ataevler-terminal arasında yolcuları ani duruş ve kalkışları ile döven 95 numaralı güzide otobüs de bursadaki terminal otobüslerinin bir alt dalıdır. normal zamanlarda yarım saatte bir geçen bu otobüsü, belediye sabah 7.30- 8.30 arasında 10 dakikada bir kaldırma nezaketini göstermiş olsa da; ek seferlere genellikle tutunduğunuz demirlerin elinizi iğrenç kokuttuğu eski kırmızı otobüslerden koymaktadır ve bu level'de otobüs şoförünün ani fren ve kalkışlar dışında virajlarda da yolcuları birbirine kırdırma opsiyonunu açmıştır. terminal otobüsü şoförleri need for speed oynar gibi sürseler de her zaman sizin işe, okula, otobüse geç kalmanıza sebep olabilmektedirler.
Namusumsun fotoğrafı iki kişiden ve namusumsun öpücüğünden oluşur. Klasik anlamda namusumsun öpücüğü; erkeg bireyin, dişi bireyin alnına nazik bir öpücük kondurmasıyla elde edilir. Erkeg birey dişinin alnına öpücük kondururken, dişinin de gözlerini yumması makbuldür. Modern namusumsun öpücüğü ise yine aynı tarzda bir öpücüğün diş birey tarafından erkeğin alnına kondurulmasını da kapsamaktadır. Post modern namusumsun öpücüğü ise sınır tanımaz. Post modern namusumsun akımına, dişinin yine bir başka dişinin, Fatih Ürek'in Dj Bülent'in, bir emminin bir bibinin, buzdolabında 3 hafta beklemiş salatalık Karl'ın üryan Jessica'nın alnını öptüğü fotoğraflar da dahildir. Karl ve Jessica için: http://3.bp.blogspot.com/...qJYtbLc/s1600-h/laske.jpg
Namusumsun fotoğraflarının günümüzdeki en yaygın kullanım alanı ise facebooktaki profil fotoğraflarıdır. Vıcık vıcık aşk yaşayan ve bunun her anını facebookta sergilemeyi tercih eden çiftlerden,"yalnızca tek profil fotoğrafımız olsun o da ikimizin sarıldığı bir fotoğraf olsun" yaklaşımını benimsemiş çiftlere kadar uzanan geniş bir kullanım alanına sahiptir. Namusumsun fotoğrafı genellikle ilişki içerisinde olan çiftimizin açtıkları ortak facebook hesabındaki profil fotoğrafında kullanılır. En efektif kullanım alanı ise dişi bireyin facebook hesabıdır. Nitekim, dişi bireyin "namusumsun" fotoğrafını profil fotoğrafı olarak kullanmasıyla, erkek birey dişimizin facebook listesindeki kişilere, "O benim namusum!!! Ona göre haa!" şeklinde gözdağı verme olanağına sahip olmaktadır.
güzel bursamızı geçen hafta terk eyleyip memleketine dönmüştür. mükemmel bir dost, yoldaş ve gılbıyık olması nedeniyle ardında bıraktığı boşluk büyüktür. bu boşluğu msn penceresinden kapatmaya çalışsak da maksimum faydaya ulaşamamaktayız.
şu an çizerlik faaliyetlerini evlerinin bodrumunda rutubet içerisinde gerçekleştirmektedir. rutubet nedeniyle, hangi teknikte çizim yaparsa yapsın suluboya etkisi yaratacağından eminim. ayrıca bu zor şartlar altında çizim yapıyor olması, onun ilerde ünlü bir karikatürcü olacağına, tüm karikatür yarışmalarında hep birinci, hatta en birinci olacağına yönelik inancımı artırmıştır. ileride ödülleri götür götür yaparken "ben ne zorluklar içinde yükseldim de buralara geldim. hep sustum, hep çizdim ben. o yüzdendir bohem bir felsefeciye benzemem" demesi muhtemeldir.
terminale seni yolculamaya geleydim, bütün yaz züppelik edip yemediğim karpuzlardan bir dilim getireydim, arkandan sanatsal teknikten alınmış çini mürekkebimi dökeydim, hatta açaydım kollarımı dur gitme diyeydim... yine de gider miydin? bence giderdin.
geç bulup erken kaybettiğimsin. sonra konuşalım, burda konuşalım.
beklenmedik bir anda gürler ve korkutur. ardından top atıldığını da duyarsanız korkunuz iyice artar. bana öyle oldu. hala tırsıyorum. dünyanın sonu gelmiş olabilir.
http://jokerler.blogspot.com/ adresinden hizmet veren, kendilerine jokerler diyen iki hatunun hazırladığı ve yayın hayatını geyik çevirmeye adamış eğlenceli, ama gururlu, ama mağrur blog.
60lı yıların tutunamamış ABDli saykodelik rock gruplarından birinin klavyecisi gibiydi. Sanki bir anda 21. yüzyıla ışınlanmıştı ve adapte olamıyordu. Adımları aksak, yürüyüşünde hep bir tedirginlik vardı. Bezgin görünürdü ama gerektiğinde kullandığı bir deli gücüne sahip olduğundan eminim. Omuzlarını öyle bir düşürüp yürürdü ki elleri yere değecekmiş gibi gelirdi. Üzerindeki yakası paçası sarkmış sweati uyurken de o sweati üzerinden çıkarmadığını belli ederdi- eğer uyuyorsa. Ne hep giydiği sweatin ne de saçının, gözünün, teninin rengini bilirdim. Çünkü o anlam veremediğim bir biçimde sadece girydi. Yağdan ağırlaşmış saçlarını yandan ayırırdı. Saçlarının bir kısmı emo gibi suratının yarısını saklar, diğer kısmını ise kulağının arkasında tutmak için büyük bir özen gösterirdi. Saçını kulağının arkasına alma işlemini ise hep kapıdan içeri girerken gerçekleştirirdi. Aslında tüm hareketleri bir rutin içerisindeydi. Kapıdan girişi, çıkışı, hep aynı noktada durup kafasını kaldırması ve beni korkutan bir biçimde katatonik gibi bana doğru bakması. Ve her beş dakikada bir bu saykodelik yolculuğa çıkması. Çok mistik bir adamdı. O kadar mistikti ki yalnızca bana göründüğünü düşündüğüm anlar olmuştu. Özellikle hep aynı rutin içerisinde gerçekleşen bu saykodelik yolculukları esnasında.
Bu gizemli adam Uludağ Üniversitesi veterinerlik ve iktisadi idari bilimler fakültesi arasındaki Assos Cafenin bir çalışanı. Tek kaygısı oradaki masaları temiz tutmak gibi görünse de aslında çok derin kaygıları var. Dünyanın en gizemli adamı o. Yolunuz düşerse gidin, görün. Tabii yalnızca bana görünmüyorsa.
ders: kimya
okul:ttal
hoca:ahmet kumbasar
azarlananlar: derste çubuk kraker yiyen ve krakeri arka sıradakilerle uzatan öğrenciler
azar: biri çıkarıyor, öteki arkaya uzatıyor, diğeri ağzına alıyor. ne yapıyorsunuz orda anlamıyorum ki...
siyasal bir simge olan türbanı, özgürlük yaftası altında kafasına takarak tüm kadınları aşağılayan ve kısıtlanmışlığı temsil eden zihniyettir. nerde taktığını geç; sana, bana ya da kendine mi taktığı da değil, zihinlere yerleştirdiği imge önemlidir.
bina arkasında gerekli teçhizatı bulamadıklarından mıdır nedir, uludağ üniversitesindeki telefon kulübelerine bir kutu toplu iğne bırakıp, artık mutasyon için bu mekanı işgal eden ve telefon kulübesinden sonra ya cemaat evine ya da feto yurduna gidecek olan şahsiyetlerdir.
önce kenarlarını sonra ortasındaki portakal marmelatlı kısmını son olarak da paketin içinde kalan kıtırlarını tüketmek gereken sevimli mi sevimli, leziz mi leziz bir eti ürünüdür.
son dönemlerde işçi partisi yoğunluğu sezdiğimiz üniversite topluluklarıdır. ne zaman ki parti propogandasının bir alt türü olmaktan uzaklaşırsa, bir üniversite topluluğu niteliğine bürünebilir.