peruğun isabet aldığı yere olabildiğince hızlı bir şekilde müdahale edip olmayan yaraya zımba basılması gerekir. her yiğidin harcı değildir. bu işin üstadı ünlü filozof zımba şenol'dur. zımba şenol'un "peruğun dayanılmaz ağırlı" adlı kitabını okursanız hayatta kalma şansınız iki kat artar.
ne yapmak nereye varmak istemektedir anlayamadığım adam.
yaklaşık 1 sene önce hiç alakam olmayan kişilerin bile hiç tarzım olmayan şarkılarının ses analizlerini vs. izliyordum. sonra okuldu işti derken pek denk gelmedim. bu sıralar videolarına çok kez rastlıyorum ama eskisi gibi izleyemiyorum çünkü video başlığı hariç her şey kore olmuş. yorumlarda da hep kpop hayranı olan ergenler var. türkiye'deki tüm kpop kitlesini toplamış ve sanırım çok izlendiği için sadece kpop analizleri yapıyor. birkaç saat korece dersi alıp korece bir albüm çıkartsa köşeyi döner.
beşiktaşlı futbolcuların, gerizekalı fenerbahçeli taraftarlarını tahrik etmesiyle istediklerini aldıkları maç. bir de kafasına peruk geldi diye yere düşen birileri var o ayrı bir dava.
yeni moda da bu oldu. çocuklar birbirine bir bilgisayar oyununda yaşadığı tartışmadan dolayı zarar verir ve haberlerde, gazetelerde hemen "bu oyunlar çocuklara bilmem şöyle zarar veriyor bilmem böyle psikolojisini bozuyor" diye haber yapılır. bir pedagog haber bültenine "bu oyunlar şöyle çocuğun bilinç altını etkiliyor böyle beynine işliyor" falan diye demeç verir. tüm olayın tek nedeni bir oyunmuş gibi algı yaratılıp devam edilir. çünkü çocuğun velisinin duymak istediği şey budur.
bu çocuk bugün oyun için girdiği tartışmada bıçaklamasa yarın tamamen başka bir nedenden bıçaklayacak. bizde 16 yaşında olduk, bizde 16 yaşında bu tür oyunları oynadık. hatta deliler gibi oynadık ama hiç birbirimizi bıçaklamadık. ettiğimiz kavgalar oldu ama o kavgaların aynısını sokakta saklambaç oynarken, maç yaparken de ediyorduk. sokakta top oynarken nasıl kavga çıkıyorsa internet kafede de öyle kavga çıkıyordu. mahallede top oynarken kavga çıkıp bıçaklanan kim bilir kaç tane çocuk vardır. bunun onlardan hiçbir farkı yok. ikisi de eğitimsizliğin sonucu. yaşadığı yerden, çevresinden böyle görmüş. suçu yıkacak bir sebep bulamıyorlar nasıl ilgi çekeriz diye suçu başka şeylere yıkıyorlar.
iki takımında 5 dakika arayla cenneti ve cehennemi gördüğü maç.
ulan dk 2'de liverpool attı. dakika 80'e kadar maç 1-0 devam ediyordu wanyama müthiş bir gol attı 1-1 oldu. hadi bir gol daha diye diye dakika 90'da penaltı oldu ve kane hayatının en kötü penaltı atışını yaptı ve penaltıyı kaçırdı. artık edecek küfür bulamadığımdan sadece sessiz sessiz ekrana bakıyordum ki salah çıkıp hayvani bir maradona golü attı, 2-1 oldu. ulan ne maç oldu falan derken hop bir penaltı daha oldu. bu sefer kane affetmedi.
2.5 üst oynayan biri olarak son 15 dakikada her türlü duyguyu yaşadım.
müthiş bir final maçı oldu. özellikle son map müthişti. yaşanabilecek hemen hemen her şey yaşandı. c9, faze'i mağlup etti. tarık tehlike saçtı. mvp olur büyük ihtimal.
bu arada şampiyon olan c9'u temsilcimiz space soldiers ilk 8'e kalma maçlarında 16-13 yenmişti. ngin'in iyi dönemine denk gelseydi çok farklı şeyler olabilirdi. space soldiers için uygun bir ortam vardı. en azından ilk major'inde yarı final görebilirlerdi.
ulan bu nasıl bir heyecandır. şu son map'te neler neler oldu. final maçı iki kere uzatmaya gitti. faze yanılmıyorsam 5-6 ellik seri yakaladı c9 karşısında. 3 kere maç sayısını değerlendiremedi c9. sürekli 1v2'ler 2v4'ler veriyor her iki takımda. son salise bomba çözmeler falan...
bir türlü beni evde bulamayan kargo taşımacılığı yaptığı iddia edilen şirket. bu sabah 9 da mesaj atmışlar "sizi evde bulamadık" diye. yaklaşık 30 saattir uyumuyorum ve evdeyim. ne ara geldiniz de bulamadınız?
major 2018'in ilk maçında sk'e 16-13 mağlup oldular.
sk gibi bir takıma karşı bu kadar kontrolsüz oynayıp bu kadar çok round alan ilk takım olabilirler. ss'in neredeyse hatasız oynadığı bir round yok. tüm roundlarda hiçbir side'a doğru düzgün bakılmadı. normalde sk'in bireysel beceride ss'i ezmesi lazımken tam tersi oldu. ss sırf bireysel beceriyle o kadar çok round alabildi. azcık sağ sola baksalar kazanabilirlerdi bile.
turnuvaya sk'i yenerek başlamak çok iyi olurdu. yazık oldu.
bütçesine göre gayet güzel bir diziydi. ufak tefek rollerde oynayanların oyunculuğu iyi değildi ama senaryolar sağlamdı. hele şuan popüler olan türk dizilerine baktığımızda kesinlikle şuan ki dizilerden çok daha izlenebilir bir dizi.
yine çok rahat kazanabilecekleri maçı az kalsın ellerinden kaçırıyorlardı. 14-10 iken sanırım ufak bir seri yakaladı mouse esports. o andan itibaren oyunun uzayacağı o kadar çok belli oldu ki. 15'e ulaştıktan sonraki tüm tahminleri ve tercihleri yanlış yaptılar. ilk yarıda ne kadar iyiyseler ikinci yarı o kadar kötüydüler. yalnız, uzatmadaki son elde majer mola alarak öyle bir el çizdi ki rakibin resmen aklını okudu. rakibi tamamen kontralayacak şekilde dizdi takımı. maçın son elini %70 majer sayesinde kazandık.
güzel maç oldu ama artık şu maçları bitirmemiz gerekiyor. bir yere kadar gelip tık diye durmamak gerekiyor.
neyse sonuçta kazandılar ve 2018 major'deler. helal olsun.
zorla bindiriyorlar herhalde. memnun olmayan siktirsin gitsin thy ile uçsun. çok param olsa ben de tercih etmem ama 50-60 liraya ankara'dan çorlu'ya gelebiliyorum. otobüsler zaten en aşağı 85-90 lira. 1 saatlik yolda da bir zahmet bir şeyler yiyip içmeyin. adamların mantığı zaten tamamen maliyeti düşürüp ucuza hizmet vermeye çalışmak.
fiyat-performans açısından gayet iyi olan bir hava yolu şirketi.
gece gece yine aklıma geldi. kaç yıl geçmiş üstünden her yıl en az 2-3 kez birden bire aklıma geliveriyor. her seferinde kendimi bir değişik hissediyorum.
haftalar önce "biz van djik'i aldık ama kesin bir iki maç sonra sakatlanır" demişti. söyleye söyleye van djik'i sakatlamış. yine lovren'e maruz kalacağız. adamın artık lovren izleme fetişi oluştu. gidiyim liverpool - city maçına üst oynayayım bari.
hem çıtır, hem milf, hem mini minicik, hem kocaman genel olarak çıtı pıtı bir şey. göğüslerine ufak bir silikon takviyesi yapmış. kötü olmuşta diyemem güzel olmuşta diyemem ama sanki biz onu doğal haliyle daha çok seviyorduk.
hakem'in caner'e sarı kart göstermesi üzerine caner'in hakeme "sok götüne" dediği hakem arkasından yürümeye devam edince dönüp bir kez daha sok götüne dediği karşılaşma.