zamanında galatasaray da çok konuşmuştu ama tıpış tıpış olimpiyat yollarına gitmişti. bu konuşmalar gündem yaratmak dışında bi amacı olmayan safsatalar. kimsenin gaza gelmesine gerek yok. ayrıca oldu da geldiler. gelsinler arkadaş, bizene. yapsın adamlar maçını gitsin. aynısını inter ile milan yapınca oluyo da galatasaray ile beşiktaş yapınca mı olmıcak.
yaşamak.. nedir ki yaşamak bir amacı olmadan insanın. günlerden doğum gününse ve sen yalnızsan, kimsen yoksa, kalabalık içinde yalnızsan. sevgilin sana doğum gününde hayatı zindan ettiyse, nedir ki yaşamak ne anlamı vardır yaşamanın. insanın dünyaya geldiği gün mutlu olamamasımıdır yaşamak. insanın yaşlandıkça yalnız kalmasımıdır. insanın hıçkırıklarla ağlaması mıdır yoksa gözyaşlarını utancından içine akıtması mıdır yaşamak. nedir yaşamak sordum herkese. mutluluktur dediler. mutlu değilsen yaşamak nedir ki, doğmuşsan kimene ki, yaşıyorsan kimene ki..
belki, bana kızacaksın.. ne biçim insansın sen diyeceksin.. ama deme ne olur, ben sana çok aşıktım. hayatımda kim olursa olsun ben hep seni düşündüm, sana ulaşamayacağım diye düşünürdüm hep.. seni hep başkalarında aradım, kimisini bir gecede tanıdım kimisinin yalan bakan gözerine kanıp ağzından çıkan lafları bir sene bekledim, hepsi aynı sonla bitti. "hiçbiri sen değildin"
bu kadar korkak olduğum için kendime kızıyorum, sen gözümün önünde dururken ben seni aradım bir ömür boyu. bütün geceler seni düşünerek bitti, bütün sabahlar sensiz başladı.
ama artık bitti sevdiğim, sonunda seninim seninleyim güneşim. sonunda iki ayrı bedende tek yüreğiz. sonunda karşımda boş bakışlar yalan sözler yerine bana hayat veren sözler duyuyorum, sonunda seviyorum...
ilk ihtimal sevmiyordur sevildiği kadar. ikinci ihtimal seviyordur ama o kelimenin anlamını yitirmesinden korktuğu için dile almaz içide yaşar sevgisini(bu durum karşı taraf için kuruntulara sebep olabilir). son ihtimal ise karşısının sevgisine inanmıyordur yüzüne karşı yalan söylediğini görüp derin derin düşünen sevgilidir.
uçurumun kenarında kollarını açmış dünyayı ayakları altına alan "aldığını sanan", boğazda martılara simit atan, yoksul mahallesinde onların arasına girip poz veren, kalabalık içinde hareketsiz duran "kalabalığı akıcı kendini kalıcı gösteren", arkadaşlarıyla yanak yanağa gülen, disko da kopan, deniz kenarında semalara bakan.... insanla aynı değerde olan modeldir.
kıskançlık krizleri, güvensizlik vs herşeyi kenara bıraktığımızda gayet olumlu sonuçlar doğurabilecek bir ilişkidir. kız üniversiteli sevgilisinin yanında olabilmek için ÖSS b. k'una daha azimli çalışacak, erkek ise, kızı biraz seviyorsa oturup evinde dersini çalışacak karı kız peşinde dolaşmayacaktır. bundan ideal ilişki de yoktur. ayrıca, hele ki bu sevgililer ayrı şehirlerdeyse azim katsayısı artacak hatta tavan yapacak bir durumdur.
gün olur uzaklara gitmek istersiniz, yeni bir şehirde yeni bir hayata başlamak mesela. otobüsten inersiniz ve o şehir sevgili kokar, toprak sevgili kokar, ağaçlar ve herşey sevgili kokar. sevgilinin kokusu parfümden ibaret değildir. kalbe işleyen peşinizi bırakmayan kokudur sevgilinin kokusu. siz kaçtıkça kovalayan.