öncelikle azizim, şüphe yok ki gece hayatı sıkıcı rutinliklerden ve iş/okul nefessizliğinden kurtulmak için icat edilmekten ziyade edilmiş müthiş bir keşif olsa bile aslen şu yalın zamanda teknolojinin ve adhood reklamlarının da katkısıyla müthiş bir iş alanı yarattığı gibi, bir o kadar müthişlikte de zorluk çıkarttığı aşinadır biz sevgili cuma, cumartesi dışarı çıkmak için hafta içi bazı masraflarından kısan orta gelirin az biraz üzerinde olduğunu düşünen fakat ülkenin orta gelir seviyesinden bir habersiz fakir zihniyetli, fakir bedenlerdeki fakir kişiliklere olduğu kadar zengin bireylerin bile dönem dönem zorluk çektiği bir sektör olmakla beraber olduğu gibi, oldurganlığı oluşturulmuş bir olgu yapısı kadar da yapışkanlığı meydane çıkartılmış bir ilişki cıvıklığı hissiyatı veriyormuş gibi hissettirse de bazı kişiler kendilerini, zannımca onlara kulak asmadan adeta metro'da ipadiyle çok ciddi şeyler yapıyormuş gibi gözüken henüz üniversiteli genç arkadaşlarımız ciddiyetinde tepkisiz kalmalı ve bir o kadar da ilk ücretli uygulamasını satın alacak insan heyecanı ve karamsarlığı olaya yaklaşacağımız söz konusu iken bile, sanıyorum akşam saatinde içilen filtre kahvenin zihin açma gerçeğiyle beraber şişkinlik yaptığı da göz önüne alınacak olursa, ömrünü sevgilisini bekletmeyle geçiren tazecik ve göğüsleri çoktan tomurcuklanmış 18'li yaşlardaki yeni üniversiteli kızçelerin o hayatlarındaki hissettikleri yoğun küçük sırlar havasının gereksizliği kadar gereklidir belki de aşk hayatında entrika, yalan dolan, anal domal gibi tümcelerin dilimize bu denli pelesenk olduğu şu dönemde acaba hanginiz 10 kasım günü beşiktaş'taydınız diye sorarım?
son olarak, sanıyorum hissiyatsızlış oluşturduğu için çok fazla sıcak suyla yıkanmamalıdır bu insanlar. adeta kendilerine günah arayan keçi gibiler.
öncelike azizim, hayati devrimimizin ahenk içindeki sorunlarının ihtimalleri dışında olasılıklarının yarattığı buhran tavrın içindeki mutluluğu arayışımızdaki umut kadar toz pembesi ve bir o kadar kolalınmış anne danteli kadar sert ve dominant tavırlarımızın, üzerinde yatay taşlar sektirilmiş denizler gibi dalgalandığını görmek de varsa şu yaşamda sevdiklerimizin göz kapakları kadar yumuşak ve sıcak bir yâr kucağı gibi bucaksız ve daracık bir timsah kalbi odacığı gibi yarı zarlı veya zarsız bir tavlanın düşeş gelme ihtimali kadar karamsar bir ceylanın gözlerindeki parlaklık gibiyse eğer sevdiğiniz kadının/adamın dibi; ulaşabileceğiniz en büyük ve en somut üstelik en yalın mutluluğun parmak uçlarınıza yaydığı sıcak ateşi hissettiğiniz anda oluşan mide kasılması gastrid ya da ülserin habercisi olmamakla birlikte art niyetsiz tekliflerin içi cino dolu kutuları kadar mutlu edici ve nostaljik yılların sepya anıları kadar da tozlu raflarından koparılmış bir bukle çiçeğin geçici kokusunun yaratacağı sevincin biteceğini bile bile koklayan burun bazen öyle adi ve yalancıdır ki, gösteremez ucundaki kılın kıvrımını.
öncelikle azizim, aileyle birlikte yaşamanın inanılmaz ötesindeki muhteşem rahatlığının yansıttığı keyif halinin bile ergenlik çağında bulunduğumuz yıllarda "kaçacağım, gideceğim" tavrı yüzünden dirhem bünyelerimizi soğurmasının tek sebebi belki de güneşin doğudan bizlere merhaba dediği şu mesut günlerimizdeki yüzsüzlüğümüzle birleşmesi gibi en büyük ihtiyacımız olan suyun küresel ısınma sebebiyle yok olduğunu sanan cesaret cahili bünyeler yüzünden, suyun aslında kutuplarımızı eriterek yer kürenin üzerinde metre kareye düşen su miktarının neredeyse yüzde 300 artacağından bir haber olması gibi gerçekliği apaçık ortada olan geleceği görmezden gelen ebeveyn misali, oğluna yahut kızına her kim olursa vereceği asılsız öğütleri destekleyen bitmek bilmeyen odadan çıkmama cezalarının bu ve benzeri olaylara şahit olunulması göz ardı edilmeksizin yapılan bu çaresiz olduğu kadar sorumsuzca hareket demin de söylediğim gibi hayatın ana ve baba ocağında geçeceğini sanan, yarın öbürgün tek başına hayata atılacağından habersiz kendisine sunulan keyif ve lüksü elinin tersiyle iten kardeşlerimiz ve hepsinden öte kendimiz için mevzu bahsini açtığım durum belki de aramızdaki bir çok yazar, yazar değilse bile okur olan arkadaşlarımızın başına gelme ihtimaliyle birbirimizi yüzleştirirken, sözüm ona olan aile büyüklerinin bu cesaret isteyen eylemde çocuklarının yahut gerekirse evcil hayvanlarının bile iyice uyuduğundan emin olmaksızın harekete geçirdiği bu eylemsizlik bütününü asla yavrusunun zihnindeki yansımasını hayal etmeden, onun gelişimi ve blue çağı yüzünden aklında yer edinmiş yersiz düşünceleri göz ardı ederek, küresel ısınma sebebiyle yok olan geleceği için yaptığı tüm bu hareketlerden sonra utanmadan sıkılmadan bir de öğüt verip kendisini zorlayarak, zaten hayati bunalımını tam da o yıllarda uç noktalarda yaşayan genç bireyimizi gereksiz atraksiyonlara, küçük bir ihtimal intihara bile sürükleyerek anne ve baba olmanın hepsinden önce büyük olmanın getirmesi gereken sorumlulukları elinin tersiyle itmiş bir şekilde, hayatını birleştirdiği insana karşı duyduğu aşk ve hormon doğrultusundaki arzu ikileminde seks eyleminin güzelliğinde kendini yenip, umarsız davranışlarla eşiyle birlikte olduğu yetmiyormuş gibi, bunu herkesin uykusunun en hassas olduğu saatlerde güle oynaya duşa yahut jakuziye girerek ev halkına duyurma çabası, ebeveynlerimiz olmasa da bizden önceki kuşakların bizim neslimiz için ortaya attığı terbiyesizlik ve arsızlık sıfatlarının aslında kendi çocuklarına ön ad olduğunu es geçerek şahıslarımızın üstünde kurdukları baskıyı bu muhteşem ironiyle sömürmüş olup; aslen verilmesi gereken aile terbiyesi ve cinsel açlığı bastırma güdüsü gibi şeyleri mahalle baskısı yahut yetiştiriliş biçimi sebebiyle farklı şekilde çocuklarına aşıdıkları için işte tam da bugün olmasa da yakın zamanlarda ve de bizim çağımızda anne ve babamızın seviştiğini belirtme, prezervatif ve benzeri maddeleri evde bulunacak yerlere koymaları çocuklarına yapılmış en büyük hakaret olup, telafisi olmayan yanlışlar bütününde genç bireylerimizin beyinlerindeki soru işaretlerini ünleme dönüştürme çabalarını başarıyla sonuçlandırırlar.
son olarak; delinen ozon tabakası bugün umrumuzda olmasa da yarın cildimizde, ertesi gün çocuklarımızda etkisini gösterecektir.
öncelikle azizim, şunca zamandır terkedilmişliğin getirdiği hüzünlerde raks eden binlerce kelebek kanadının günlük ömürlerini törpülemiş anlık kederleri oluşturan pet şişe etiketiymişcesine kendi statik elektiriğinde tene yapışmakla kalmayıp, istediğini elde edememek ve elde etmek olarak ayrılan en büyük hayati 2 trajedinin meyvesi twinkle twinkle litte star şarkısını bile gerekli şekilde telaffuz edemediği halde ingilizce şarkı yazma çabalarına bürünmüş alt sınıf bir türkücünün bıyıklarına ulaşan ter deyimi kadar yerine cuk oturmayan hiçbir şey olmadığı gibi, uçma yetisi olmadığı halde kendini pikaçu ilan edip 3. kattan atlayan çocuk misalli hayallere bürünüp bucaksız gudubetlere sarmalanmış her kar tanesi gibi benzersiz olduğu kadar günahsız bir çocuk beyazlığına hüpper emici tanecikleri olmayan plazma damlatıldığı takdirde, pırasa yemeğimiz fırınlanmış şekilde önümüze sunulan tavuk ve bezelyeyle muhteşem bir bütün oluşturacağı gibi, canınızın sıcak yahut soğuk olması muhtemel olsa da ılık servis edilmesi gereken bir kasenin yarısı kadar kafeinsiz ve sütsüz olduğu halde kahve olmayan kolayla birlikte sunulması damak tadının ve hazır damak demişken; damak çikolatanın benzersiz lezzeti ve çıtır antep fıstığı gibi bir öpücük ancak aşık olunan kişiyle yaşadığınız ilk öpüşmenin empoze ettiği nesquiki tam kıvamında konulmuş sütlü içecek gibiyken, el değmeden üretilen uno ekmeklerinden kalın kaşarlı çıtır tostlar gibi buhran sonuçlar doğuran kahvaltı sofralarının vazgeçilmezi el emeği göz nuru olan bebek arabalarının da tekerleklerini üreten insanın gün itibariyle telif hakkından elde ettiği serveti bir çok girişimci ve yatırımcıyı buram buram kıvrandırmaktayken, coca cola klipslerinden de aynı miktarda para kıran adama imrenmemek de elbette elde değilmiş gibi davranıldığı takdir de mevzu bahis hamza isimli erkeklerin, sonuç itibariyle denizcilik yaparak kiraz likörü kazanma eyleminde başarılı oldukları takdire şayan bir biçimde yüzüme vurulmaktadır.
öncelikle azizim, stor perde denilen lanet teknolojik ürününe denk gereksizlikler silselesini temsilen ortaya atılmış düşünce akımlarının verdiği o hayattan aldığı hazzı acıdan alamayan hedonist bireylerin ilkokul aşklarını facebook gibi sosyakültürel ortamlarda yatağa atma amaçlı aradıkları asamimi davranışlarını, vurduğu yerde belki gül biter diye sol göğüs lobuna yumruk attıran anlaşılması zor liselinin dövme tutkusu, parmak uçlarını gökyüzüne doğru birleştirtip cetvelin geniş kısmıyla vurup bir kısım telafisi ve özrü zor, üstelik çoğu insanda çocukluğundan yerleşmiş kabus görme yetisine sebep olan psikopat ilkokul öğretmeni furyasını temsil eden, kitap yazmak için şehir şehir gezip, sanatın gördüğünü anlatmaktan çok anlattığını göstertmek olduğu inceliğini kaçıran 2. derecelik gereksiz yazarların fildişi ve desensiz kupalarından filtre kahve içmelerine olanak sağlayan porselen mühendislerinin iş yoksunluunun getirdiği can sıkıntısı gibi bünyeye alışılmışın dışında olmasa da marjinal yetiler ve fikirler kazandırdığı önesürülen ağlak ingiliz gruplarının, yamuk ağızlı vokalistlerinin hiçbir müzik aleti çalmadan grubun asıl altyapısına bir saygısızlık göstergesiymişcesine ön plana çıkıp, bataryası bitmiş 2003 model panasonic telsiz aletleriyle telefon görüşmesi yapma eziyetini andıran müzmin mutsuzlukları hiç olmamış kabûl eden doğuştan sindirdiği kabullenmişliği kişisel ezikliğinin bile arkasında kalan fotosentez yapmaktan yoksun yeşil yüzlü insan benzeri yaratıklar gibi şeytan tırnakları için sustalı kullanmak, yüzeyi aşınmış mouse pedinden bardak altlığı olarak kullanmasıyla bir akımın öncüsüne haline dönüşen alternatif dizaynırların biliyorsunuz ki yaptığını savunduğu tek iş farkında olunan görünmezliği göstermekken, pencere pervazına konan güvercinlerin bile bayat ekmekleri ayıklayacak derece şımartıldığı bir dünyada yaşamanın insanı emotional punk'a terk etmekle kalmadığı gibi bir grup mahalle berberine akım eden 15 ilâ 22 yaş arasındaki insanların berber fiyatlarını yükselterek türkiye ekonomisini farkında olmadan getirdiği noktada, "nokia şarj aleti olan var mı?" gibi yaratıcılıktan yoksun tamamiyle bilinmiş çağrışımlar ile akılda kalma yolunu seçen, üstelik akılda kalmanın iyiliğini veya kötülüğünü düşünmeyip önem verdiği tek şeyin çaresizlik olduğunu belirten reklam şirketlerinin ürünü "118 reklamları" gibi sinir harbinin ücra köşelerinde terkedilmiş sokak kedilerinin bereketsiz geçen mart ayında yaşadığı hüznün üstüne, cazgır mahalle teyzeleri tarafından üzerlerine de su döküldüğünden bir haber sokak köpekleri tarafından köşe bucak eziyet edilmesi, çok şükür yangın oranının düştüğü ülkemizde itfaiyecileri bıranş dalı belirlediği damdan, ağaçtan kedi toplama eyleminin en büyük sebebi, farkettiğiniz üzre gördüğümüzde yolumu değiştirdiğimiz, ani hareketle sıçratmak istediğimiz geçimlerini insanların keyfine göre belirleyen kitlenin, günümüz işsizlerine olanak sağlamasını göz ardı etmeyeceğimiz gibi, farklı kültürlerden dilimize yer etmiş kelimeleri adeta biz türetmişiz gibi savunmak da tüm bunların üstüne elbette pek bir garip gelmeyeceği için, kültürel ve ekonomik yönden gelişmenin, üretken olmanın insanlara aşıladığı o bir garip ayazdır işte.