bir kere havalar soğuyunca terleme ve benzeri sıvı kayıpları azalmaktadır.
bu da yetmezmiş gibi soğuk havada kasılan apış arası kasları ve erkeklerdeki prostat ve sidik kesesi yüzünden;
adem evlatlarının çiş yapmak sureti ile hacete koşturmaları, hatta bu konuda yaratıcı cözümler üretmeleri yada çiş sırası oluşturarak topluma katılmaları hep kara kışın ayazın kendini gösterdiği günlerde olmaktadır.
Yıllar önce sevdiğim bir üstadımdan duyduğum özdeyiştir.
nasıl kadınlar topuklu ayakkabı giyince ayrı bir hoşlukta yürüyorlarsa,
parayı bulan yada birşekilde ( hile, hurda, miras vb) elde eden insan müsveddelerinin; hiç bilmediği, anlamadığı konularda, konuşup kafa şişirmesi, ne kadar aptalca olduğunu bilmeden fikir üretmesi, sorgulamaya çalışması, kendini bilmez şekilde karşıdındakine yada çalışanına iş yaptırmaya yada hüküm vermeye çalışması durumunu anlatan güzel bir tümcedir.
evet arkadaşlar eminim zeki üngör iyi bir besteci ve değerli bir müzik adamıdır ama maalesef güzelim istiklal marşımızın bestesi çok çok kötü. o kadar kötü ki ne anlattığı bile anlaşılmıyor. misal kendimden biliyorum yazar dostlarım, ilkokul, ortaokul yıllarında haftada bir kez okumamıza rağmen hiç anlamamıştım, lisede edebiyat dersinde kıta kıta işleyince resmen dibim düşmüştü. mehmet akif ersoy o gün bu gündür, gerek istiklal marşıyla gerekse de çanakkale zaferi için yazdığı şiiriyle
( şu dize bile anlattığı anlam açısından kitapları doldurur; "vurulmuş tertemiz anlından yatıyor ya rab, bir hilal için ne güneşler batıyor") benim en değer verdiğim şairlerden birisidir.
( zaten anlamıyorum aga, bu değerli milli şairimize sadece milli görüş sahip çıkıyor. tamam bazı şiirleri var adam din ile şeriat ile çok yakın şeriat yönetimini de destekliyor ama adam bir değer beya, ben solcuyum ama bu adamda büyük adamdır benim için sayın okuyucu)
neyse konuyu dağıtmayalım, beste berbat;
"o be" ne abi, "im milletimin" ne, "şafak" tamam da "larda" nereden çıkıyor.
ayrıca ses yükselmeleri kahraman ırkıma bir Gül felan olmamış.
şimdi ben şu yazıya "evet ark daşlar eminim zekiün gör iyibir beste cive..." diye başlaşam kimse birşey anlar mı ? hayır. yanlış yerden bölümüş kelimeler çünkü.
bu nedenle böyle bir kampanya başlatmaya karar verdim azizlerim, mirlerim.
hadi bakalım işe koyulalım.
ps: ya yazar kardeşlerim şu gerçeği kelimesinden ne anlıyorsunuz başlık açarken; yok kırk ayağın ayakkabı giymediği gerçeği, yok kızların bilmem ne gerçeği. ne gerçeği arkadaş, niye kullanıyorsun o kelimeyi başlık sonunda ne gerek var, harf israfı. istiklal marşı nın bestesinin kötü olduğu gerçeği ne gerek var öyle yazmaya yaz şöyle istiklal marşı nın bestesinin kötüdür bitti be anam. zaten gerçek bu, neden kendi bilinç altındaki çocukluktan gelen güvensizliği yansıtıyorsun di mi ama...
yani dostlar sonuna gerçeği kelimesi koymanız çok gereksiz ve yazdığınız yada ortaya attığınız iddanıza aslında başından itibaren sizin de şüpheyle yaklaştığınızın göstergesi.
bir de kadın ve kızlarla ilgili yok ne demek ister, yok bekaret yok ne... bırakın bu işleri gençlerim, çocukluktan çıkın dinleyin şu abinizi, hadi geç oldu.
ben yine konuyu dağıtım millet kusuruma bakmayın artık.
Birbirleriyle fazla bir alakaları olmadığı sanılsa da, yaptığım araştırmalar sonucunda şu kanıya vardım üstadlarım.
gerek ulusal piyasalarda gerekse uluslararası piyasalarda altının fiyatlarının yükselmesi son 6 ay içinden rekorlar kırması,
gerekse de son dönemde amy winehouse' un altın vuruş şüphesiyle ölmesi nedeniyle, gençliğimizin kavram kargaşasına düşmesi dolayısı ile son dönemde çok sıklıkla karşılaşacağımız bir durum olduğunu düşünmekteyim.
kültür bakanlığı' nın biran evvel alması gereken geç kalınmış bir uygulamadır.
bu şekilde hem müze kart satışları artacak, hem de müze gençliğinin sosyalleşmesi sağlanacaktır.
bir muhabbet kuşunuz vardır ve adı hipokrattır.
o kadar güzel bir kuştur ki tüm komşularınız başta ev sahibeniz kelime hanım çok sevmektedir.
lakin siz uzun süre eve uğramazsınız ve garibim hipokratın yemini vermeyi ihmal edersiniz.
sevgili hipokrat kelime-i şehadet getiremeden gitmiştir.
aha şimdi sıçtık diye düşünürken kelime-i şehadet getirmek aklınıza gelir.
nasıl yapacağım diye düşünürken;
yan masadaki telefon dikkatinizi çeker ve aklınıza hemen " sen yanmasan, ben yanmasam " diyip atlıar ile dört nala güneşe akın eder misali yan masaya doğru koşarsınız.
telefon ile kelime-i şehadet' in acilen getirilmesini isteyebilirsiniz.
gelen kelime-i şehadet paketini açtığınız gibi pencerenizin önüne kafesiniz içinde olacak şekilde kolunuzda güç toplayıcı bilekliğinizi takarak bekleyiniz.
daha sonra gelen muhabbet kuşunuzla bir müebbet hayat yaşamaya devam edersiniz.