maalesef dünya tarihinde hemen hemen bütün devrimlerin; devrim olduktan sonra; ilk önce kendisine emek veren insanları yok etmesiyle, yani tarihe ve deneyime dayanarak şarf edilmiş söz öbeği.
türkiye de ise yapılan bir karşı devrimin (akp) ki o da devrim sayılır; cemaatçileri yok etmesi bunun en son örneğidir.
para ve güç insanoğlunun en büyük tutkusudur, aslında; ama öyle değil:
kadınların en büyük tutkusu para ve güç olduğu için bu böyledir. kadınlar hem en güçlüyü; hem en paralıyı isterler. bu onların doğalarında vardır. biz erkekler de kadınları isteriz; doğal olarak onların istedikleri şeyleri isteriz.
erkekler kadınların ve doğal olarak paranın olmadığı bir yerde çok uysal ve şiddete başvurmadan rahatlıkla yaşarlar.
ama kadınlar kendi aralarında bile bunu başaramazlar. üstelik son derece adice yöntemlerle birbiriyle savaşırlar. zaten bunlar gibi savaşan erkeklere genellikle "kancık" denir. ama şu da bir gerçek ki; kadınlar erkekleri adeta canavarlaştırırlar. kadınların olduğu bir yerde erkekler daha fazla şiddete eğilimlidir, daha acımasız ve daha ahlaksızdır. ama bunu kadın bilinçli yapmaz, zaten onun yaratılışı odur ve yaratılışı veya doğadaki rolü diyelim ona bunu emreder.
evde bütün filmleri izledikten sonra, mutlaka balkona çıkıp bir sigara içerim ve kesinlikle filmin sonundaki postscriptine bakmam; hemen gidip sigaramı yakarım; ama bu film bitip de postscript başladığı zaman ve canım felaket sigara istemesine rağmen; yaklaşık dört dakika ekrana bakıp öylece kaldım; tahmin edersiniz, yatakta ve cenin pozisyonunda...
ve sonra gidip sigara yaktım ve içten bir lanet savurdum; lanet olsun...
insan hiçbir zaman özgür değildir.
insan tutkuları, takıntıları, önyargıları ile zihnen; yerçekimine bağımlı olması ve 0,1 beygir gücünde olması ile fiziken; zamana denen mefruma bağlı olması ile zamanen özgür değildir ve hiçbir zaman olmayavaktır.
özgürlük sadece başka insanların emrinde olmak değildir, istediğin şeyi yapabilmekse eğer...
yine üstat bam teline basmıştır.
"Atom Bombası gibi bir haber
Atom bombası gibi bir haber... Mersin genelevinde çalışan TC vesikalı bir seks işçisi (modern köle) devamlı dayak yiyor, eziyet ve baskı görüyormuş. Fırsatını bulmuş, on yaşındaki oğlunu bir bakıcıya bırakıp (bütçesi müsait!) istanbula kaçmış, mesleğine orada devam etmiş, kadının dostu olan genelev işletmecisi duruma çok bozulmuş. Çocuğu kaçırtmış, anasına geri gel demiş, kadın gelmemiş, arada çocuğa tecavüz edilmiş, kadın dönmüş, başka bir genelevde işe başlamış. Oğlunun durumundan şüphe etmiş, adli tıpta muayene ettirmiş, tecavüze uğradığı resmen anlaşılmış... Uzatmayayım rezaletler birbirini kovalamış, kadının otomobili kurşunlanmış, tehditler devam ediyormuş... Çocuk okula gidemiyormuş... Kadın feryat ediyor, "Devlet bizi korusun" diyor. Polis, adalet... Doğrusu durum çok karışık.
1. Türkiye Cumhuriyeti, Uluslararası Kadın Hakları Sözleşmesine imza koymuştur. Bu anlaşmada, "imza koyan devletler kadınların seks işçisi olarak çalıştırılmasına izin vermeyeceklerdir" maddesi vardır.
2. TC bu izni resmen çatır çatır vermekte, köleliklerin en çirkini olan seks köleliğini yasallaştırmış vaziyettedir.
3. Yapılan işten KDV ve gelir vergisi alınmakta ve devlet bütçesine konulmaktadır. Diyanet işleri, kadın haklarına ve haysiyetine aykırı bu köleliği protesto etmemektedir. .
4. Genelevlerin kapısında devletin polisleri güvenlik nöbeti tutmaktadır.
5. Bir ara genelevler imparatoriçesi Madam Manokyana devlet törenleriyle vergi ödülü verilmişti.
6. Aynı zamanda edebiyatçı ve şair olan Madamın Atatürk akrostişli bir şiiri vardır.
7. Millet meclisinde 500 küsur vekil var ama vesikalı ve resmî kadın satışı aleyhinde konuşan, kanun teklifi yapan bir milletvekili yoktur.
8. Başörtüsü konusunda yaygara kopartan çağdaşlar TC vesikalı ve KDV'li yasal seks aleyhinde hiç konuşmamaktadır.
Doğrusu şu çağdaşları ve şu güçlü islamcıları anlamak mümkün değildir. iki kesim de kadınların seks köleliği yapmasına, TC başlıklı fahişelik ruhsatlarına (vesikalarına), yasal genelevlere, kadın köleliğinden KDV ve gelir vergisi alınmasına isyan etmemektedir.
Sayın Diyanet Başkanının maaşı bile fuhuştan alınan KDV ve vergilerle kabaran devlet bütçesinden ödenmektedir.
islam, Kur'an, Sünnet, Şeriat kadın köleliğine, resmî fuhşa izin vermiyor. TC'li vesikalarla yapılan resmî ve yasal fuhuş kadın haysiyetine indirilmiş en ağır darbedir.
Kemalistler ve laikler bu rezaleti niçin protesto etmiyor?
islamcılar niçin protesto etmiyor?
Ehl-i Sünnetten geçinen bazıları niçin protesto etmiyor?
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan değil midir?"
bülent ecevit türkiyesi ne iyi bir gönderme yapmış filmdir.
siz iyi bir insan olabilirsiniz. çok iyi bir insan da olabilirsiniz. fakat sizin iyi bir muhakeme yeteneğiniz yoksa iyi bir yönetici olmanız zordur.
çevreniz bozuksa bi de, sizin mevki ve gücünüzü kendi çıkarları için kullanıyorsa o zaman yönettiğiniz yer çok keşmekeş bir yer olur.
bence bu filmin ana konusu da budur.
bana göre aydın demek; kendini hangi topluma ait hissediyorsa onla bir hesabı olan kişidir. o toplumun bütün değerlerini sorgular, eleştirir ve gerekirse dönüştürmeye çalışır.
dostoyevskidir, mustafa kemaldir, shakespearedir, nitzschedir, pir sultandır, freuddur vesairedir...
insan gibi bir varlığa eğer madden veya maanen muhtaç olursanız; bilin ki, en iyi insan dahi olsa, bir gün ağzına sıçar. hatta şartlar olgunsa buna anne ve baba da dahildir.
laf sokar, tehtit eder, şiddet uygular, kapının eşiğine atar vs...
allah hiçbir kulunu hiçbir kuluna muhtaç etmesin
amin.
sigara içmek; psikoanalizde oral döneminde yeterince tatmin olamaış; yeterince anne sütü emememiş insanların meylettiği bir şeydir.
sigara içen kızlar belki oral sekse düşkündür diyebiliriz bu durumda.
çirkinler..
hani her zaman horlanan, hakir görülen; bırakın sevilmeyi, sevmeyi bile haketmediği düşünülen; sevdiği zaman aşağılanan, alay edilen güruh...
inanın bu ülkede en fazla hakları yenenler ne kürtler, ne aleviler ne gayrimüslimlerdir.
çirkinlerdir, evet çirkinler...
özel sektörde iş bulmaları zordur. ama devlet sektöründe iş bulabilirler, ama orda da türlü laf sokmalara ve aşağılamalara hedef olurlar.
zaten yalnızdırlar, eş bulmakta oldukça zorlanırlar.
dünyada birçok ırkçılık türü vardır. mesela amerika da zenciler beyazlar tarafından aşağılanmıştır. bence bunun en büyük sebebi zencilerin beyazlar tarafından çirkin bulunmalarıdır. inanın güzel bulsalardı, bırakın soykırımı bağrına basarlardı.( türkler-ruslar)
zaten bütün ırkçılık türlerinde çirkinlik konusu tartışılır.
çirkinlik öyle birşeydir ki, kendini çirkin bulan biri diğer çirkinleri de sevmez ve onlardan uzak durur. işte bu yüzden hep yalnızdır.
ben çirkinler ( bence çirkin yoktur, toplum tarafından çirkin bulunanlara diyorum.)
gelin birlik olun, bu dünyaada güzel şekilde yaşamak sizin de hakkınız. kendinizi toplumun şımarttığı göklere çıkardığı güzel balonlara ezdirmeyin. gerekirse savaşın.
insanlık tarihinin ilk mesleği fahişeliktir derler.
arz talep dengesi ekonominin en temel direğidir. demek ki insanların ilk talep ettiği şey seksmiş.
gerçekten insan onuruna ağır gelebilir ve dünyaya bu pis düzeni yıkmak isteyen, tıpkı benim gibi, bu kurumu yerle bir etmek isteyen bir sürü insan gelmiştir. ama bunu mümkün kılmak için başta ya cinsel bir devrim yapmak lazım, ya da insanların genetik kodlarıyla oynamak...
genelevleri bilmem ama para karşılığında seks yapmak insanlık tarihi boyunca sürecek. tıpkı şavaşlar gibi.
ne demiş freud:
insanın en temel iki dürtüsü vardır; cinsellik ve saldırganlık...
insanların dünyada yaptığı veya meşgul olduğu en büyük şey bence kendini pazarlamaktır. kendinizi ne kadar iyi pazarlarsanız, şansınız, paranız artar.
bence bütün insanlar orospudur. bir de iyi pezevenk veya pezevenkler bulunca o zaman ortalığın a... koyarsınız.
anlamadıysanız biraz düşünün siz de eminim bana hak vereceksiniz.
evet belki de ilk insandan beri insan aklını kurcalayan ve bütün felsefe ve dinlere kaynaklık etmiş iki olay.
doğmak ve ölmek...
soruya dönersek hangisi daha acıdır?
bana göre doğmak ölmekten daha acıdır.
bu boktan dünyaya gelip kim bilir ne acılar, ne ayrılıklar ne sefaletler yaşayacak bu bebek.
boşboşuna kimse sefa demesin. sefa hiçbir insanda iz bırakmaz ama acı bırakır.
anne acısı, baba acısı, aşk acısı, allah hanelerden uzak etsin ama belki de...
oysa ölüm hiç tanımadığımız bir yere gideceğimiz gibi gizemli bir olay.
böyle bir olayda takınacağımız duygu biraz merak veya hiçbir şey...
boş boşuna insanoğlu dünyaya gelirken ağlamaz.
vardır bir sebebi hikmeti...
bazı arkadaşların dediği gibi bir insanın atatürk ü sevip sevmemesi değil; sorun develeti için canını verecek o insanın neden o devletin kurucusu için en ufak bir sevgi belirtisi göstermemesidir.
devleti için hiç düşünmeden veya hiç beynini kullanmadan can vermeyi göze alan bir şahsın ofisinde canını vermek istediği devletin kurucusunun resminin olmaması sorunsalıdır. buna karşılık can düşmanı olan bir "vatan haini"nin ofisinde koskocaman bir atatürk resmi vardır.
bu ne yaman çelişkidir.