'ilim çin'de dahi olsa gidip alınız' diyen peygamberin sözüne pek aldırış etmeyen, insanların ilimden korktuğu, şeytan icadı bunlar dediği bir nesili geri getirmek isteyen ülkedir.
allah allah nidaları eşliğinde her defasında suçsuz bazen onlarca, bazen yüzlerce kişiyi öldürmenin caiz olduğunu zanneden tarafta yer alan kişi söylemidir.
edit: her türlü kısıtlanma ve dayatma yaşanan talihsizliklerin nedenidir.
gençler gençler... sadece yatağa girin ve öpüşün. karşınızdaki namusun sadece bedeninde bir deliği örten o zardan ibaret olmadığının farkındaysa; yani hak yememenin, dürüst bir insan olmanında ne kadar önemli olduğunu biliyorsa bunu önemsemeyecektir. ama önemseyen biriyse de lütfen öküz olmayın ve kendiniz gibi bir hayat görüşüne sahip birisini bulmayı çalışın. illa o olsun diyorsanız alternatif: nikahınıza alın. (bkz: çok ciddiyim)
bir Türkiye ayıbı dahadır. başı açık, kapalı; deist, ateist herhangi bir sınırlama getirilmediği için genelleme yapıyorum; burada bulunan baskıcı zihniyet yüzünden hanım kızımız kafesten uçtuğu gibi gördüğü her dala konmaktan kendini alıkoyamamıştır.
karşısındakine kürtleri tanıyabilme şansı vermektir. kim bilir belki insanları doğdukları aileler yüzünden yargılamamayı öğrenme şerefine nail olanlar arasına katılabilir bu vesileyle efendi çocuğumuz.
ne yazık ki doğru olan yurdum gerçeğidir. hemen bir anımı paylaşıyorum: hazırlık sınıfında ingilizce için arkadaşa yardım edeyim dedim. anlatıyorum işte şimdiki zamanda böyle olur şöyle olur diye eleman am'in anlamını sordu neyse bozuntuya vermedim görevini anlatıyorum falan demesin mi ' tamam da anlamı ne yani, Türkçe'de hangi kelime yerine geçiyor ' diye. bak bak bir de bana açıklama yapıyor. o günden beri kendime ingilizce öğretmeyi yasakladım.
annenin ' dilini göster ' diyerek meybuz yeyip yemediğini anladığı; eğer yediyse, annenin tarzına göre terlikle veya direkt elle tartaklandığı nesindir efendim. 80 sonu 90 başıdır.
Recep Tayyip Erdoğan'ın, Dokuz Eylül Üniversitesi'ndeki konuşmasında "Her üniversite bitiren iş bulacak diye bir kaide yok" derken hedef aldığı cümledir. bazı insanlar ne yazık ki sadece üniversite mezunuyum diyebiliyor yani; ' şurada müdürüm ', ' burada teknikerim ', ' burada öğretmenim ' diyemiyorlar.
eski sevgiliyi geri kazanma yolları elbette mevcuttur fakat ilk başta akla bir cevap yerine, 'kazanıp ne yapacaksın' diye bir soru yöneltir ve dolayısıyla öğrenilmesinin tasvip edilmez.
(bkz: aynı boku ikinci kez yemek)
3. senemi okuyacağım üniversitedir. öğrencileri kadar öğretmenlerinde memnun olmadıklarını bizzat ağızlarından duyabilirsiniz. halkına gelince olduğunca yobazdır.
yaşadığım bir iki olayı anlatayım: bizzat kendim 35 yaşında bulunan ve bir üniversiteden mezun olmayan direksiyon hocama düzce insanlarından rahatsız olduğumu söylediğimde ' öğrenci milleti rahat olur diye düşünüp yapıyorlardır, haklısın ' dediğini duydum ve 35 yaşındaki evli barklı çocuklu adama bile üniversite öğrencilerinin namı böyle duyurulumşsa, ona kadar gittiyse eğer şu an kızım büyük tehlike altındasın dedim ve yanımda çakı taşıyorum bende rahatsız etmesinler diye komik bir karşılık verdim.
bu sefer bir kurs çıkışındayım akşam saat 8:30-9:00 arası, bir kış günü. eve gitmek üzere yola koyulmuşum, üzerimde uzun bir mont, soğuktan burnum kırmızı olmuş, başımda kafamdan büyük şapkam, atkım falan... neyse üç tane esrarkeş çocuk ableeaağ ableaağ diye önümü kestiler. en yakın dükkana attım kendimi. tatlı bir çift vardı çocukları edasıyla sokuldum biraz eşlik edebilir misiniz, korkuyorum dedim. belli bir yere kadar götürdüler bu cicim insanlar. giderim artık herhalde dedim devam ediyorum, evime 150 200 metre kala ne göreyim! Düzce'nin ağzında inşallahı maşallahı eksik olmayan, dinine laf getirecek olanın anasını bellemeye hazır olan, ahlak bekçileri sıra sıra dizilmişler arkamdan laf atıyorlar. tek kişi olsalardı ölümüne çakımla girerdim ama 5 10 kişiydi bizim ahlak bekçileri. taksiye bindim neyse olacak gibi değil baktım, taksici sinirimi anladı herhalde ' ne oldu kızım laf mı attılar ? ' dedi ama görseniz nasıl sakin, nasıl olağan bir şey geliyor ona. cevap vermeden sokağımın başında indim. geldiğim güne lanet ettim.
-the end-
'ülkemizin demokratikliğini ve özgürlükçü olduğunu gösterir' diye yandaşlarca cevap verilen söylemdir. adamın karşısında küfür içermeyen herhangi bir karşıt düşünceli pankart açsak müebbet hapis yiyeceğiz halbuki. sanıyorlar ki her yerde gizli ajanlar var ve başbakanımız,' benim hakkımda küfür etmek serbest, bana o insanları getirmeyin ' demiş. yani sanıyorlar ki aslında tayyip'e küfretmek serbest. yandaş öyle diyorsa doğrudur diye laf cambazlığı yapılması farz olan eylem.
buna Nihal Atsız cevap vermeliydi dediğim sorudur. içinde pek de yer almadığım bir kesime yöneltilmesine rağmen, cevap vermem gerekirse: basit bir mantıkla yaklaşalım derim. Türk soyuna, o soyda geniş çaplı bir aile geçmişine sahip olup da Türk milletini benimsememek doğamıza aykırı bir davranış şekli göstermemizi gerektirir ve bu pek olası değildir. zira ailenizden dolayı sevin ya da sevmeyin büyüdükleri kültürle yetişecek, konuştukları dili konuşmak durumunda kalacaksınızdır ve bu da size empoze edilmiş bir kültürü doğal olarak savunma, koruma hissi kazandıracaktır. dolayısıyla bir millete ait olduktan sonra gurur duymak biraz mecburidir. yani 'Türkleri sevmiyorum ama ailemle gurur duyuyorum, hiçte Türk gibi değiller' demeniz sadece bir ironi cümlesi oluşturacaktır. ayrıca kolay olan kötü eleştiride bulunmak ve ötekileştirmektir; zor olan ise düzeltmek ve/veya istediğiniz hale getirmektir. son günlerde yapılanda tam olarak budur. gördüğümüz Türk milletinin yanlışlarını, yine Türk milleti olarak düzeltmeye ve iyileştirmeye çalışıyor demokratikliği, özgürlüğü kazandırmaya çalışıyoruz. Hedeflerimiz gerçekleştiği taktirde tamamen gurur duyulacak bir millet haline gelmemiz kaçınılmazdır. asıl söylemek istediğim: Türk milliyetiyle durur duyuyorum dersem, kendimle aynı fikirdeki insanları hedef göstermiş olacağımdan gurur duyulması gereken bir özellik çıkıyor. Öz eleştiride bulunan ve bulduğu eksiklikleri düzeltmeye çalışan bir millet profili çizmiş oluyorum. buraya kadar bağlayıp söylemeden geçemeyeceğim bir nokta daha var: işin içine milliyetçilik de karıştığından milliyetçilik çeşitliliklerini bilmek de faydalı olur. Yayılmacı milliyetçi olarak kendini tanımlayan bir insanın Türkler ile gurur duyuyorum demesinde ki mana ile başka bir gruba mensup milliyetçinin aynı söyleminden çıkan mana çok farklı olacağından belki de yazar farkında olmadan çok derine inilebilecek bir soru yöneltmiş bulunuyor burada.