o mucizeler yaşanırken destekleyici bir mucize olarak kamera icat edilseydi daha verimli olurdu sanki. tufanlar, bir sürü peygamber falan uğraşılmazdı hem.
öncelikle, türkiye'de siyasi partilerin ideoloji temelinde birleşmek yerine, davranışların bir futbol takımını destekleme biçimini almasından dolayı "siyasi parti taraftarı" doğru bir saptamadır bence.
sonralıkla, bir örgüte dahil olmak ve bu dahiliyeti sürdürmek aslında zor iştir. ayrılınılan noktalar mutlaka olacaktır. bu konuda zorlanan kişiler genellikle öz bilincini oluşturmuş, düşünme eyleminin hakkını veren insanlardır. sorgulayan insanlardır. temel düşünceleri paylaşsan da her konuyla ilgili olarak yöntem farklılığı doğmaktadır mesela. sol ideolojide tartışma, fikir alışverişi önemlidir, sağ ideolojide ise daha çok otokratik bir sistem gelişmiştir.
sol'un birleşememesinin en temel sebeplerinden biri budur kanımca. sağ ideolojide bu sorun çok daha azdır. özellikle de sağ ideolojinin temeli muhafazakarlığa dayanıyorsa. bu saptama nicel bir saptama değildir. siyasi partilerin çokluğu ile ilgili değildir yani.
"felsefe yüksek bir dağ yoludur... ıssız bir yoldur ve yukarı çıktıkca daha da ıssızlaşır. bu yolu her kim izlerse hiç korkmamalı, her şeyi geride bırakmalı ve kış karında güvenle ilerlemelidir... kısa süre içinde altındaki dünyayı görür; kumsallar ve bataklıklar gözünün önünden kaybolur, düzgün olmayan noktaları düzelir, yırtıcı sesleri artık kulağına ulaşmaz. ve yuvarlaklığını da görür. kendisi her zaman saf ve serin dağ havasındadır ve güneşi görür, oysa aşağıdakı herkes gecenin karanlığıyla kuşatılmıştır."
vekil haklı diyeceğim de şimdi onun yasama sorumsuzluğu var, dokunulmazlığı var ona bir şey olmaz beni de bu sözümden dolayı kanatlarının altına alıverir mi acaba. sanki sadece bu entrym başıma bela olabilirmiş gibi.
herhangi bir görüşün zarar verebileceğini öne sürmek mesela.
zarar veren eylemler denilseydi bir derece anlaşılabilirdi ki o zaman da türkiye için genel geçer bir görüş iddiasında bulunulması gerekirdi böylece o görüş çerçevesinde zarar veren eylemleri konuşabilirdik.
anayasada bile türkiye tek bir görüşe göre tanımlanmamıştır neyin kafasını yaşıyorsunuz.
eklemece editi: ırkçılık bir görüş değildir, faşizanlık da bir yöntemdir bana göre.
schopenhauer, zihnimi besleyen önemli filozoflardan olsa da bu konuda toplumsal yapıyı ve tarihsel süreci gözden kaçırdığını düşünmekteyim.
kadın ve erkekle özdeşleşen duygu durumlarının pek çoğu öğrenilmiş duygular ve geliştirilmiş tavırlardır. (kadının önce anne olması, fedakar olması gerektiği gibi)
ataerkil bir toplum yapısının görünümüdür bu tespit.
nietzsche ve schopenhauer cinsiyet ayrımı temelli tespitlerinde bu tarz bir yanılgıya düşmüşlerdir. schopenhauer'un nietzsche'yi etkilediği düşünülürse bu normaldir.
elbette, gözden kaçırdıkları toplumsal yapının türü değildir bu tespitlerinin tek sebebi, kişisel hayatlarındaki kadınların da etkisi vardır. birinin annesi diğerinin elde tutulması mümkün olmayan sevdiceği.
devlet "doğurun siz, ben bakarım" sözünü bu olaya ilişkin neden tutmuyor?
sebebi şu;
mukopolisakkaridoz hastaları, ölmek için yetiştireceği askerlerden olmayacak.
emek piyasasında 400 - 500 tl. ye sömürebileceği kişilerden de olamayacaklar.
yeni çocuklar dünyaya getirebilsin diye damızlık gibi de yetiştiremeyecek o bireyleri.
ya sıfır ya bir kuralı vardır. (ya hep ya hiç de denebilir)
yani çelişki barındırmayan, net bir düzlem önerir.
ikili karşıtlık üzerinden hayatı ele alır. iyi ve kötü, ya siyah ya beyaz, grilere yer yoktur. diye bildiğim mantıktır.
bu mantıkta diyalektik unsuru bulunmadığından hayatın her alanına uygulanamayacağı kanaatindeyim.
çünkü çelişkiler, hayatın ve insanın gerçeğidir.
edit: bu entry aristo mantığının matematiksel değil felsefi içeriğine göre yazılmıştır.
özellikle ergen hayvanlarda, oda kapısını çarpma şeklinde başlayan kendini odaya kapatma ve ben buraya ait değilim sözünü defterlerine yazarak ağlama şeklinde gelişen hareketlerdir.
ayşe özgün'lü danone reklamı ve uğur dündar'lı tavuk yiyin reklamı gibi, türkiye halkının güvendiği bir kişiyi reklamlarında oynatmak zorunda kalacaklardır.
o değil de et piyasası hükümetin eline tam geçemedi diye mi oluyor yoksa pınar kendini mi bozmuş ben de bilemedim. hangi uzmana güveneceğiz lan biz!
sözlük takipçilerini kandırmaya yeltenmektir rosava'nın yaptığı, yeltenmektir çünkü sözlük takipçilerinin ve uuser ların çoğunluğu ekonomik gidişattan haberdardır.
vatandaşı kandırmak ise hükümetin işidir. ancak hükümete bu konuda çok iş düşmemektedir, vatandaş kanmaya dünden hazırdır.
rosava'nın pınar için yaptığı ise, genel tespitlerini nasıl yaptığının kanıtıdır, kafasından uyduruyor.
rosava'nın yaptığı bardağın dolu tarafını görmek değil, halüsinasyon görmektir. zira ortada bardak yokken dolu tarafı görülmez.
ekonomik ve kalkınma kelimelerinin geçmediği konularla ilgili başlık açamayan uuser.
uuser kendini bildiğinden hep aynı konuları ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyormuş.
izlemeyi tamamlayamadığım videodur.
bir de üzerinden müslümanlığı savunup başka sebeplerle asılanlardan bahsedebilen var. oha!
ben o kadar dayanıklı biri değilim, iyi ki de değilim. hiçbir politik gelişmeyle, hiçbir inanç veya norm sistemiyle açıklayamıyorum.
video arapça, allahu ekberden başka hiçbir şey anlamadım, sebep ne olursa olsun, ne kadar kutsallık atfedilmiş olursa olsun veya dinle ilgisiz bir sebepten dolayı da bu yapılmış olabilir. hiçbiri umurumda değil. bu nasıl bir olaydır. kanım dondu lan!!
bu zat-ı muhteremin, tutuklandıktan sonra savcıların görevden alınmaları, dava dosyasının istanbul - ankara arsı "görevsizlik" kararı sebebiyle mekik dokuduğu bilgisine, yeni görevinde başarı dileklerimi ekliyorum.
adalet, bi asıl mülkü oluşturanlar için mülkün * temeli değil demek ki.
"tecavüze uğrayan değil, kürtaj yaptırmak isteyen ölsün" dedi diyenler neyin kafasındasınız.
adam ölsün demiş. bu kadar kürtaj tartışması niye yapılıyor. kürtaj yasaklanırsa neler olabileceği niye konuşuluyor.
kadının insan olduğunu gerçekten unuttuysanız sizin zekanızda sorun vardır.
bu adamların çevresinde hiç mi kadın yok, karısı, annesi, kızı falan bi tanesi de çarpmıyor ki ağızlarına bi akılları başına gelsin.
madem cana bu kadar kıymet veriyorsun hali hazırda hayatta olana niye "öl" diyorsun.