Yani şöyle abuk subuk başlıklara yazmayayım diyorum, elvermiyor bir şeyler. Aklım mı, yüreğim mi bilemedim. Senin o bir yerinden uydurup yazdıklarına gülüp geçeyim diyorum o da olmuyor.
Mahir lan ağzına sakız ettiğin.
Destur de evvelden.
Var idiyse bir kuş
Kalbinden başka yeri olmayan vurulacak
Vuruş değil de vuruluş kilidi kırsaydı
Kendi sorgusu yüzünden ayağa kalkıyor insan
Arıyor. Yusuf bir ayna mıdır acaba?
Çetrefil, kuşku dolu, yadırgı
Ne kadar kendi oldu insan
O kadar başka
...
Gözlerini ölüm bürüdü onların
korkulu rüyalarda uyanıyorlar uykularından.
Günden güne daha cana yakın
günden güne daha yaşanacak hale gelsin diye
her gün daha sağlam
daha usta
daha kahraman ellerle onarılan yeryüzü
eskisinden dar geliyor onlara
eskisinden düşman.
Ne günün ilk ışığı
ne balık sürülerinin ışıldaması suda
ne güneşe uzanan dal
ferahlık vermiyor içlerine.
Çalınan insan emeği yaşatmaz oldu
korkulu rüyalarla uyanarak uykularından
korkunç kararlar verdiler.
Karşı koymazsak eğer
tehlikededir günlük ekmeğimiz
bacamızın tütmesi tehlikededir
evimiz, aşkımız, çocuğumuz
pencerede saksı
kitap sevgisi, insan sevgisi
tehlikededir.
Gözlerini ölüm bürüdü onların
uyumak, uyanmak tehlikededir,
tehlikededir çiçek koklamak
bardakta su, ateşte yemek
bahçede güneş tehlikededir.
Tehlikededir gözbebeklerimiz
Adana nın pamuğunu yabancılar işliyor
dokuma tezgahları tehlikededir.
izmir in üzümü, fındığı Giresun'un
Samsun un tütünü tehlikededir.
Kapanıyor fabrikalar birer birer
varımız yoğumuz tehlikededir.
Fakat korkunç kararlara ve tehlikelere aldırış etmeden
boy atan başakların şarkısı devam eder
topraktan güneşe avaz avaz.
Çatlayan tohumdaki yaşamak arzusu
her zaman galip, her zaman hür,
dağlardan akan suyun sevinci
her zaman genç, delikanlı
kabına sığmaz
Dayanılmaz
çocuğunu emziren ananın şefkatine
-yırtıcı, derin-
hilelere, ölümlere karşı gelir
memedeki çocuğun iştahı,
kudreti sonsuz,
dayanılmaz.
Ve sen gözbebeğim
sen erkek sesinle
işsiz kalmasın insanlar, öldürmeyelim birbirimizi dersin
milyonların içinden
milyonlardan ve gün ışığından uzağa götürülür,
işkence görür,
hapis yatar,
sürgün edilirsin;
sevilecek şeyler değilse de bunlar
DAYANILIR
Halbuki günden güne yaşanacak hale gelen yeryüzünde
toprağın ve insanoğlunun ümitle yarattığı her şey
çatlayan tohum, akan su,
ana şefkati, çocuk iştahı, insan tahammülü,
hayatı öven şiir,
kardeşliği söyleyen şarkı,
mücadele eden resim,
ve emekçinin yüreği, elleri, hasreti
harbe ve ölüme karşıdır
DAYANILMAZ
SERMAYENiN TALANINA AKP NiN YALANINA HALKIN HAYIRI VAR
AKP yalan söylüyor. Yeni bir anayasa diyor, yaptığı ise 12 Eylül anayasasına tadilat.
Değişiklikler geçerse 12 Eylül ün yasaları yeni saldırılar eklenerek sürecek.
Yeni anayasanın getirdiği tek özgürlük sınırsız yağma ve talan özgürlüğüdür.
AKP nin değişiklik maddeleri 12 Eylül ün kurumlarını aynen korumaktadır.
AKP nin 8 yılı nasıl zenginin servetini halkın çilesini büyüttüyse, referandumdan çıkacak evet bunu daha fazla artıracaktır.
Bizler 12 Eylül de Halkın haklarını savunmak, AKP yi durdurmak, mücadelemizi büyütmek için hayır diyeceğiz.
Ülkenin dört bir yanında yürüteceğimiz çalışmalarla sermayenin talanına AKP nin yalanına dur diyeceğiz.
14 Ağustos Cumartesi günü, yapacağımız eyleme tüm halkımızı bekliyoruz
Tarih: 14 Ağustos Cumartesi
Saat: 13:00 istanbul Halkevi buluşma 14.00 Taksim Tramvay Durağı açıklama
Bağırma Sevgili
bağırma sesinin ardında yüzün huzursuz bir tabanca gibi duruyor
bağırma kendimi kötü kurulmuş bir cümle sanıyorum
bağırma hangi aşk kendi fırtınasına dayanabilir bilmiyorum
bağırma çürük bir yalan oluyor bütün ömrüm
..........
..........
Ela gözlerini sevdiğim dilber,sevdiğim dilber
Dikerler ağacı dal benim için,dal benim için
Sılamın yolları uzayıp gder uzayıp gider
Yağıyor yollara kar benim için,kar benim için
Sazımızı ele alıp çalalım ,alıp çalalım
Çaresiz dertlere çare bulalım çare bulalım
Sabahta seherde yoldaş olalım yoldaş olalım
Bugün de burada kal benim için kal benim için
Yağan yağmur esen yeller dosta karşı giden yollar
Bülbülün konduğu dallar sararıp da solmaz imiş
Karacoğlan karasına karşı durdum belasına Bu güzelin sevdasına düşmeyenler bilmez imiş
15-16 Haziran Büyük işçi Direnişi, hakların ve özgürlüklerin mücadele vermeden kazanılamayacağını, korunamayacağını göstermiştir. Türkiye işçi sınıfı ve DiSK in bilinçli üyeleri 1970 te kendisini yıkmayı hedefleyenlerin planlarını darmadağın etmiştir. 15-16 Haziran Direnişi siyasal yanıyla işçi sınıfının sınıfsal mücadelesinde bir büyük değişimin de ciddi ve onurlu başlangıcıdır.
DiSK dün olduğu gibi bugün de emekçilerin sadece ücretini değil, toplumsal rolünü de değiştirmek için sendikal yaşamda yerini almıştır ve mücadelesini sürdürmektedir. Bu duygularla DiSK, 15-16 Haziran da ülke genelinde ve 16 Haziran günü Kartal MeydanI nda büyük bir buluşmayı organize ederek, işçi sınıfıyla bir araya gelecektir.
Kriz bahane edilerek veya sendikal faaliyetlerinden dolayı, demokratik haklarını aradıkları ve yasal haklarını kullandıkları için işten atılan, sendikaları kapatılan, sendikal faaliyetleri durdurulan, işyerleri önünde direnen, mahkeme kapılarında iş davalarının sonuçlanmasını bekleyen binlerce emekçiyle istanbul da 16 Haziran 2010 da saat 20:00 da Kartal Meydanı nda yapılacak bu buluşmaya ONUR AKIN ve BANDiSTA da katılacaktır.
Halkevciler olarak Samsun da, Adana da tutuklanan arkadaşlarımıza, halkın hakları mücadelesine sahip çıktığımızı göstermek için tüm dostlarımızla beraber sesimizi yükseltiyoruz.
9 HAZiRAN ÇARŞAMBA
Buluşma/ Yürüyüş Başlangıcı: Saat 18.45 Taksim Tramvay Durağı
Basın açıklaması: 19. 15 Galatasaray Lisesi Önü
Sosyalist Feminist Kolektif'in, kadınlar için kullanmadıkları eşyalarını değerlendirecekleri, para harcamadan ihtiyaçlarını giderebilmeleri için düzenlediği panayır.
Sözünü balla kestim adaş
Kaynağından vermek için el ele
Omuz omuza ve de baş başa
Hep birlikte atmak adımı
Topraktan pamuk çıkar gibi
Birgün hep birden
Bizim için temel ihtiyaç olan her şey AKP ve patronlar için kar fırsatı anlamına geliyor.
Sağlık tamamen ticarete döküldü.
Parası olmayana okumak neredeyse yasak.
Binbir mücadeleyle toplumsal yaşama katılan engelliler evlerine geri gönderilmek isteniyor.
Emeklilerin hiçbir şeye yetmeyen maaşlarına bile göz koyuyorlar. AKP zihniyeti, kadınları evde çocuk doğurup bakmaya, şiddete uğrayıp ses çıkarmamaya, en güvencesiz ve ucuz işlerde çalışmaya zorluyor.
Bizim başımızı soktuğumuz evlerimiz, tedavi olduğumuz hastanelerimiz, rehabilitasyon merkezlerimiz, nefes almamızı sağlayan ormanlarımız, yaşam kaynağımız su yataklarımız onlar için sadece para demek.
Bizim insanca yaşam hakkımızın karşısına plazalarının, alışveriş merkezlerinin, villalarının, üçüncü köprülerinin projeleriyle çıkıyorlar.
Emekçiler, işsizler, güvencesiz işçiler, kadınlar, öğrenciler, sağlıkçılar, eğitimciler, engelliler
buluşuyoruz. 1 Mayıs yürüyüşümüzü 18 Nisan dan başlatıyoruz.