Bugün itibariyle sözlük macerasını noktalayacak yazar. Entryler açık kalsın, özelllikle Türk Halk müziği için olanı güzeldir tavsiye ederim.
Gitmeden önce bi şeyler daha söyleyeceğim; sitedeki çoğu yazar benim yaşlarımda, arada liseli ve otuzlu yaşlarında insanlar da var tabi.
Yeri geldi bi şeyler öğrendim yeri geldi "Lan bunu bi insan nasıl yazabilir?" dediklerim şeyler de oldu. Ama bazı şeyler çok çabuk değişti.
Bu sözlüğün bana gösterdiği en önemli şey yeni bi jenerasyonun geliyor olması. Lise 1'den 35 yaşına kadar olan bi internet jenerasyonu.
"Sen rahat uyu şehidim." yazan ve Kurtuluş Savaşında yapılan savaşları bilmeyen bi jenerasyon.
"Bu ülke yıkılmaz yea." diye yazıp berkecan üniversitesinde çalışmadığı için üçüncü senesinde de kalan bi jenerasyon.
Bilemeyebilirsin, okulu geçmek zorunda değilsin ama "Vatan sana canım feda." demenin vebali altına girme. Önce işini iyi yap; öğrenciysen de çöpçüysen de, sonra de. O zaman daha rahat duyulur sesin.
Umarım birkaç kişi ne demek istediğimi anlar ve çevresinde de varsa böyle bi kişi anlamasına vesile olur.
Kalın sağlıcakla..
"Yüzyıllardır Harbiye bu orduya şan verir,
Çıkardığı dehalar semalara yükselir,
Baştan başa tarihtir mektebin her zerresi,
Sarsılmayan azminle çelik kalalar erir.."
"Arifin Halini Tarif Ne Hacet
Efsane Sözlerden Eyle Feragat
Hani Nerde Göster Sahip Keramet
Böyle bir acayip devran bulunmaz,
Ali Çoktur Şah-ı Merdan Bulunmaz.."
"Delilik şüphesiz aptallıktan iyidir. Delilik var olmuş bir zekanın yok oluşudur; aptallık, var olmamış bir zekanın var olmamağa devam edişidir.
Deliliğin hiç olmazsa mazisi şanlı. Aptallığın şerefli bir tarihi bile yok.."
Ben anlamıyorum ya. Şimdi bunu gören adam hala Türkiye'nin Hollanda'ya güçlü bir cevap verebileceğine inanıyor mudur? Cevap verip vermemesini geçiyorum.
Olum sen hala binebilirsen hollanda malı metrobüse biniyosun, binebilirsen diyorum. http://m.radikal.com.tr/t...eferden_kaldirildi-932154
Ha binmedin arabanla gittin benzinini shell'den alıyosun. Bugün ithal ettiğin yüzlerce şeyin ortağı o ülke lan.
Eskiden içmelere gidilirdi bunun için. Mantığı da şu;
içmelerin yolları taşlıdır ve at arabasıyla gidilerek vücudun hareketi artırılmış olur.
içmeler sıcaktır ve kaslar gevşer. Taşın hareket etmesi için yol açılır bi nevi.
içmelerde bol su içilir ve idrar üretim hızı artar, oluşan idrar taşın kanalda hareket etmesini sağlayabilir.
Sonra taş düşerse düşer. Düştü mü' Taş düşüren şifa'.
ideal hareketlerden birini ekleyeyim; ayak parmak ucunda yükselip topuklara düşme hareketi.
içindeki malzeme tükendiği zaman, malzeme yerleştirmeye gelen insanlar kapısını açıp ürünleri yerleştirir ya; o zaman kendimi bi garip hissetmeme vesile olan makinedir.
Az önce bana akıllı akıllı kek veren yavru şimdi gövdesi açık, bir operasyona meze oluyor. Açan adamlar da barça psg muhabbeti yapıyor.
Ya 22 bölüm olmuş, hala tek bir olay üzerinden dönen dümenler mevcut. Diziyi sevdiren karakterler de olmasa, mesela yaşar-coşkun-alyanak, çekilecek gibi değil.
Bu nasıl bir görüntü yönetmenliği; adam telefonla konuşmak için ıhlamur bardağını masaya bırakıp çıkarken ne oluyor da oluyor bardak elinde beliriyor. Ulan içme bari. Bu millet salak değil.
Tavsiyem; diziye eklenecek sürpriz iki üç karakter ve dikkat edilecek çekim unsurlarıyla tekrarları bile reyting meyting dinlemez.
Edit; amcam yaz dedi yazdım ulan adamın bi dizisi var daraltmayın.
Ya bu istek aslında uzun yolu sevmekten geliyor ama bir sebep daha var kanımca.
O da koltukların arkasındaki o perdeli mor ışıklı alan. Ulan orada yatması nasıl da zevkli gelir adama diyorum içimden hep; çünkü orayı görüyorsam yoldayım demektir. Uykuya da açımdır. Uyuması ne datludur lan.
Tabi tek.
Bu tür havalarda kontrolü, hırçın bir köpeği tasmasından tutmakla eşdeğer olan tente.
Döngüsü vardır; yağmur birden bastırır ve siz yol kenarında şemsiye satan bi adam görüp şemsiye alırsınız. iki gün sonraya şemsiye dayanmaz, yağmur birden bastırır ve siz yol kenarında şemsiye sat...
(bkz: nardugan)
Her yıl 21 aralık'tan sonra ilk dolunay'da kutlanan türk bayramı. 21 aralık gecenin yenilmeye başladığı gündür ve bu günden sonraki ilk dolunayda da yıl başlar eski Türklerde.
Kelime olarak 'nara', moğolcada güneş anlamına geliyor. Yani nara-dugan; güneşin doğumu temalı bir bayram nardugan.
Burada da Türkmenistan'da ayaz ata'yla nardugan kutlaması;
Yükselmelidir.
Bir tarafta arap sevdası, diğer tarafta da tatlı su hümanistleri; iki taraf da unutmuştur türk töresini.
insanlara biraz garip gelebilir kendilerinin 'Türk' olduğunu söylemek; sebebi kendilerini milliyetçi olarak tanıtan tayfalar.
Asıl milliyetçi, diğer insanları kendisine özendirebilen milliyetçidir.
"Üze teŋri basmasar asra yir telinmeser Türk bodun iliŋin törüŋün kim artatı udaçı erti"
(Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini, töreni kim bozabilecekti?)
Çevre ve Bayındırlık bakanlığına göre bina yapılmamış.
Acil çıkış yönlendirmeleri yok;
(http://www.ilkisguvenligi...ikis-Isikli,LA_610-2.html )
Bina yangından korunma yönetmeliğine uygun değil. Kapılar pvc zaten, yangına en az doksan dakika dayanması gereken kapılar. Birinci acil çıkış kapısının kulpu yok.
Bi uçurum var ülkemde. Oradan düşenler var.
Kimi düşene ambulans geliyor ve ambulansın gelmesi de marifet sayılıyor ülkemde.
ama bir türlü uçurumun kenarına çit örülemiyor..
Ne olacak lan?
Muhteşem beşli. Kanımca bu terimlerin anlamını bilenler belli bir düzey de edebiyat bilgisi sahibidirler. Bilmeyenlerin de canı sağolsun lan, sanki herkes yahya kemal.
Şiirlerin konularına göre sınıflandırılışıdır.
Epik dedikten sonra gelen "Hatta epik de Epope'den gelir, Yunancada destan anlamında." Mottosu ayrı bi olaydır.
Hem doğayı anlatması hem de -ik ekine sahip olmaması sebebiyle içlerinde pastoral bi ayrıdır, ayrıydı. Satirik şiirin agresif tavrı, bazen yüzlerce didaktik şiirin öğrettiğini anlattı tek dizede. Bakıyoruz memleket toplum meseleleri derken biz de bir kenara bırakmaya karar verdik lirik şiirleri.
Satirik şiir bizde yergi, taşlama adıyla yer alır. Pir sultan abdal'dan bir örnekle;
"Yürü bre Hızır Paşa,
Senin de çarkın kırılır,
Güvendiğin padişahın,
O da bir gün devrilir.."
Çocukluğa dair hatırlanan ince detaylardan birisidir. Hocaların özellikle Helvacıoğlu ısrarını çizebilene zevk veren sol anahtarı izler, eserlerdeki el hareketleri orkestra şefliğine yorulur.
Alamayan da olur sınıfta bu flütleri ama öyle aham şaham farkı görülmez kimseden de.
Yeşilçam'da babanın çaresizlik sembolü olmuştur flütler. Bu flüt baronları işi zamanında sıkı tutmuş ve beyazperde yoluyla insanları flüt aldırmaya itmiştir.
Vay be. Serçe parmaklarımız ulaşamazdı son çift deliklere de do notası çıkamazdı gönül rahatlığıyla flütten.
Bu arada;
Dağlar ardında bir orman varmış,
Orda bütün hayvanlar mutlu yaşarmış.
Bugün sistem şöyle gibi aslında; şimdi bi abiniz size bi araba veriyo ve diyo ki "al yavrum bu araba senin.". Araba sizin oluyor ama elinize size ait olduğunu gösteren ruhsat geçmediği sürece gönül rahatlığıyla kullanamıyosunuz. Ki herhangi bi kaza sonucu araba pert olursa başınıza geleceklerden korkuyosunuz. Ama ruhsat olsa kimse de size "Lan sen napıyosun?" Diyemez.
Şu anki sistemin başkanlıktan farkı olmadığı halde başkanlık diye tutturmanın anlamı nedir peki?
Ne padişahlık hayali ne de zenginleşme falan filan bana göre. Çünkü malum kesimler zaten ikisini de sunuyor onlara. 2023 efsanesi de saray da kitleleri gaza getirme hamleleri.
Bana göre bu sistemin asıl amacı geçmişte yapılmış olan hukuksuzluklar ve gelecekte yapılması ihtimal, ki öyle görünüyor, büyük hataların ardından başkanlığın ardına sığınabilmek.
"Aha kapı gibi ruhsatım." Diyebilmek.
Nasıl mesela? Gündemle alakalı diye küçük bir örnek.
Bundan seneler önce cemaati eleştirip şimdi 'cemaatçi' içeriye alınan iktidara muhalif gazeteciler var di mi? Peki darbe komisyonu başkanı reşat petek kim?
(bkz: darbe komisyonu başkanı/#34577598)
Bu gibi örnekler çok yani en basitinden mit tırları da var.
Yani başkanlık demek keserin diğer tarafa dönmesine, sapın elinizde kalmasına izin vermemek demektir.