sesinde bir genç kız neşesi, şarkılarında ve notalarında her daim bir sevecenlik ve mutluluk verici bir şeyler var. last.fm hesabımın ücretsiz deneme sürecindeyken denk geldi bir şarkısı, çok sevdim. facebook'ta an itibariyle 5.604 hayranı var. canlı performansı video kayıtlarından izlediğim dinlediğim kadarıyla şahane. torrentten diskografisini de buldum indiriyorum, bayram neşem bu oldu.
ersin karabulutun kurgulamada da, çizimde olduğu kadar başarılı olduğunu kanıtladığı çizgi öykü. bir süre önce sandık içini çizmeye ara vereceğini yazdığında üzülmüştüm ama sevgili günlük de şu an hatırı sayılır bir hayran kitlesine sahip.
kız hüngür hüngür ağlıyordu. ayrılıklarının üzerinden kısa bir zaman geçmişti ve çocuk kızın kendisi yüzünden ağlıyor olabileceğini düşündü. bu sırada kız salya sümük ağlamaya devam ediyordu.. "iyi misin?" diye sordu. kız gözlerini zorla açarak "çok kötüyüm ya.." dedi.kızın söylediklerini, daha çok tahminleri yardımıyla idrak ettikten sonra çocuk büyük bir ciddiyetle "neyin var?" diye sordu. kız yakınlardaki birilerini işaret ederek, "salyangozları ezip üzerlerine limon sıkıyorlar.." dedi.. sözlerinin buradan sonrası anlaşılmıyordu. dumura uğramış olan çocuk gülmemek için kendini zor tutuyor ve bu sebepten dolayı ağrımaya başlayan karın kaslarını kafaya takmamaya çalışıyordu.. "sen çok duyarlı bir kızsın" dedikten sonra, biraz ileride gülmekten renk değiştirmiş olan salyangoz katillerine döndü. "yapmayın lütfen" dedi. ardından duyguları karmakarışık olmakla birlikte, rahatça gülebileceği bir yer bulabilmek için oradan uzaklaştı. **
her gencin mutlaka okumak hatasına düştüğü seridir. an itibariyle 8. kitabı da piyasada sanırım bu serinin.
(bkz: günler akıp giderken)
baş karakter serra nın, 18 yaşındaki ultra-olgun sevgilisi oktay dan zannederim 6.* kitapta ayrıldığını öğrendiğim için asla devamını okumadığım ve böylece zihnimde hiç ayrılmamalarını sağladığım için kendimle gurur duyduğum*, kitaptır.
şu anda başka bir nedenle, okumayışımla gurur duyuyorum orası ayrı..
zordur çoğu zaman, ama hayal etmesi bile güzeldir; kimsenin seni bilmediği bir yere gitmek; yaşadığın kötü şeyler aslında hiç yaşanmamış, başka bir hayatta başka bir yüzyılda kalmış gibi sıfırdan başlamak her şeye..
öyle türleri vardır ki, saniye saniye iletisini değiştirir. işi gücü bırakıp izlediğinizde, konuşma pencerelerinden değil kişisel iletiden konuşuyorlar sanırsınız.