(bkz: bugün allah için ne yaptın) sorusunun alternatifidir. amerika ve onun ortadoğu kolu israil'in boy boy şirketlerinden bol bol mal ithal ederken, kullanırken, ülkenin topraklarını kiralarken veya satarken, islam için amerika yakınlığını düşünen insanlar çevremizde bulunurken, bu insanlara allah için ne yaptın diye sormadan önce çocuklarımızın geleceği için önce bu soru sorulmalıdır zannımca.
israil'in insanlara neler yaptığını ve toprak satın alma politikasıyla filistini ne hale getirdiğini görmek için televizyona şöyle bir bakmak yeterliyken bu soruyu kendine soranda diğer soruya göre daha büyük bir etki yaratması beklenmelidir ama boş bir bekleyiştir elbet.
bize yumurtanın kararıp yumuşayabileceğini öğreten reklamlardır. ünlü dişhekimleri çıkar ve malum diş macununu över. 3 bölüm halindedir;
1)yanlış macunu kullanıp dişleri kötüleşen kişi
2)doktorun önerme kısmı. ''ipana kullansaydın böyle olmazdı'' der mesela.
3)kişinin mutlu bir şekilde güldüğü an. arkadaşları arasında rezil olmaktan kurtulmuş, fayans gibi dişleriyle parlamıştır.
sabah ne zaman trt1 i açsam karşıma çıkan dizidir. kralların, prenslerin, majestelerin havada uçtuğu bu dizi kore tarihini anlatıyormuş meğersem. benden de başka kimsenin bilmediğine inanamıyorum. jumong diye bir prens var falan. hani trt haberlerden sonra yanlışlıkla açık kalınca hemen ekranı çekik gözlüler bürüyo ya, o dizi işte be.
biyolojiktir, bünyevidir. yadırganmaması gerekir. sağda, solda, parkta, sinemada, kafede ani türeyiş gösterirler baharlarda çiftler. arada kalanlarda ''noluyoz lan'' edasında arayışlara girerler falan. ama gel gelelim ki bahar sevgilileri, yazın kuraklığına, pilajına, sahiline, bikinisine, yazlığına dayanamaz yaz ortası en geç biter genelde. olsun ama ne tatlılar di mi sevişsinler işte.*
''... öldü be abi'' şeklinde gezen sürekli popüler şeylerden hemen sıyrılıp kendine özgü bir havaya büründüğünü sanarken bu şekilde bulunan insanlar topluluğuna dalan bir kişinin sarf ettiği söz öbeği.bunu söylerken ağzın çemçük şekline bürünmesi,bir elin havada bulunması makbuldür. ama bunların en çok üzerine çalıştığı konu ''metallica öldü be abi'' dir. en iyi onu söylerler.
(bkz: nirvana öldü be abi) (bkz: beatles:öldü be abi)
otobüslerde; çift taraflı yazan ve bize acil durumlarda çıkışın camdan olmasını öğreten yazıdır*. sürekli 'ışıkıç tadmi' şeklinde tersten okunan bu yazının neden dışardakilere de bu bilgiyi verdiği ayrı bir muammadır. ama biz otobüsten aldığımız bilgiler ışığında, elimizde imdat çekiçlerimiz kötü bir durumda* çıkışa ilerlemek üzere bekliyoruz.
hastanelerde; sürekli kilitli olan dönemeçli merdivenlerin olduğu yerdir. ''bu ne çelişkidir?'' diye sordurur insana kilitli olması. hep inşa edilir bu bölme ama bir yerde bir kere açık olduğunu görmedik.
istanbul'da istiklal caddesi'nin üzerinde bulunan garip isimli lokanta. camında asılı olan yemekler de menkul kıymetler gibi fiyatlanmış olmakla beraber kimin aklına böyle alakasız isimli bi lokanta açmak geldiği de merak konusu. üstelik gayet de ciddi bi lokanta hiç borsa isminden ironi yaparak dikkat çeker, espri yapar gibi bi halleri de yok. hayret.
galileinin bulduğu bu yasanın tanımı şu şekildedir; 'bir cismin edindiği hız,hızlanma ve yavaşlamaya neden olan dış etkenler ortadan kaldırıldığı sürece sabit kalır.' bunu böyle söyleyince çok teorik ve havada kalıyor tabi ancak antik çağdan beri dünyanın dönmediğini iddia edenlerin ''eğer dünya dönüyor olsa idi güneş çevresinde bu dönüşünü hızlı yapmak zorunda olacaktı ve bu da havadan yere taş bıraktığımızda bu taşın metrelerce öteye düşmesini sağlayacaktı.'' söylemlerini çürütüyordu. en basitinden tren de gayet hızlı olmasına rağmen içinde bir taşı yere bırakırsak metrelerce uzağa düşmeyecektir ve bu da atalet yasasının kanıtıdır. bundan yola çıkan newton da yer çekimi yasasını keşfetmiştir.
öss'nin yaklaşmasıyla beraber gençlerde artan maneviyata sığınma isteğinin ortaya çıkardığı sonuç denebilir. o zamana kadar az da olsa dinle alakası olan genç bir anda cumalara gitmeye, namaz falan kılmaya başlar. sürekli öss'ye yönelik dualar edilir, uhrevileşilir, dinle ilgili esprilere pek gülünülmez.
bu bir dönemdir. amaç olan üniversite elde edildikten sonrası kişinin takdirine kalır elbette iman doluluk. ancak; bu takdir genel olarak bir miktar şükürdür. akabinde özel dönemden çıkılıp genel hayata geri dönülür ta ki bir diğer isteğe kadar.
yapılması durumunda dinen veya vicdanen kişinin sorumluluk duymasını gerektirmeyecek* olan eylemlere verilen ad. misal; tuvalete gitmek, bakkaldan ekmek almak, çalım atmak, atari oynamak** vs.
birtakım kızların söylediği;
''ay erkek göbeksiz olur mu azcık olucak''
''ay sarışın erkek olur mu hiç sevmem''
''saçları yanlardan biraz açılmış olucak''
''renkli gözlü erkek mi olur''
''ay birazcık tüylü olucak canım''
''ıy kas hiç sevmem badici gibi iğrenç''
sözlerini birleştirdiğinde hiç de bakılmayacak bir tip çıkar ama yine de bu sözler söylenir nedendir bilinmez.işte göbekli erkek ilk önermedeki sözü sık sık duyarak daha da göbeklenendir.
bu çağ bir çeşit aydınlanma, her şeye farklı gözle bakma, tekrar ele alma çağıdır. bu çağın insanları öncelikle feodal rejim olarak gördükleri ailelere iç isyanlarla kendilerini belli ederler ve sözümona despotizme karşı ilk hareket olarak belledikleri 'kapı çarpma eylemi' tam olarak bu çağda patlak verir.
insanlığın ne idüğünü bilmediği, buhran, melankoli ve platonizmin hat safhaya ulaştığı bu dönem erkeklerin spiderman olup düz duvara tırmandığı, kızların 'büyümüş de küçülmüş bayan' oldukları,* egonun cinsiyet odaklı çalışmaya başladığı dönemdir.
yine her çağda olduğu gibi sınıf sistemi de ciddi anlamda kendini gösterir bu dönemde. ilgiyi toplama amaçlı burjuvazi gözükme isteğine bürünen proleterler, üretimi(ders çalışmak) bırakıp elit gözükme çabasına dalarlar. marka telaşı ailenin çok iyi olmayan durumundan daha önemli olabilir ve savunma mekanizması ''beni anlamıyolar'' olabilir.
her şeye rağmen duyguların en uç yaşandığı, ilgi görme odaklı da olsa,hormonal değişimden de olsa dertlerin 'harbici' dert olduğu çağdır ergenlik çağı. o zamanki dışlanmışlık hissi, o zamanki bilgeçlik veya o zamanki kadar yakışıklılık hissedemeyiz hiç bi zaman kendimizde.
genital bölgenin aileye çarptığı kapı bu çağın azgınlığının yavaş yavaş sönmesiyle beraber tekrar açılacaktır ve yumuşakça açılıp kapatılabilme öğrenilecektir er ya da geç. temennimiz er olması tabi ki.
bir insanı gerçek anlamda yenebilen ve bu sayede girdiği evde hunharca uçabilme hakkını kazanan böcek türüdür. böceğin kabı olan kitin bu hayvanda tavan yapmıştır ve terlikten sert olduğu ispatlanmıştır. özele inmek gerekirse vakt-i zamanında öldürmeye çalışırken elimi sakatladığım dahi olmuştur. genele çıkmak gerekirse de bu böceği öldürmenin ödülü osuruk kokusu olmasından ötürü osuruk böceği olarak adlandırılmaktadır.
