Gezi olaylarından yaklaşık 50 gün önce yazılmış bir entry bile geziye, başbakana bağlayabilecek kadar "zeki" bünyelerin olduğunu görmemize yarayan başlık!
Ben ne demişim siz ne demişsiniz!
Al işte bunlar da senle-benle aynı oksijeni yakıyor, bunların oyu da 1 benim oyum da 1, böyle adaleti sikiyim aferdesin!
bu politika ile asıl amaç eğitim ve kalitesinden ziyade akp nini cemaate ayar vermesidir.
cemaat vaktiyle -ve halen- tayyip gitsin akp kalsın propagandası yürütürken tayyip in gerçekten de gideceğini zannediyordu hatta gezi olayları sırasında açık açık olayları desteklediler.
protestoculara aşırı güç kullanan ve hükumeti zor durumda bırakan cemaat mensubu polislere rağmen tayyip erdoğan önce polise sonra sokaklara daha sonra da siyasete hakim oldu. hatta cemaatçi polislere rağmen olayları bastıran "benim polisim" e takdirler taltifler vs. verildi.
şimdi azıcık hafızayı zorlayıp cemaat adına açıklamalar yapan "gazeteciler ve yazarlar vakfı"nın gezi olayları sonrasında hükumeti yalayan, biz ettik sen etme diyen açıklamalarına baksın.
cemaat gezi de kaybetmiştir. bu öyle bir kaybediştir ki öncekilerden çok farklıdır.
bundan önce cemaat hep karşı cenahtan yapılan saldıralarla mağdur edebiyatı yaptı. bu kez durum farklı bu kez mağdur cemaat değil, bu kez mağdur sivil darbe girişimini savuşturan başbakan. şimdiye kadar cemaatin içinde olmasa dahi tarihsel ideolojileri gereği karşı cenahtan gelen saldırlarda cemaatin yanında olan mütedeyyin insanlar artık yanlarında değil ve bu çizgide kaldıkları sürece asla da olmayacaklar dolayısıyla cemaat tarihinde karşılaştığın en büyük tehlike ile ortadan kaldırılma tehlikesi ile karşı karşıya.
bakmayın biz şunu destekleriz biz bunu destekleriz dediklerine bunların etkileyebileceği oy oranı %5'i aşmaz. cemaat içinde olup da cemaat chp ye oy verin dese bile akp ye oy verecek çok insan var.
o dersanelerin kapanması tamamen başbakan a karşı darbe girişiminde bulunan cemaatin suçu.
etme bulma dünyası işte. napacan. mecbur başa geldi çekicen.
geçenlerde s haber kanalında gazeteciler ve yazarlar vakfi nin peşpeşe hizmet adına açıklamarıyla ilgili haberlerine rastladım. gezi olayları sırasında mısır da bir gazeteye başbakanın diktatör olduğu konusunda demeçler veren zaman gazetesi yazarını, gezi olayları yaşanırken sağduyu kisvesi altında "başbakan gitsin akp kalsın" mesajını inceden inceden işlediklerine hep birlikte şahit olduk.
kaba tabirle bükemedikleri tayyip erdoğan bileğini öpüyorlar ama başbakan bunu yemez!
cem uzan, aydın doğan, ergenekoncular, darbeciler derken sıra türkiyenin ayağına dolaşan sınavda hile-hurda kul hakkı ile devlete adam yerleştiren cemaate geldi. şimdi bızzık bızzık dolanıyorlar. gazamız mübarek olsun diyorum.
inşallah en yakın zamanda devlet kadroları hizmet denen püsküllü beladan da kurtulur.
bu arada fettullah gülen abd de aylık yayın yapan bir dfergiye röportaj vermiş neden türkiye ye dönmüyorsunuz sorusuna da "ben gidersem demokratik adımları atan hükumet zor durumda kalır, demokratikleşme yavaşlar" demiş ve mesajı da göndermiş "türkiye ortadoğu da ab ve abd nin demokratikleşme hareketinin elçisi olabilir, şu anda bu noktada değildir ama potansiyeli var" demiş yani demiş ki erdoğan la bu iş olmuyor ortadoğuda türkiye üzerinden politika geliştirmek için erdoğan ın gitmesi lazım demiş.
henüz kavrayamadığımız bir nedeni olduğu aşikardır zira insaoğlu bok böceğinin ne kadar muhteşem bir varlık olduğunu son 20-30 senedir keşfetti. bırak bok böceğini dünyayı evreni biz daha kendi vücudumuzda ne işe yaradığını bilemediğimiz bir sürü organ-doku ile uğraşıyoruz. 40 yıl öncesine kadar menüsküs yurtıklarında yırtık kısım değik menüsküsün tamamı alınıyordu ameliyatlarda sonra anladık ki amortisör vazifesi varmış.
mesela bademciğin, apandistin ne işe yaradığı tam olarak bilinmiyor hala.
kaldı ki evren! oraya daha çok yolumuz var. bir hikmeti vardır ancak anlayabilmemiz için baya bi zaman gerekiyor. senin gece gördüğün yıldızın sana ulaşan ışığıın 3 milyon ışık yılı uzaktan geldiğini aklın alıyorsa evrenin de neden yaratıldığını biraz kavrayabilrsin belki. düşünsene ışık hızında hareket eden bir gemin olsa o yıldıza ulaşman 3 milyon yıl sürecek belki de o yıldız çoktan bir süpernova patlamasıyla ömrünü dolurdu. sana gelen ışık 3 milyon yıl önce oluşan bir ışıktı. dehşey verici değil mi?
birilerinin olsun diye avuçlarını kaşıdığı ancak olmaması için tüm tedbirlerin alınacağı bölünmedir.
futbol taraftar kitlesi şiddet eğilimi en yüksek gruptur bir derbi de bile sırf rakip takımın formasını giyiyor diye insanlar ölüyor bu memlekette buna bir de siyasi görüşü eklersen kan gövdeyi götürü. işler liglerin kapatılmasına kadar gider. o zaman da taraftarlar ve futbol değil kaostan nemalanan unsurlar sevinir.
tarık akan ın "anne kafamda bit var" kitabıyla ağladığı solculardır. darbe en çok da solcuları yıpratmıştır çünkü ama gel gör ki daha 30 yıl geçmeden ebelerini belleyenin darbeciler olduğunu unutup yine şakşakçılığa başlamışlardır.
ne diyelim deveye diken bunlara ordu yarıyor herhalde!
olmayan düşmanlıktır. bir adam sırf benim gibi düşünmüyor diye neden ona düşman olayım ben inandıklarımı anlatırım o bana inanmak isterse inanır. istemezse (bana saygı duydupu sürece) ben de ona saygı duyarım. ne düşman olacam.
dışarda düşmanımınz az bi de kendimize içerde mi düşman arayacaz.
yazık olmuş farklı şekilde ortadan kaldırılsa ya da arşive filan alınsa daha iyi olurdu. hassas davranmak lazım. ancak sonuçta kanuni bir engel yok. yalnızca yıpranan, eskiyen türk bayrağının imha edilmesi mülki amir denetiminde gerçekleştirilir. türk bayrağını kafanıza göre eskimiş diye çöpe atamaz-yakamazsınız yönetmelik doğrultusunda valilik veya kaymakamlık aracılığıyla yürütülür bu iş ancak atatürk posterleri ve gençliğe hitabenin imha yöntemleri konusunda bir yönetmelik yok bildiğim kadarıyla. kışkırtmak için tezgahlanmadıysa aklı evvel birinin yaptığı boş iştir diyorum.
bu insanların en çok yakındığı durum hükumetin kendi yaşam tarzlarını görmezden gelmesi, yani arkadaşlar diyor ki; "hükumwt benim istediğim gibi yaşama müsade etmiyor, içkime karşıyor, kürtaja karışıyor vs"
-ne istiyor bu dierenenler?
-yaşam tarzlarıma saygı istiyor.
peki bu zatı ahmakların bir tek kendilerinin mi yaşam tarzı var? bu ülkede bir tek onlar mı yaşıyor? sen benim kutsalıma saygı duyma camiye ayakkabı ile gir, iftar sofrasında içki iç sonra gel benden saygı bekle!
osmanlı zamanında saygıdan ramazan ayında gizliden yiyip içen gayri müslim vatandaşların gösterdiği hassasiyeti gösteren kadar kimse benden saygı bekleyemez. sen benim yaşam tarzıma ne kadar saygı gösterirsen ben de seninkine o kadar saygı gösteririm.
gereksizdir. tarihinden bu kadar uzak olan bizden başka millet var mıdır bu dünyada? her fırsatta türklüğünle övünmeye çalışacaksın, sonra dünyanın en büyük türk devletini görmezden geleceksin.
sonra da alfabe değişikliğini modernlik diye yutturacaksın. alfabesi latin alfabesinden farklı olan;
-uzaya ilk insan gönderen rusya yı,
-sayısız teknolojik buluşlara imza atan japonya yı
-dünyanın ar-ge merkezi olan israil i
-dünyanın en büyük ihracatçısı çin i
nasıl açıklayacaksın? modernlik alfabeyle, şapkayla olmuyor maalesef. modernlik zihniyetle oluyor.
Allah memleketi dışı "modern" içi yobaz aydınların şerrinden korusun!
birilerini çok sevindirmiştir. amaç da budur zaten yıllarca insanımızın kanını emen faiz lobisinin istediği gibi hareket etmek guru veriyor marjinal arkadaşlara.
bir de sorsan bunlar emperyalizm-kapitalizm karşıtıdır. emperyalistler bile sizin 10 günde verdiğiniz zararı 10 yılda veremedi bu ülkeye. aferin çocuklar aferin. neye kime hizmet ettiğinizi anlarsınız inşallah.
ptesiye adamakıllı kimse kalmaz. kalanları da kimse sallamaz. kalmanın da bir anlamı yoktur. amaç mesaj vermekse mesaj hayet iyi iletildi. herkes anlayacağını anladı.
bu vakitten sonra orada kalmak başka amaçlara hizmet eder.
düzenli bir görünüm var ancak düzen orada olmasın da burada mı olsun sorusunu da beraberinde geitriyor. abd deki en eski şehir max 250 yıllık yani orada kentleşme müsait alanlarda belirli bir düzen dahilinde yapıldı bunun etkisi büyük. bizim 2-3 bin senelik şehirlerimiz var. bunun bir bahane olmaması gerekiyor ama neticede bir faktör.
burada alkolün yasaklanması değil, satışına belirli kısıtlamalar getiriliyor önce sapla samanı ayıralım. şimdi bu yasayı komple bir yasak olarak algılayıp benim hayat tarzıma müdahale ediliyor diye zıplayan, ben senin inandığın şeye inanmak zorunda mıyım diye veryansın eden kemocanlara 28 şubat sürecini hatırlatmak gerekiyor.
o zaman insafısz icraatlarinden en basiti: sırf inandığı için başörtüsü taktı diye insanlar "ikna odaları"nda baskı altına alındı, başını açmayana okuma özgürlüğü verilmedi. o zaman bu insanlar bizim inandığımız şeye inanmak zorunda mı diye neden bağırmadı burada yırtınan arkadaşlar?
ama bizimle sizin aranızda bir fark var. bu yasa ile insanların özgürlük alanları kısıtlanacak hele hele bu da demokrasi adına yapılacaksa en ön safta biz inançlı insanlar bu hükumetin karşısına çıkarız. 28 şubat sürecinde kemalistlerin yap-a-madığını biz bugün yaparız. kimse merak etmesin.
var olmayan gerçekliktir. bir de sovyetler terk ederken acı bırakmış ama maalesef eğitim sistemleri iyi ancak bahsedildiği gibi kusursuz da değil zira eski sovyet bloku ülkerlerinin haline bakmak durumu anlamak için yeterli.
azerbaycanla aramızda "petrol" kaynaklarına sahip olmak gibi ufak bir fark var onu da dikkate alırsanız karşılaştırma daha sağlıklı olur. yoksa birleşik arap emirliklerini ülkemle kıyaslamakla farkı kalmaz mevzunun. ver parayı yap binayı ee şimdi bae ülkemden daha mı gelişmiş?
Atatürk\'ün 7 Şubat 1923 günü öğle vakti Zağnos Paşa Camii'nde okunan mevlidden sonra minbere çıkarak yaptığı konuşmadır. Atatürk hutbesinde Allah\'ın birliğinden, şanının yücelğinden, islam dininin son ve kusursuz din olduğundan bahsetmiştir. Camilerin itaat ve ibadet ile birlikte din ve dünya için ne yapmak gerektiğini düşünmek için yapıldığını belirtmiştir.
Orijinal metin:
\"Ey millet, Allah birdir. Şanı büyüktür. "Allah'ın selâmeti, afiyeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz, Cenâb-ı Hak tarafından insanlara hakâyik-i diniyyeyi tebliğe me'mur rasûl olmuştur. Kanun-u Esâsîsi, cümlemizce malûmdur ki, Kur'anı Azumissandaki nusustur. insanlara feyz vermiş olan dinimiz, son dindir. Ekmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate tamamen tevâfuk ve tetâbuk ediyor. Eğer akla, mantığa, hakîkate tevâfuk etmemiş olsaydı, bununla diğer kavânin-i tabiiyye-i ilâhiyye beyninde tezad olması icab ederdi. Çünkü bilcümle kavanin-i kevniyyenin menbai Cenab-i Haktır.
Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber mesaisinde iki dâra, iki hâneye mâlik bulunuyordu. Biri kendi ikâmet eylediği hânesi, diğeri din işleriyle iştigal buyurduğu Allah\'in evi idi. Kendi husûsi işlerini kendi evinde görür, âmmenin, ummetin hizmetini de Allah\'ın evi olan câmi-i şerîf'te ru'yet eylerdi. Biz de hazret-i peygamber'in usûlune ikdida ederek, milletimize tealluk eden husus için şu Beytullah'ta toplandık. Şimdi Hazret-i Allah'ın huzurundayız. Bunu bana müyesser eden Balıkesir'in dindar ve kahraman insanlarına arz-i şükran ederim. Çok memnunum ve bu vesile ile büyük bir sevâba nâil olacağımı ümid ediyorum.
Efendiler, câmiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Her şeyden evvel itâat ve inkiyâd-i tâmme ile ibâdet, din ve dünya için neler yapılması lâzım geldiğini düşünmek için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferd başlı başına bir hizmet ifa etmelidir. işte biz de burada din ve dünya için istiklâl ve istikbâlimiz için, bilhassa hâkimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşüncelerini anlamak istiyorum. Amal-i milliyye, irâde-i milliyye yalnız bir salisin düşüncesinden değil, bil\'umum efrâd-i milletin arzularının, emellerinin muhassalasından ibârettir.
Binaenaleyh benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim."
Günümüz Türkçesi (O da ne demekse? biz neden 90 yıl önce konuşulanı anlamıyoruz o da ayrı konu ama buyrun)
"Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selâmeti, sevgi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamber Efendimiz Hazretleri, Cenâb-i Hak tarafından insanlara dinî hakikatleri tebliğe memur edilmiş ve resul olmuştur. Temel nizami, hepimizin bildiği Kur'ân-ı Azimussan'daki açık ve kesin hükümlerdir.
insanlara maneví mutluluk vermiş olan dinimiz, son dindir, mükemmel dindir. Çünkü dinimiz; akla, mantığa ve gerçeklere tamamen uymakta ve uygun gelmektedir. Eğer akla, mantığa ve gerçeklere uymamış olsa idi bununla diğer ilâhî tabiat kanunları arasında birbirine zıtlık olması gerekirdi. Çünkü bütün tabiat kanunlarını yapan Cenab-ı Hak'tır.
Arkadaşlar! Cenab-ı Peygamber çalışmalarında iki yere, iki eve sahipti. Biri kendi evi, diğeri Allah'in evi idi. Millet işlerini Allah'ın evinde yapardı. Hazret-i peygamber'in mübarek yollarını takip ederek bu dakikada milletimize ve milletimizin şimdiki ve geleceğine ait konuları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde, Allah'ın huzurunda bulunuyoruz. Beni bu şerefe kavuşturan Balıkesir'in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı çok memnunum. Bu vesile ile büyük bir sevaba nail olacağımı ümit ediyorum.
Efendiler! Camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, söylenenleri dinleme ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılması lazım geldiğini düşünmek, yani birbirimizin görüş ve düşüncelerini almak için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihninin başlı başına faaliyette bulunması lâzımdır. işte biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz için her şeyden önce hakimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım.
Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşüncelerini anlamak istiyorum. Millî emeller, millî irade yalnız bir şahsın düşünmesinden değil, millet fertlerinin tamamının arzularının, emellerinin bileşkesinden ibarettir. Bundan dolayı benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim."
ülkeler liginde sınıf atlama olarak görülebilecek olay.
şimdi hala çıkıp 2002 de türkiye nin borcu şu kadardı şimdi bu kadara çıktı imf kapatılsa ne olacak diyeneler için açıklayalım:
bir ülkenin borçluluk kriteri mutlak rakamlara bakılarak anlaşılamaz. yalnızca rakamlara bakmak sizi çok ama çok yanıltır. işte medya da sizi yanıltmak için bu rakamları kullanır.
zaman gazetesini okuduğunuzda 22 milyar dolarlık imf borcu sıfırlandı der
sözcü gazetesine baktıığınızda türkiyenin dış borcu 336 milyar dolar oldu der.
her ikisi de doğru fakat her ikisi de yanlıştır. bunu muhalif kesim sözcü nün gözünden görür iktidarı desteleyen kesim zaman ın gözünden sen nerden bakmak istersen
doğrusu ise şudur:
bir ülkenin ne kadar borçlu olduğunu anlayabilmek için mutlak boç miktarına değil borç stokunun gsmh ya oranına bakılması gerekiyor.
eğer bu oran geriyorsa borcunuz artsa da gsmh nız borcunuzdan daha fazla arttığında sorun olmaz türkiyenin durumu da budur.
türkiyenin kamu ve özel sektör dış borç stoku artmaktadır evet, fakat türkiyenin gsmh sı da artmaktadır. dolayısıyla durumu açıklayan grafik aşağıdadır.
pek fazla olasılık vermediğim durumdur zira türkiye nin suriye yi işgal etmek gibi bir niyeti olsaydı bunu yapmak için tonla bahanesi vardı bu zamana kadar beklemezdi çünkü esad ın iktidarda kalmasının hem can kaybı hem de türkiye ekonomisi bakımından ciddi zararları var.
en fazla nato müdahalesi için baskı yapar dönünce nato üyeliğini gözden geçireceğiz vs der belki bir iki nato ülkesi de hava operasyonu düzenleyip sonra uçuşa yasak alan getirilir. olay da görünürde orda kapanır ama türkiye bu işin peşini bırakmaz. yakında şam da da bombalar patlar, esad ın kabinesinden bir iki kişiyi hedef alan saldırılar yapılırsa şaşırmam.
markası kemal kılıçdaroğlu nun da gömleğini giydiği marka olan "etro" dur çorabı 175 ise gömleği sen düşün. ha bu arada kendisi istanbul büyükşehir belediye başkanlığı adaylığı sırasında yırtık ayakkabı ile geziyordu. küçük bir anektod.
30 yıl ömrü olduğundan (!) hayatı tadında yaşamak isteyen insandır.
millet bir de ahkam kesiyor üzülüyorum filan diye belki adam 30 yaşında ölüp gidecek. ölmeden önce de dünya üzerinde soyum yürüsün diye elini çabuk tuttu. napıcanız kafanıza takıyonuz bu işleri. aaa yazık üzüldüm lan sözlük!
sonradan tövbe etmiş ve namaz kılmayı yeni öğreniyor olabilir hatta sen o adamı iki gün önce meyhanede içerken görmüş de olabilirsin. ama o gün içinde belki imana gelmiş belki doğru yolu bulmuş olabilir. içinde riya varsa zaten kıldığı namaz kabul olmaz ama sırf yanındakine bakıyor diye bir insanın namaz kılmasını eleştirirsek haşa şirke kadar gideriz.
ön yargıyla sallamadan önce biraz "hoşgörülü" olmak da fayda var. riyakarlık yapıyorsa bile kendisine allah hidayet nasip etsin den öte dua edilmemesi gerekir.
kimsenin özel hayatı ne beni ne de başkasını ilgilendirmez de hadise turnusol kağıdı olma bakımından önemlidir.
hüseyin üzmezin bir numara küçüğüdür bu zat. hayır bu adamaları yıllarca gözümün içine soktular ya ilahiyat profesörü diye. bi de bu adamlar yıllar yılı entellerin işine geldiği gibi fetva verdi ya bu memlekette ben ona yanıyorum.
haberin son kısmında şöyle bir de ayrıntı var o da ayrı bir mesele hani:
OLAYLI BOŞANMA
Yaşar Nuri Öztürk 4 yıl önce ikinci eşi Canan Öztürk'ten olaylı bir şekilde boşanmıştı. Eşinin kendisini 19 yaşındaki asistanıyla aldattığını söyleyen ve bu nedenle boşanma davası açan Canan Öztürk, eşinden yüklü bir tazminat kazanmıştı.