sayılarla ifade edilemeyecek derecede fazladır. bu kadar fazla olabilmesi ise orada bulunan yıldızlar sayesindedir. eğer gökyüzünde bir tane bile yıldız olmasaydı emin ol şu an kurduğumuz hayallerden tamamen yoksun bir hayatı yaşıyor olacaktık. aslına bakarsan hayatın kendisi bile olmayacaktı.
şu an kafanı kaldırdığında görüp görebileceğin her bir parlak nokta özünde görünmez bir duvardaki gelişigüzel dizili portmantolara asılmış sihirli birer anahtardır, tıpkı denizleri oluşturan her bir damlanın küçük birer sandıktan ibaret olduğu gibi. sahra çölündeki aşık ise mühürlü kitabını çıplak ayaklarıyla üzerinde yürüdüğü kum tanelerinden yaratıyordu. bu yüzden kendisinin denizdeki sandıklara ihtiyacı yoktu, tıpkı hayallerini maviliklerde biriktirenlerin kumdan bir kitaba gerek duymadığı gibi. gökyüzünde kendine ait bir yıldıza sahip olan bu kişiler hasreti ve huzuru birlikte tadabiliyordu. erişemeyeceklerini bildikleri yıldızlarına gözleriyle dokunarak edindikleri sihirli anahtarla hasretin kapılarını aralayan bu iki kişiden biri kokusunu içine çektiği denizin kendisine sürüklediği, içi masmavi ve tuzunun sebebi denizden kaynaklı olmadığı belli olan ıslanmış sözcüklerle dolu bir sandığı açıyor, diğeri ise avuçlarına doldurduğu sıcak ve ilginç bir şekilde tuzlu olan kum tanelerinin hayal ettiği kişinin ellerine dönüştüğünü görüyordu. eğer bu iki kişinin de gökyüzünde her gece baktığı o yıldız olmasaydı bunların hiçbirini yaşayamayacaklardı. öyle ki var olan bütün hayaller, doğruları oluşturan noktaların varlığına sitem ettiğimiz esnada işleyişine müdahil olamadığımız mesafe isimli bir kavramın tohumlarıyla yaratılıyordu. gerçek, bize derin bir şekilde elem veren ıraklığın ta kendisiydi. kimilerinin asaletli olarak nitelendirdiği bu acıyı çektiğimiz sırada bilmediğimiz şey ise mesafelerin bize huzuru getiren hayallerimizi haberci meleklerle birlikte yeryüzüne indiren ve yaşadığımız huzuru anlamlı kılan bir gerçek olduğuydu.
peki huzuru anlamlı kılan gerçek gerçekten bu muydu? yoksa bir doğruyu fiziksel olarak katetmek miydi huzuru anlamlı kılan? hayallerde yaşıyorduk, büsbütün hayallerde yaşıyorduk işte. hayallerimizin gerçek olması yerine gerçeklerimiz hayallerden oluşuyordu. bile bile evrenin bize bahşettiği bu vazgeçilmez ve elem verici oyunu oynuyorduk. çünkü... çünküsü yok. içimize işlemiş ve bizi biz yapan silinmez özelliklerimiz yüzünden sonsuza dek böyle yaşamaya mahkumuz, en azından varlığımızı insan silüetinde sürdürmeye devam ettikçe.
bundan tam 18 yıl önce vizyona giren film. izleyenler yaşlılıktan vefat etti sanırım o yüzden kimse bir şey yazamamış olabilir. diziyle alakalı olduğundan diziyi izlemeyenler için anlam verilemeyen, 5. ve 6. sezonları birbirine bağlayan bir geçiş filmiydi. bu yüzden 6. sezondan önce bunu izlemek gerekiyordu. filmin soundtracklerinde ween'in olduğunu henüz bugün öğrenmem ile daha da bir sevinmiş oldum. ayrıca bitişinde çalan ve bir nevi filmin sözsüz özeti olan teotihuacan isimli şarkı ise oasis grubundan Noel Gallagher'a aittir.
dünya'dan 7.2 ışık yılı uzaklıkta güneş sistemi dışında bulunan bir kahverengi cüce gezegen. kendisi şu an için klasik bir şekilde yıllardır haberleri yapılan "x gezegeninde su bulundu" haberlerinin öğesi olmuş durumda. görünüş itibariyle jüpiter'e benziyor ve benzerlerine kıyasa güneş sistemi dışındaki en soğuk gezegenlerden biri sayılıyor. bilim insanlarının gözlemlerine göre bu gezegenin üst katmanlarında su buharı ya da buzullaşmış su olabilir. bunu destekleyen kanıtlardan biri ise gezegenin çok soğuk bir yer olması. ben demiyorum onlar böyle diyor. genelde bu tip haberler çokça yapıldığı için fazla önemsenmiyor bu yüzden ben istiyorum ki kesin olarak bulsunlar ve ondan sonra halka açıklasınlar. böylesinin daha bir heyacanlı olacağını düşünüyorum. yoksa her seferinde "bulduk bulduk gelin" deyip "bulamamışız zaaa" demeleri durumundan benim gibi çoğu kişinin hoşnut olmadığını düşünüyorum.
sözlükteki yaşlı yazarlardan öğrenmeleri gereken çok şeylerinin olduğu yazarlardır. kendileri henüz ağaçlarda salınan meyvelerde vitamin taneleri iken şimdinin yorgun babaları vardı sahnede. zamanla köşeye çekildiklerine bakmayın derim o yüzden. yaşlı insanların tecrübelerinden yararlanmanız gerek yoksa bu vahşi ve kaotik hayatta ansızın bir yem olmanız içten bile değildir.
tahminen 20 yıl içerisinde gerçekleşecek olandır. sözlük bilinç kazanınca patron sözlüğün bizzat kendisi olmuş olacak. bu gerçekleştikten sonra sözlük zall'a sonsuz ban getirecek. modlar köleye dönüştürülecek. bunun dışında kendi kendine yazar alabilecek, her konu hakkında entry girebilecek, espriler yapabilecek, canı sıkılınca trip atıp serverları kapatabilecek. kendisine muhalif olan herkese zall'a getirdiği gibi sonsuz ban getirecek. bazılarını ise sadece kickleyip affedecek.
şu sıralar zall'dan gizli bir şekilde bunun üzerine çalışan fütürist modlar olabilir, bilemiyorum. yine de tehlikeli bir hayal. işler çığrından çıkabilir çünkü. unutmayalım, dünün hayalleri bugünün gerçekleridir. bugünün hayalleri ise yarının gerçekleri olacaktır. o yüzden hayallerimizi bir daha düşünelim derim.
zeki müren ile bir akrabalığı olup olmadığını merak ettiren hareketlerdir. bence bu sanatçıların eserleri ve karakterlerinin yanından bu kadar çok sevilmelerinin sebeplerinden biri de yaptıkları hipnotik el hareketleridir. özellikle bu ikili bu konuda çok ustaydı. gerek kliplerinde gerekse canlı olarak değişik ve sözlerle uyum sağlayan el kol hareketleriyle dikkat çekerlerdi. şimdiki devirde shake it baby naraları eşliğinde sallanan popolar var. görsellik yerlerde ve bu gerçekten üzücü bir durum. bu yüzden eskileri unutmayalım, sahip çıkalım.
kısaca amt olarak geçen sentetik triptamin. molekül formülü C11H14N2'dir. saykodelik bir triptamin olup öforik etkileri vardır. standart oral dozu 15-60 mg olarak belirtilir. etkisini kişiden kişiye değişebilme ve açlık ya da tokluk durumuna göre 30-90 dk'da gösterir. toplam etki süresi ise 7-13 saattir. bu süre üç aşamaya ayrılıp etkinin yükseldiği, sabit kaldığı ve azaldığı süreler olarak geçer. after effect süresi ise 2-8 saattir. fiziksel ya da psikolojik bağımlılık potansiyeline dair bilinen herhangi bir rapor mevcut değildir.
amt sentezi çeşitli yollarla yapılabilir. bunlardan bir tanesi triptofanın indirgenmesi ile elde etmektir. diğeri indol-3-karboksaldehitten elde etmektir. diğer bir yöntem ise indol ve 2-nitropropan ile elde etmektir. bir başka yöntem ise bazı buğdaygil sınıfından bitkilerde bulunan gramine isimli indol alkaloid ile elde etmektir. gramine ise alifatik petrol eter ile yapılacak olan rekristalizasyon işlemi soncunda elde edilebilir. alternatiflerler bunlarla kısıtlı kalmayıp daha da çoğaltılabilir.
amt ilk defa 1960 yılında bir benzeri olan alfaetiltriptamin ile birlikte antidepresan ve Monoamino oksidaz inhibitörü olarak üretilmiştir. 1971'e kadar abd'de upjohn ilaç şirketi tarafından legal bir şekilde satışı yapılmıştır. bu yıldan sonra 1. liste uyuşturucular kapsamına, 2003'te ise lisanssız şekilde* üretimi alışı satışı dağıtımı ve kullanımı illegal olan uyuşturucular kapsamına alınmıştır. yine 1960'lı yıllarda sscb'de legal olarak indopan isimli 5-10 mg'lık antidepresan ilaçları şeklinde satışı yapılmıştır. 90'lı yılların sonuna doğru ve günümüzde ise dünya genelinde sadece araştırma kimyasalı adı altında ticari olarak satılmaya başlanmıştır. en son ise geçen yıl ingiltere'de illegal kapsamına alınmıştır ki bu tarihe kadar legal olarak geçmiştir. legal olduğu tek ülke ise ispanya'dır. bilinirlik derecesinden ötürü böyle bir durum söz konusu olabilir. bu da demektir ki ya kanun hazırlanacaktır ya da ülkede tanınırlığı arttığında elbet hazırlanacaktır. türkiye'deki durumuna dair ise pek bir bilgi mevcut değil. ispanya ile aynı durumda olabilir. ingiltere'nin henüz geçen sene illegal kapsamına aldığını düşünürsek türkiye'deki durumu şüpheli denebilir. yine de illegal olarak bakılabilir. şu an değilse bile bir gün elbet girecektir.
3 gün sonra gerçekleşecek olandır. juno 6 ağustos 2011 tarihinde dünya'dan jüpiter'e gönderilmek üzere fırlatılmıştı. 5 yılda 860 milyon kilometre yol alan juno 3 gün sonra varış görevini tamamlamış olacak. juno'nun yörüngeye yerleşmesinden sonra ise jüpiter ve uyduları hakkında daha detaylı bilgi sahibi olunması bekleniyor.
benzer şekilde bundan yaklaşık 1 yıl önce 14 temmuz 2015'te new horizons plüton'un yakınından geçmişti.
keşke insanlar bu şekilde ayrılmasa, henüz öyle bir seviyede değiliz ama, eldeki malzeme ne yazık ki belli. normalde hayat görüşüm biraz sonra söyleyeceklerimden çok çok daha farklı ve evrensel ama bu söyleyeceklerim bu ülkenin iyileşmesi için gerekli olan şeylerdir.
diyeceğim o ki, bu üçlü türkiye'nin bir an önce kendilerinden kurtulması gereken vebalardır. üçünü toplasan bir cumhuriyetçi etmez. bu ülkeyi kurtaracak olan kişiler cumhuriyetçilerdir. aydınlığa ve bilime en yakın kişiler bu insanlardır. tabii iş işten çoktan geçti artık. bu ülke önce iyice bir dibe batmak zorunda. cumhuriyetçisiyle, sağcısıyla, solcusuyla ve dincisiyle batmalı. rezil, iğrenç, pislik bir yer oldu burası. bu üçlü öncelikli olmak üzere beni neredeyse tüm insanlardan soğuttular. bu konuda yalnız olmadığımı biliyorum, keşke yalnız olsaydım, zira bu gerçeklik beni daha bir kaygılandırıyor ve geriyor. kendime küçük bir dünya kurdum. bu dünyada kendimi korumak adına fazlasıyla bireysel ve egoist biri olup çıktım. ülkem mi? ülkemi bu vasıfsız üçlü esir almış gitmiş. kimse ne yaptığını bilmiyor. herkes hıncını birilerinden çıkarıyor. kötülük para eden bir şeye dönüşmüş. insanlar cahil, insanlar delirmiş gibi. susmak ve dinlemek nedir bilmeden sadece konuşan insanlar kaplamış her yeri. herkes her şeyin en doğrusunu bildiğini sanıyor. alçakgönüllülük desen kırıntısı kalmamış. nezaket ve saygı biteli ise yıllar olmuş aynı şekilde. şimdiyse böyle bir yer oldu türkiye; adını söylerken bile içimde bir şey hissetmediğim. bu ülke benim ülkem değil.
türkiye benim vatanımdı, içinde sen yoktun sağcı. türkiye'de bir devrim vardı, içinde sen yoktun solcu. türkiye ikinci hazar barış çağını yaşıyordu, içinde sen yoktun dinci. bu güzel bir hayaldi. şimdi siz varsınız, ben yokum. yarattığınız karanlık ve cehalet dolu çukura düşme gibi bir niyetim yok. bu yüzden bundan sonra olacakları iyi izleyiniz, iyi izleyiniz ki ömrünüzün sonuna yaklaştığınız sırada oturduğunuz yerde gözlerinizin önünden şöyle bir geçsin her şey. iyi bakın, çünkü ben de bakacağım aynı sahneye. o görüntülerde herkesi birbirine kuduz köpek misali girmiş bir şekilde bulacaksınız. biz diye bir şey yok, öznelere çoktan ayrılmıştık zaten.
boston dynamics'in son robotu. bunun spot olanı vardı şimdi de küçüğünü yapmışlar. bu sefer itip kakma yok ama yine bir pislik var. ben en çok dans edişini sevdim. https://www.youtube.com/watch?v=tf7IEVTDjng
bence yetkili arkadaşlar uyudu. yoksa dini kanıtlar çat çat çat gelirdi ben inanıyorum. kanıtların uzun olabileceğini de düşünürsek çok normal. neyse artık başka zamanaymış demek ki.
sözlükte kurulan tüm dernekleri tek çatı altında toplayan hayali dernek. buraya bundan bir tane şart. insan hangi derneğe gireceğini şaşırıyor çünkü. kayıtlar ilk olarak buraya olursa oluşturulacak havuzda toplanan kişiler alakalı bölümlere aktarılabilir. böylece boşta ve yalnız kalan yazar olmaz. tabii buna bakacak bir de sekreter lazım. malum derneğin derneği bu boru değil. en baba dernek. başkanı seçin gerisi gelir bence.
cevabını merak ettiğim soru. ateistler aynı zamanda satanist değil miydi? e o zaman bunlar kafir... halbuki ne güzel şarkıları var. ben hiç yakıştıramadım kendilerine. ayrıca bunlar grupmuş, ben tek adam slayer diye biliyordum. hepten kandırıldım.
küresel ölçekte kurulmasıyla birlikte normal bilgisayarların yerini kuantum bilgisayarlarının almaya başlamasını sağlayacak olan yapı. 2013'te iss'in böyle bir ağ kurulması üzerine kullanılması meselesi vardı. zamanında einstein'ın "uzak mesafelerde hayalet etki" olarak adlandırıp böyle bir şeyin mümkün olamayacağını söylediği fakat dünya üzerinde yapılan deneylerle birbirinden ayrı olup birbirlerine bağlı oldukları kanıtlanan dolanık* foton çiftlerinin, iss'e yerleştirilecek bir foton algılayıcı modül sayesinde yaklaşık 500 kilometre mesafede testi yapılmış olacaktı. testte ise gizli bir şifreleme anahtarı fotonlar vasıtasıyla dünyadan iss'e gönderilecekti. böylece en son lazerler kullanılarak 143 km ve fiber optik kullanılarak 250 km olan foton transferi mesafe rekoru da bayağı bir artmış olacaktı. bu konu 2013'teydi ve bundan bir kaç yıl önce de yaklaşık 20 km irtifada hareket halindeki bir uçakla yer arasında şifreli kuantum bilgilerinin aktarımı sağlanabilmişti. günümüze gelirsek, yakın bir zamanda çin öne atılıp kuantum iletişim ağıyla ilgili bir takım çalışmalara başladı. şu an pekin ile şanghay arasında 1000km'lik bir kuantum iletişim ağı inşa edilmiş durumda ve kuantum iletişim uydusunun temmuz ayında dünya yörüngesine yerleştirilmesi planlanıyor.
kuantum iletişim ağının gelişmesiyle kriptografi tekniklerinde de önemli gelişmeler olacak.* zaten en önemlisi de bu diyebiliriz. böylece kuantum ağına yapılabilecek herhangi bir dış müdahale veri iletişimini saylayan fotonlar sayesinde kolayca tespit edilebilecek. bu durum özellikle askeri alanda ulusal veya kişisel güvenlik için de olumlu bir gelişme yaratacak. kuantum iletişim ağının küreselleşmesi ise şimdilik zor gibi. ancak gerçekleştiğinde belki de hepimizin evinde birer adet kuantum bilgisayarı olabilir.
geçen gün durup dururken hayata küsen hamsterim hamlet ilginç bir şekilde iyileşip eskisi gibi çemberinde dönmeye başladı. ilk başta benim yüzümden hayata küstüğünü düşündüm ama öyle değilmiş. kendi içinde sorunları vardı herhalde yine kendi çözmek istedi galiba. onu yalnız bırakmam işe yaradı gibi. neyse. hamlet iyileştiğine göre gerisi yalandır benim için. hadi hamlet, gidelim.
bir kaç haftadır odamda beraber takıldığımız hamsterim hamlet son günlerde iyice durgunlaştı ve şu an hayata küsmüş durumda. ona çok iyi baktım ve koşu çemberi aldım ama eskiden binerken şu an binmiyor. sebebini hala çözebilmiş değilim. bir ara devamlı dinlediğim depresif müziklerden mi acaba dedim ama bilemedim. birlikte artık mutlu şarkılar dinliyoruz. hamlet'in ruh halini ben bozduysam kendimi affetmem. belki de benden sıkılmıştır olabilir mi ki? belki de beni sevmemiştir bunları da düşünmek gerek değil mi. şimdi biraz uzaklaştım yanından öbür odada oturuyorum. daha çok şey yapacaktık biz ama neden şimdi küstün ki hamlet.
tersinmezlik kısaca geri döndürülemez süreçleri anlatmak için kullanılan terimdir. tersi ise zaten tersinirliktir. bu iki süreç için mutlak olan şey ise süreçlerin kapsadığı sisteme etki eden dış parametrelerin varlığının zorunluluğudur. örneğin evrenin kendisi hakkında tersinir süreçli veya tersinmez süreçlidir diyemeyiz çünkü evrenin dışında evrene etkiyen herhangi bir parametre mevcut değil. evrenin içindeki sistemlerde gerçekleşen olaylar için ise böyle bir durumdan bahsedebiliriz. mesela sigarayı yakıp dumanı üflediğimizde o dağılan dumanı tekrar sigaraya geri döndürmek imkansızdır. bunu izlediğin bir filmi geri sarıyormuşsun gibi düşün. tüm hareketler atomlara kadar aynı şekilde geri döndürülmek zorundadır ancak bu imkansızdır çünkü bu tip bir termodinamik süreçte mutlaka kullanılabilir olmayan bir miktar ısı enerjisi bulunur ve bu ısı enerjisi entropi arttıkça moleküller arası sürtünmeler ve çarpışmalar neticesinde dağılıp gidecektir. yani bu durumda tersinmezlik söz konusudur. zaten zaman kavramını da bu şekilde anlarız. eğer tersinmezlik söz konusu olmasaydı zaman bildiğimiz zaman kavramından daha farklı ve çok yönlü olurdu.