öncelikle memduh amca'nın şu videosunu gösterip kendisinin son zamanlardaki davranışlarına işaret edeyim; ki anlatılanlara aynen katılıyorum: (bkz: https://www.youtube.com/watch?v=LNc4VxOgJ_M)
'90'lı yıllarda mehmet ağar'ın pisliklerini temızleme veya unutturma amaçlı olarak içişleri bakanlığına getirilen; bu sayede parlayan vasat bir "eleman"dır.
özel hayatına bir laf edilemez, hırsızlığı-uğursuzluğu görülmemiş, normal bir aile sahibi insandır.
ancak kültürel seviyesi/kalitesi, davranış tarzı olarak "mahalle karısı" kıvamında olduğu kanaatindeyim.
sıradan, ama bir yerlere gelme hırsı olan bir öğretmen emeklisidir.
son yıllardaki siyasi duruşu ve eylemleri de 20 küsur sene önceki "müktesebat"ına pek bir şeyler katamamış olduğunu gösteriyor, ki konu kapasite ile ilgilidir; allah o kadar vermiş.
bunun dışında, bu kadının aslında tayyip'e çalışan fake bir tip iddialarına mesafeliyim, en azından böyle bir suçlama için yeterli kanıt göremediğimi ifade edeyim.
umarım 2023 seçimlerinde reyizin başkanlığı muhafaza etmesine sebep olmaz.
sedat peker ""kirli çamaşır"larını ortaya dökmüştür.
ama nedense millet hala "ee, sedat peker niye artık video yayınlamıyor..." diyor.
lan sığırlar, herifin 2021'de yayınladığı 9 videonun sadece biri normal bir ülkede yayınlansa hükümet/c. başkanı düşer, hiçbirinin insanlara bakacak yüzü bile kalmazdı.
ama bu ülkede toplum da eşeklemiş, herşeye televole seyreder gibi bakıp sonra unutuyor.
çoklukla klimaların yanlış kullanımı sonucu oluşan hastalık.
klima soğutma modunda kullanıldığında iç ünitede rutubet/su birikir, ve klima ani olarak kapatıldığında orada rutubetli bir ortam meydana gelir.
zaman içerisinde orada üreyen bakteriler bu hastalığın amilleridir.
çare:
soğutma modunda çalışırken kapatmadan önce 3-5 dakika sadece üfleme moduna alınmalı, bu sayede iç ünite kurur.
birçok klimada bu iş otomatik olarak ta yapılır, bu özellik aktif edilmelidir.
70'lerin başlarında "12 mart ortamı"nda neredeyse müridi olduğumuz, baştacımız akademisyen.
o aralar genç bir komünistiz, özellikle hocanın anayasa hukuku ve özgürlükler konusundaki yazılarını içer gibi okuyoruz, dahası mahkemelerde savunmalarımızın dayanakları/argümanları olarak kullanıyoruz. (hocadan çok daha "ileri" bir politik görüşteyiz, yani burjuva ayakçısı değil de harbiden komünistiz yani).
hocamız ömrü birkaç yıl süren "ortam" dergisi ve "yeni ortam" gazetesinin (hiç resimsiz, içi komple yazarlara ve dış basından tercümelere tahsis edilen, haliyle reklam da olmayan bir gazeteydi, bunu okumak ta 12 mart rejiminde suç delili bile sayılırdı bazı über şerefsiz savcılar tarafından) en kafa yazarıydı tabii ki.
birkaç sene sonra 74 seçimi sonucunda chp-msp koalisyonu kuruldu, bu iki zıt anlayıştaki hareketin işbirliğine kılıf aranırken hocanın da bayağı mesaisi olmuştu, hani "tarihsel yanılgı" argümanının yaratıcı ve itekleyicilerinden oldu, ve nazarımızda ilk çentiği aldı. (ne demekti şeriatçılarla laik kemalistlerin işbirliğini normalize etmek...)
daha sonraları kıbrıs meselesinin çözümü amaçlı görüşmelerde tc'nin danışmanı oldu, karşı tarafla hukuki yönden mücadele ederek uğraşmak yerine çamura yatma taktiğini önerdi ve tc de bunu uzun süre uyguladı, özetle "çözümsüzlük te bir çözümdür" mottosuyla ifade edilen tavır/tutum. (bu anlayış tc'yi kıbrıs konusunda dünya nazarında çok kötü bir pozisyona sokmuştu taa annan planı olayına kadar)
hocamız bu ülkeye en büyük kazığını 90'ların başındaki özelleştirmeleri kilitleme olayında atmıştı, şöyle:
chp-shp koalisyonu devrinde tansu hanım başbakan iken telekomun özelleştirilmesine yeltenildi.
o aralar mobil telefon çok primitif, gsm olayı henüz deneme aşamasında, yani asıl iş klasik telefon hatları üzerinde.
ve türk telekom için konunun uzmanları 50+ milyar usd gibi değer biçiyorlardı. (o yıllardaki tc'nin toplam borcu da bu civardaydı).
hoca allem etti kallem etti, özelleştirmeyi yüksek mahkemeden engelletti, olay çıkmaza girdi. (10 küsur sene sonra artık gsm bambaşka bir boyuta geldiği için telekomun sabit hatlarının değeri 10 milyar civarına düşmüştü, nitekim buna yakın değer üzerinden de özelleşti, ama bu arada dolar aynı dolar değildir, dikkatinizi çekeyim. ayrıca hocanın en büyük argümanı olan millilik olayının da ne kadar anlamsız olduğu ortaya çıkmıştı, 2016 darbe girişimi sırasında tc devleti türk telekom'un tüm olanaklarını/altyapısını tüm olarak kullanmıştı).
hocanın en son, "vaktiyle talat paşa'nın ermenil'ere yaptığının benzerini kürt'ler için yapalım, onları suriye'ye sürelim..." önerisini duyduğumda artık film koptu.
hocamız çok kötü sıçmıştı, sonradan bu işi "mübadele" faslına sokmaya çalıştı, hani 1924'teki türk-rum nüfus mübedelesi/değiştokuşu gibi, yani kürt'leri suriye'ye yollayıp oradaki türkmen'leri alma işi (ki 1924 mübadelesi o günlerde çok doğru/gerekli ve temelde çok iyi uygulanmış bir işlemdi, ıvırzıvır aksaklıklarları ayrı) ama bu gafı unutulmadı, en azından vaktiyle onu adam sayıp yücelten bizler tarafından.
en azından, insan vaktiyle ne kadar keklendiğini, yada ne kadar yanlış tiplerin gazına geldiğini düşünüp kötü oluyor.
buyrun size ezber bozacak bir entri.
yukardaki yazılan olayların tümü gerçektir, kişisel yorumlarım ayrı.
tek tek yeşil kısayollar vermek zor geliyor, ama konuları araştırırsanız görürsünüz.
kanımca sözlüğün en abuk özelliğidir. sadece burada böyle birşey vardır.
herhalde sözlük patronları beğenmedikleri kullanıcıları böyle şaapıyorlar akıllarınca.
yav yapmayın etmeyin entelimsi görünme meraklıları, ya da sevgi pıtırcıkları.
kitap okumak bir ibadet biçimi falan değildir.
sadece ve açıkça, öğrenme amaçlı bir eylemdir.
bilgi kazanmak, yol yordam öğrenmek, kendini yontup daha rafine bir insan hale gelebilmek için yapılan eylemlerden birisi, başlıcasıdır.
diğerleri de video/film izlemek, ses kaydı dinlemek... vs gibi değişik aktivitelerdir.
biryerlerden birkaç kelime duyup başlık açma sorunsalı.
stalingrad direnişi ne, afrindeki eşkiya takımının milleti kalkan yapıp kıçlarını kurtarmaya çalışması ne.
birazcık düşünün başlık açmadan önce.
biraz okuyun, birşeyler öğrenmeye çalışın, elinizdeki telefon size sadece başlıkları gösterir, siz de bi halt biliyorum sanırsınız.
m. kemal paşa bu ülkedeki gelmiş geçmiş siyasetçiler içindeki en zeki olanıdır. bu biraz da içinde yetiştiği i.t. cemiyetinden edindiği deneyimlerdendir kanımca. çünkü o ara çok sıkı siyasi mücadele vardı ve normal şartlarda uzun yıllarda edinilecek tecrübe kısa sürede kazanılıyordu.
1919'dan ölümüne kadar siyasi yaşamı incelenirse görülür ki, etrafında hiçbir zaman kendisine rakip olabilecek kapasitede kişileri barındırmamış, hep 2. sınıf veya siyasi yönden rakip olamayacak kişilerle çalışmıştır. misalen, ismet paşa hiç iddiası olmayan tam memur bir adamdır, çok iyi bir subay olan f.çakmak ise milli mücadeleye taa sonuç belli olduğunda katılmış olduğu için siyasi hiçbir şansı olmayan birisidir.
o zamanki seçim sisteminde de adayları kendisi belirlediği için, hep dediklerine tamamen uyacak ve hiç çıkıntılık yapmayacak tipleri seçtirip politikaya sokmuştur.
ayrıca, eski rejimden kalan i.t. mensubu rakiplerini de bir punduna getirip ya mahkeme yoluyla suçlayıp astırmış, ya el altından öldürtmüş, bir kısmını da 150'likler listesine sokturup ülke dışına sürgüne göndermiştir.
peki, doğru muydu yaptıkları, yanlış mıydı?
bir kemalistin bu soruya cevabı, "az bile yapmış, köklerini kurutamamış ki 20-30 sene sonra tekrar türediler" olur.
antikemalistin cevabı ise, " zaten kemal deccaldır, hristiyan aleminin ve ingilizlerin maşasıdır, görevi türk ve müslüman kültürünün batıca asimile edilmesidir" olur.
kanımca doğru cevap, o günkü şartlar içinde kendinizi m. kemal paşanın yerine koyup, onun bilgi birikimini, kültürel yapısını-kapasitesini ve dünya görüşünü de gözönüne alarak değerlendirmek olurdu.
sonsöz: tarihte herşey, başka biçimde olamadığı için öyle olmuştur.
buna bugün yaşanmakta olanlar da dahildir.
böyle nitelendirilmiş, suriyenin diğer bölgelerinden afrindeki yoldaşlarına yardıma gelen pkk lıların tsk tarafından "etkisiz hale getirilmesi".
kanımca gayet te rantabl bir terörist yoketme biçimi.
bırakın gelsinler oraya birkaç yüzerlik gruplar halinde, amerikalılara da pek ses edilmesin niye bunları yolluyorsunuz diye.
nasıl olsa tsk bunları neredeyse hiç zayiat vermeden uzaktan teknik biçimde temizliyor.
daha 2 ay olmadan 3 bin küsur pislik çöp edildi bile.