box to box ne amına koyayım ya!! daha sikimsonik terimler icat edin. asıl itiraf bugün nedense çok mutlu olduğum ama buna rağmen ölmeyi isteyişimdi. neyse, geçer herhalde.
ayrıca biglia'ya da koyim! o kim lan?!! başka topçu mu kalmadı evrende????
kaptan mağara adamı = volkan demirel
isyankar sarı çiyan = aykut erçetin
panzer cüsseli beceriksiz = ufuk ceylan
hannibal bozuntusu = servet çetin
çakma edgar davids = royston drenthe
kavak yelleri = peter crouch
sorunlu yamyam = ibrahima yattara
çalım attığını sanan bacaksız = serdar özkan
mafya babası kılıklı = ali tandoğan
lama = el hadji diouf
"sarı fare" özentisi = luka modric
kazma = mehmet batdal
uçan adam = sabri sarıoğlu
çirkef kardeşler = john terry, diego lugano, lucio vs.
liste öylece uzar gider... üşenmesem daha da yazardım da neyse...
tuvalette akla gelen editasyon:
şerefsizin önde gidenleri = emre belözoğlu, fatih tekke
kumarbaz mal = gökdeniz karadeniz
antipatik uyuz asker = bülent uygun
sinir küpü artizz = tolunay kafkas
kendilerinin ve rakiplerinin kalesini ayırt edemeyen salaklar = william gallas, edu dracena
saha kenarında ısınırken bile kırmızı kart görebilen avarel = Jean Pascal Mignot
bi sikim kattığını görmedim ben. vize ve final zamanı ders çalışacaklarına reislerinin bunlara verdiği kitaplara çalışırlardı. sunum yapacaklarmış! bu şekilde gözlerine girip kıdemleniyorlardı galiba. hadi sen kendini yaktın, sana karşı gelemeyen çocuğu engelleme bari, ders çalışsın gariban diyeceğim ama onlara uyanda da kabahat var tabi. kısacası bunların topunun sonu bok çukuru.
bence açık ara beyaz'ın galip geleceği karşılaşmadır. conan'ın garip bir espri anlayışı var. belki de yok bilemedim tam. ama hiç rahat, samimi değil gibi sanki. beyaz'ın tek kaybı dünyaca ünlü yıldızları konuk edememek olacaktır. conan'ı sadece bazı konukları için izlerim, çok fazla dayanamıyorum hep kanal geziyorum arada. muhabbet sarmışsa ve konuklar da sağlamsa beyaz tutulmaz der entariyi noktalarım.
zeplin kiralayıp, kıç tarafına hayvani uzunlukta, kendisine özgü, evlilik teklifi içeren bi cümle yazdırıp, öğle vakti evimin üstünden geçirirse olur. hepsi kabul olur.
ist-mad-ist turundan sonra dağbaşına gidecek olmanın verdiği acıyla yapılan planlardır. ama gezenti bünyelere iyi gelir. bir de yeni yılda yapılacak/yapılmayacak listesi hazırlanır. planlanması çok zordur. uygulanabilmesi daha da zor!
uzak çookk uzak bi yere kaçmayı isteyenler için pek kolay olmayan bir şey bu. ben fiji'ye kaçmak istiyorum mesela ama evden çıktıktan kaç hafta sonra orada olabilirim bilemiyorum. yakalanmak da hiç işime gelmez yani. bi allah'ın kulu da ışınlanmayı icat etsin ya! her boku buldunuz!
celine dion'un bi bebesi vardı o bu paradoksa dahil bence. henüz çocuk olmasına rağmen. gerçi son halini görmedim ama büyümüştür heralde biraz daha erkeklikle alakası bulunuyor olabilir şu an. bir de anderj pejic var ki adam muhteşem bi güzellikte! bütün dişileri utandırır, o derece.
lizbon'dan newyork'a uzanan bir köprü. şahsen ben isterdim. çok da kullanışlı olacağı ve talep göreceği kesin. uçaktan korktuğumdan değil de ben bi tekerlekli araca bineyim ve o hiç durmasın isterim. en azından binlerce km yol gitsin ben de düşüncelere boğulayım. süper oluyor inan ki!
orhun gencer gayet iyidir. genco boran ve barış ertül'den uzak durulmalıdır. can tongo da ehh işte sınıfına girer. bi de kel bi eleman var. genç. adını çıkartamadım. o da iyi sallıyor. hatırlayınca buraya çıkart yaparım, söz.
kahveli kolanın alt modelidir. kahve sevmeyen/içemeyenlerin tercihi olabilir. vize ve final zamanlarında içilerek uykusuzluk sağlanmaya çalışılır. ama fakat uykusuzluğunuzu tuvalette kusarak harcarsınız, ders çalışabilmek hayal olur.
insana acaba?! dedirtir. sonra bakarsın herkes başka bir şey olmuş. olmamışsa bile sana yüz vermez. belki sahibi olduğundan belki köprünün altından çok sular aktığından. bana 2. şık nasip oldu. olsun görmek, iyi olduğunu bilmek bile yetti be!
"mor"inyo gibi bir yaratığa teknik direktörlük yaptırmak. ronaldo gibi canı isteyince, keyfi yerindeyse oynayan topçulara sahip olmak. bir de kaka'nın dayanılmaz boşluğunu dolduramamak.
az da olsa mümkünatı olan durumdur. burak kut'un gençliğinde fırça gibi kaşları olsa tamam da sonradan bi inceldi sanki onlar. ben alternatif olarak andy garcia'yı öneririm. daha bi benzeşik sanki! andy az biraz genç olsa, saçları da xavi gibi artistik patinaj yaptırsa tam olacak.
29 Kasım 2010 tarihli maçın bir diğer karşılığıdır. elbette ki daha önce de yendiler. gün gelir real de yener. lakin bu akşam oynanan şey bambaşkaydı gerçekten. şovdan bile öte!