çocukluk yıllarımın ritüellerinden biri. Kardeşlerim ile birlikte babamın yanına toplaşır, okunan soruya ilk cevap vermeye çalışırdık. Kendimizi ıspatlamak istercesine. Çokda eğlenirdik.
Eskisi kadar özlemiyorum seni,
Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda.
Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor.
Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
Biraz yorgunum.
Biraz kırgın.
Biraz da kirletti sensizlik beni!
Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama
iyiyimler yamaladım dilime.
Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,
Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni.
Gel diye beklemiyorum artık,
Hatta istemiyorum gelmeni.
Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.
Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum.
Benim derdim yeter bana banane!
Alıştım mı yokluğuna?
Vaz mı geçiyorum, varlığından?
Tedirginim aslında,
Ya başkasını seversem?
inan o zaman seni hayatım boyunca affetmem...
kapı zilinin yerindenmidir bilinmez, fastfoodcular, tantuniciler ( tantuni fastfood değil canım, o bir kültür), künefeci sürekli bizim evin ziline (tamda süleymen hürreme şiir okurken)basıyor. sürekli yanlış demekten sıkıntı geldi.
o değilde bir gün canımın tantuni istediği bir zamana gelecek, alacağımm elinden o olacak.
sözlük yazarlarının daha çok ofis çalışanları olduğunu varsayarsak. inşaat işçilerinin ortam ve zamandan dolayı daha az veya yok olmalarını anlamak mümkündür.
bu aralar müthiş muzdarip olunup, anlam verilemeyen durum.
Biri bana anlatsın ben nerde yanlış yapıyorum? Bunun nesi eksilenir? Bilmediğim bir adet midir bu?
Ne yani hoş gelmemiş mi?
edit: buna bile 2 eksi geldi var bir sorun.
2. edit: artı almayı beklemyorum zaten her seferinde eksilenince ne olduğuna anlam veremedim.