Olgun bir adamdır. Kendine eş ve çocuklarına ana olacak olgun bir kız arıyordur ki o olgun kızlar ne istediklerini bilirler. Bugün reddedip yarın kabul etmez.
Nedense raylı taşıtlara binmeyi severim; tren, metro, tramvay,...
Ama Eskişehir'deki tramvaylar hariç. Tam olarak bir sardalya kutusu gibidir. Fordcuların 1 numaralı tercihi haline gelmiş bu tramvaylar kadar her daim dolu bir toplu taşıma aracı görmemişimdir.
Cinsel çekiciliğini kaybetmek üzere olan kızdır.
Yaşıtım olan bekar kızlara bakıyorum ve Allah korusun diyorum. iyi ki liseden sonra bu (o zamanlar son derece güzel) kızlardan biriyle yanlışlıkla evlenmemişim. Daha bunun kırkı ellisi var. Araya bir kaç yaş fark koymakta yarar var.
Huy olarak Türkiye'de yaşayan Türkler'den hiç bir farkı olmayan, aralarından biri bir hata yaptığı zaman "Aha, işte bütün Almancılar da böyle zaten!" dedirten yurdum insanlarıdır.
Önemli bir farkları da Almanya'nın sosyoekonomik yapısından dolayı yaptıkları iş onlara net daha fazla para kazandırır, araba almak, altın almak onlara daha kolay gelir. Bundan dolayı buradaki işçilere göre daha varlıklıdırlar.
Türkiye'de, hiç abartısız söylüyorum, hayatta bulamayacağın imkânları sunan üniversitedir. Sadece Makine Fakültesi'nin arka tarafında 3 pres makinesi, 10 küsür cnc tezgahı, 1 fiber sarma (winding) makinesi, 5 test aracı ve daha aklıma gelmeyen onlarca makine ve ölçüm cihazı bulunduran bir binaya sahip olan üniversitedir.
Sınavlar ise bir o kadar zordur. Makine, elektronik ve bilgisayarda lisans öğrencilerinin mezuniyet oranı %50 gibi uçuk rakamlarla ifade ediliyor. Vaktinde bitiren kimseyse yok denecek kadar az.
Harbiden her gün net 12 saat çalışırım diyenler, oralara gidip okusun. Gerisi sadece vakit kaybeder.
Üzülerek söylüyorum, genelde seviyesi en düşük esprilerdir. Her ne kadar böyle olması yanlış da olsa sebebini sormalı.
Mühendislerin çoğu erkektir. Böylece salt erkeklerden oluşan bir grubun meydana gelmesi çok sık olur. E, nasılsa kızlar yok, atış serbest oluyor.