --richard dawkins--
    ...
    bir hukukçu ya da bir politikacı, kişisel olarak inanmadığı bir müşteriyi ya da bir davayı savunabilir. ben bunu asla yapmadım, yapmam da. her zaman haklı olmayabilirim, ama doğruya tutkuyla bağlıyım ve doğru, haklı olduğuna inanmadığım bir şeyi asla söylemem.

    bir üniversitenin tartışma topluluğuna, yaratılışçılarla tartışmaya gidişimi hatırlıyorum. tartışma sonrasında yemek yerken, yaratılışçılık lehine görece güçlü bir konuşma yapmış genç bir bayanın yanına oturmuştum. bu hanımın yaratılışçı olamayacağı çok açıktı, onun için de niçin böyle bir konuşma yaptığını dürüstçe söylemesini istedim. yalnızca tartışma becerisini denediğini ve inanmadığı bir şeyi savunmanın çok daha çekici geldiğini itiraf etti.
    ...
    --kör saatçi--

    aslında muhalefet olunan görüşü savunmanın sahte bir politika olduğunu düşünüyorum.

    mesela gazetecilerimiz, yazarlarımız,
    nasıl ki dönemin gerektirdiklerini, dönemin gerektirdiği gibi kaleme alıyorsa, bu da öyle, basın özgürlüğü bi' yerde!
    yani (bazı) gazeteci ya da yazar -her neyse- dediğimiz insan görüşü ne olursa olsun güncel olan ne ise, su ne tarafa akıyorsa o yönde yazıyor.

    aynı düdüğü yıllarca öttürmüyor yani!

    ikisi hakkında da derin bilgiye sahip.
    sağ görüş mü mesela?
    sağ görüşü savunan gazeteyi de okuyacaksın, sol görüşü savunan gazeteyi de.
    ikisi de kendi düdüğünü öttürmenin yolunu bulmuştur elbet.
    sonra seç kardeşim, gün hangisini gerektiriyorsa onu seç ve o yönde ilerle!
    sırtın yere gelmez!

    politik doğruculuk bunu gerektirir.
    bakın söz öbeği bile başlı başına tanımına bir örnek!

    politik doğruculuk!

    sen şuna ikiyüzlü politika desene! diyemezsin. neden?
    tanımıyla çelişir çünkü!

    seç kardeşim seç, gün neyi gerektiriyorsa onu seç!

    çünkü kelebeğiz ya biz, anı yaşamalı, günü kurtarmalıyız.
    ne gelecek nesil, ne doğa, ne dünya, ne adalet umrumuzdadır artık!
    2 ...
  58. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük