Kuyruk acısı çeken ülkücü faşistlerin uydurdukları büyük bir yalan.klavye delikanlılığı bunu burada söyleyip sonra solcu gördümü çanak yalama moduna geçmektir.sen bizim köylerden geç hele hele...
--spoiler--
devam eden sözleri kullanmış, hocalı katliamında öldürülmüş, gerçek tabiri ile katledilmiş kardeşlerimiz için iki kelam eden insanları faşist diye tanımlayan ve muhtemelen buna karşılık hrant dink için yürümüş olan yazar. yazık gerçekten.
--spoiler--
Hocalı katliamında katledilmiş olan kardeşlerimizin acılarını suistimal edip devrimcilere saldıranlara ses çıkarmadan duracak değilim. Hocalı katliamı Hrant dink katliamını meşrulaştırmaz. Hocalıda Azeri, Hrant dink katliamında ermeniyiz ulan. asıl vicdanı taşlaşmış zavallıların olaylara bu gözle bakmalarıdır "gerçekten" yazık olan.
Hacettepe üniversitesi iletişim fakültesi öğretim üyesidir. Dünya tatlısı, muhalif, öğrencinin yanında zalimin karşısında, aliyyülala hocadır kendileri. iletişim dersini emre hocayla beraber veriyorlar, şu aralar teori gördüğümüz için sıkılıyoruz ama kuvvetle muhtemel ilerleyen derslerde durum değişecek. Keşke herkesin böyle hocaları olsa, ama hayatta her istenilen olmuyor işte...
türkçe topluluğu adı altında faşist faaliyetler yürüten topluluğun hocalı katliamı anması bahanesiyle, edebiyat fakültesinde düzenlediği etkinliğe faşistlerin gelip devrimcilere saldırmasıyla fitili ateşlenmiş olaylardır. sunumun yapıldığı salona gidip hocalı katliamını bahane edip okula faşistlerin sokulmaması istenmiştir sonrasında türk kürt ermeni yaşasın halkların kardeşliği sloganı atıldıktan sonra devrimci öğrencilere saldırılmış devrimci öğrenciler de kendilerini savunmuşlardır. yaklaşık 2 saat sonra dışarıdan olaylara, kimlik kontrolleri olmasına rağmen onlarca faşist dahil olmuş ve yaklaşık 200 250 kişilik ankara'nın tüm gözü dönük faşistleri, edebiyat fakültesindeki 60 kişilik devrimci öğrencilere saldırmış ancak püskürtülmüştür. Bu sırada okulun güvenliğini sağlamakla yükümlü ögb ise faşistlere korumalık yapıp onların "sağ salim" devrimcilere saldırmalarına yardım etmiştir. "demokrat, ilerici, mükkemmel" rektörümüz suçu; satırlarla saldıran faşistlere değil onlara karşı kendini savunan devrimcilere atmıştır ve adeta kendinden önceki soruşturma terörüne geri dönüleceğini ilan etmiştir. Rektör olduğunda soruşturmaların hepsini durdurmuş ve siyasi sebeplerle açılan soruşturmaları kaldırdığını ilan etmişti. Ancak bu olaylardan önce de pek çok kişiye siyasi sebeplerle soruşturmalar açılmıştır. Rektörün tüm söyledikleri laf-u güzaftır. Bu faşistlere alan açanda bizzat kendisidir. yaptığı açıklamada şöyledir sevgili okurlar:
REKTÖRLÜK DUYURULARI
28 Şubat 2012 tarihinde Beytepe Yerleşkemizde meydana gelen olaylara ilişkin rektörlük duyurusu
Değerli Öğrencilerimiz,
Hocalı katliamını anmak üzere Üniversitemiz Beytepe Yerleşkesinde bir araya gelen öğrencilerimiz ve Azeri misafirlerimiz bir başka grup öğrenci tarafından engellenmiş ve tartaklanmıştır. Üniversitemizde demokratik ortamın yaygınlaşmasının amacı sadece sizlere daha yararlı ve mutlu bir üniversite yaşamı sağlamaktır. Bu değişimi istismar ederek üniversitemizin huzurunu kaçırmak isteyen, farklı düşünceleri zor kullanarak engellemeye çalışan, basılan ve dağıtılan bildirileri engelleyen, arkadaşlarını darp etmeyi içine sindirebilen ve bu davranışları ile Hacettepe'li olmaya yakıştıramadığımız bu öğrenciler hakkında disiplin soruşturmaları yürütülerek gereği yapılacaktır. Bunu sadece sizlerin güvenliği ve daha demokratik bir üniversitede eğitim görmesi için maalesef yapmak durumundayız. Sizlere sağlamaya çalıştığımız demokratik ortamın sağlanması çalışmalarına, kötü niyetli kişilerin çabalarına rağmen devam edeceğiz.
Burada misafir dediği bizzat satırlı, şişli faşistlerdir. Güvenlik için disiplin soruşturması başlatacağı kişilerse kendini savunan devrimcilerdir. Demokratik bir ortamın yaygınlaşması dediği okulda faşizmin egemen kılınmasıdır. Beytepe, tarihinde hiç bir zaman böyle bir faşist saldırıya maruz kalmamıştır. Ama bu rektör sayesinde bu da olmuştur. Tüm demokratlığı, hoşgörüsü boştur. Artık öbür yüzünü göstermiş olan sayın Tuncer; diğer rektörlerden bir farkının olmadığı hatta bundan sonra devrimcilere kan kusturacağını ilan edip daha kötüsü olduğunu bizlere bildirmiştir. Ancak bizler de beytepeli devrimciler olarak demokratik mücadelemizi daha güçlü şekilde sürdüreceğimizi buradan tüm dostlara ve düşmanlara bildiririz.
Türkçe topluluğu adı altında faşist faaliyetler yürüten topluluğun hocalı katliamı anması bahanesiyle, edebiyat fakültesinde düzenlediği etkinliğe faşistlerin gelip devrimcilere saldırmasıyla fitili ateşlenmiş olaylardır. sunumun yapıldığı salona gidip hocalı katliamını bahane edip okula faşistlerin sokulmaması istenmiştir sonrasında türk kürt ermeni yaşasın halkların kardeşliği sloganı atıldıktan sonra devrimci öğrencilere saldırılmış devrimci öğrenciler de kendilerini savunmuşlardır. yaklaşık 2 saat sonra dışarıdan olaylara, kimlik kontrolleri olmasına rağmen onlarca faşist dahil olmuş ve yaklaşık 200 250 kişilik ankara'nın tüm gözü dönük faşistleri, edebiyat fakültesindeki 60 kişilik devrimci öğrencilere saldırmış ancak püskürtülmüştür. Bu sırada okulun güvenliğini sağlamakla yükümlü ögb ise faşistlere korumalık yapıp onların "sağ salim" devrimcilere saldırmalarına yardım etmiştir. "demokrat, ilerici, mükkemmel" rektörümüz suçu; satırlarla saldıran faşistlere değil onlara karşı kendini savunan devrimcilere atmıştır ve adeta kendinden önceki soruşturma terörüne geri dönüleceğini ilan etmiştir. Rektör olduğunda soruşturmaların hepsini durdurmuş ve siyasi sebeplerle açılan soruşturmaları kaldırdığını ilan etmişti. Ancak bu olaylardan önce de pek çok kişiye siyasi sebeplerle soruşturmalar açılmıştır. Rektörün tüm söyledikleri laf-u güzaftır. Bu faşistlere alan açanda bizzat kendisidir. yaptığı açıklamada şöyledir sevgili okurlar:
REKTÖRLÜK DUYURULARI
28 Şubat 2012 tarihinde Beytepe Yerleşkemizde meydana gelen olaylara ilişkin rektörlük duyurusu
Değerli Öğrencilerimiz,
Hocalı katliamını anmak üzere Üniversitemiz Beytepe Yerleşkesinde bir araya gelen öğrencilerimiz ve Azeri misafirlerimiz bir başka grup öğrenci tarafından engellenmiş ve tartaklanmıştır. Üniversitemizde demokratik ortamın yaygınlaşmasının amacı sadece sizlere daha yararlı ve mutlu bir üniversite yaşamı sağlamaktır. Bu değişimi istismar ederek üniversitemizin huzurunu kaçırmak isteyen, farklı düşünceleri zor kullanarak engellemeye çalışan, basılan ve dağıtılan bildirileri engelleyen, arkadaşlarını darp etmeyi içine sindirebilen ve bu davranışları ile Hacettepe'li olmaya yakıştıramadığımız bu öğrenciler hakkında disiplin soruşturmaları yürütülerek gereği yapılacaktır. Bunu sadece sizlerin güvenliği ve daha demokratik bir üniversitede eğitim görmesi için maalesef yapmak durumundayız. Sizlere sağlamaya çalıştığımız demokratik ortamın sağlanması çalışmalarına, kötü niyetli kişilerin çabalarına rağmen devam edeceğiz.
Burada misafir dediği bizzat satırlı, şişli faşistlerdir. Güvenlik için disiplin soruşturması başlatacağı kişilerse kendini savunan devrimcilerdir. Demokratik bir ortamın yaygınlaşması dediği okulda faşizmin egemen kılınmasıdır. Beytepe, tarihinde hiç bir zaman böyle bir faşist saldırıya maruz kalmamıştır. Ama bu rektör sayesinde bu da olmuştur. Tüm demokratlığı, hoşgörüsü boştur. Artık öbür yüzünü göstermiş olan sayın Tuncer; diğer rektörlerden bir farkının olmadığı hatta bundan sonra devrimcilere kan kusturacağını ilan edip daha kötüsü olduğunu bizlere bildirmiştir. Ancak bizler de beytepeli devrimciler olarak demokratik mücadelemizi daha güçlü şekilde sürdüreceğimizi buradan tüm dostlara ve düşmanlara bildiririz.
Biliyorum sana giden yollar kapali
ustelik sen de hic bir zaman sevmedin beni
ne kadar yakindan ve arada ucurum;
insanlar,evler,aramizda duvarlar gibi
uyandim uyandim, hep seni dusundum
yalniz seni, yanliz senin gozlerini
sen bayan nihayet, sen olumum kalimim
ben artik adam olmam bu derde duseli
simdilerde bir kopek gibi kosuyorum ordan oraya
yoksa gururlu bir kisiyim aslinda, inan ki
animsamiyorum yari dolu bir bardaktan su ictigimi
ve icim goturmez kenarindan kesilmis ekmegi
kac kez sana uzaktan baktim 5.45 vapurunda;
hangi sarkiyi duysam, bizimcin soylenmis sanki
tek yanli ask kisiyi nasil aptallastiriyor
nasil unutmusum senin bir baskasini sevdigini
cocukca ve seni uzen girisimlerim oldu;
bagisla bir daha tekrarlanmaz hicbiri
raslasmamak icin elimden geleni yaparim
bu boyle pek de kolay degil gerci...
alisirim seni yalniz duslerde oksamaya;
bunun verdigi mutluluk da az degil ki
cikar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizligin bir adi olur, bir anlami olur belki
inan belli etmem, seni hic rahatsiz etmem,
son istegimi de soyleyebilirim simdi:
bir geceyarisi yaziyorum bu mektubu
yalvaririm onu okuma carsamba gunleri
C.Süreya
reddedilen kişiyi uzun süre aptallaştıran, reddedilen kişide önemli etki bırakan, ama Timur selçuk'un ayrılanlar için parçasını dinleyip az da olsa tesseli bulduktan sonra unutacağını ümid edip halâ unutamayıp uzun süre geçtikten ve "o" kişiyle karşılaşmadıktan sonra kalbin derinliklerine gömüp, hatılardıkça gülümsediğin hadisedir. Güzeldir, kötüdür, farklı duyguların meyve tabağında yer değiştirmesidir. Tadından yinmez...
Rektörlüğü döneminde 30 bin kişiyi ilgilendiren ulaşım sorununa "benim makam aracım var,ulaşım sorunum yok" diyebilecek kadar pişkindir muhterem.Ayrıca kendi öğrencisine acımadan; ögb'yi, polisi, faşisti saldırtabilecek kadar da gözü dönmüş, bilimden uzak, eli, ağzı, önü, arkası kan dolu, memleketimin güzide faşist "demokrat" larındandır kendileri. Şimdi bu adam gitti ama ya yaptıkları n'olacak ? http://www.radikal.com.tr...1076269&CategoryID=77
Faşizmin döktüğü kanda boğulacağını faşistlerin yüzüne söyleyebilecek kadar cesur kürt kadınıdır,annedir. insan güzelliğini surete indirgeyecek kadar sığ olan camışların bok attığı,insanın güzelliğinin davranışları ve hisleri olduğunu bilmeyen; cahil, hitler döllerinin hakaret ettiği kürt milletvekili. Faşistlere seslenirken utanın diyordu bu kadın. Şimdi sizin de ananıza küfür etmek vardı ama ana işte ne suçu var , sizi doğuracağını nerden bilebilirdi ki ? Utanın demekten başka bişey kalmıyor bize...
Hacettepe üniversitesi tarih bölümü öğretim görevlisi. ilk başta can sıkar ama tartıştıkça seviyorsunuz bu adamı. Tarihe ve hayata farklı bakmak gerektiğini hissediyorsunuz. Notu kıttır, bazen sıkıcılıkta sınır tanımaz hatta 3,5 saat aralıksız ders işlediği olur bazen de "hatır için yaşıyor" düşüncesini getiriverir aklınıza. Bölümün en karizmatik elemanıdır kanımca. Bir de öküz değilse öğrenciyi ciddiye alır hakkaten. Mektuplara ve antika eşyalara özel bir ilgisi vardır. Gençler Birliği Spor Kulübünün Basın ve Halkla ilişkiler Koordinatörüdür kendileri. Tobb'da da görev yapmaktadır.
Ankara'nın öğrenci ve memurlarının genelde oturduğu, emlakçısından bakkalına, kapıcısına herkesin öğrenciyi aptal yerine koyup yolmaya çalıştığı semt. Önceleri politik öğrencilerin yoğunlukta yaşadığı bir yerken şu sıralar küçük burjuva çocukların mekan olarak kullandığı, yozlaşmanın hızla yükseldiği bir yer haline gelmiştir. Akşam 9'tan sonra sokağa çıkılmanın tehlikeye olmaya başladığı yer.
1981 doğumlu Küba'lı profesyonel boksördür kendileri. 2004 atina olimpiyatlarında 51 kg. da şampiyon olmuştur. Şu anda Muhammed Ali'nin 57 kg. dövüşenidir. Yumruk kombinasyonlarıyla yaptığı 21 profesyonel karşılaşmanın 16'sı nakavt olmak üzere tamamını kazanmıştır. Kendisiyle beraber birkaç kübalı boksörün daha ahmet öner adlı gangster tarafından ayartılıp ülkesine ihanet etmiştir. Ne var ki boksu seven bu elemanıda seviyor.
Devam zorunluluğu olan derse yetişmek için mecburen yapman gereken iş. Yataktan kalkmakla başlayıp el yüz yıkama, kıyafet değiştirme , sokağa çıktıktan sonra kış soğuğuyla zorunlu samimiyet, derse giderken hocaya edilen küfürler olarak devam eder. Yemekhaneye gidildiğindeyse artık tüm bunlar unutulmuş, günlük rutinin bir parçası oluvermiştir.
Lise son sınıfta izlemeye başlayıp, sonrasında yaşadığımız gezegenin vahşiliğini anladıktan sonra psikolojimin o dönem alt-üst olmasına sebebiyet vermiştir. Herkes izlememeli. izleyen izlemeyeni uyarmalı.
Halâ insanların çöplükten geçimlerini sağladıkları, öğrencilerin harç paralarını vermek için gecesini gündüzüne kattığı, işsizliğin milyonlarla ölçüldüğü bir ülkede, gününü kurtarma telaşındaki halkın çoğunun iplemediği bir durumdur. Ekonomi bana mı çalışıyor arkadaş ???