özleten yazardır. kendisiyle son diyaloğumuzu yanlış yorumlamıştır. ha bunda benim de hatam yok mu var. kabul etmiceksin biliyorum ama özür dilerim çekirdek.
gülmen gereken yer burasının kısaltılmışıdır. cümle sonu ortası kimi yazarlara göre başı da olabilir; gülmemiz gereken yeri belirtir. ggybgb*nin abisi çok bilmişidir.*
pek sık yazan bir yazar olmamakla birlikte, üç yıl önce sözlüğe yazar* olduğumda birinci ve ikinci nesillerin sözlükte pek takılmadığını farketmiştim. altıncı ve yedinci nesillerinde gelmesiyle beraber üçüncü ve dördüncü nesillerde sözlükten soğumuştu. ve şimdi sekizinci nesil alımlarıyla beraber artık ben de sözlüğü terketme zamanının geldiğini düşünüyorum. ne kadar salak saçma yazsalar da üç yıl önceki troller bile sekizinci nesilin normal yazarlarından kat ve kat kaliteli. elveda sözlük.
beyaz ın burada yazılanları okuyup okumadığını bilmiyoruz. ama okan okuyor. yani okuyorum. evet sonunda açıkladım ben okan ım. aylardır aranızdayım ama beni farketmediniz. şaka şaka ben okan değilim. ama okan sen yazdıklarımı okuyorsan bana özelden mesaj at. söz veriyorum nickini kimseye söylemeyeceğim. söyleyebilirim de garantisi yok aslında. söylerim lan galiba. atmıyacaksın değil mi? neyse.*
israil' i eleştirdiği için işinden olan beyaz saray muhabiridir. kendisine helal olsundur.
Helen Thomas' ın, israil' in Gazze' ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine yaptığı baskının ardından yapılan röportajda israil' i eleştirmesi, işinden olmasına neden oldu.
Röportajda Thomas, israil'de yaşayan Yahudilerin geldikleri ülkelere geri dönmesini istiyor. yahudilerin filistini işgal ettiğini; Polonya ve Almanya' ya hatta amerika' ya geri gitmelerinin gerektiğini belirten Thomas,
- Yahudiler Filistin'den defolup gitsinler. polonya ve Almanya' ya, Amerika' ya ya da her nere ise oraya dönsünler" ifadelerini kullanıyor.
bunun üzerine Thomas'ın çalıştığı Hearst Haber Ajansı, muhabirlerinin söz konusu video üzerine işten çıkarıldığını duyurdu. Helen Thomas için gazeteci arkadaşları devreye girdi. Gazetecilerin Hearst Haber Ajansı'nı sert dille eleştirmesi üzerine, bu kurum resmi olarak açıklama yapmasa da, deneyimli muhabirin Beyaz Saray'daki toplantılara katılma hakkını elinden alacağı, ancak diğer işlerine devam etmesine izin vereceği tahmin ediliyor. Thomas, Hearst Haber Ajansı'nın dışında çalıştığı Nine Speakers adlı ajanstan da kovuldu.
ne derler bilirsiniz doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
megadeth-seni bugün görmem lazım
katakalysm-aşka çeyrek kala
gorefest-seni bana yazmışlar
roting christ-solan çiçekler
rammstein-inleyen nağmeler*.
zorunlu edit: 5 olmalıymış.*
uyandım, gözlerimi açtım, sustum, yorulmuştum, uyumaktan yorulmuştum. ortopedik yatakların aslında yeterince ortopedik olamadığı çekyatlarınsa onları aratmadığı bu evde hangi garibanın wireless ını kullanadığımı bilmeden kaç gündür açık doluğu belli olmayan, klavyesi dökülen saç tellerimle kaplanmış laptopımın tuşlarına bir annenin yavrusuna süt veren memesinin saflığıyla dokundum. belki saçmalamaktı niyetim belki boşalmak. susmaktı aslında konuşmamak. karalamak.
çekimleri 2012 de başlaması planlanan lost dizisinin devamı niteliğindeki yapım. senaryosu şöyle:
--spoiler--
lost dizisi bittikten 4 ay sonra kazandıkları paraları 8 çuvala dolduran senaristler 15 16 kişilik bir uçağa atlayıp tatile çıkarlar. uçak hava alanından ayrıldıktan 23 dakika sonra bilinmeyen bir güç tarafından kendine çekilir ve pilotlar en yakın kara parçası olan küçük bir adaya iniş yapmak zorunda kalırlar. adada yaşayanlar ise lost dizisinin mal gibi bitmesinden sonra sinir krizi geçiren 42 si zenci olmakla beraber 108 tane psikopattır.
adada senaristleri gerçekten zor günler beklemektedir...
--spoiler--
ölümün kapını çalmasını beklersin ıssız soğuk küf kokan bir bodrum katında, düşünürsün yargılarsın; şans mıydı, yoksa kader mi ? hiç bişey farketmiyecekti, ölüm yalnız vücuduna bir mükafat gibi gelecekti adeta. duvardaki delikten sızan su taneciklerinin zeminde oluşturduğu su birikintisinden yansıyan güneş ışığının usulca renklerine ayrılması güneşin doğduğunu sana yeni bi yarışın yeni bi kaybedişin (başlamadan) habercisiydi. kazanmak için tek yapman gereken fatihin fethederken adının koyulacağını bilmediği, yavuz*un atlarken hiç teredüt etmediği köprüden derin maviliklere atlarken film şeridi gibi gözlerinin önünden geçen hayatının galasında ön koltukta yer almak.
listen:
listen through the walls
the sound of quick footsteps sneaking down the hall
whispers
the pages turning
the leaky roof
the toilet flushing
numbers on the license plate
i' m nothing more than
the best you' ll never have
a speck on your bedroom wall
a blood red waterfall
the best you will ever have(x3)
your dead things are locked up inside
blow smoke rings straight back in time
roses floating out with the tide
dance and sing under gunfire
open wings slowly take flight...
around these parts a fly can live
a fly can live a thousand years
but a man cannot die soon enough, true enough
a smiling drunk nursing a glass of milk
a girl with a face like prison bread
over the kitchen noise i hear them howl at me
a scabby ketchup bottle and a two-dollar bill
i guess its time to pay the bill, but you know i never will
i'm hungry still...
run away run away run away run away
mercy killing on the way
never thought i'd hear you say
falling to your knees and pray now
run away run away run away run away
mercy killing on the way
never thought i'd hear you say
falling to your knees and pray now
in this crowded place i could swing a cat
and not even hit a soul...
it's just the lonely vacuum of human black holes
and i'm as dry as these thirsty trees
with big city thoughts in the dirty breeze...
promising to set me free
"waiter, check please..."
iyisiyle kötüsüyle 6 sezonu, onlarca bölümü geride bıraktığımız lost dizisinin son bölümü 23 mayıs 2010 itibariyle yayınlanacak. dizinin sonlanmasının ardından onlarca teori; cevaplananlar, havada kalanlar vs. vs. ama bir tek şu soru diziyi izleyen izlemeyen pek çok dimağda yer edecek.
sahi bir lost vardı ne oldu ona?
ekşi sözlükte herhangi bir entry nin altındaki paylaş butonunun üzerine geldiğinizde çıkan kelimeler topluluğu. tamam paylaşalım da neden adamlarla. arkadaş ben belki hatunlarla paylaşmak istiyorum sana ne. neden zaptırapt altına alıyorsun insanı.*
moderasyon kutlamadı ama ben burdan üzerime düşeni yapmak istiyorum.
--spoiler--
merhaba arkadaşlar,
tsl 2009-2010 sezonu şampiyonu bursaspor u yürekten tebrik ediyoruz. takıma ve taraftarlara önümüzdeki sezon şampiyonlar liginde başarılar diliyoruz.
--spoiler--
2009-2010 futbol sezonu son maçında büyük sevinç yaşayan fenerbahçeli söylemi. hatta şöyle bir diyalog da var:
- şampiyon olduk şahitlerim var!
+ hasiktir lan.
- valla olduk diyorum. trabzonspor maçının son dakikalarıydı. maç 1-1 berabere devam ediyordu. o sırada anons devresinden 2-2 2-2 anonsu geçti. sonra hakem düdüğü çaldı. maç bitti. stada girdik futbolcuları omuzlarımıza aldık, onlarda bize imzalı formalarını verdiler. hatta bazı arkadaşlar timsah yürüyüşü yaptılar. sonra...
+ ee sonra
- sonrası ya işte bu alçak anonsçu yanlış anons yapmış onu duyurdular. meğerse bursa şampiyon olmuş, neyse sonra biz futbolcuları indirdik omuzlardan, onlarda formaları geri aldı zaten. ama o timsah yürüyüşü yapanlar çoktan çıkmışlardı stattan.
+ eee
- işte onlarda kadıköy vapur iskelesine kadar devam etmişler. durduran olmamış garipleri...
17 kere şampiyon olup 19 kere kutlayan takım. 1970-1971 sezonu ve 2009-2010 sezonlarının son maçlarında şampiyon olduğunu sanıp çığlık atmış kah sahada tur atmış yeri gelmiş sahte şampiyonluğu timsah yürüyüşü yaparak kutlamış takımdır.*
istanbul daki son günlerimde galatasaray lıya yakışmayacak bir hareket yaptım; 20 lira olan bilet fiyatından da faydalanarak 20 mart 2010 fenerbahçe gaziantepspor maçı na gittim. maçtan önce fenerbahçeli arkadaşla fenerium un önünde buluşup beraber stada girmek için sözleştik. benim stada geç gelmem neticesinde arkadaşın beklemeyip çoktan stada girmesi sonucu maça girmekle eve gitmek arasında bir teredüt yaşamadım değil. neyse sonra benim gibi ucuz bilet sahibi fenerbahçelileride peşime takarak otoparka daldım. hayır anlamadığım ben galatasaraylıyım adamlar bana soruyor;
- hocu migros tribünü nerde?
hayamunooyum sanki ben fenerbahçe liyim. gelin dedim bu taraftan. bazı sığırcanlar atladı tabi hemen peşimden, ben de bunların da bana güvenerek peşimden geldiklerini görünce daha bi gaza gelip koşun koşun takımları okuyorlar maç başlıyacak dedim. neyse sonra tükrük köftecilerini ve bozuk parayı polislerin aldığını iddia eden çekirdek satmaya çalışanları atlattıktan sonra istiklal marşımızın okunmasıyla beraber ilk güvenlik kontrolüne girebilmek için oluşturulan kuyruğa eriştik. (üstünüzde ne kadar yasak şey varsa elinize alın avcunuza bakmıyorlar)
kadrolar açıklanırken o gün gazetede okuduklarımın da yardımıyla fenerbahçe kadrosu hakkında kuyruktakilerle ileri geri konuşup ahkam kesmekten de kendimi alamadım.
- hoca guiza yı yanlız oynatıyor. yanına adam vermeli. adam yanlız kalıyor.*
- lugano ilk onbirde kesin bi gol atar abi kesin.**
güvenlik kontrolünü atlatıp merdivenlerden çıktıktan sonra kapıların önünde biriken insanları geçmek için bazı tiplerin canlarını tehlikeye atarak duvarın üstüne çıkıp ilerlediğini görünce gerçekten fenerbahçenin psikopat seyircilerinin olduğu bir tribüne geldiğimi fark ettim. neyse sonra stada girdim. bir galatasaraylı olarak deyim yerindeyse ağzım açık kaldı. kıskanmamak elde değil gerçek anlamda fenerbahçe stadı muhteşem olmuş. resmen büyülendim.
stadı görünce yaşadığım ilk şoku atlattıktan sonra arkamı stada dönüp maçı izleyen kalabalığı yararak yan yan ilerlemeye başladım sonra ayakta durabilecek boş bir yere ulaştığımda burası neden boş acaba demeye kalmadan amigoların önünde olduğumu davulun kulağımda patlamasıyla farkettim. hayır maçı izleyemeyecek olduğuma mı yanayım, yoksa staddaki en hareketli tribünde en psikopat adamlarla burun buruna olduğuma mı?
on dakika civarında orada takıldıktan sonra amigolara yukarıdaki tipleri gösterip
- hoca bunlar niye bağırmıyorlar. diyerek gaza getirdim* ve yardımlarıyla beraber yukarıdakileri hareketlendirmek için üst koltuklara doğru ilerledim. gerçekten zor dakikalardı. sürekli küfür ediyorlar sözlük. her küfürlü tezaruhatta yan taraftaki bayanlarında verdiği cesaretle fazlada sesimi yükseltmeden,
- şş bayan var beyler ayıp oluyor
diyerekten küfürleri bi nebze de olsa ertelemeye, geçiştirmeye çalıştım. hayır ben bayan var diyorum. bayanlar daha fazla bağırıyor. fener haftaya aslan .ikecek mi ararsın, analara taklalar attırmalar mı ararsın. gerçekten hiç terbiye kalmamış sözlük. gerçekten. bir de şöyle bir tespitim var; adamlar normal tezarühat edilince desteklemiyor, ya galatasaray a söveceksin yada ayağa kalkmayanı galatasaray lılıkla suçlayacaksın başka bildikleri yok. ha ben oturdum bütün maç ama ben zaten galatasaray lıyım.*
maçın ilk yarısı bitince stada beraber gelmek için sözleştiğim arkadaşa telefonla ulaştım. bi süre karşılıklı olarak telefona çemkirmek suretiyle anlaşmaya çalıştık. daha sonra amigoların yanında olduğumu söyleyince kal orda ben geliyorum cevabını aldım. evet bu tam da beklediğim cevaptı.
maçın ikinci yarısında nadir gelişen antep ataklarında içimden gol olmaması için dua ettim. çünkü antepin gölüyle beraber yaşayacağım sevinç ve tribündeki o kadar sarhoş psikopatı düşünecek olursak, ali samiyen deki gibi tribünden atılmak için dua ederdim zira bu adamlar yunanlıya yapmayacakları şeyleri yaparlardı bana eminim.
ilerleyen dakikalarda fenerliler küfürlerine devam etti. her kanım sarı lacivert dediklerinde arkadaşıma dönüp sessizce kırmızı dedim. onlar her galatasaray a küfrettiği yerde ben fenerbahçe dedim.* sessizce giydirdim sözlük napıyım dayanamadım artık bu kadar da olmaz. bir iki tanesi kıllandı galiba sürekli beni gösterip
- hey sen neden bağırmıyosun? dediklerinde resmen hayatım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti.
maç bitip sağ salim eve ulaştığımda gerçekten çok şanslı bir insan olduğumu anladım sözlük.
zall ın 7777777 numaralı entry i girecek yazara bu sefer ne vereceği merak konusudur. 7777777 numaralı entry i girme savaşları henüz başlamadan bir tespitte bulunmak istiyorum.
01.12.2009 02:03 itibariyle 6666666 numaralı entry girilmiştir.
14.03.2010 14:41 itibariyle ise 7528991 numaralı entry girilmiştir.
aradan geçen zaman ve entry farkını hesaplayarak;
862325 entry girilmesi için 103 gün 12 saat 38 dakika geçmiştir yani aradan geçen zaman içerisinde
1 entry girilmesi için geçen ortalama süre 10.32 saniyedir.
7777777 numaralı entry girilmesi için kalan entry sayısı ise 248786 olup
bu entry girilmesi için gereken süre 29 gün 17 saat 14 dakika 42 saniyedir.
yani 13 nisan 07:56 gibi zaman ortaya çıkıyor.
tamamen matematiksel verilere dayanarak yaptığım bu hesabın tutma ihtimali ise
yedinci nesil yazarların sözlüğe kattığı hayvanımsı hava,
zall hava yollarının yaptığı beleş uçuşlar,
canciş kankiş yazar nick altı yalama timi,
7777777 numaralı entry i girecek yazara verilecek ödül,
28 marta denk gelen gs fb derbisi,
erman toroğlu nun maratondan uçurulması ve daha sayabileceğim pek çok faktörü de hesaba katarsak
yaklaşık olarak %0,00134257658 gibi bir oran olup tahminim elimde patlayacakmış gibi gözüküyor.
ha olurda 7777777 numaralı entry 13 nisan 07:56 da girilirse hissemi isterim şimdiden belirteyim.
alice harikalar diyarında nın 1976 yapımı porno-müzikal versiyonudur. bud townsend in yönettiği film, kimi temel değişiklerle lewis carroll un romanının hikaye örgüsünü aynen takip etmekte. söz konusu bir porno film olduğu için alice i oynuyan aynı yıl playboy da boy gösteren ve büyüleyici güzelliğiyle filme izlenebilirlik katan kristine debell.
bu uyarlamada karşımıza çıkan karakterler romandakilerle aynı ancak tüm eylemler seks merkezli. örneğin çılgın şapkacı ile geçirilen çay saati aslında alice in oral seks yapmayı öğrenmesi üzerine. yani bu yapımda alice in harikalar diyarındaki macerası genç kadının tutucu kimliğini kaybetmesi ve cinsellikle tanışması şeklinde yorumlanmış.
filmin için serpiştirilmiş seks sahneleri alışılageldik bir pornoyu andırmaktan ziyade komik. hatta film yapıldıktan sonra gösterime giren versiyonunda bazı sahneler çıkarılmış. daha sonra piyasaya sürülen versiyonunda ise orjinali bozulmamıştır. bu da filmin hayranları arasında bir ikileme sebep olmuştur. bazı hayranlar pornografik sahnelerin yer almadığı kimilerine göre edepli versiyonunu tercih ederken kimileri tahrik edicilikten uzak bu çıplaklığı komik bulmakta ve gerekli olduğunu düşünmekteler.
film bütün bu çıplaklık tartışmalarına rağmen komik erotik göndermeler (çılgın şapkacının şapkasının boyutu, humpty dumpty nin dikilmekle alakalı sorunu ve kırmızı kraliçenin alice in kafasını neden istediği...) barındırmakta. ayrıca tahmin edebileceğiniz üzere bir porno film söz konusu olduğundan oyunculuk gerçekten kötü. ama bu kara mizah bile filmi izlenebilir kılmakta.
film bütün pornografisi ve masalsı havasının yanında aynı zamanda da bir müzikal. hollywood müzikalleri gibi karmaşık bir kareografi beklemeden izlenildiğinde dans sahnelerinden memnun kalmanız gülüp eğlenmeniz mümkün.
kısaca yönetmen bud townsend, herkesin farklı yorumladığı bu masalı alice in cinsel uyanışı alt metniyle değişik tarzların karmaşası içerisinde harmanlayarak kült mertebesinde bir filmde ortaya çıkarmış.