ne yaptığımı bilmiyorum sözlük, en son ne zaman entry girmiştim onu da bilmiyorum. yaptığım hiÇbir şeyden, gittiğim hiÇbir yerden, hatta yediğim yemeklerden bile zevk alamaz oldum. en son diyorum ne zaman bir şeyden hoşnut oldum, onu da bilmiyorum. sanıyorum bunun adı depresyon sözlük, ama neden girdim dersen onu da bilmiyorum. hani derler ya asıl hiÇbir şey bilmediğine inanan bilgedir, kendimizi kandırmayalım! bir boka yaramayacak ne de olsa... stabiliteden korkuyorum, rutine bindi mi bir şeyler orada sıkıntı Çıkarıyorum hemen. hem Çevremdeki insanların tek düzeliğinden sıkıldım, hem de yenileriyle tanışmaya istek yok iÇimde. konuşsam iÇimden gelmiyor, sussam gönül razı değil ayakları işte. bildiğim bir şey varsa o da yalnız olmadığım. şehir değiştir, ev değiştir, iş değiştir, aşk değiştir... tüketilebilir ömürlerimizde her şeyimizi Çamaşır değiştirir gibi değiştirmeye alıştık, bundan mıdır acaba artık mutlu olamamamız? her şeyin ulaşılabilir olmasından mıdır tatminsizliğimiz? velhasılkelam iki ucu boklu değnekle, battı balık yan gider kıvamında bir durum. ben ne zaman bu hale geldim bilmiyorum.
tüm kaprisleri çeker, terkedilir, yalnız kalır, barışmak ister karşı taraf kabul etmez, karşı taraf barışmak ister, hemen atlar üstüne, aşkta gurur olmaz der durur.
(bkz: yalan dostum aşk diye bişey yok)
eli kolu bağlanası, ağzı bantlanası çocuktur.
gün olurda evlenirsem, davetiyeye, düğüne 10 yaş altı çocuk getirmek yerine çocuk esirgeme kurumuna bağış yapılması rica olunur diye not düşücem.
kitap gönderilirken hayatı düzenleme ilkesi sadece içinde bulunulan zamanla ilgili değildir, siz kitapta geçen genel geçer verileri alıp günün şartlarına göre değerlendirmekle yükümlüsünüzdür. (bkz: kul hakkı yeme), denmemiştir ki yurttaşlarının parasını cukka cebe indirip oğluna gemicik alma. kul hakkı yeme demiş. o zaman yeme. ve lütfen bi zahmet götünüzden yok kuranda laik kelimesi geçmiyor, yok türbansız kadın perdesiz eve benzer gibi elementler de uydurmayın.
(bkz: oku) demiş size, düşünmüş ki siz okuduğunuzu anlayıp uygulayabilecek kapasiteye sahipsiniz.
pianist, the godfather serisi, harry potter serisi, lord of the rings serisi, eternal sunshine of the spotless mind, bigfish, charlie and the chocolate factory, beetlejuice, corpse bride, nightmare before christmas, shawshank redemption, back to the future, prestige, the count of monte cristo, schindler's list, 500 days of Summer... en az 3er kez izlemişimdir hepsini.
birazdan kasıtın ne olduğuna bağlı önerme, zira hepimiz bi miktar amerikan köpeğiyiz şu devirde, elinizde tuttuğunuz iphonedan, altınızdaki chevy'e, mcdonalds yemişliğiniz, starbucks içmişliğiniz, levi's kotunuz, nine west ayakkabınız, tommy hilfiger gömleğiniz, en kötüsünden bir kere o demişliğiniz vardır yani. ama iş tuvalet kağıdına bağlama moduna kadar geliyorsa ölün daha iyi.
yazıktır lan, elalemin piçleri hala kızları ağlatıyo ya.
kızım yapma yavrum evladım, değmez lan o sikko kimbilir senden sonra kimleri ağlatmıştır daha.
öyle bi karaktersiz işte bunlar ergenken, aman onun da elini tutcam, bunun dudağından öpcem, akılları aşağılarında a kızım.