bugün farkettiğim gerçek. ana bacı edebiyatı mı desen, lut kavmi yakıştırmaları mı desen, nereye baksam ahlak polisi görüyorum. bu tarz entrler giren insanları görünce gözümde 35 yaşında işsiz bekar ve evinde sinirli bir şekilde avuçları terleyerek, sinirden hızlı hızlı nefes alıp vererek klavye tuşlarına sert sert basarak nefret kusan gereksiz bir varlık canlanıyor.
"izmirde" olacak o, atom parçalamadan önce yazı yazmayı öğrenilmesi gerek bence. ve ülkemizdeki insanlar ne zaman ana bacı edebiyatını bırakacak merak ediyorum. sonuç olarak 25-30 yaşındaki bekar dindar yazarları rahatsız eden görüntü.
şahsen her zaman sahaftan alırım. eski kitapların güzelliği başka oluyor ya, ve sahafta ucuza satılıyor bu da iyi bir sebep sahaftan almak için. ve bazen kitapların aralarında notlar, kurumuş çiçekler ya da önünde/arkasında yazılar oluyor. bu benim bayağı hoşuma gidiyor.
en acı çektirici olduğu düşünülen ölüm şekli. tahminimce sinirler tamamen yanana kadar veya boğularak ölene kadar acı çektirir. çok fenadır. tabii yanmak ve ölmemek de kötüdür en az yanarak ölmek kadar.
hahahaha. her sabah uyanıp, temizlenip, adaleti aramak için, insanlara ve kendisine iyi davranmak için, doğayı korumak için illa bir dine ve onun günahlarına sarılmak zorunda olacak kadar aciz ve kötü kalpli insanlara da selam olsun.
ben yemedim ama sınıf arkadaşımı iki kulağından tutup bir yukarı bir aşağı sarsmıştı ilkokul hocam hatırlıyorum. şu an bir öğretmenin böyle bir şey yaptığını düşünemiyorum bile.