"1950'lerin başında bir gece beyoğlu meyhanelerinden birine, elinde bir ney muhafazası taşıyan, 25-30 yaşlarında,iyi giyimli bir genç girer.
şöyle bir etrafı kolaçan ettikten sonra,boş bulduğu bir masaya ilişip,havalı bir el hareketi ile garsonu çağırır;
-şişşşt,bakar mısın buraya.
garson seyirtir hemen masaya doğru;
-buyrun beyim?
-bir fahrettin kerim bana.biraz buz,az da badem.
fahrettin kerim,o zamanların istanbul valisinin adı ile anılan minik rakı şişesi.
büyüklerim bilir, hani "mini mini valimiz,ne olacak halimiz" sözleriyle anılan.
-başüstüne beyim.
sipariş gelmeden daha,mekanın sahibi gelir masaya;
-üstadın masasıdır bu,buraya gelen herkes bilir,kimse oturmaz!
-ne üstadı imiş bu?
patronun gözü masadaki neye ilişir ve gözüyle işaret eder;
-üstad neyzen tevfik,tanıyor olmalısınız.
-ben benden başka üstad tanımam, benim üstad diyeceğim adam bu aleti benden iyi üflemeli...
patron sinirlenmeye başlar,iki de fedai hareketlenir masaya doğru.
tam o sırada,az önce meyhaneye girip tartışanların haberi olmadan duruma şahit olan neyzen tevfik el eder patrona"bırak kalsın" anlamında.ne de olsa son demleridir artık hayatının,durulmuştur artık gençlik ateşi.yavaşça ilişir arkadaki boş masaya,bir fahrettin kerim de o söyler,az da badem.
delikanlı ikinci şişeyi de bitirdikten sonra,neyi çıkartır muhafazasından,dudaklarına götürür.
patron artık dayanamaz acele seyirtir masaya;
-delikanlı ayıp yahu,üstadın yanında..herşeyin bir edebi,usulü var yahu!
arka masadan kısık bir ses duyulur;
-şşşşt bırak efendi,tamamdır.
patron üstada hürmetten,geri geri çekilir karanlığa doğru,delikanlı başlar bir taksim üflemeye.herkes bırakır çatalı,bıçağı,kadehi;kulak kesilir.ustadır delikanlı hakikaten. ustadır da,çok tizden girmiştir,hem caka satma merakı,hem de içkinin tesiri ile.tıkanır kalır..
tam fısıltılar başlamışken,ilahî bir ney sesi duyulur üstadın masasından,delikanlının çıkamadığı perdeden almış,devam etmektedir.şaşırır delikanlı,hem zordur o perdeye çıkmak,hem de alıcı gözle baktığı halde,ney görememiştir üstadın elinde o ana kadar.
arkasına döner...bakar...gördüğü yeter ona..
alelacele,kıpkırmızı bir suratla.. çeker gider.
üstadın elinde ney değil,boş bir fahrettin kerim şişesi vardır,ona üflemektedir ney yerine."
sözlükte benden başka kişinin bilmediğini hatta aklıma geldiğinde başlık açmak için getir tuşuna bastığımda başlığın açılmış olduğundan şoka girip başlığı açan yazara bakıp bu kim lan dedim.
insanlara hep fazla güveniyorum ederinden çok değer veriyorum kime yok canım öyle şey yapmaz desem yapıyo safmıyım lan ben niye insanların gerçek yüzlerini göremiyorum neden hep maskelere kanıyorum acaba bende onlarca maske kullandığım için mi ?
aynı durum arapça bilmeden arapça dua etmek içinde geçerlidir ne anlama geldiğini bilmediğin kelimeleri arka arkaya dizmek ne kadar mantıklı onun yerine ana dilinde dua etmeyi tercih ederim.