arkadaş zekai özger'in "merhaba canım" şiirinde bulunan çok doğru bir tespittir. çok doğru olduğu sonucuna nerden vardığıma gelirsek, şöyle ki birkaç hafta önce amy winehouse istanbul konserinin iptal olmasına sevinirsin. çünkü bilet alamamışsındır. amy rehabilitasyona gidecek, iyileşecek ve tadından yenmeyen şarkılar yapacak dersin, çok geçmeden amy ölür. sen daha bunu atlatamamışken, birlikte olduğun adama aşık olduğunu fark eder, hayatında olduğu için şükredersin. iki gün sonra o adam senden ayrılır. bundan sonra ne olacak diye düşünürken en yakın arkadaşına dönüp "ulan en azından bu ülkede hala teoman gibi bir adam yaşıyor, hadi teo'yu görmeye en yakın zamanda konserine gidelim" dersin. ertesi gün teoman müziği bıraktığını açıklar. kısacası hayat trajikomik bir homoseksüeldir ya da ben çok büyük bir ah aldım, en yakın zamanda bir camii yaptırayım. üç beş çıkın sözlük ahalisi, şu üstümdeki uğursuzluktan kurtulayım.
on bin, yüz bin bilmem kaç trilyon bedava msj hakkı kampanyalarına rağmen hala mesaj yazmaktan hoşlanamayan insanların eylemidir. çok da haklı bir eylemdir. çünkü "msj" dediğimiz virüs zamanla insanı ve vaktini bütünüyle ele geçiren ve tamamen geyik muhabbetlere maruz bırakan bir tür bakteriyeldir. bla bla bla...
geçen yıldan yarım kalan "firdevs yöreoğlu ile kadınlık öğreniyoruz" derslerinin bir başka çeşidi olarak, nebahat çehre önderliğinde hafsa sultan ile otoritemize otorite katıcak bilgiler edinmeye devam etmemizdir.**
bu haftaki bölümden edindiğimiz dersler:
1-) söz konusu Torunun bile olsa, önemli olan aile reisinin (padişahın) sözüdür. Kimsenin gözünün yaşına bakmayacaksın.
2-) Evinde(sarayında) densizlik eden birini görürsen, ayağına gitmeyeceksin. Azarlamak için onu ayağına çağıracaksın.
3-) Üzülmek için çok büyük sebeplerin olucak. Öyle her şeye mırın kırın etmiyeceksin. *
2011 yılına girmek üzere olduğumuz şu günlerde, insanoğlu inanılmaz buluşlara imza atmışken, ben gibi bazı bünyelerin hala teknolojiyle ilgili anlamlayamadıkları şeylerin olmasıdır. örneğin az önce, flashbelleğe 60'ın üzerinde şarkı attım. sonra flashbelleği elime aldım ve düşünmeye başladım. yani şimdi o sesler, enstrümanlar bilmem neler nasıl bunun içine sığar ya? en fazla 5 cm var ya da yok olan şu bit parçası nasıl bunları taşıyabiliyor? sonra ben bunu istediğim pc'de açıyorum. ne alaka ki? bu pc'ler bir grup çete üyesi mi? birlik ve dayanışma içinde aynı şarkıları ya da bilgileri nasıl paylaşabiliyor? Allah'ım sen aklıma mukayyet ol diyerekten, bulabildiğim en mantıklı cevap:"heralde bunların içinde dalga mı ne bişey var o taşıyor". nasıl taşıyor ya nasıl? hala aklım almıyor. çıldırabilirim.
kurban bayramı vesilesiyle, şeytana kedi kurban etmek isteyen satanistlerin eylemidir. gerçek olma ihtimali çok az olsa da eylemin traji komikliğini düşünmek bile insanı kıkır kıkır güldürebilir.
kurban bayramında kurban yerine kesilebilecek alternatif önerilerdir.
benim ilk aklıma gelenlerin listesi şöyle:
1. nihat doğan'ın dili
2. çocuk tacizcilerinin elleri
3. sokaktan geçen güzel kızın bacakları*
Konuşacağım uyusan da
Tek bir kelime bile duymasan da
Biterken bir zamanlar
Çok sevdiğimiz bu hikaye
Dokunuyorum ellerine
Aralanmış bacaklarına
Eğilip ıslak ağzına
Ağzımı dayıyorum son kez
Soluk soluğa
Saçların darmadağın
iç çamaşırların odaya saçılmış
Dün ağladıktan sonra
Makyajın yastığına akmış
Uyandırmadan seni
Sıyırıp üstünden herşeyi
Terden ıslak vücudumu
Vücuduna dayıyorum son kez
Soluk soluğa
Artık çok üzmüyor beni
Hiç bir şey hissetmiyorum hatta
Bir kaç anı sadece onlar da
Silinir nasılsa zamanla
Bırakmıştım uzun zamandır
Ama ihtiyacım var şu anda
Bazen bir içki şişesi
Yaşam destek ünitesi
Bu kez gerçekten giderken
Gerçekten terkederken
Sana kapıyı çekerken
Uzun uzun bakıyorum son kez
Soluk soluğa
bende kendi fikrinden başka bir fikre tahammülü olmadığı izlenimi yarattı. en yakın zamanda sözlük formatının farklı fikirlerle varolabildiğini anlaması dileğiyle...
ananalerin gündemdeki siyasi olaylara bazen komik bazense gayet yerli yerinde getirdiği bakış açılarıdır.
örnek vermek gerekirse:
Esperanza: Anane referandumda ne diyeceksin?
Anane: Ben hayır dicem. Cüce kazansın istiyorum.
Esperanza: Ne cücesi??
Anane: Hep o Tayyip yedi biraz da cüce yesin. **
Can sıkıntısından göz gezdirdiğim sonradan john cage'in tuhaflığına tutulup Ally'i de izlemek zorunda kalmamla fark ettiğim mantık hatasıdır. bu hatun sakarlığıyla kendini sevimli göstermeye çalışırken ha bire bi yerlerden düşüyor bir yerlere çarpıyor; ama kadının bacaklar taş.. tek bir morluk tek bir yara izi yok ne iş? yoksa ally'nin düştüğü yerler pamuk ipliklerle mi dokunmuş?
sıcaktan bunalan, terlemekten ve sürekli duş almaktan yorulan bünyelerin yaşadığı durumdur. bir esintilik rüzgar için dua edip tüm camları açık bırakan kişinin, kış aylarında boğazına atkı dolayacak kadar rüzgar estiğini hatırlamasıyla gelişim gösterir. ve kişi sonunda kendini "acaba kışlıklarımı çıkarmaya başlasam mı" diye düşünürken bulur.
sözlükte son zamanlarda fena halde çoğalmış olan erkeklerdir. Bunlar inci okumaktan kafayı tamamen stop ettirmiş. bir şeyi anlamaya kalkmışlar onu da yanlış anlamışlar. inci'den alınan destekle uludağ'da yazma stili git gide değişiyor. Kafalarınızdaki beyin oranı sığ bir et parçasına dönüşüyor.**
yaz daha henüz gelmiş iken aşırı sıcak ve aşırı basınç nedeniyle fenalaşarak bugün yaptığım eylemdir. ancak akşam 5'ten sonra ısı düşmüşse, gölgelikler oluşmuşsa tövbem bozulabilir.
haftada üç gün o programı bitirmeden uyuyamayan sözlük yazarlarının uyumadan önce okan bayülgen'e söylemek istediği sözlerdir. evet okan bir program daha bitti, bizler görevimizi yaptık. yer yer seni övdük yer yer küsüp darıldık. nihayetinde bir gecenin sonuna daha geldik. şimdi sen galatadaki evine gidiceksin, hanımına çocuk uyudu mu diye sorup sözlük alemine takılıcaksın. burada nihat doğan'a yazılan entryleri okuyup güleceksin, eğleniceksin. sana sabır diliyorum şimdiden bu gecen uzun olacak besbelli... yazıma burada son verirken sana saygılarımı sunar, sigarayı azaltmanı temenni eder, istanbul kızımızın gözlerinden öperim.**
Eşcinseller bunca zaman ötekileştirildikleri için bir çok şeye aç kalmışlardır. Kendi cinsel hayatlarını anlatmayı bırak bahsini bile edememişlerdir. Onlara konuşma özgürlüğü verildiğinde geçmişte sustuklarını telafi edebilmek için olanca sesleriyle bağıracaklardır.* Eşcinseller kendilerini ötekileştirmiyor diye gözlemliyorum. Biz onları o kadar ötekileştirdik ki artık istesek de bizden olamıyorlar.
Biletlerde belirtilen 20:00 saatinden trafik nedeniyle 15 dakika geç başlayıp, başladığı andan itibaren Farjad'ın sahnedeki sade ve dik duruşuyla izleyeni, keman ve kemana eşlik eden yan flüt ve piyanoyla dinleyeni tam anlamıyla mest etmiş olan konserdir. Konserden izlenimlerime gelicek olursak Farjad yaşına göre oldukça dinç ve sağlıklıydı. Konserin ilk bölümünde kendisine eşi Mitra Tavakoli Farjad piyanosuyla eşlik etti ve nedense eşiyle yan yana duruşları bana Can Yücel ve Güler Yücel'in birlikteliğindeki eşsiz ahengi anımsattı. Konser başlamadan önce Farjad'ı sunmak için sahneye çıkan tiyatro sanatçısı Gülsen Tuncer'in okuduğu " Eğer bir eşit olsaydı bire " şiiri ise Farjad'ı dinlemeye gelen burjuvalara güzel bir giydirme yaptı. Konserde Türkiye'de çok sevilen dejad gity, taghtam deh gibi bestelerine yer vermeyen Farjad ibrahim Tatlıses'in domdom kurşunu şarkısını çalarak dinleyenlerini eğlendirdi. Farjad konserinde ağlatmak yerine eğlendirmeyi seçmişti bu kez. Ve konserin en vurucu noktalarından biriyse Farjad'ın " Lütfen evinize gittiğinizde iran halkının da sizler gibi özgür olabilmesi için dua edin " demesi oldu. Kısacası bir Farjad geçti ki istanbul'dan hazır yolu düşmüşken hep kalsa dedik.
+ Bunların birbirinin kötü taklidi şekilde çoğalmış kadıncık versiyonları vardır. Fakat asla onlar kadın/kız olmanın vasfını taşımazlar.
+ Gerçek türk kadını marka da giyinir kendi ördüğü atkıyı da takar çarşı pazar da dolaşır. **
+ Gerçek türk kadını ya da türk demeye bile gerek yok bu toprakların havasını suyunu özümsemiş kadın hem dişidir hem dosttur hem şefkatli bir annedir hem de tam anlamıyla amazon.
+ Aşık oldu diye başını eğmez ama aynı zamanda aşık olmuycam diye feminist ayaklarına da girmez.
+ Gülüşüyle, neşesiyle, hüznüyle dolu doludur. Ama her erkek onu anlıyacak kadar dolu değildir.
+ Açtığı yaraları sarmasını bilir.
+ Güvenmeyi de güven vermeyi de öğrenmiştir.
+ Bu kadınlar annen evde yoksa seni evine alıp karnını doyurmuştur*, hatta bazıları komşu anne olmuştur.
+ Kimseye muhtaç değildir ama sevgiye hep açtır; saygısızlığaysa tok.
+ Bu kadınları sex and the city çakması hatunlarla karıştırmamak gerekir.
+ Bu kadınlara Can Yücel'in (bkz: kadın dediğin) şiirinde rastlanabilir.
insan hayatında büyük izler bırakan ölüm, ayrılık vs. gibi anlarda akla gelen, kafaya takılan saçma şeylerdir. intihar etmeyi düşünürken, Lost'un sonunu göremiyecek olmanın akla gelmesi ardından hayata tekrar bağlanmak ya da ağlarken gözlerini ellerine dikip "aa manikürüm gelmiş" demek gibi.