soğuk derken kazulet olanlardan mı yoksa soğuk ülke kızları olarak rusya vs gibi ülkelerin kızları mı diye düşünülesi bir durum. bu kızlar her bakımdan kullanım açısından rahat olup, baş ağrısı yapmamaktadırlar.
arkadaşlarının tüm ısrarlarına rağmen " ilk kez olacaksa sevgilimle olsun, özel olsun" düşüncesi ile kaplı bir zihniyete sahip olan, seksi seks olarak algılamayıp, sevgili ile "aşk yapmak" olarak gören erkektir.
acıkmış insanların dağıtılan pasta çörekler ile karnını doyurmak amacı ile geldiği, erkek tarafının kız tarafından, kız tarafının ise erkek tarafından misafiri sandığı beleşçi kimselerdir.
halkımızın her şeyin b.kunu çıkarttığı gibi modernliği de ulu orta seks yapma veya önüne gelenle yatmak olarak algıladığı, kadınların ise geleneklerin yıllardır kadınlar üzerindeki baskısından hafifçe sıyrılması sonucu sudan çıkmış balık misali medeniyeti bu şekilde anlamasından dolayı ortaya çıkan sonuç.
o sırada yılların açlığını gidermeyi düşünen, hayatının aşkı ile aşk yapmayı değil de seks yapmayı düşünen ve bunun sonucu da oh iyi oldu denilesi başlıktaki duruma düşme olgusudur.
madem bu kadar tarihiniz vardı ne diye 5000 yıldır adam gibi bir devlet kuramadınız da onun bunun maşası oldunuz, aklınızı kullanmayı hiç denemediniz denilesi başlık.
bir çok bilgisiz kişilerin, insanın soyunun maymundan geldiğini savunduğundan ibaret sandığı darwin'in hala çürütülememiş teorisidir. ayrıntılı incelendiğinde gayet mantıklı geldiği görülecek, dindar kesimin de bu entryimi eksileyeceği konudur.
çocukken oynanan; topaç olarak ta bilinen fırıldağın, demir kısmının çıkarılıp, içerisine yakalanan bir arının öldürülerek konması sonucunda ortaya çıktığına inanılan vınlama sesinin arkadaş ortamında diğerlerini ezmek için kullanıldığı sokak efsanesi.
benim gibi naharda alerjisi olan insanların kaşıntıdan muzdarip olmaları göz önünde bulundurularak, parmaklarına tırtıklı prezervatif geçirip burunlarının çileden çıkaran kaşıntısını giderme eylemidir. dışarıda görüldüğü zaman iğrenilmemesi gereken bir durumdur.
bu ülkede yaşayan azınlık kesimin hala maşa olmaktan kurtulamadığını gösteren, 2 üniversite bitirmiş olmasına rağmen " okumak cehaleti alır, eşeklik bakî kalır " sözünü binlerce kez onaylatan insan altı yaratık.
mızmız, dırdırcı, hiç bir şeyden mutlu olmayan, cilve yapamayan, kazulet bir kadındır. suyu çok sever, bir o kadar da duygusaldır. tam bir anne burcudur. *
hayal dünyasındaki düş kıtasında boş boş dolanmak gibidir; eski sevgiliyi özlemek... onunla geçen her anı iyisiyle ve de kötüsüyle aşık olarak anımsamaktır onu özlemek.
kalbinin sahibinin teninin kokusunu içine çekme, ipek saçlarını okşayıp ta alnına bir buse kondurmak onun kadife gibi sesini duymak, O'na Seni Seviyorum diyebilme isteğidir.
2 sene boyunca su yüzü görmeyip, görmemişin bir oğlu olmuş ta çekmiş pipisini koparmış sözü misali saatlerce denizden çıkmayan insanın duyacağı emsalsiz his.
Yoğurdun ilk defa nasıl yapıldığına dair yeterli miktarda bilgi mevcut olmamakla birlikte Kaşgârlı Mahmut tarafından 10. yüzyılda yazılan Divan-ı Lügat-it Türk ve Balas Gumlu Yusuf Has Hacip tarafından yazılan Kutadgu Bilig adlı eserlerinde yoğurt sözcüğüne rastlanmaktadır. Yoğurdun Avrupa'da yayılışıyla ilgili ilk bilgiye Fransız tıp tarihinde rastlanmaktadır. 16. yüzyılda Fransa krallarından I. Fransuva ateşli ishal hastalığına yakalanmıştır. Hiçbir doktorun tedavi edemediği kralı Osmanlı imparatorluğu'ndan gelen bir doktor yoğurt ile tedavi etmeyi başarmıştır. Bu hadise neticesinde yoğurt daha geniş bir coğrafyada tanınmış, yeni dünyada yoğurt üretimine başlanmıştır.
Günümüzde birçok millet yoğurdun ilk kez kendileri tarafından üretildiğini ileri sürmekte, bu besini sahiplenmektedir. Başlangıçta yoğurdun hangi millet ya da kavim tarafından bulunduğuna dair somut bir bilgi olmamakla birlikte, yoğurt öz Türkçe bir kelimedir. Bu nedenle Orta Asya Türkleri tarafından bulunduğu kabul edilmektedir.
Tarih boyunca çeşitli dillerden yoğurt isimleri:
* Mast
* Yoghurt
* Süttül Koyu
* Yæoete
* Yorchiskie
* Yogı
* Yogurtı
* Aase
* PasoMilkea
Görüldüğü üzere yoğurt bizim buluşumuzdur. Fakat tek buluşumuz olduğu için * her derde deva olarak görmekteyiz. Zehirlenene, sırtı yanana hepsine yoğurt veririz. Bu nasıl bir anlayıştır ya da kıymet bilişimizden mi kaynaklanmaktadır diye ikileme düşürecek olay.