sigortamedia da şemsiye dergisinin neşeli ve çalışkan muhabiridir. işini çok iyi yaptığından mütevellit ' ki şahsen tanımasam da dergiden sürekli takip ediyordum ' yaptığı röportajlarla ışık tutmuştur. şu sıralar işinden ayrıldığını duyduğumuz başarılı muhabir, gazeteci, şen şakrak insan * kocaeli üniversitesi iletişim fakültesi mezunu olduğu ise duyumlarımız arasında..
edit: kendisi gazeteciliği bırakarak moda sektörüne adım atmış ve kişiye özel tasarımlar üreten bir butiğin sahibi olan yeni jenerasyon modacı da bir insandır..
eski sevgili ile ilgili koyan anıların top noktasıdır.
yani aman aman bir durumdur herhalde bu durumu sallayanlar için. eski sevgilisi, hala bir önem teşkil edenler için felaket dürümdür.
dürüm ? acıkmışım lan heralde. neyse, felaket bir durumdur efendim. ama içten içe bi sevimli gelir o çocuk, onun çocuğu diye, içten içe gözde bir yaş akması olur, neden benden çıkmadı o çocuk diye. olur heralde bunlar.. bende olmaz. mal, benden bi kere çocuk çıkmaz. erkeyim ben. filan..
tamma başlık biraz ilginç oldu, ama anlaşılabilir olsun diye kıçımı yırtmadım da değil..
neyse efendim.
bizim zamanımızda okulda elektronik her şey yasaktı, lakin şimdilerde daha bir özgür ortam olmuş liseler.
iş bu ortam şartlarında yeni ergen liselilerin keyifle yapabileceği bir geyiktir. zira telefon çaldığında telefonun sesi neden açık zılgıtı yerine komik bir durum oluşturulacak ve yırtılabilecektir bu durumdan..
(bkz: entry sıçmak için kasmak)
bir entry yazıyorum. ya da bir başlık açıyorum. gaza gelmiş nasıl geyik çeviriyorum nasıl kaynatıyorum anlatamam.
neyse geliyoruz entry nin sonua doğru, tam * )))) diye yardırıcam ya da:ppppp :D:D:D diye , dur lan diyorum. format vardı. swh yazayım da neşemi anlasınlar..
olmuyor lan göt! olmuyor işte :D:D:D yapmanın keyfini vermiyor swh. aynı şiddette neşemi aktaramıyorum öyle.
hay sikeydim formatını!!
o değil de harbiden ssg nerden aklına geldi lan bu swh saçmalığı??
ülkedeki her şeye karşı olmak, her şeye olmamış demek kural haline gelmişse söylenebilecek tek söz vardır.
bir karmaşa söz konusudur ve bunu aşmak, rererörörö ile olmayacaktır. farkında olmak lazımdır.
iş bu halde bu durumu çözebilmek için yüce türk tarihine bakmak gerekir, zira tarihini bilmeyen toplumlar yok olmaya mahkumlardır. osmanlı zamanında da böyle devirler olmuş, bu zamanlara fetret devri denmiştir. iş bu günde de ülke politikasındaki kıvrak ve kaygan zemin, halkın değişken gündemi ve siyasilerin oynak fikirleri ülkeyi gerim gerim germiş, ve hangi partinin eli hangi partinin yırtık cebinde belli değilken çözümleme yapmak gerek. bu çözümlemeyi de tayyipin üzerinden değil bizzat şu fetret devrini çözümleyerek bütün halinde yapmak gerek.
iş bu yüzden bu bir hareket olsun, bu bir adım olsun ve buradan başlayarak çözün efendim. alın size kahvehane ortamı...
"ölümü hiç bir şeyi görememek, hiç bir şeye dokunamamak, hiç bir şey duymamak olarak tanımladım. nefes alamamak, yarın olmayacağını bilmek, günün saatin, zamanın, hayatın bir anlamının olmayacağını/olmadığını bilmek şeklinde..
şimdi sensizim.. ve hiç bir şey göremiyorum. hiç bir şeye dokunamıyorum, duyamıyorum, tadamıyorum, gülemiyor, ağlayamıyorum.. nefes alamıyorum, yarından da dünden de bihaber, zamandan yoksunum..
öldüm mü haberim olmaksızın, yoksa ölüm sensiz olmakmıydı, çıkartamıyorum..
çözemiyorum şu çok basit denklemi; ben yaşıyor muyum, yaşadığım onca hayat seni bulmakmıydı, sende mi anlamlanıyordu tüm öğrendiklerim, ve şimdi sen yoksun diye olmuyorsa hiç birşey, kalmadıysa hiç birşey, ben yaşıyor muyum, ölü müyüm...
yani yaşamak sen miydin, ölüm sensizlik miydi, yoksa öldüm, artık yaşamıyor muyum??"
hayatta tadabileceğiniz, isteyebileceğiniz, ve yaşayabileceğiniz şeyler birbirinden çok farklıdır.
yaşam denen bu komedyada bir çok şey ister ama hiç birisine sahip olamayabilirsiniz, ama birşeylere duyduğunuz istek, birşeylerden aldığınız haz, acı ya da mutluluk sizi hayatta kılan, yaşıyor olduğunuzun farkına vardıran kıstastır..
bunlardan tamamen mahrum olan ve ilk partta anlatıldığı gibi tüketmiş/tükenmiş olan bir insanın yaşadığı ikilemdir...
ölüm, bir seçim midir, yoksa bir bekleyiş midir?
yaşam bir seçim midir, yoksa bir süreç midir? *yaşam, en uzun süren intihar biçimi midir?
insanların yaşama şekilleri aslında intihar biçimleri/ölüme varma süreçleri olarak görecek olursak, ölümü beklemek bir intihar mıdır, yoksa intihar anlamsız kaldığında o bekleyişi sonlandırmak mıdır..?
okulumuz bünyesindeki gurupladan olan*ksak ile türlü çalışmalar yürütülmüş, türlü etkinlikler için çabalanmış, türlü işler ortaya konmuştur. iş bu süreçte her akşam (gbkz: ezgi bar) a gidilinilip içiliyor, saatlerce muhabbet ediliniliyor ve o şiir senin bu türkü benim muhabbet bağından çıkılmıyordur.
bu akşamlarda eski solculardan çok harbi abilerimiz ile de anılar paylaşılıyor beraber şiirler okunuyor, eski günlere ettikleri yaadlar* paylaşılıyordur..
iş bu muhabbetler esnasında umut adlı bir arkadaşın her akşam bara gidip içmemizden dolayı yaran ve günlerce kendimizi sorgulamamıza sebep olan tespitidir.
zira genç yaşta daha yolun başında eski solcular gibi her akşam barlara gidiliyor, arkadaşlarla sohbetler ediliyor, muhabbetlerin gözüne vuruluyordur...
uzun yıllar asla akıllardan çıkmayacak olan bir sezon geçirmiş kalecinin ligin son maçında yaptığı harika kurtarışlarla tarihe geçmiş efsaneleşmiş isimdir onur recep kıvrak...
anadoludan bir şampiyon daha çıkmış istanbul tehrar fethedilmiştir...
onurun uğurlu ve efsane parmakları ile..
kupa trabzonsporun şampiyonluk bursanın. iş bu halde merak uyandıran sorudur.
zira 3 sene üst üste şampiyonluk sözleri veren başkana inanmanın. kupaya inanmanın. bi de utanmadan sağda solda hava atmanın neticesinde ister istemez maruz kalınacak sorudur..
sözlüğümüzün tazecik üyelerindendir.
halihazırda çaylak olmasına rağmen sözlüğe dahil olduğunda neler neler katıcaktır hep birlikte izleyeceğiz...
şimdi sözü moderasyona bırakıyor, peynirciks den hoşgeldin tandansını kapmanın gururu ile ulu yazar azarrath ı izlemeye çekiliyoruz/m...
üniversite içinde dikkat çekici ve güzel işler yapan, tanıdığım kadarıyla da hiç bir siyasi gurupla ilişkisi bulunmayan, insanların kendilerini özgürce ifade edebilmelerini temel amaç edinmiş, okulumuzdaki vitrin süsü olarak duran kulüplerin dışında duran, çalışan özverili insanların bulunduğu bir kulüp.
karadeniz teknik üniversitesinde ikamet etmekte ve çalışmalarını sürdürmektedir.. http://www.ksak.org da şeysidir..
kitap ve sosyal araştırmalar klübü nün tartışmaya açtığı, atolyelerinde işlediği ve sonuç olarak da trabzonda bir etkinlikle taçlandıracağı konudur. etkinlik içeriği özetle şöyle;
5 mart cuma
19.00 - 21.00
i̇lknur üstün (kadın kadına toplumsal cinsiyet atölyesi)
6 mart cumartesi
13.00 - 15.00
prof. dr. melek göregenli (ege üniversitesi- sosyal psikolok)
koray başar (psikiyatr dr.)
ayrımcılık, i̇deoloji ve homofobi
6 mart cumartesi
15.00 - 18.00 film gösterimi
6 mart cumartesi
19.00 - 21.00
ali erol (kaos gl dergisi aktivisti)
hegomonikve politik erkeklik görünümleri
pcnet te editörken tanışmıştık kendisi ile. derginin bir sürü ıvırı zıvırı olmasına rağmen bozuk olan cd ile ilgili ersin bey e mail attım. kendisi 5 dakika içersinde bana döndü ve adres istedi. verdim adresi ve kurye ile yolladı aynı gün cd yi. evde olmadığım için geri dönmüş cd ve tekrar mail atarak durumdan haberdar etti ve ben de evde olmadığım için dönmüştür malum öğrenciyiz diyerek özürlerimi ilettim. ertesi gün kurye tekrar geldi ve cd yi teslim etti.
ondan sonra aralıksız 8 aydır aldığım pc net i bir daha bırakmamak üzere almaya devam ettim. ta ki editörü adını şimdi hatırlamadığım bir adam olana dek. o gün bu gündür takip ediyorum kendisini. bloglarını yazılarını şunlarını bunlarını. bu adam hayır hiç ilgim olmamasına rağmen magazin dergisinde editör olsun takip ederim..
pcnet in dünya standartlarında bir dergi olmasının arkasında yatan ne medya gurubunun gücü, ne baskısı, ne şusu ne busudur efendiler, pcnet i bu günlerine taşıyan lakin bence hakkı yenilmiş ve haksızlık edilmiş olan ersin akman dır..
tiz zamanda kendi dergisini raflarda görmek dileği ise yeni yılın şahsım adına ilk dileklerinden olacaktır..
istanbulun varoşlarında yaşayıp bebekteki bir hatuna aşık olmaktır.
yediğin simidi paylaşmakla bile mutlu olabilmek ve bebeh sahilindeki simitçiden simit alıp ikiye bölmek o bölünen parçaların ad bir kısmını martılara atıp muhakkak bir tutam sevdiceğinie yedirmektir..
yada böyle birşeyler olsa gerek...
elinde olmayanlarla bir düş kurma halidir.
sessizce düşlersin ve kusursuzca elbetteki..
kolaydır ne de olsa hayal etmesi...
ve haberin bile olmasa da tanrı kurduğun hayali çalar ve bir dünya yaratır senin hayalinle..
düşün gerçektir, sen düşlemeye devam ederek bir kaderi yazıyorsundur haberin dahi olmadan.
sen o sessiz ve kusursuz hayallerde bir insanı yaratmışsındır ve onu yaşatıyorsundur her yastığa başını koyduğunda...
ve hayat ta o yarattığın düyayı bulma oyunu değil midir ki zaten...?
-cins veya türlerin latince karşılığı olarak adlandırılır. **
-vins veya türün bulunduğu yöre adına izafeten sonuna " -ensis" eki getirilerek oluşturulur. *
-herhangi bir kişiye ithaf edilerek adlandırılmış olabilir. bu durunlarda ithaf edilen kişi bayan iser isminin sonuna -ae erkek ise -i eki getirilir. *
-orhanizmanın herhangi bir özelliğinin latince karşılığı olan isimler verilebilinilir. **
-cins veya tür adı gelişigüzel olarak fakat okunabilir bir harf kombinasyonu da verilebilinir. yunancaya yada latinceye benzemelidir ama. *
-verilen bir adın geçerliliği "uluslararası zooloji adlandırma kuralları"na titizlikle uyması koşulu ile mümkündür.
latincede kıyaslanabilir, karşılaştırılabilir anlamına gelir, ayrıca bir taksonun alttürlerinden birine çok benzediğini fakat yinede farkılıklar gösterdiğini ifade eder.
-cins tür ve alttür adları genellikle eğik * olarak yazılır. bu mümkün değilse altını çiz yada bastırarak koyu felan yaz ki hocan not versin.. cins mertebesinden daha üst mertebedeki taksonları ise keyfince yazabilirsin.
-cins ve varsa altcins adlarının ilk harfi büyük yazılır.
-tür ve alttür adları küçük harfle yazılır.
ismin arkasına büyük garfle türü ilk tanımlayan kişinin adı ve yayın tarihi eklenir, isim ve tarih arasına virgül konulur **
-kesin tayin yapılmayan durumlarda cins ile tür veya tür ile alttür ismi arasına "cf."* veya "aff."* terimleri getirilir. **
-cins ve tür adları latince veya yunanca kelimeler olmalı yada latince veya yünanca soneklere sahip olmalıdır.