Eve alinacak olan yatak konusunda gorusunu beyan eden ancak herhangi bir sorun cikarmadan surecin ilerlemesine destek olan kizdir. Daha farkli yorumlar icin (bkz: #21768531)*
Kökeninde kişinin duygusal ya da psikolojik sorunlarının bulunduğu yeme davranışındaki bozukluklardır. Yeme bozuklukları erkeklerde de görülebilmesine rağmen genel olarak kadınlar arasında daha yaygın görülmektedir.
Yeme bozukluğu olan kişilerin bedenlerine dair bozuk algıları; kilo, kalori hesaplama ve gün içinde yedikleriyle ilgili takıntılı düşünceleri vardır. Bütün bir günü ne yiyeceğini, kaç kalori aldığını, ne yememesi gerektiğini düşünerek geçirebilirler.
Son zamanlarda oldukça yaygın görülmeye başlanan bu bozuklukların çeşitleri genel olarak şu şekildedir:
Anoreksiya nervoza,
Tepkisel aşırı yeme bozukluğu,
Bulimia nervoza,
Obezite,
Gece yeme sendromu,
Pika
Özellikle kadınlarda görülmesinin sebeplerinden birinin de kadının toplum içindeki konumu ve birçok şey üzerinde kontrol sahibi olamaması sebebiyle vücudunu üzerinde kontrol kurabileceği tek şey olarak görmesi olduğu belirtilmektedir.
Durun! "Sözlüğü feysbuka mı benzeticez" gibi eleştiriler belirtmeden önce derdimi dinleyin sayın sözlük yazarları. Son günlerde ne zaman sözlüğe girsem seven, acı çeken, melankolinin dibine vuran, mahalle bakkalı ile sevişmek isteyen yazarların itirafları ile karşılaşıyorum.
Bugün oturdum, üşenmeden siz değerli yazarların özellikle de aşık bünyelerin selameti için hesapladım son 38 itiraftan 5'i sevme-sevilmeme-aşık olma-acı çekme ile ilgili itiraflar; bir de mahalle bakkalı olayı var tabii. Sözlük yazarlarının toplam 23.695 itirafını son aldığımız verilere göre değerlendirirsek; ** toplam 3117'si yine aynı problem üzerine yoğunlaşmış durumda.
durumun ciddiyetini daha iyi kavrayabilmek için yazarlarımızın feryatlarını, istek ve taleplerini dinleyelim bir de:
"mahallemizin bakkalının götü çok sıkı. sürekli ekmek almaya çıkınca o bakkala uğrayıp, ekmek istiyorum hasan abiden. arkasını dönüncede o götü hafızaya kazıyor ve evde değerlendiriyorum sözlük."
Şimdi hasan abinin götünü hafızaya kazımak gibi yorucu bir iş yerine, sözlükteki izdivaç butonuyla hasan abi'nin götünü ve kızıl meydan larousse'u bir yastıkta kocatsak? Hoş olmaz mı a dostlar. Şimdi bir diğer yazarımıza kulak verelim:
"sözlük seviyorum galiba tam 6 saattir facebook profili açık sürekli sayfayı yeniliyorum. midemde dayanılmaz bir ağrı oluştu. hani biliyorum bir yan yana gelsek herşey değişecek ama bende o cesaret yok malesef. sadece düşünmekle yetiniyorum"
Yukarıdaki entrynin sahibi benide sevin adlı yazarımız her gün 6 saatini feysbukta harcasa, ne olur onun hali hiç düşündünüz mü? Halbuki o cesaretini toplayamıyorsa, bir butonla hallederiz bu işi deyip hem yazarımızı mesuuud eder, hem de onu mide ağrılarından kurtarırız.
Kısacası, sözlüğe izdivaç butonu eklenmesi en acil ihtiyaçlarımızdan biri olmuştur. Sevgili moderasyon; yüreği pır pır edenler, midesinde kelebekler uçuşanlar ve hasan abi'nin götü aşkına bu butonu sözlüğe ekle. Hem bu dünyanı, hem öbür tarafı kurtarırsın valla.
ilham kaynağı olan itirafçılara teşekkürü bir borç bilir, hasan abinin göö.. pardon ellerinden öperim.
ne güzel bir babadır o. Çalışmış, eve gelmiş ve çocuğunu o kadar özlemiş bir babadır ki elini yüzünü yıkamadan ona sarılmıştır. Çalışan, eve eppek getiren ve çocuğuna da sarılan bir babanın 'pis' kokusu 'mis'e dönüşebilir.
Canan Şenol'un bir eseridir. Eser, bir dönem Şenol'un eşinin internet kafesinde tabela olarak kullanılmıştır. Şu an istanbul Modern de sergilenmektedir. Eser, Canan Şenol'un hamilelik döneminde, karnındaki çocuğa ithafen yapılmıştır.
sevinçten göbek atan; sadece kendisi için değil, çan eğrisini etkilemediği için arkadaşları adına da sevinen yazardır.** belki de ilk kez ortalamayı geçtiği için hüzünlenen yazardır...
memedim şarkısıyla popüler olan zeynep'in şarkılarından biri.
Birgün olsun gülmedi yüzüm
Aşk yoluna hep yayan yürüdüm
Belki döne döne çevre daralır
Vaktim azalır gülüşüne yanarım
Durma ne olur
Sorma ne olur
Gelişine ölürüm
Yanarım
Ay batırdım penceremden
Söz gerekmez gönül görünce
Bir kez olsun gücenmedim bak
Tel tel oldum
Gel etme ne olursun
şarkının adını görünce ben de heyecanlanmıştım ama... *
Bir veya birden çok öncülü, önceden bilindiği varsayılarak kaldırılmış olan tasımsal çıkarım:
'Çocuk! Büyüklerin işine karışma!' sözü bir entimemdir çünkü 'çocuklar büyüklerin işine karışmamalı; sen de çocuksun; şu hâlde sen de karışma' değerindedir. *
--spoiler--
Gilbert Ryle (1900-1976), çağdaş ingiliz filozofudur. Dil felsefesi geleneği içinde yer almakla birlikte, Aristoteles'ten etkilenip, Edmund Husserl ve Meinong'la da ilgilenen Ryle'ın en önemli iki kitabı Zihin Kavramı ve ikilemler'dir.
Felsefenin en önemli görevinin, yanlış kurgu ve saçma kuramların, bu kuramlarda geçen dilsel deyimlerin sonucu olduğunu göstermekten oluştuğunu dile getiren Ryle, bir ifadenin sentaktik formu ile bu ifadelerin betimlediği olgu formlarını birbirinden ayırmış ve gündelik dilde geçen deyimlerden büyük bir çoğunluğunun sistematik olarak yanıltıcı olduğunu savunmuştur. Ryle filozofun, gündelik konuşmanın yanıltıcı ifadelerinden sakınmak için, tümceleri, felsefenin konu aldığı olgu formlarını açıkça gözler önüne serecek şekilde yeni baştan ifade etmeyi öğrenmesi gerektiğini söylemiş ve felsefi analizin bu tür yeni baştan tanımlamalarla başladığını iddia etmiştir.
--spoiler--
sokrates'in -her insanın felsefe yapabileceğine inandığı için- kullandığı bir yöntemdir. bu yöntemde karşısındaki insanın bilgi seviyesine bakmaksızın, sokrates ona çeşitli sorular yönlendirir ve doğru cevabı da onun bulmasını sağlar. bir açıdan da felsefede soru sormanın önemini bizlere bir kez daha hatırlatan yöntemdir.
başlık çocuk korkutma yalanlarının gerçekleşmesi durumunda olabilecekler olsa daha bi hoş olurdu ama neyse diyor tanıma doğru yol alıyoruz.
her çocuğun ailesine yaşattığı çeşitli zorluklar vardır, en uslu olarak gözümüze gözümüze sokulanların bile. özellikle anneler çocukların muzırlığından bolca nasiplendiği için mecburen birtakım yalanlara başvurmuşlardır. **
işte bu korkutma cümlelerinin gerçekleşmesi durumunda olabileceklerdir konumuz. mesela; yemeğinizi yemediğinizde bir köpeğin zuhur edip sizi kovaladığını düşünün. yaşasın yemek yemek hayat felsefeniz haline gelmezse, bulun beni tükürün suratıma *
sünnet söylemlerini ele alalım bir de. düşünün ki kesilen parça ciddi anlamda pilav yapılıp, herkese yediriliyor. * pilavı yedikten sonra, misafirliğe gidiyorsunuz*ve misafir evindeki insanların çocuğu oluveriyorsunuz birden.**
birileri size kızdıkça gönderilmediğiniz yer kalmıyor. patlıcancı, gulyabani, öcü, möcü vs... ve bir gün taş olup yaşama veda ediyorsunuz. aman diyim!
'yapabilirim' anlamına gelen, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO'dan şimdiye kadar 5 adet ödül alan, küba'nın okuma-yazma eğitim yöntemidir. bu yöntem uygulandıktan sonra küba'da Okuryazarlığı olmayanların sayısı birkaç ayda toplam nüfusun % 23,6 sından, % 3,9 una düşmüş ve küba 'okuryazarlık açısından kurtarılmış bölge' ilan edilmiştir.
--spoiler--
yaşam boyunca edinilen özelliklerin bir sonraki nesle aktarıldığını savunan görüş. buna göre, beslenmek için boynunu ağaçtan ağaca uzatan zürafanın boynu nesilden nesle uzamıştır.
--spoiler--
cladius galen'in biçimlendirdiği bir sistem olup, bu sisteme göre vucütta kan, balgam, sarı safra ve siyah safra olmak üzere dört temel sıvı bulunmaktadır. sağlık bu dört sıvının dengelenmesi olarak anlaşılırken; hastalık da bunlar arasındaki dengesizliğe işaret etmektedir.
yazar kişilerin laf sokma, döt etme, altta kalmama gibi amaçlarla girdikleri ama istedikleri yere girdiremedikleri entrylerdir. kısacası amacına ulaşmayan daha doğrusu ulaşamayan entrylerdir.