tam 7 senelik mücadeleden sonra, 40 gün önce gitti babam bu dünyadan. ağladım ama feryat etmedim. ağıt yakanları da susturdum.
henüz patlama yaşamadım. içimde birikiyor şimdilik. bir gün patlayacak biliyorum ama ne zaman olacağını bilmiyorum.
7 yıllık hastalığı boyunca bir kere bile şikayet etmeyen bir adamın kızı olarak, kendimi paralamaya utandım da biraz.
babam öldükten tam 2 hafta sonra sokak köpeği saldırıp, 2 bacağımdan da ısırdı. bacağımı koparmaya niyetlenmiş herhalde, iyi geçirmiş dişlerini.
o an aklıma ilk babam geldi. yıllar önce yine bir köpek kovalarken, babam kurtarmıştı beni. artık beni koruyacak, kurtaracak kimsenin kalmadığını düşündüm.
babam öldükten 2 hafta, köpek saldırısından 1 hafta sonra babamın babası olan dedem vefat etti. önce evlat acısı çekti. sonra o da göçtü gitti.
cansız bedenini gördüğüm halde hala idrak edemedim dedemin ölümünü de.
bunları yazmak sıkıntı verdi açıkçası. acısı insanın kendisine kalınca adam gibi acı yaşanıyormuş aslında.
beşiktaşlı olmayanın, bir beşiktaşlı gibi bakamayanın anlamayacağı sebeplerdir.
beşiktaş taraftarına varoş, aptal gibi yakıştırmalar yaparlar. tabii ki bu gerçek olduğundan değil, böyle bir takıma gönül vermiş olan insanların şerefini, karşılıksız sevgisini, her zaman bağlılığını anlamayanlar tarafından söylenir. biz de zaten onları ciddiye almayız.
beşiktaşlılık demek, yenilgiler fazla olsa bile tarihinle gurur duymak demektir.
beşiktaşlılık demek, herkesi karşına almak pahasına, ilkelerine uymayan şeylere karşı çıkmaktır.
beşiktaşlılık demek, her ne olursa olsun, takımına sahip çıkmak demektir. yeri geldiğinde cezanı kendi içinde kesmek ama başkasına yedirmemektir.
beşiktaşlılık demek, hak demek, şeref demek.
ve babalarımızdan, büyüklerimizden aldığımız en büyük mirastır.
şimdi bu yazılanlar için mutlaka karşıt şeyler yazılacaktır ama dediğim gibi, ciddiye almıyoruz.
biz diğer taraftarlara yavşak diyor muyuz? demiyoruz!
bazen rollerin değiştiği ilişkidir.
erkek kardeşiniz bazen kim olduğunu unutup size ağbilik taslayabilir.
"sokağa böyle çıkmayı düşünmüyorsun değil mi abla.. bu saatte neden hala dışarıdasın abla.. paraya ihtiyacın var mı abla.."
sadece radyoda dinleyip şarkının ya da sanatçının adının söylendiği bir anons yoksa ve ayrıca 10 yıldır hala bulunamadıysa artık bulunmasından umut kesilen şarkılardır.
müzikle ilgilenen ya da radyocu ne kadar arkadaş varsa danıştım ama bulamadım.
bana şarkımı bul lan sözlük.
Sizde insanı rahatlatan bir şeyler var. Sizinle konuşan, sizin omzunuzda ağlayan, derdini sizinle paylaşan birisinin rahatlamamasına imkan yok. Sözleriniz, cümleleriniz, bakışınız bile teskin edici. Bu yüzdendir ki birçok insanın en iyi dostu, en iyi arkadaşısınız. Dinleyici, çözüm odaklı, düşünceli birisiniz. Sizin gücünüz insanlara verdiğiniz değerden kaynaklanıyor.
--spoiler--
gözü dönmüş, vicdanı yok olmuş insanların ne kadar fazlalaştığını gösteren olay.
ne yazık ki, özellikle küçük çocuklara tecavüz olayları, trafik kazaları kadar çoğaldı, normalleşti.
bu ülkede, insanların kendi istekleriyle birlikteliğini, küçük çocuklara tecavüzle bir tutan müftüler de var.
bu kafadaki insanlarda da ne din ne de vicdan olur zaten.
anneyle yapılan kavgalara alışıktır insan; çünkü annenin her şey için söyleyecek, kızacak, karşı çıkacak bir şeyi vardır.
baba, çok fazla konuşmadığı için, onunla yapılan kavgalar daha acemicedir.
babam, sesini yükseltebilen biri olmadığı için, eğer bağırıyorsa gerçekten ciddi bir şey var demektir.
biz ne zaman babamla kavga etsek, cevap vermek için uğraşmam. bir iki savunma cümlesinden sonra susar, dinlerim sadece.
konuşur, anlatır, bağırır, susar. ben de odama kapanırım.
bir kaç defa yaptığımız şiddetli kavgalar sonucu genelde evden kovulduğum için susuyorum artık.
gitmek mesele değil de, benden ziyade o pişman olacak. yaşatmak istemiyorum.
üzülmeden, gerilmeden, kalp krizi geçirmeden izleyebildiğimiz maçtır.
tebrikler beşiktaş'ım. Teşekkürler Beşiktaş'ım.
ayrıca galibiyetten sonra zaten partizan köy takımı, zaten şöyle, zaten böyle diye laf eden dingiller de biraz gurur duysa iyi olur.
galatasaray'ın intikamını da beşiktaş aldı.
mutsuz, ayrılmak isteyen çiftlerin aile baskısı sonucunda yaptıkları eylemdir genelde.
çocuk olsun düzelirsiniz gibi söylemlerle çift üzerinde baskı kurarlar, çiftler de bu sözü dinleyerek çocuk yapmak gibi bir hataya düşerler.
çocuk olduktan sonra hala düzelemeyen ilişki sonrası, al sana anne babası boşanmış bir çocuk.
