7th son of a 7th son
1065 (ulu)
beşinci nesil yazar 0 takipçi 24.90 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    insanlardan insanlar diye bahseden insanlar

    1.
  1. oldum olası tiksindiğim laleler.

    - neden üzgünsün?
    + insanlar çok bayat, hayat rererö.

    ulan ayı, sen insan değil misin? niye kendini soyutlayıp şov yapıyosun millete?
    vahşice bir entelcilik kokusu geliyor bu heriflerden bir de. banyo mu yapmıyorlar nedir..
    4 ...
  2. kural tanimaz mahalle abileri

    1.
  3. şahsi fikrim sorulacak olursa, bizim nesli perişan etmiş adamlardır. bizim jenerasyona mensup milyonlarca adamın üniversiteye gitmeden önceki hayatını serseri, üniversiteye başladıktan sonraki hayatını ise rahatlamış olarak geçirmesine neden olmuşlardır. tabii üniversiteye hiç yerleşmeyenler zamanla onların yerine geçmiş, onlar ise hapse girmiştir. bu devr-i daimden bizlere kalan o adamlar yüzünden çektiğimiz eziyetlerdir.

    günümüz çocukları üzerinde bize bıraktıkları etkiyi bırakmadıklarını gözlemliyorum. bunu gelişen teknoloji ile ilişkilendirebiliriz. gelişen teknoloji neticesinde çocuklar evlerine kapanmış, kendi yağlarında kavrulur olmuşlardır. bu gelişme onlar üzerinde çok olumsuz sonuçlar doğurmuş olsa da, mahalle abilerinin sayısının azalmasını sağlamıştır. bizim jenerasyonda patlama yapan mahalle abisi sayısı zaman içinde kutup ayılarına paralel olarak azaldı, yok olmaya yaklaştı. bu nedenle hayatının herhangi bir evresinde mahalle abisi görmemiş bir kardeşim birazdan yazacaklarımı okursa 'sen de çok salak çocukmuşun beee' diyebilir. öncelikle, terbiyeli ol skerim ağzını. bizim yaşadıklarımız, yaşamak zorunda olduklarımızdı. o yüzden o hallere düştük. siz hiçbir zaman kopmuş bir pamuktan yapılma kaplumbağa başı ile evde yalnız kalmadığınız için can sıkıntımızın boyutlarını tahayyül bile edemezsiniz.
    mal gibi topacın ucuna ip sarar, sonra yere salardık lan. hayat mı? hayat. bence beni kıskanmalısın sevgili kardeşim. çünkü sen çocukluğunu asla tam anlamıyla yaşayamayacaksın. koş hadi yamırcık tv. de çizgi film başlamış, onu izle.

    neyse birader, şu veledi de gönderdim, şimdi gireyim konuya.
    çocukluğuma dair utanarak hatırladığım ne kadar anım varsa, hepsi bu sığırların bok yemesidir. canı sıkılınca yanına çağırıp döveni mi ararsın, bisikletini alıp kaçanı mı ararsın, seni hırsızlığa zorlayanı mı ararsın.. şerefsizin çocukları. hiyerarşi'yi de bunların arasında öğrendim ben. bizim mahalle abilerinden örnek veriyorum şimdi;
    haruna gidiyosun, bisikletimi çıkarabilir miyim diyosun (sanki babam abura koyim.)
    harun gidiyor ahmet'e, 7th bisikletini çıkarsın mı diyor (nolur izin veer)
    ahmet gidiyor salih'e, 7th bisikletini çıkarsın mı diyor (bu salih piç)
    salih diyor ki; 'çıkarsın da gezek biraz'

    ebeyin ayağı. babam bir sürü para bayıldı o bisiklete lan, sen kıçını sil diye mi aldık onu itoğlu! tabii bunu yüzüne söyleyemiyosun, bisikleti çıkarıyorum, alıyor elimden sktirip gidiyor lise önüne karı kıza yavşamaya.

    olm bize ait olan ne varsa bunlara da aitti. çıkıyorum sokağa taso oynayacam, gelip çöküyor yanıma 'oynayak mı' diyor. 'oynayalım' diyorum. 'dik 10 tane' diyor. dikiyorum 10 tane, yerdekileri alıp kaçıyor.
    vay ağzına sıçtığım gavatı. ne istiyosun lan benden?

    salih ibnesini dövdürdüydüm bi gün, iyi etmişim.. birader biz bunlara tapıyoduk falan ama acayip gerizekalıydı bunlar. bi gün geldi bu benim yanıma 'bisketi çıkar da gezelim' dedi, dedim 'yok', dedi 'nasıl yok', dedim 'şu arka mahalledeki ferhat ibnesi aldı'. bu salak da gitmiş arka mahalleye, ferhat'ın abisinden bir güzel dayak yemiş, ağlaya ağlaya geliyor..
    içimin yağları öyle bir erimiş ki kendime geldiğimde hakan şükür'le ali sami yen'de antrenman yapıyorduk..

    bu heriflerin yaşları da en fazla 15 olur ha.. biz gözümüzde büyütürüz bunları hep. iki tane tüy biter ibnenin meymenetsiz suratında, sakalı çıkmış deyü taparız ite.
    hadi bu hırsızcılık oynayan avam gavadları geçtim, bir de döven adamlar vardı.

    hiç unutmam birader bir gün yeni bisiklet aldırmışım kendime, salih ibnesi de babasının yanına çalışmaya gitmiş, yardıra yardıra geziyorum şehri. el falan bırakıyorum arada. neyse öküzün teki el kol hareketi çekti, durdurdu beni. dedim 'noldu abi', dedi 'gel benle'
    götürdü bu beni bi karanlık bi depoya..

    - neden buraya geldik abi?
    + (çaat)

    anasını sktiğim oğlu çatır çutur girişti benim surata nedensiz yere.. ulan gücünü üstümde deniyor denyo. ağzım mağzım kanadı, ben de nasıl denyoysam ses çıkarmıyorum. lan bir bağır, yardım iste, ağla di mi? yok anasını satim, iki saat dövdü herifçi beni, sonra sktirdi gitti.
    ağzım yüzüm kan içinde, arkasından bakıyorum ben bunun.. la kaçsana!

    sonradan öğrendiğime göre bizim karakolun komiserinin oğluymuş bu. kendine olan fazla güveninden kaynaklanıyormuş bu pezevenkliği. tabi gittim komiserin karşısına, dedim 'seni de skerim, çocuğunu da. dökerim o apoletlerini, çocuğuna yediririm ulan' teksas mı burası şerefsiz? baban komiser diye git sağı solu döv, it. komiser çekti bu damızlık öküzü, bi güzel dövdü gözümün önünde..
    içimin yağları öyle erimiş ki uyandığımda matematikten yıldızlı pekiyi almışım..

    bunlardan hariç bi de damardan türlü kötü alışkanlık enjekte edenleri vardı bu abilerin. küfür, kavga, dövüş, hırsızlık.. alayında ihtisas yapmıştı eşşek herifler.
    küfür dağarcığımın bu kadar geniş olmasının müsebbibi de bu şerefsizlerdir. gözlerine girecez diye etmedik küfür komazdık yanlarında..

    - ya ali abi geçen yürüyoruz ibnenin biri çelme taktı, orospu çocuğu gibi ayakkabı giymiş bi de amına kodum kız suratlı pezevenk doğurttuğu ibne evladı.

    ali de manidar tebessümle bakıyor biz böyle anlatırken suratımıza. ulan sen büyüksün, biraz örnek olsan ölür müsün insafsız? desene 'etme çocuğum, yapma kardeşim' ama yook.. hep şöyle derdi;

    + vay amına koduğum.

    am buldun koy anasını satayım. hıyarağası.
    bir gün bunlar yüzünden babamdan dayak yedim zaten.. bit kadar veledim birader, fatih diye bi mahalle abisi vardı, amına kodum küfrünü öğrettiydi bana.. eve gittiğim gibi, 'amma da kodum' demişim.
    hayır küfrü uğrattığı dezenformasyona bak ibnenin. madem edemiyosun, ne uğraşıyosun mal? babam lafımın alt metnini anlamış olacak ki 'ne dedin sen' diye sevda demirel gibi yürüdü üzerime..
    o kadar hırpalanmışım ki uyandığımda yan yatağımda hande ataizi yatıyordu..

    bir gün de bir bakkala soktu bizi bunlar, toybox çalacaz dediler.. lan girdik bakkala, fatih ayısı bakkalı oyalarken doldurduk cepleri fırladık dükkandan.. görüyo musun denyoluğu? eşkıya mı olacaksınız lan?
    neyse bu olay benim bilinçaltına öyle bir nüfuz etmiş, benim vicdanıma öyle bir tecavüz etmiş ki, gece oturdum sofraya, 'hırsız olarak yediğim ilk yemek..' 'hırsız olarak fırçaladığım ilk diş..' 'hırsız olarak sıçtığım ilk bok..' deyü hayatı dar ettim kendime. sonra gittim herife dedim 'benim sana borcum vardı' verdim toybox paralarını..
    zaten toyboxlardan da bi s.k çıkmamıştı..

    neyse dostlarım, fazla uzatmayalım.. bu mahalle abileri az çektirmedi bizim nesle, ben onu diyem.

    geçen bayram niyetine dönmüşüm okuldan, baktım bizim evin kapısının önünde iki piç sigara içiyor.. biri 15, diğeri taş çatlasa 7 yaşında.. 7 yaşındaki piç bildiği tüm küfürleri ediyor, öteki de gülümsüyor.. 7 yaşnda içtiği sigaraya mı yanayım, ettiği küfüre mi yanayım derken 'sktirin lan evinize' demişim.. büyük olanı baktı sömürgesi önünde karizması çiziliyor 'sana noluyor yaa' dedi.. 'at lan o sigarayı, yoksa burnuna sokarım' dedim, attı.. atacak tabii. döverim lan gerekirse. bacak kadar boyuyla artistlik yapıyor bir de itoğlu.
    4 ...
  4. şebnem ferah ı sevmeyen ergen kız

    1.
  5. uzunca bir zaman devam eden şebnem ferah hayranlığım süresince gözlemlediğim kadarı ile; yoktur.
    evet, maalesef şebnem ferah'ı sevmeyen ergen kız yok..
    'şebnem çok piyasa abi yeaaa' diyen erkek-kızlar var, onları genellememin dışında tutuyorum.. balgamlı malgamlı vokal yapılan müzikler dinliyormuş çünkü onlar.. ben korkarım lan ondan, ne o öyle.. fak diyecek, adam midesini tükürüyor sanki. rüyama girer o gece benim.

    anyway, şebnem'e dönelim.. şimdi dostlarım, bu ergen çiçeklerdir beni şebnem ferah'tan soğutan.. nerede terkedilmiş, nerede ezilmiş, nerede hor görülmüş kız çocuğu varsa, 'hastayım şebooo' deyü dolaşıyor..
    keza terkedilmemiş, ezilmemiş, hor görülmemiş zengin kızlar da öyle.. onlar zengin ya, onlarınki 'şeboizm' oluyor.. osurmaları bile 'gaz çıkarmak' zaten onların.

    nedir lan bu? ne istiyosunuz şebnem ferah'tan? sana, bana yapıyor o kadın şarkılarını, niye sahipleniyosun? neden aşkum diyosun annen yaşında kadına?
    kurudu kaldı lan kadıncağız. sivilcelendi suratı, boyu bile kısaldı abura koyim..

    şebo ne ya? o ne olm? bu kadının babası heves etmiş, şebnem koymuş kızının adını.. sen samimiyet dereceni yukarıya çek diye mis gibi ismi maymun et diye mi koymuş lan o adam kızına isim? şeboymuş.. terlik markası gibi lan o. peki imam? o adamcağız sen ağzına sıç diye mi fısıldamış o ismi kadının kulağına üç kere, 'şebnem, şebnem, şebnem' diye?
    ne istiyosunuz kızım şebnem ferah'tan? kadını mahvettiniz lan, sanat hayatını bitirdiniz. biz onu volvoxla sevdik, siz sahip olduğu küçük kaygan delikle..
    yeni bi dünya mı sandınız lan o küçük kaygan deliği?

    eskiden ne güzel şarkılar yapardı.. şimdi taşa toprağa şarkı yazıyor.. çakıl taşları varmış, can kırıkları varmış.. egoist yaptınız lan kadını. hep iyelik hep iyelik. oysa eskiden ezilmişi oynardı, mis gibi sözler yazardı.

    şimdi nasıl olsa sizin yapacağı herhangi bir şarkıya lümpen gibi atlayacağınızı biliyor, 4 dakika boyunca mmmmm diye sayıklasa yine dinleyeceksiniz siz onu, düşürüyor kaliteyi. sizin yüzünüzden lan!
    rahat bırakın şebnem ferah'ı.
    yağmurları sevin.
    kahvaltıdan önce biraz daha seviştiği için idolünüz bellemeyin kadını.

    benim çakıl taşlarım var. atarım kafanıza, kafanız yarılır bak. dağılın lan.
    10 ...
  6. replik calan adamlar

    1.
  7. --- yer: istiklal/burger king ---

    bir grup arkadaş bir masa etrafına toplanmış, maydonozlu maydonozlu hamburgerleri mideye indirmekte.. gözlük takanının dişinde yeşil bir maydonoz göze çarpmakta.. yanındaki sarı saçlı arkadaşının uyarısı ile kendine geliyor, tırnağı yardımı ile çekip çıkarıyor maydonozu dişinden.. yemekler yeniyor, sigaralar yakılıyor.. içlerinden sigara içmeyen birisi arada sırada üzerine doğru gelen dumana üflüyor.. 'içmeyin şu zıkkımı' diye talimat veriyor arkadaşlarına.. ve derin bir muhabbet başlıyor.. içlerinden en konuşkan olanı başlıyor anlatmaya;

    'küçükken köyde traktör kasasında tarlalara gidip gelirdik. yolların kenarına sarkmış ağaç dallarından falan kaçar, matrixcilik oynardık.. neyse bir gün gözümü kararttım, bir yemiş ağacının dalına tutunup onu koparacağım, üzerindeki meyveleri yiyeceğiz.. traktör gidebildiği son hızla giderken gözüme bir dal kestirdim.. tuttum dalı, ne oldu biliyo musunuz? dal kopmadı, dal beni kopardı.. traktör kasasının tabanından kesildi ayaklarım, havada sallanıyorum. dalı bıraksam kıç üstü düşeceğim.. traktör de aldı başını gitti, herifler bana gülüyor.. bi cesaret bıraktım. lök diye düştüm... kolum kırılmıştı..'

    anlatılan bu trajikomik hikayeye kahkalarla gülüyor masa çevresindeki insanlar.. içlerinden en güzel ve en dişi olanı 'ay ne sevimli çocukmuşsun sen' diyor, diğerleri de başlarını öne arkaya sallamak sureti ile onaylıyorlar bu sözü.. gülmeyen tek kişi mehmet.. mehmet kısa saçlı, büyük burunlu bir çocuk. herkes anlatılana gülerken o bir şeyler kuruyor kafasında..

    ---yer: konya/ otobüs durağı ---

    bir grup arkadaş durağın önünde otobüs bekliyor.. hava sıcak, boğucu bir nem var.. sıcağın kavurucu etkisinden bir nebze sıyrılabilmek için birbirlerine espriler yapıyorlar, sonra gülüyorlar.. uzun boylu, dar omuzlu olan çocuğun fermuarı açık.. fakat o bunun farkında değil.. sırtına astığı adidas çantası dolgun görünsün diye içine doldurduğu ansiklopedilere lanet ediyor.. ne gerek vardı ki böyle bir şeye? otobüsün gelmesine 15 dakikadan az bir zaman var.. sıcağın altında ter akıtırlarken muhabbetlerini hiç bölmüyorlar.. sarı saçlı, büyük burunlu bir mehmet var aralarında.. birazdan anlatacağı hikayeye hazırlanıyor.. muhabbetin en can alıcı yerinde alıyor sazı eline..

    'küçükken köyde traktör kasasında tarlalara gidip gelirdik. yolların kenarına sarkmış ağaç dallarından falan kaçar, matrixcilik oynardık.. neyse bir gün gözümü kararttım, bir yemiş ağacının dalına tutunup onu koparacağım, üzerindeki meyveleri yiyeceğiz.. traktör gidebildiği son hızla giderken gözüme bir dal kestirdim.. tuttum dalı, ne oldu biliyo musunuz? dal kopmadı, dal beni kopardı.. traktör kasasının tabanından kesildi ayaklarım, havada sallanıyorum. dalı bıraksam kıç üstü düşeceğim.. traktör de aldı başını gitti, herifler bana gülüyor.. bi cesaret bıraktım. lök diye düştüm... kolum kırılmıştı..'

    şeklinde bir hikaye anlatıyor.. hikayesinde kullandığı birinci tekil şahıs etik açısından doğru değil, ama o bunu umursamıyor.. umursadığı tek şey o an için insanları kendine hayran bırakabilmek, 'ay ne sevimli çocukmuşsun' nidasını işitebilmek.. amacına da ulaşıyor. etrafındaki insanlar gülüyorlar hikayesine, hoşlarına gidiyor mehmet'in (!) anısı.. mehmet mutlu mutlu sırıtırken arkasında ansiklopedi dolu adidas çanta taşıyan adamın kafasında ne tilkiler döndüğünden habersiz.. o adamın iki gün sonra aynı hikayeyi bir kafede arkadaşlarına birinci tekil şahıs ile anlatacağından habersiz..

    ***

    --- yer: kordon/heykel önü ---

    bir grup insan akşam vakti heykelin önüne oturmuş, gazete kağıdına sarılı biralarını yudumluyorlar.. ortam çok kalabalık ve dönen muhabbet etkileyici.. aralarında barındırdıkları selim isimli tıknaz, saç döken adamın birazdan neler yapacağından habersiz konuşuyorlar.. grubun en solunda oturan iri cüsseli, top sakallı arkadaş silik bir tip.. silik olması nedeniyle anlatacağı ilginç şeyler mutlaka var.. her kafadan ses çıkar halde yan tarafta uyuyan köpeği bile rahatsız ederlerken şöyle bir diyalog yaşanıyor;

    - abi sizin sınıftaki şu sarışın kız çok minyon be
    + öyle abi

    iri cüsseli arkadaş özeleştiri yapıyor, içinde verdiği sessiz savaşın galibi ağzı oluyor ve şu sözler dökülüyor ağzından

    % tavada görsem balık diye yerim ben onu

    her kafadan ses çıktığı için duyulmuyor iri cüsseli arkadaşın sesi.. fakat selim duyuyor.. selim'den başka kimse duymuyor iri cüsseli arkadaşın cüssesinden beklenmeyecek derecede düşük çıkan sesini. ve selim bağırarak dahil oluyor muhabbete;

    + olm bizim şişman onu tavada görse balık diye yer onu lan ehehehe

    herkes bu espriden pek memnun. minyon kız zaten sevilen bir tip değil. böyle yerilmesi hoşlarına gidiyor. kahkahalar ile gülüyorlar.. içlerinden birisi 'alemsin mehmet' diyor.. iri cüsseli arkadaş ise utanmış, başı önünde ayakkabısının bağcıklarının nasıl bağlandığını inceliyor.. yan taraftan patlamak üzere ayakkabısı, bunu da farkediyor. yapılan şey hiç hoş değil, ama gülmek zorunda olduğunu hissediyor.. ve gülümsüyor belirli belirsiz..

    ***

    --- yer: hayal kahvesi/eskişehir ---

    iki arkadaş karşılıklı oturmuş kahve içiyorlar.. birisi hararetle derste yaşadığı bir olayı anlatıyor.. öteki öylece oturmuş dinliyor.. kahve sıcak gelmiş, içemiyor.. soğumasını bekliyor. az önce arkadaşına çaktırmadan 5 adet küp şeker attığı kahvesi üzerinde dumanlar süzülürken o da parmaklarını birbirine çarptırıyor.. sözüm ona karşısındakini dinliyor.. derken karşısındaki adamdan bir fikir çıkıyor.. yaz tatilinde sınıfı toplayıp bir tatil beldesine gitmek fikri çok cazip geliyor sıcak kahve içemeyen adama.. 'abi sınıfla konuş' diyor.. fikir sahibi 'tamam gidince söyleyeceğim' diyor. aradan 10 dakika geçiyor, kahvelerini içmiş, hesabı ödemiş, sokağa çıkmış iki arkadaş.. tatil fikrinin sahibi bir arkadaşına uğramak için ayrılıyor, diğeri ise kampüse dönüyor..

    --- yer: anadolu üniversitesi/atatürk kültür merkezi önü ---

    yaklaşık 23 kişilik bir grup dersten çıkmış, ilk buldukları çime kendilerini atmışlar.. koşarak kendilerine yaklaşan sınıf arkadaşlarını izliyorlar.. nefes nefese yanlarına gelen çok önemli bir şey söyleyeceğini söylüyor, herkes sustuktan sonra başlıyor;

    'abi süper bi fikrim var. yaz yaklaşıyor, biraz para biriktirip tatile gitsek ya beraber? otelde kalırız, yer içer eğleniriz?'

    fikir çok beğeniliyor, hemen çalışmalara başlanıyor.. 'süper fikir abi' diyor kırmızı saçlı bir kız.. 'tabi kızım, sizi düşünüyoruz' diyor oğlan.. o sırada hayal kahvesinde fikri veren arkadaş elinde bir sigara olduğu halde okula doğru geliyor, fikrini arkadaşlarına anlatmak niyetinde.. çok geç olduğundan habersiz.

    ***

    --- yer: ankara/tkp mitingi ---

    ellerinde kızıl bayraklarla bir sürü insan hararetle slogan atıyor.. o sırada oradan geçmekte olan hüseyin duvara dayanmış üç gencin konuşmasına kulak misafiri oluyor.. gençler,

    'tabi ki sistem yanlış, yoksa asla bu hale gelmezdik. ama ben sana katılmıyorum kaan, proleterya'ya artık bir ütopya gözü ile bakılıyor. içinden çıkılmaz bir hale geld...'

    hüseyin oradan uzaklaştığı için devamını duyamıyor.

    --- yer: ankara üniversitesi/dtcf ---

    dersin başlamasını bekleyen tarih öğrencileri kapı önüne birikmiş, sistem hakkında konuşuyorlar.. o sırada yanlarına gelen hüseyin'i farketmiyorlar, çünkü çok heyecanlı bir tartışma yaşanıyor aralarında.. hüseyin de ne konuştuklarını anlamadan dinliyor.. tartışmanın tıkandığı bir anda hüseyin çıkıyor meydana,

    'prolatarye ütyopya bence' diyor.. ne dediğini kendisi de bilmiyor, fakat bildiğini sansınlar istiyor.. telaffuz hatası yaptı, ama görünürde bunu önemseyen insan yok..

    ***

    --- yer: türkiye ---

    onlar her yerdeler...
    3 ...
  8. kravat baglama sekillerine gore karakter tahlili

    1.
  9. şimdi okullu olduk, sınıfları doldurduk dostlarım. daha dün annemizin kucağında yatmıyorduk ama, ben şehir dışındaydım..
    neyse, okulların açılması ile birlikte sokağa döküldü gri pantolonlu, beyaz gömlekli lise talebeleri.. ilk gün için mezun olduğum okula gittim, eski öğretmenlerimi görmek amacıyla.. aha işte orada yaptım bu tahlilleri. şimdi başlıyorum;

    kravatını kendini boğarcasına takan öğrenci;
    bu çocuklar kendilerine güven sorunu yaşamaktadırlar.. sisteme körü körüne bağlı olurlar.. lan zaten hava sıcak, o kadar sıkılır mı bir kravat? sıkıyor işte bu arkadaşlar.. o yüzden sisteme körü körüne bağlı diyorum zaten. biraz gevşetseler ceza alacaklarını falan sanıyorlar, ödlek yavrular.

    gömleğinin üst düğmesini açıp kravatını gevşek bırakan öğrenci;
    aha en sevdiğim öğrenci bunlardır.. ben de böyleydim zamanında. kendi kararlarını kendileri verebilirler, hem kurala uyarlar, hem kendilerini boğmazlar.. en asil duyguların öğrencisi olur bunlar..

    kravatını göbeğine kadar indiren öğrenci;
    bunlar hafiften serseri adamlardır.. 'okul bizim mekan değil yeaa' deyü gezerler.. öğle araları kuytularda sigara içerler, gerekirse kavga ederler..

    kravatını bağlamayıp boynunun iki yanından sarkıtan öğrenci;
    aha bunlar tehlikelidir işte.. aileden sevgi görmemiş, sokakları mesken dutmuş adamlardır bunlar. amına koyim lafı düşmez ağızlarından.. kavga olsa da girsek diye gezerler.. tuvaletlerde sigara içer, geceleri eve girmezler.

    kravatını alnına bağlayan öğrenci;
    karizmatik olduğunu sanan asosyal veletlerdir bunlar. 'en baba sınıf bizim sınıf' mottosu hep bunlardan çıkar.. kendilerine idol olarak arka sıradakiler dizisindeki o sarı saçlı karıyı seçmişlerdir..

    kravatını gömlek cebinden sarkıtan öğrenci;
    kravat bağlamayı bilmiyordur.. beceriksiz yavru. ama karizmatik olduğunu sanıyordur kesinlikle. 'bana kravat bağlatamazlar yeaa' felsefesini benimsemişlerdir. müdürü gördüklerinde hemen kravatlarına sarılıp 'bağlamayı bilen var mııı' diye aranmaya başlarlar.. o heybetli görüntülerinin altında böyle bir tırsak yatmaktadır işte..

    böyledir işte dostlarım.. kravatınızı düzgün takın. bağlamayı bilmiyorsanız getirin ben bağlayayım.
    2 ...
  10. ders kitaplarinda yapilan degisiklikler

    1.
  11. yeni alınmış bir karara göre 8. sınıf inkılap tarihi kitaplarına abdullah öcalan ın yakalanması ve 12 eylül'den 28 şubat'a kadar yapılan darbeler eklenecek imiş.
    ilköğretim müfredatlarının yenilenmesi projesi kapsamında yapmışlar bu yeniliği.. artık ışıl da likit yumurta içer.. yeniliyorlar olm müfredatı..

    benim anlamadığım, inkılap tarihi dersinde abdullah öcalan ın rolü ne? lan inkılap.
    kitaplara ayrıca ikinci dünya savaşı sonrası dünya ve türkiye'de yaşanan önemli gelişmeler de anlatılmış. Kitabın sonuna eklenen bir ünite ile dünya ve türkiye'de gerçekleşen önemli siyasi ve ekonomik olaylar 2002 yılına kadar işlenmiş. 3 askeri darbe ve 28 Şubat sürecinin de yer aldığı kitapta, Türkiye'nin misyonerlik, bölücü unsurlar ve irticai faaliyetler ile hedef ülke olduğu belirtilerek irticanın tanımı yapılmış. Öğrencilere, 'Ülkemizde yaşanan irticai faaliyetlere karşı ne tür önlemler alınabilir?' sorusu yöneltilmiş..
    ben pislik kokusu aldım ama, hayırlısı.. el kadar çocukları gomünistler moskova'ya mantığı ile eğitirlerse vay halimize. sanmıyorum ki darbe anlatımında sosyalistler övülsün.. ayrıca abdullah öcalan ın yakalanması yakın tarihimizdeki 'en önemli' olay olarak yansıtılmış kitaplara.

    gelişme eğitimcileri rahatsız etmiş. akdeniz üniversitesi nden prof. dr. izzet öztoprak 'güncel tarih olmaz. yakın tarih sosyoloji yi ilgilendirir' demiş hatta.
    1 ...
  12. ramazan da degismesi muhtemel entry usluplari

    1.
  13. şimdi hacı ramazan geldi hoş geldi. ramazan gelince neler olduğunu biliyorsunuz, insanlar oruç tutar, oruç tutunca sinir olur filan.. işte bu sinir halinin gün içinde girilmiş entrylere yansımasını inceleyeceğiz şimdi seninle. en yüzeysel örneği veriyorum şimdi;

    başlık: ben oruçluyken karşı balkonda sigara içen dallama

    1. oruç tutmuyordur. saygı duyarım, ama böyle göstere göstere yapması da ayıp.

    (oruç yiyen 11.32)

    böyle bir giriş yapılır olaya.. aradan iki üç saat geçer, şöyle olur;

    4. hala içiyor terbiyesiz adam. anlamıyorum hiç mi terbiye vermemiş annesi buna..

    (oruç yiyen 13.49)

    sonrasında film kopar..

    6. ciğerleri patlayana kadar içsin de gebersin dediğimdir.

    (oruç yiyen 15.23)

    9. hala sigara içen şerefsiz evladı. ebesini zkicem o olacak.

    (oruç yiyen 16.43)

    10. ağzını yüzünü sktiğim dallamasıdır.

    (oruç yiyen 16.59)

    12. şimdi elime silah alıp avradını skmemek için kendimi zor tutuyorum sözlük.

    (oruç yiyen 17.21)

    gördüğünüz gibi, sabır yavaş yavaş terkediyor bünyeyi.. yerini önüne geçilmez bir hayvanlığa bırakıyor. bu durum özellikle brukerist şirinlerin nickaltlarında daha yoğun yaşanacaktır bana kalırsa.

    başlık: brukerist dallama nicki

    46. tuttuğum orucun hesabını soran ahlaksız bir arkadaş.

    (oruç yiyen 13.42)

    53. bi siktirip gitmesi gereken adam. silin şunu artık yeaa.

    (oruç yiyen 16.32)

    59. ebesine format dışında tecavüz edip edit ile formata uyduracağım pezevenk çıkartması.

    (oruç yiyen 17.43)

    görüldüğü üzre, hakaretler de alıp başını gidiyor. olacak bunlar, demedi demeyin.

    moderasyön göreve!
    2 ...
  14. atatürk olmasaydı o olmasa ne olacağı söylenemezdi

    1.
  15. alternatif evren teorisi.. çok var bunlardan.

    filmkolix olmasa ben de ömrümün 25 saniyesini üsttekini okumak için harcamazdım, tuvelete giderdim mesela..

    alternatif evren..
    0 ...
  16. tarihe gecmis insanlar tablosu

    1.
  17. http://img233.imageshack....image=kimdirbunlarqq0.jpg

    böyle bir şeydir. her alandan, her çeşit insan bulunuyor içinde.
    bence 77 numara zeki alasya..
    0 ...
  18. eksi alinca seovi basligina cemkirmek

    1.
  19. yanlış iştir. üstelik gereksiz.
    şimdi arkadaşlar görüyorum ben zaman zaman, entry numaralarını veriyorlar, 'bunu bile eksilemiş ibne' diyip sövüp sayıyorlar adamceğize. günahını alıyorsunuz, onu söyleyeyim.
    şimdi, bu seovi herifinin çalışma prensibi bu değil. o seri halde birçok entry eksiler. ama siz tek entry e eksi alıp ona küfrederseniz, üzülür adam. (yan tarafta düğün var, havaya kurşun sıkıyor orrrspu çocukları.) neyse, size şunu söylemeliyim ki; oraya yazdığınız entrylerin bazılarını ben kendim eksiliyorum.
    size göre harikulade görünen bir yazınız, bir başkasını rahatsız edebilir. eksi oy zaten bu durumlar için koyulmuş bir fasilitedir.
    ama seovinin olayı ayrı. bu yüzden spesifik entrylerinizin reklamını o adamın başlığı altında yapmayın.
    0 ...
  20. dilforum com

    1.
  21. bir adet internet sitesi. diğer forum sitelerinden farklı olarak, öğretmeye ve öğrenmeye dayalı bir sistemi var. bayık geyik muhabbetleri, belaltı fıkralar, üsttekini övme oyunları yerine ciddi meseleler tartışılıyor. bünyesinde tam sayısını bilmediğim fakat çok olduğunu tahmin ettiğim bir sürü öğretmen, öğretmen adayı bulunuyor. branşları ingilizce, almanca, fransızca arasında değişiyor diye tahmin ediyorum. özellikle yds öğrencilerine hitab ettiği için bünyesindeki öğretmenler soru soran öğrencilere yardımcı oluyorlar, sınav sonrasında mutlu olmaları için ellerinden geleni yapıyorlar.

    bünyesindeki paylaşımlar ise sanırım türkiye'nin en büyük yabancı dil kaynağını oluşturuyor. farklı dillerde okuyan üniversite öğrencilerinin alanları hakkında paylaştıkları dosyalar, tartıştıkları konular o dili öğrenmek isteyen öğrenci için eşsiz bir kaynak oluyor.

    durun, daha bitmedi. yds den çıkan öğrenciler aldıkları puanları yazarak ilgili öğretmenlerden hangi üniversitenin hangi bölümüne yerleşeceklerini tahmin etmesini istiyorlar ki bu hizmeti babam bile bedavaya yapmıyor bana. gerçi denemedim ama yapmazdı sanırım, gözleri '$' şeklinde benim babamın..

    dil öğrenmek isteyenler, bildiği dili geliştirmek isteyenler için bulunmaz bir nimettir. özellikle seviyesi ve sıcakkanlı ortamı dil öğrenmeyi daha zevkli kılmaktadır. sıcakkanlı ortam ile dilin ne alakası olduğunu bilmiyorum.. vardır demişsem, vardır.

    2008 yds den sonra bir fakülteye yerleşen üyelerinin listesini yayınladılar. sanırsın titanic'in yolcu listesi. o derece başarılı diyeyim sen anla.

    bitti artık, gidebilirsiniz. link vereyim eksik kalmasın;

    http://www.dilforum.com
    6 ...
  22. başa bırakmak için başlık açan adamlar

    1.
  23. son zamanlarda dikkat ediyorum, çoğalıyor bunlar. len bir de hep başa bıraktıkları için nicklerini takip edemiyorum.isim verip rencide etmek istemiştim oysa..

    bir aklı evvel geliyor, başlık açıp paşa oluyor aklınca. şöyle bir tartışmaya rastlamak mümkün;

    başlık: kadınların bıyıklı olması

    1. evet onların hepsi bıyıklıdır. motorlu testereylen kesmek gerekir bıyıklarını. (bkz: akıl fikir)

    edit: başlık başıma kalmış.
    edit 2: beni niye eksiliyosunuz başlık başıma kalmış diyorum.
    edit 3: ironiden anlamayan nesle aşina değiliz.
    edit 4: ironiden anlamayan nesil topsun olm top
    edit 5: eksilemesene lan artık yeter

    hayır bu kadar çırpınacağına sen de sil, senin altındakine kalsın başlık arkadaş. yapmıyor, inatla ironiden anlamayana sövüyor. ama suç bunlarda değil, suç başa bırakmak için başlık açanlarda. hehe, nah onlarda. hacı başa bırakmak için açılan başlık kendini belli eder. ne atlıyosun ikinci entry e? kalır tabi başına. sonra çemkir bik bik deyü.

    hırsızın hiç mi suçu yok diyeceksin.. var. onlar da suçlu. aklına geleni başlık yapıp sonra kaçıyor, suçlu tabi. kaçak dövüşüyor herifçi. bir de bunların bir üst versiyonu var ki, çok yaratıcılar. mesela;

    başlık: galatasaraylıların yavşak olması

    1. bsg dedirten başlık
    edit: başlık başıma böhüeah.

    2. yavşakların tespitidir

    bu yavşakların tespiti diyen adam kim? başlığı açıp 2. entry sahibinin başına bırakan adam. vallaha çok eğleniyor olmalı. ayar falan veriyor zira.. evlerden ırak.

    2. entry'i yazanın başına bırakacam bu başlığı.. söylemedi demeyin. üşenmezsem başına kalana ayar falan da verebilirim, bilmiyorum.
    0 ...
  24. scalding tears

    1.
  25. yeni bir beşinci nesil yazar. hoşgelmiş. ecayip hayvan ne diyordu lan bunlara? dünün yazar nemzet.. nazmet.. nazm...
    eaah, ne haltsa. çok hoş gelmiş. ilk entryn ben olayım dedim.
    sözlük hayatımda ilk defa yeni yazar yakalayıp başlığını açıyorum. bu ne sevgi ah bu ne aşk..
    1 ...
  26. muazzam bir kas kutlesine sahip oldugunu sanmak

    1.
  27. haha, şimdi bi siktirip çay koyacam ama ciddiyim lan. özellikle erkek yazarlar, biliyorum hepiniz bir zamanlar bu duyguyu yaşadınız.

    şimdi efendim ergenlik vücuttan nefret etmeyi getirir. öküz gibi adamları gördükçe içi ezilir normal boyutlardaki arkadaşların. ilk olarak beliren pazu böyle yumuşak, böyle ıkınınca çıkan, yüksekliği 3 santimi geçmeyen bir et parçası olur genelde. fakat nedense özellikle liseye yeni geçmiş ya da henüz geçmemiş erkeklerde kendi kaslı sanmak takıntısı başlar.

    geceleri aynanın karşısına geçip ıkınmadınız mı hiçbiriniz? beni kandırabilirsiniz fekat kendinizi asla olm.. başkasının yumruğunu yemeden kendinizinkini balyoz sandığınız zamanlar olmadı mı hiç?

    benim çok arkadaşım oldu böyle küçükken. ben de öyleydim ama ben söylemeye utanırdım çok kaslıyım diye. beden dersleri bitiminde millet soyunurken herkes sinsi sinsi birbirinin kollarına, karnına bakardı. gözlemledim ben bunları hep küçükken.

    birkaç ibne olurdu, adam sürekli ıkınarak geziyor.. pancar gibi oluyor suratı ama salmıyor kendini, illa o karın baklava görünecek. illa o koldan yuvarlak bir şey fışkıracak.. nedense herkes de en kaslının kendi olduğunu sanardı. ben de sandım.
    bir yerden sonra sürekli kola bakmaya başlar erkek olan. 'uu olm büyüyor lan' diye geçirir içinden. bizim bir bedenci vardı, ergen veya liseli değildi ama çocuk ruhluydu. o bile öyleydi.
    'hocam saat kaç' derdik.

    adamın kolunun saati gözlerine tutmak için aldığı şekli anlatamam. gösteriyordu böyle 'benim kaslarım var, döverim sizi' diye. hey yavrum, 3 dakikada bir saat sorardık.. saate baka baka van diesel oldu şimdi herif.
    0 ...
  28. surekli kaybedilen insan

    ?.
  29. benim arkadaşım caferdir bu. soyismini verip rencide etmek istemiyorum şimdi. bizim bu cafer manyaktır. haftada bir aşık olur. bazen 3 günde bir bile aşık olabiliyor. aşık olduğu kızların listesini yapsan burdan köye yol olur. bir de yapışır böyle aşık olduğu kıza. sprey boya ile duvarlara 'seni seviyorum x' yazar, kızın kapısında yatar, yapar bunları.

    45 kişiye aşık oldu desek, teklifini kabul eden kız 3 tür. bu adam öyle bir hale gelmiş ki artık, hep şöyle sayıklar;

    'o kaybetti abi..'

    gider mesela teklif eder, teklifi şöyle eder;

    'seni çok seviyorum. kabul etmezsen sen kaybedersin.' ulan böyle teklif edersen tabi kabul etmezler. üzülüyor sonra bir de. söyledim bir kere yüzüne. dedim cafer olmaz böyle, nazik davran biraz.

    'beni kaybetmek istemiyosan üstüme gelme' dedi.

    herifi sürekli birileri kaybediyor lan. bir gün parlayacak, bir güneş gibi doğacak ulusumuza, ondan korkuyorum ben. g.t edecek hepimizi.

    ama bence sadece cafer değil bu sürekli kaybedilen insan. bir gün bakkala gittim, dedim abi ekmek kaç para? ee haftada bir zam giydiriyorlar, takip edemiyorum piyasasını haliyle.

    '40 kuruş' dedi. 'ohoo aşağıki bakkalda 30 kuruş' dedim. 'sen kaybedersin, istersen ordan al' dedi. adı cafermiş.

    bence caferleri kazanmalıyız. kaybetmemeliyiz onları artık.

    çevrenizdeki caferlere bakın bir. onlar da hep aynı mottoyu gevelemiyorlar mı? deneyin arkadaş, bir şey kaybetmezsiniz. belki caferi kaybedersiniz, bilmiyorum.

    (aramızdaki caferler; kusura bakmayın hacı. bu dahil bütün genellemeler yanlıştır biliyorum.)
    3 ...
  30. geceleri bilgisayar açma gerilimi

    1.
  31. aslında çocukken geceleri bilgisayar açma gerilimi olacaktı, karakter sınırı yine kıllık yaptı. biliyorum, karakter sınırına takılacak kadar uzun değildi ilk denediğim başlık, ama yine de izin vermedi. var bir derdi ama, dur bakalım..

    bundan teee yıllar önce ilk bilgisayarınızın geldiği günü hatırlar mısınız? böyle başından saatlerce kalkasınız gelmezdi, sabahlara kadar oynamak, yeri geldiğinde monitörü yalamak isterdiniz. işte o günlerden bize kalan en büyük gerilimlerden birisi, geceleri bilgisayarı açma gerilimi.

    o ilk bilgisayar ile birlikte çocukta bir coderlık sevdası başlar. 'hetemele, php, fifa fifa fifa, mirc' diye uykusunda sayıklayanlar bile olmuştur. işte o zamanlar nedense çocuklar hep gece yarısı bilgisayar başında olmayı gündüzden daha çok istemiştir. bana çok çekici gelmiştir herkes uyurken bilgisayar başında oturmak.

    şimdi adını bile hatırlayamadığım boktan püsürük oyunlarım vardı. gece babamın horultusunu duymak için pür dikkat evi dinlerdim. sen de dinledin, biliyorum. horultuyu duyduğum an koşardım makinanın başına, açıp oyun oynamaya başlardım. o zaman oynadığım oyunların zevki bambaşkaydı. hani lisede tuvalette telaşla 7 kişi döndürdüğünüz sigaraların tadını yayılarak tek başına içtiğiniz sigaralardan bile alamazsınız ya, onun gibi. kulaklar sürekli odadan gelecek bir tıkırtıyı duymaya hazır, tıkır tıkır oynamak nasıl bir zevkti yarabbim amin.

    benim babam hep uyanırdı. istisnasız her gece uyanır, gelip bilgisayarımı yarın satmakla tehdit ederdi. kapatırdım. o yattıktan sonra yine horultu beklerdim. horultu duyduğum an yumulurdum makinaya. birkaç yıl geçti. internet bağlattık. mirc sevdası başladı tabii. arkadaş gecenin bir yarısı o modemin çıkardığı 'diii dığğğt diiii dididi' sesleri öyle bir korkuturdu ki beni. modemin üzerine otururdum o sesler kesilene kadar. ne şebeklikler yaptım lan o modem sussun diye. meğer susturma düğmesi varmış o aletlerin. geçen yıl öğrendim..

    babalar hep odayı basardı. ama çocuklar inatla, sanki son derece şık bir gerilim filmi izliyormuşçasına kulakları ve gözleri dört açık vaziyette, tırnaklarını kemirerek o bilgisayarı açarlardı.. ne biçim bir psikolojiyse o..

    hasiktir babam geliyooeeh..

    haha, şaka lan. şimdi gecenin 02.09'unda koca evde tek başıma bu entry'i girerken, keşke babam uyanıp beni bilgisayarımı satmakla tehdit etseydi diyorum..

    lisede olsam da tuvalette sigara çevirsem dediğim gibi..
    101 ...
  32. banka tecavüz eden adam

    1.
  33. olm çok komik durdu lan bu. 'banka tecavüz eden adam'. atlara fısıldayan adam gibi, değil gibi.

    varmış böyle bir adam. dün görülmüş. haber şöyle diyor;

    --spoiler--
    Hong Kong'da parktaki banka tecavüz eden Le Xing (41) penisini sıkıştırdı. Çevredekilerden yardım isteyen Xing için ilk önce doktorlar geldi. Penisinden kan alarak küçülmesini sağlamaya çalışan doktorlar, başarılı olamayınca itfaiye çağırıldı. Ekipler 4 saatlik operasyonla demir makasla bankı kesti. Doktorlar 1 saat daha geç kalınsaydı, penisi kesecektik dedi.
    --spoiler--

    ulan yaşa bakar mısın. '41'. 41 yaşına gelmiş bir adam niye banka tecavüz etsin? gider çöp tenekesine eder. penisi sıkışmış lan bir de. çevreden nasıl yardım istedi acaba.

    - imdat! çıkarın beni burdan.
    + neler oluyor?
    - ya hocu banka kayıyordum, vajinismüs çıktı bu alet.
    + hı?
    - la doktor çağır onlar gelene kadar boşalayım bari.
    * merhaba, ben x bank ın avukatıyım. hakkınızda yüklü bir tazminat davası açmaya gidiyorum.
    - neden?
    * bankamızın bankına tecavüz ediyorsunuz. o henüz reşit bile değil.
    - ya sokayım sizin prosedürlerinize, skimi kesecek bu doktorlar açıl ulan kenarıya.
    & merhaba, ben de y marketin avukatıyım. geçen gün marketimizdeki mısır çerezlerine tecavüz etmişsiniz.
    - şurdan çıkayım sana da tecavüz edecem bekle..

    kodumun salağı. utancından intihar eder şimdi gebeş.
    4 ...
  34. disi kecileri olduren manyaklar

    ?.
  35. el kaide manyaklarıymış bunlar. kadınlara salatalığı yasakladıkları haberi bu küçük ayrıntının önüne geçmiş olsa da, bence bu da önemlidir. bu yasağa karşı çıkan adam diyor ki;

    --spoiler--
    Dişi keçileri kuyrukları havaya kalkık olduğundan mahremi gözüküyor gerekçesiyle öldürüyorlardı. Hıyarı erkek, domatesi dişi kabul ediyor, sadece erkeklerin hıyar almasına izin veriyorlardı
    --spoiler--

    ahahha, hayvanlığa bakar mısın? dişi keçinin mahrem yerini koruyan bir adamın olması fikri bile benim çişimin gelmesine yetti. çok ibretli bir söz bulacaktım ama bulamadım. insanın çişi gelince tüyleri diken diken olurmuş, öyle olsun bu da.

    lan niye öldürüyosun sen keçiyi? don giydirsene? el kaideyle el kaide oldum lan dur.
    ama ben inatla anlam veremiyorum bu yapılana. keçilere tecavüz mü ediyor bu herifler, ne yapıyor lan?
    şahsen ben yıllardır keçi olsun, tavuk olsun bir sürü hayvan görürüm, hiçbirinin kıçına bakmadım. bunlar bakıyor hacı.. delirmiş millet..
    1 ...
  36. pasalarin kavgasi

    1.
  37. yakın tarihimizi anlatan bir kitap. kitabı ilginç kılan, kazım karabekir tarafından yazılmış olması. arka kapağında şöyle bir tanıtım yapılmış;

    --spoiler--
    elinizdeki bu kitapta türk yakın tarihinin en çapraşık dönemi karabekir paşa nın kalemiyle ele alınıyor. resmi tarihe yer yer ters düşen bu hatıralar yakın tarihimizin iyi anlaşılması için büyük bir kazançtır.
    --spoiler--

    içeriğinde ise kazım karabekir tarafından kendisine yöneltilen suçlamalara cevap veriliyor. ilkokuldan bu yana bize öğretilen şeyleri bir de karabekir paşa yorumu ile okuyoruz. yakın tarihimizle ilgilenenler için gerekli bir kaynak.
    1 ...
  38. sahte beyin cerrahi

    ?.
  39. varmış bunlardan da. izmir karşıyaka lı b.i imiş hatta. isim verip rencide etmek istemedim. rencide olmuş zaten olacağı kadar.
    bizim çok akıllı sahte beyin cerrahı gitmiş 'açılın ben doktorüm' demiş. o sırada da hastanede bulunan kafa travması geçirmiş bir adamın röntgen filmini vermişler bunun eline. ne yapmış biliyo musunuz? röntgen filmini ters tutmuş! haha, böyle bir moronluk ne görüldü, ne duyuldu. sonra yanındaki dokturlar da 'napiyür lan bu' diye şüphelenmişler, polise haber vermişler. polis de gelip tutuklamış bu manyağı. haberde diyor ki; 'ters tuttuğu röntgen filmi ve verdiği çelişkili cevaplar yakalattı.'

    çelişkili cevap ne lan?

    -efenim bakayım şu röntgene. hımm, hastanın kalp damarlarında tıkanıklık var.
    +elinizdeki kafatası röntgeni.
    -kafatasından çıkıp kalbe gidiyor olamaz mı damar!
    +olur tabii.
    -hımm, sol ayağı da sağ ayağından büyük. bu yüzden travma geçirmiş.
    +efendim adamın sol ayağı kesik.
    -çok mu çelişkili oldum?
    +sanırım..
    -polisi arayın o zaman, neblim.

    git üfürükçüyüm de, tükürükçüyüm de ama, beyin cerrahı ne lan? kimi kandıracaksın manyak?!

    haberin linki;
    http://www.ntvmsnbc.com/news/455881.asp
    5 ...
  40. netdisaster com

    ?.
  41. bir internet sitesi. internet sitelerinin anasayfaları üzerinde çeşitli pislikler yapılabiliyor. eğlenceli bir olay.
    mesela şu an uludag sözlüğün üzerine işiyorum.

    aha şöyle;

    http://img243.imageshack.us/img243/87/szyr9.jpg

    sitenin adresi;

    http://www.netdisaster.com

    destroy the web!
    2 ...
  42. emolari denizde tespit etme yollari

    ?.
  43. zor olmayan yollardır. sizin tespit amacınız olmasa bile onlar, 'beni tespit et, beni beni!' diye bağırırlar zaten. en bilindik yolu suya bakmaktır. evet, suya bakmak.
    eğer sudaki bir insanın çevresindeki su kararmışsa o ortadaki denyo emodur. makyajı akmıştır suya.

    yaa..
    4 ...
  44. tum bildigi bir sairin siirinden ibaret olan insan

    1.
  45. insan demeye dilim varmıyor yahu. böyle olur mu? mesela bende bir papağan var, yem atıyorum önüne, az geliyor şerefsize. diyor ki;
    ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda
    dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle?

    papağanın bile bildiği şeyi bilip hala insanım diye dolaşması çok canımı sıkıyor bu şeyin.

    neyse, bu insan emre aydın'ın sevgilisiymiş muhtemelen.

    git, gideceksen bekleme diye resti yiyince kaçıp gitmiş uzaklara.

    (gecenin bir yarısı içinde son ses emre aydın çalan camları film kaplı beyaz şahin görünce ne yapacağını şaşırıyor tabi insan.)
    1 ...
  46. plajdaki tek turk olmak

    2.
  47. denizin en açığında, vatozlarla birlikte yüzmektir. yalnızlığın en çok hissedildiği anlardan biridir.
    0 ...
  48. uzun nickli yazarlarin celebrity olamamasi

    1.
  49. doğaldır. doğal değilse sunidir. amaaan, vardır böyle birşey. gözlem yaptık herhalde.

    bak şimdi, seni neverland'a götürecem. şimdi bu neverland dediğimiz yerde sözlük olsun bir tane. sözlüğün yazarları falan da olsun ki sözlüğümüz bir şeye benzesin.

    ya da vazgeçtim, gel lan geri. uludağ sözlüğe gidecez. geldik mi? geldik. şimdi iki yazar düşün. düşündün mü?
    düşündüğün yazarlar pulp fiction ile deatly. neyse, espri kaynattım araya zengin görünsün entry diye. vazo için endişelenme ayrıca..

    şimdi bizim sözlükte provokatörler var. gerçekten mizah yapan yazarlar da var.
    provokatörü ele alalım. ne olsun nicki? tencere olsun.

    bu tencere yazarı çok provokatör. diyor ki; penisi olmayan bireylerin gerizekalı olması. yetiyor mu ona? hayır. bu sefer de 'siyah çorap giyenlerin burnunun akması'

    kızıyor bizim yazarlar sonra. siyah çorap giyen yazarlarımız var mesela, sümüklü değilim deyü veriyor ayarı, veriyor ayarı. (iğrenç bir eylem lan. ayar vermek. pef.)

    penisi olmayan bireyler de kızıyor, basıyor tuşlara, inletiyor klavyeleri, dinletiyor bizim tencereyi.

    yetiyor mu bu? hayır. ikinci adıma geçmek gerek. hepiniz biliyorsunuz bu adımı ama ben yine de hatırlatmakta yarar görüyorum. bikauz, konumuz bu zaten.

    tencere uludağ sözlüğün maymunudur
    tencere vs kırmızı pisket
    tencere nin gay olması

    bu gibi başlıklar yavaş yavaş sarıyor sol çerçeveyi. (çerçeveyi. çerçeve..)
    ne oldu? adam istenmeyen adam olsa bile ünlü oldu. saçmalayarak ün kazandı. sevilmese de bilindi. (for example: serdar ortaç.)

    kısaca, celebrity oldu.

    gerçekten mizah yapan adama geçelim. onun nickine de kapak diyelim, klişelerimizde boğulalım.
    adam süper yazıyor. okurken gözümüzden yaş geliyor böyle. sevgilimiz terkediyor bizi onu okuduğumuz için. onu benden çok seviyorsun diye trip atıyor.

    sonra yavaş yavaş sol çerçeve yazarımızın nick i ile dolmaya başlıyor.

    kapağın harika bir insan olması
    kapak sen beni güldürdün allah da seni güldürsün
    kapak sevgilim beni terketti lan allahsız
    kapak gözümden yaş gele gele kör oldum lan deve

    diye başlıklar açılıyor. açılsın, haketti adam. ne oldu? sözlük içinde çok sevilen, efsaneleşen bir adam oldu. sevildi, bağra basıldı. (for example: serdar ortaç değil.)

    şimdi asıl iddiamıza gelelim. uzun nickli yazarların celebrity olamaması diyorduk. evet, olamıyorlar. çünkü yukarıda örneklendirdiğimiz gibi, celebrity olmanın ikinci adımı sol çerçeve'ye yerleşmektir. ilk adımı geçen uzun nickli adamlar var, yok değil. ama ikinci adımda takılıyorlar.

    provokatör alalım bir tane daha. nasreddin hocanın kestiği daldan sarkan armut olsun nicki. böyle yazsın, çizsin. kimse bunu sevmesin, nefret etsin. nickaltı dolar iki günde. 300 tane entry alır. fekat, iki günde bu kadar dolan bir nickaltına 3. gün gelen bir adam, iki günde 300 entry dolmuş bir nickaltının içeriğini okumaz. hemen hakaretini eder, ekle der ve gider.

    okusa şunlarla karşılaşabilir;

    uludağ sözlüğün maymunu. (nasreddin hocanın kestiği daldan sarkan armut uludağ sözlüğün maymunudur diyecek hali yok herifin.)
    kırmızı pisket ile iyi ikili oluşturan dingil.
    gay. (nasreddin hocanın bindiği daldan sarkan armut un gay olması da diyemez adam)

    görüldüğü üzre, kısa nickli yazarların nickleri kullanılarak açılan başlıklar, uzun nickli yazarların nickleri kullanılarak açılamıyor. bu nedenle, uzun nickli yazarlar beğeni ve şikayetleri nickaltına alıyorlar, ama başlığa gelen 10 kişiden 8 i bu yazıları dikkate almıyor.

    celebrity olsa dahi, bunun tadını çıkaramıyor. eksik yaşıyor celebrityliği. sonra uçup gidiyor, unutuluyor. ama kısa nickli adamın adına açılmış başlıklar baki kalıyor. yaa..

    o yüzden, provokasyon amacı ile gelecek olan yazarlara nacizane önerim, kısa nick alsınlar. az zamanda çok nefrete odak olsunlar. uçarlar zaten kısa zamanda.
    süper yazan mizah yazarları da kısa nickle gelsinler. parlamaları için bu gerekli.

    ha, diyeceksiniz ki nasreddin hocanın kestiği daldan sarkan armut nickini kullanıp şöyle yaparız;

    nhkdsa uludağ sözlüğün maymunudur.

    bak bu benim hiç aklıma gelmemişti.. vay .mına koyim.
    6 ...
  50. don t feed the fucking troll

    1.
  51. don't feed the troll ün bir üst versiyonu. buradaki aç troll aynı zamanda skindirik bir troll.

    bu trolller nick altı entryleri ile doyarlar. doyurmayın, daha da acıkırlar. bir rahat bırakın ulan. uykusu gelir yatar.
    aç karnını sizin entrylerinizle doyurdu mnakodum fakiri.

    reklam geldi aklıma. ben hiç troll görmemiştim, aynı götüm gibi.

    haha, komik olurdu öyle diğ mi?
    6 ...
  52. komşu kızlarının hiç büyümemesi

    1.
  53. ilginçtir. 'sıs la g.t' falan diyenler olacaktır şimdi, açıklayayım anam.

    şimdi komşu kızları aslında büyür. hem de çok büyür. her birey gibi vücut hatları belirginleşir, kilo alır, kilo verir. yapar bunları. fakat büyüme dediğimiz bu olgu, ben gibi komşu erkeklerinin gözüne sadece fiziksel açıdan yansımaktadır.

    örneğin;

    finalleri bitirip memlekete döndüğümde, doğup büyüdüğüm yeri görmeyeli 1 yıl geçmiş olur genelde. bu 1 yıl içerisinde bu kızlar büyür. ben bunları görünce aklımdan şu geçer;

    - aysel delisinin kızına bak lan, izbandut gibi olmuş. biraz kas yapsa beni döver hayvanat. (evet, kız olmasına rağmen hayvanat diyorum, çünkü ben bir manyağım. o kızı sevmem zaten. annesini de sevmezdim. az topumu kesmedi sadist kadın.)

    birkaç adım atarım, bir kız daha görürüm.

    - melek teyzenin nazlıya bak, serpilmiş yavrucak. (bakın bunun annesi adı üstünde bir melek. sevilmez mi bunlar aile boyu?)

    fakat bunların hepsi basit gözlemler olarak kalır. vücudu gelişmiş der geçerim. ama gözümde hep çocuk kalır onlar. büyümezler ne bileyim. lise bitirmiş, öss kazanmış bir kız bile gözüme hep çocuk görünür. çünkü ben onu hep sokakta yakan top oynadığı günlerle hatırlıyorum. kolunu ısırdığımda ağladığı geliyor aklıma. kolunu ısırdığım için babasının kapımıza dayanıp beni babama şikayet ettiği gün geliyor. babamdan yediğim dayak geliyor aklıma.. kötü oluyorum.

    o gün söylediğim sözü de hatırlarım. 'elin velediyle oynarsan dayak yersin tabi, kodumun salağı' demiştim kendi kendime.

    veletti o. hepsi veletti. maç yapacağımız günlerde ayak altından çekilmeleri için dövdüğüm günleri hatırlarım. ama onları asla büyümüş, olgunlaşmış bireyler olarak göremem.

    bir manyak ben miyim diye bakıyorum etrafıma. benim jenerasyonun alayı öyleymiş. mesela nihat. o yaşıtımdır benim. şimdi tornacıda kalfa.

    - abi bu melek teyzenin kızı nolmuş böyle ya
    + nolmuş mnıskyim, küçücük kız
    - evet, ben de onu diyorum. niye büyümüyor lan bu?

    veya

    - olm aysel delisinin kız hayvan gibi olmuş
    + evet, tam skimlik.

    nihatın tornacı kalfası olduğunu söylemiştim zaten. doğal bu tepki.

    geçen sokağın ortasına yazı yazmışlar. 'seni seviyorum x'

    x bizim karşı komşunun kızı. onu da az ağlatmadık küçükken. nihat hep döverdi onu.

    dedim kendi kendime, küçücük kızın nesini seviyosun lan abazan, diye. iki gün sonra eve davetiye getirdi top sakallı postacı.

    x evlaniyormuş. lan nasıl evlenir küçücük kız der iken, öğrendim ki 20 yaşında olmuş. 20 yaşında olduğunun bilinciyle bakıyorum, hala çocuk.

    40 yaşında hayal edip arkasından bakıyorum, hala çocuk.
    45 yaşında hayal edip sigara yakıyorum, müstakbel kocası elinde ekmek bıçağı ile üzerime yürüyor.

    uyanmışım o ara. rüyaymış der iken sokakta bir curcuna başlamasın mı? başlasın. x gerçekten evleniyormuş lan. ekmek bıçağı falan yok ortada ama. rüyaymış o gerçekten.

    mayıs ayında annemden haber geldi. yan komşunun kızı y vefat etmiş. 'küçücük çocuk ölür mü hiç, adaletini skym dünya' diye koştum geldim memlekete. kadın 95 yaşındaymış mnakoyim. ben onu hep çocuk hayal ediyorum, neblim.
    49 ...
  54. kuran ı yanlış tercüme edenin asılması

    1.
  55. şimdi, öncelikle çok isterdim ki bu başlığı bluevelve açmış olsun. * kör desin, cahil cühela desin, sövsün falan. ben yapamıyorum onun gibi. kısa kesip, g.t diyorum ben. neyse, belki 2. entry i yazar da başlığı başına yıkarım.

    afganistan'da kuran ı yanlış tercüme eden bir mütercim in idam cezasına çarptırılması olayıdır.

    halk sokaklarda 'muhammed havs zalvay'a' ölüm diye eylemler falan yapıyorlarmış. yozlaşmış şebelekler.

    kesinlikle kuran a saygı duydukları için tercümanın asılmasını istediklerine inanmıyorum. yozlaşmış beyinlerini tatmin edecekler akıllarınca. saygı duyuyor olsalardı o kitaptaki 'bir cana kıyan bütün insanların canına kastetmiş sayılır' ayetini bilirlerdir.

    yok azizim yok, kapkara olmuş bu herifler.

    g.t demeyi unuttuk adamlara lan. g.t.
    2 ...
  56. hz muhammed in forward maillere alet edilmesi

    ?.
  57. denyoluktur.

    günde 3-5 tane geliyor aynı mailden. mailin sonu şöyle bitiyor;

    paygamber efendimiz de çıktığımız bu yola yaşadığı dönemde çıkmış, yaptığımız işi doğru, yolumuzu aydınlık bulmuştu.

    hayır forward ın amacı da coca cola nın fare bokundan yapılmasını protesto etmek. o'nun zamanında coca cola olmadığını mı anlatayım, onun zamanında vahiylerin forward edilmediğini mi anlatayım. ne anlatayım bilemedim.

    ciddi ciddi yazıp gönderiyorlar lan bir de. lavuklar.

    38 kişiye göndermezsek fare bokuna dönüşecekmişiz, kola olacakmışız sonra. tuvalet temizleyeceklermiş bizimle.

    akıl fikir.
    1 ...
  58. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük