Ağlanası ya da gülünesi bir durumdur. ikisinin ortasıdır. yani tarif edilemez. türkiye de din düşmanlarının dini unsurlara, dindarlara küfredebilmek için nasıl gayret sarfettiklerini, düzmece haberleri nasıl irtica, yobaz yakıştırmalarıyla ortaya çıkarttıklarını gösteren bir kanıttır bu. zavallı masum insanlara medyada bangır bangır iftira eden kartel medya, köşe başında bir bayanın ırzına geçen mahluktan farklı bir şey yapmamıştır. günler boyunca iki masum insana söz hakkı verilmemiş, tabiri caizse şahsiyetlerinin ırzına geçilmiştir. Şimdi bir söz kalıyor geriye. o söz de bu çirkin iftirayı önüne arkasına bakmadan çamurlaştıran, o çok sayın araştırmacı televizyon gazetecisine(!) çıkıp iki bayandan kamuoyu önünde özür dilemek. tabi yüzleri hala varsa...
hukuka göre hareket ettiği söylenen ancak sadece kendi ideolojisini benimsetmeye çalışan, 70 milyona değil belli bir kesime cumhurbaşkanlığı yapma hevesinde olan kişi. ayrıca sayın cumhurbaşkanı elalemin papasını kendi toplumunun başörtülü bayanlarından daha çok benimsediğini kanıtlamıştır. çankaya'daki davetlere başörtülü bayanları çağırmamak için eşsiz davetiye gönderme inceliği yine sadece çok sayın sezere aittir. çankaya ne Ahmet Necdet Sezer in şahsi mülkü, ne de belli bir kesimin mekanıdır. Çankaya Türkiye Cumhuriyeti nin malıdır. Bu toplumun her kesimine aittir. Kimse orda başörtülü başörtüsüz raconu kesemez. Kesse de hukuk adamıyım, adaletin hastasıyım diyemez.
bizlere 3-0 lık fenerbahçe manchester maçını hatırlatan maç. fenerbahçe camiasının yedek manchester takımı karşısında alınan galibiyetle havaya girdiği günler gibi bugün de ultra yedek liverpool u yenen gs camiası büyük sevinç yaşıyor. bunca kepazelikten sonra bu galibiyet tabir yerindeyse bi boka yaramamıştır. gs yi bu duruma düşüren herkes hesabını vermedikçe işte böyle üfürükten maçlar 'tarih yazdık' nidalarıyla anılacaktır.
galatasarayın yıldız futbolcusu. evet bu adam çok ağır eleştiriliyor ama kendisinden çok fazla bi şey istenmiyo, sadece pas atacak kendi arkadaşlarına. adam bunu bile yapamıyor ki. böyle birine ne desin taraftar yani. Ancak tabi bu transferi gerçekleştiren ulvi kiişilikleri daha ayrı yorumlamak lazım.
fırsat bulduğu her konuşmasına 'laiklik elden gidiyor, tutun yakalayın' 'irtica,mürteci,türban' yaftalarını katmayı görev edinmiş cumhurbaşkanı. ülkede zaten 'ben müs' diyen irticacı,gerici oluyor. olması da doğal zaten. her fırsatta kışkırtıcı açıklamalar, şakşakçı eller var ülkemizde. Allah'a küfretmek hoş, efendim laiklik şöyle algılan... hössst seni irticacı şeriatçı köpek.
körüklü otobüste klima muhabbetine benzer bir eylemdir. körüklüde kapı zor açılırken görev ehli vatandaş nedense klimanın varlığına inanmıştır, size o dandirik pencereyi açtırmaz. öyle koka koka gidersiniz.
hükümetimizin ve bazı özel sektörün hala önemini anlayamadığı birbirinden ayrılmaz bütün. üreticiyi uzun bir zaman umutla bekleten hükümet, bekleneni yine vermemiş resmen çiftçinin ağzına ziçmiştir. 4 ytl olarak açıklanan fiyata rağmen tüccar alımları şu an 3 ytl 200 kuruşa kadar düşmüştür. tabi burda halkı dolandıran fiskobirlik yönetimini haklı gösterecek hiçbir şey yok.
birilerine birtakım şeyleri peşkeş çekmek uğruna halkı mağdur etmek kimsenin haddi değildir. zaten bu durumu gören bazı basiretli belde belediye başkanları istifa etmiştir ordu da. bunca tepkilere rağmen sessiz kalan hükümeti herhalde rey sesleri uyandırmaya yeter. unutmayın sayın başbakan o koltuklar yan gelip yatma yeri değildir.
eski cumhurbaşkanımızın artık yaşlandığının bir göstergesidir.(gerçi biz senin gençliğini de bilirdik ...) o zaman ülkemiz paketlenip rafa konsun herkes bir şey yapmak için hicret etsin. zaten engin ufuklu cumhurbaşkanım ülkemin kızları değişik yerler görsün, kültürü artsın diye demiştir bunları. çünkü inanca düşünceye çok saygılıdır canım kendileri.
Türkiye de laiklik ilkesiyle beraber en çok sömürülen, belli ideolojilerin maşa olarak kullandığı istismar malzemelerinden biridir. ülkemizde kırıntısı bile yoktur.
sıkışık ve sıcak bir tramvaydan indikten sonra gişelerden çıkıp bir an önce gitmeye uğraşırken, cepten akbili alıp gişeye sokuşturduğunu farketmek. bu durumda yapılacak en kolay iş umursuz bir gülümsemeyle çevredeki alayımsı bakışları kırarak, sanki akbile bakıyormuş gibi bir tavırla yavaşça akbili cebe yerleştirmek ve bir an önce o rezilkar ortamı terketmektir.
seçimlerden önce kendi kanalı aracılığıyla insanlara duyurduğu düzmece anketlerde partisinin oy oranını yüzde 40 olarak göstermesine rağmen binde 5 oy alan kimse. bu tür yalanlara ne gerek var yani. bu dandikliği yapan insanlar başa gelirse ne yapacaklar acaba.
her tv programında rastlamaktan dolayı kabak tadı veren kişi. bu adamın ne meziyeti var hala anlamamışımdır. daima boynuna doladığı kazak ve boğazındaki garip eşarpla görmekte çok sıktı tabi. attığı garip kahkahaları ayrı incelemek lazım...