evde 2 tane besliyorum, bir tanesi 2.5 yaşında biraz hırçın ama nispeten uslu. diğeri de 14 yaşındayken sahiplendiğim arka bacaklarından birisi olmayan 16 yaşındaki engelli bir erkek kedi. yaşlı olduğu için usludur sanıyorduk ama kendisi canavar çıktı. evde tüm camlara sineklik taktırdık ama beyefendi sineklikleri açmaya çalışıyor, kapıyı kapatmamız gerektiğinde kulpa zıplayıp kapıyı açıyor ve en kötüsü balkon. yeni eve taşındık ve bu evin balkonu ne yazık ki kapalı değil. o yüzden sürgülü bir sineklik yaptırdık balkona çıkıp dengesini kaybedip bir kaza yaşamasın diye( 3 bacaklı olduğu için yapmak istediği şeye vücudu izin vermeyebilir)... ancak bu sinekliğin de altını açmış oradan balkona çıkıyor bir şekilde. bunu keşfetmesi için birkaç gün geçse anlayacağım ama birkaç saat içinde başardı. kapının önüne iki kutu koyup alttan girdiği yere girişini engellemek istedim ama kutuların üstünden de kaçmayı başardı dışarıda yakaladık. şimdi başka alternatifler düşünüyorum ve nöbet tutuyorum başında daha fazla ne yapacak diye.
yetmezmiş gibi kaçmasın diye kapının önüne koyduğum fakat onu durdurmayan kolileri de parçalamakla uğraşıyor şu anda. dayanamadım videoya aldım neler çektiğimi anlayın diye. tavsiyesi olandan seve seve dinlerim.
dtcf tercih edecek olanlara danışmanlık yapar, okulun pisliklerini, kilit yerlerini falan ön hazırlık niyetine anlatırım. gelince mal gibi kalmayasınız diye...
ilk jenerasyonu kusursuz, ikinci jenerasyonu oldukça iyi ama üçüncü jenerasyonu iğrenç. özellikle ilk jenerasyon benim gibi 60 yabancı dizi bitirip yarısı kadarını da yarıda bırakan bir adama bile hiçbir dizide hissettiremediklerini hissettirmiştir. ayrıca özel bölümlerden oluşan 7. sezonu da vasatın altında kalmıştır maalesef. ilk jenerasyonu öyle özledim ki anlatamam.
3 ay onceye, kedim olana kadar cok notr idim bu canlilara karsi. ama evde birlikte yasayinca, beraber uyuyunca, uyurken izlerken falan cok ozel yaratiklar olduklarini anliyorsunuz. mesela gecen ay sokakta bi yavru kedi buldum her tarafi dikenli, agliyordu. aldim eve yikadim besledim sonra sahiplendirdim. hayatimda yaptigim en dogru is. aklima geldikce mutlu olurum. ve cok sık geliyor aklima. 5 gun once ise sigara icerken kucucuk yavru kedi geldi ayagima. simsiyah, yakisikli pic. her tarafi yara bere. bacaklarinda hem diski, hem igrenc bir sivi hatta canli kurtcuk bile var. yardim ister gibi miyavlaya miyavlaya geldi. kosa kosa veterinere goturdum ama orospu cocuklari kediye dogru duzgun bakmadan paradan bahsettiler. para umrumda degil de sinirim bozuldu. 3 gun serum yedi 3.gunun sonu ve 4. gun iyiydi. istahi acildi, kosturmaya, simarmaya falan basladi. bizden mutlusu yok. biz dedigim annem, babam ve 2 kiz kardesim. gunde 2 saat veteriner kalan zamanlarda da anneannemlerin bos olan evinde kaliyordu. hala kaliyor ama daha ne kadar kalacak supheli. bu sabah istahi kesildi ve surekli yatiyor. nefes alisi hizli hizli ve surekli patilerini cikariyor. gozleri dolu dolu, cani yaniyor. kucaga alinca hemen iniyor yatiyor. can cekisiyor. veterinerlik bi is de kalmadi. varligindan suphe duymama ragmen saatlerdir allah'a dua ediyorum aglayarak. bugun tum gun agladim. yanina gidemiyorum dayanamayip. kurtulmasi icin her seyi yaparim ama elden bir sey gelmiyor. ölüyor yakisikli oglum ve bir sey yapamiyorum. kafayi yiyecegim. umarim cennet cehennem vardir ve umarim sirf cennete onu yanima alabilmek icin giderim. umarim cennet vardir ve o en azindan orada mutlu, saglikli olur. inanan arkadaslar dua etsin, umarim allah vardir ve duyar. kac gundur tum hayatim o ve kaybedersem ne yaparim bilmiyorum her ne kadar kabullenmis olsam da. icimi dokmek icin yazdim sadece.
edit: öldü yakışıklı oğlum, adını 'phoenix' koymustum anka kusu gibi küllerinden doğsun diye ama olmadı.
3. sezonuyla yoran dizi. tabii iyi anlamda diyorum. kafam sikildi, onca derdimden uzaklaştım ne olup bittiğini anlamaya çalışırken. tabii ilk 2 sezonu tekrar ederken bir şeyleri anlamaya çabalamanın boş olduğunu da anlamıştım ama olsun 3. sezon iyice mindfuck olmuş. 4. bölümün ortalarındayım bir de. bakalım daha ne olacak. yeni sezonla ilgili tek sıkıntı michael j anderson'un lynch ile kavgalı olduğu için kadroda olmaması, black lodge sahnelerinde coşturuyordu.
izlerken uyuyakalınmasını şiddetle tavsiye ettiğim efsane. inanılmaz rüyalar görme garantiniz var. izlediğiniz bölüme göre değişir tabii. yeni sezona hazır başlayabilmek için tekrar ederken bugün uyuyakaldım ve muazzam birkaç saat geçirdim.
dün gece izlediğim muazzam film. gerilim, komedi ve suç. filmi o kadar sevdim ki en az 15 gün başka film izlememeye karar verdim. danny boyle'un yaptığı onca güzel işin arasında en iyisi şüphesiz bu. çok çok sevdiğim trainspotting'den bile önde.
elinden şarap ve sigara düşmeyen, sürekli sarhoş gezen muhteşem adam. black books dizisinde canlandırdığı karakterle tek farkı dizide kitap satmasıdır.
manchester united taraftarı olması dışında bir kusuru olmayan yönetmen. filmlerinin hepsi ayrı güzeldir fakat en güzeli belki de en az bilineni olan shallow grave filmidir. ewan mcgregor ile arası bozulmasa çok daha güzel şeyler izleyebilirdik aslında. ikisinin arasındaki kimya üst düzeydi. ama manchester united taraftarı olduğu için ona yaptığı eşşekliği de normal buluyorum.
nba'in aktif, belki de gelmiş geçmiş en iyi, gelmiş geçmiş olmasa bile ilk 3'te yeri kesin olan koçu gregg popovich - ki kendisi için tarikat kuracak kadar severim-, ilk senesinde brad stevens'ın ligin en iyi koçlarından olacağını şimdiden bile kendisine hayran olduğunu, butler'da iken molalarda çizdiği oyunları evinde sık sık izlediğini söylemişti. bugün hala o mola sonrası oyunları izlediğini söylemiş. bir adamın bu kadar mükemmel olması saçma geliyordu ama popovich hala böyle söylüyorsa şapka çıkartılır. boston celtics'in en büyük şansı bu adam, eğer popovich gibi 70 yaşına kadar takımı çalıştırırsa aynı onun gibi en az 5 şampiyonluk daha kazandıracak celtics'e. benim dönemime geldiği için bayağı mutluyum. gregg popovich'in 47, stevens'in 36 yaşında takıma geldiğini de belirtmek gerek. ayrıca stevens sadece 40 yaşında. 5 az geldi şu an ama totem olsun o da.
yeniden başlamış efsane. laura'nın finalde söylediği gibi 25 sene sonra geri döndüler. 4 sene önce falan izlemiştim, hayatımda izlediğim en güzel değil ama en farklı diziydi, çok da güzeldi. yeni bölümlerini her ne kadar izlemek istesem de kırmızı oda sahnesi hariç unuttum diziyi. internette de doğru düzgün özet yok. üzülerek yaza bıraktım yeni sezonu, önce ilk 2 sezonu ve filmi izleyip sonra yeni sezona gireceğim.
in bruges adlı muhteşem bir filmde bu takımın adının geçtiği bir sahne var, filmin en komik sahnesi olduğu gibi bu takımın da özetidir. daha iyi bir tespit yapılamazdı.
'Purgatory's kind of like the in-betweeny one. You weren't really shit, but you weren't all that great either. Like Tottenham.'
bir liverpool taraftarı olarak severim tottenham'ı. doğru hoca ve doğru transferlerle harika gidiyorlar. tartışmasız ligin en iyi yönetilen takımı yıllardır. tek eksikleri iyi bir hocaydı ve ona da sahipler son 3 senedir. yine de tüm bunlar yukarıdaki repliğin doğruluğunu değiştirmiyor.
maç içinde çok kötü oynasa bile zamanı geldiğinde, özellikle de maçın son 2 dakikasında kazanan oyunu hep smart yapıyor. ya hücum faul alıyor, ya inanılmaz top çalıyor ya da rakibin en iyisini muazzam savunuyor. şutları hala sıkıntılı ama bu sezon top taşıyabildiğini, oyun kurabildiğini de gösterdi. artık sadece orta mesafeden istikrarlı atıp üçlüklerde de en azından ceza şutlarını sokması gerek. ki sezonun ortalarında çok yüzdeli yapmaya başlamıştı bunları ama sezon sonuna doğru yine düşmüştü. play off'larda ise %39 ile üçlük attı ama bu sefer de sezon içinde %5 yükseltip %80'e dayandırdığı serbest atışlarda sıkıntı yaşadı ve pivot istatistiği(%53) tutturdu. yine de 7 top kaybı yaptığı serinin 4. maçı hariç chicago maçlarını da sayarsak muazzam bir play off geçirdi. kendisi tam bir bulldog. celtics dışında bir takımda düşünemiyorum, tam bu takımın karakterinde. gelecek sene üçlüklerini play off'larda attığı gibi atarsa, hadi o olmasın %35 ile bile atarsa tam bir canavar olacak.
boston celtics'in ırzına sağdan soldan geçmiş hahaha. duyduğum en saçma şey. 2013 yılında yaptığı takas sayesinde şu an celtics hem konferans finali oynayacak hem de draft hakkında 1 numara için en büyük favori, üstelik seneye de bizde nets'in hakları. isaiah thomas'ı da adını bile hatırlamadığım çok vasat bir oyuncu karşılığında draft etti ki thomas o zaman yılın en iyi 6. adamı adaylarındandı şimdiki gibi iyi olmasa da. draft seçimleri tartışmaya açık orada da büyük bir fire vermedi. şu an ligin en iyi gm'si. tek kusuru ise millete kazık atmaya alıştığı için takas yaparken 100 kez falan düşünmesi.
2017 play off'larında chicago ve washington maçlarında yaptığı savunmayla zevke getirdi, yetmezmiş gibi hem üçlüklerden hem de orta mesafeden oldukça yüzdeli attı. iki serinin kazanılmasında da katkısı büyük. zaten 2017 play off'larında +70 gibi bir ortalamayla oynayarak doğu batının lideriydi en son.
nba'i öğrendiğimden(2007) beri fanatiği olduğum nba'in en iyi takımı. az sonra sezonun en kritik maçına çıkacağız. büyük ihtimalle kaybedeceğiz ama olsun, yarın da draft lottery var. bu muhteşem sezonun üzerine iyi bir değerlendirme yazarım daha sonra bu sezon maç kaçırmamış birisi olarak. benimle beraber totem yapmak isteyen yoncalardan dm bekliyorum. şartlar ise kadın ve güzel olmanızdır. şaka lan şaka ne olursanız olun yine gelin.
yayınlandığı kanal yüzünden pek iyi bir iş beklemiyordum ama 2. bölümü ile kendini sevdirip 3. bölüm girişindeki hikayeyle hayran bıraktı. bayağı iyiydi hatta 3. bölümün ilk 10 dakikası. yine de starz yerine netflix veya hbo dizisi olsa en az 2 gömlek daha iyi bir iş çıkardı ortaya.
snapchat ve scorp ile birlikte sosyal medyanın çöplüğü. twitter dışında tüm sosyal medya çöp gerçi. twitter'da da fenomenleri takip etmemek şartıyla. gene msn'i özledim.