her erkeğin yaşadığı, spermlerin tam özgürlüğüne kavuştuğu anda peçeteyle önünün kesilmediği daha doğrusu kesilemediği iğrenç an...
tabi bu büyük hatanın sonucu olarak sağı solu pisliğe bulaştırmamak da elde değil. işte burada insanın içini kaplayan bir pişmanlık duygusu, bir; hay bir tarafına koyayım ne yaptım lan ben duygusu insanı mahvediyor. ya aslında bu her erkeğin başına ara sıra gelen bir mastürbasyon iktidarsızlığıdır bence ama eğer ki bu hata sürekli tekrar ediliyorsa devletten yardım alınmalıdır. sürekli bu hatayı yapan kişinin mastürbasyon işini artık devletin eliyle yapması gerekir. ta ki durumunu düzeltene kadar.
annelerin çocuklarını yabancı insanlardan uzak tutma konusunda bol bol aşıladığı cümle. tabi işin kötü yanı ise çocuklar, şeker veren insanlar tarafından kaçırılacağı endişesiyle amacı sadece şeker dağıtmak olan iyi kalpli amcalardan uzak durdu. ya doğrusu ben küçükken giderdim şeker veren amcaların yanına da pek bir şey olmadı. bir de anneler hep şey derdi; bak oğlum haberler de görüyorsun küçücük çocukları kaçırıp organlarını alıyorlar. sakın yabancı insanların yanına gitme seni de kaçırırlar vs... artık bu nasıl bir tembihleme ya da ne bileyim korkutma metoduysa bütün ülkedeki çocuklar üzerinde yüksek oranda başarılı olmuştur.
Evet arkadaşlar bugün belgelerle gelemedim kusura bakmayın ama bu konu hakkında fikrimi belirtmek istiyorum.
Şimdi biliyorsunuz ki islamiyetten önceki türk devletlerinden biri olan uygur devletinde maniheizm dini uygulanıyordu. Bu dinin yasakladığı şeylerden biri de et yemekti. Yani türklere et yasağı getirip savaşçı özelliklerini kaybetmelerine neden olmuş bir dindi. liseden kalan tarih bilgimle yazıyorum yanlışım varsa affola.
Neyse efendime söyleyeyim et yemek savaşçılık yeteneğimizi yitirdiğine göre türkiye deki et fiyatlarının yüksek olmasının arkasında bizi çekemeyen avrupalı devletler olduğunu düşünüyorum. Baksanaza adamlar türkiye aleyhine herşeyi yapıyorlar neden bunu da yapmasınlar ki. Özellikle almanya fransa ve ingiltere bunlardan şüpheleniyorum.
türkler olarak o kadar çok et yemeye muhtaç kaldık ki anca bayramdan bayrama yiyoruz. Hatta çıkın dışarı bakın hamur işi yemekten savaşçılık özelliğini kaybetmiş bir sürü insan göreceksiniz.
Evet arkadaşlar tezimin başında yazdığım gibi bugün belgelerle gelemedim ama bu iddiamın arkasındayım. Yakında belgeleyeceğim. Bu konu hakkında a haber muhabirleriyle çalışmalara başlayacağım yakın zamanda.
Rahat olsun evin erkeği. Genelde kimseye bişey yapmayan, ekmeğine bakan insanlardır tesisatçılardır. Yani ben sayısız kere girip çıktım evlere kimseye de yan gözle bakmadım.
ilk takipçim olan yazar. Bayram sabahı mutlu etmiştir beni. Umarım sözlük hayatı tembelliklerle geçmez.* kalemini elinden bırakmaması dileğiyle iyi yazmalar dilerim.
Camiden çıktım eve geldim. Memlekette olan ailemle konuşup bayramlarını kutladım. şimdi koskoca evde tek başımayım... babamla camiye giderken annemin tüpe koyduğu çay ve yumurta ortalarda görünmüyor. Sabah sabah evin her tarafını kaplayan patates kızartması kokusu da yok. harçlık almak için sıraya giren iki kardeşim de görünmüyorlar hiç. Sahi ben hangi ara bu kadar yalnız oldum?? Neyse birazdan yalnız olmadığımı hatırlatacak mahallenin çocukları da kapımı çalmaya gelirler.
allah ın evi, müslümanların ibadethanesi ve de pek bilinmeyen bir özelliği daha var o da kaçak yapılaşmanın önünü açan, müslümanlar için araç olarak kullanılan minareli yapılar...
ilginçtir ki sene 70-80-90 lar anadolu dan istanbul a büyük bir göç yaşanıyor. insanlar barınma ihtiyacı olarak bulduğu boş alanlara kaçak yapılar inşa ediyor. gecekondu yaşamının zirve yaptığı dönemlerden bahsediyorum. fakat en önemli sorun belediye kaçak yapılara su ve elektrik vermiyor. eee malum elektrik ve su olmadan yaşam imkansız gibi. işte burada devreye camiler giriyor. halkımız gecekondu mahallelerine camiler inşa ederek belediyeye gidip; bakın insanlar abdest alamıyor, karanlıkta namaz kılmak zorunda kalıyor, ibadetlerimizi gerçekleştiremiyoruz diyerek belediyeden mahalleye elektrik ve su gelmesini talep ederlerdi. eee belediye de konu cami ve ibadet olunca halkı perişan etmemek için getiriyordu suyu, elektriği...
işte böyle böyle kaçak yapılar oluştu. belki de camilerin fazla olmasının bir sebebide budur.
Tam böyle sigarayı çöp kovasına atacaksınız(hani bu sigaralar için özel bir kova oluyor ya delikleri felan var hehh o işte) o ara kırmızı ruj izi olan bir kent sigarası izmariti görürsünüz. Nedense de hep kent oluyor farklı bir sigara da ruj izine rastlayamıyorum. Bu da demek ki kızlar kent içiyor. Yani en azıdan ruj süren kızlar içiyor diyebilirim. Neyse tespitin içine iyice ettim. Demek istediğim şu ki; tam kendi sigaranızı söndürürsünüz ki o kırmızı rujlu kent izmaritini görürsünüz ve sigaradan o an iğrenirsiniz. Hatta bırakmak için kısa süreliğine bir fırsat oluşuyor da diyebilirim.
Şu kırmızı düğmeye basmak olmuştu sanırım. işin garip yanı içerde depremin başlamasını beklerken birinin gelip beni öldürmesi ve benim de depreme yakalanmam.
Başlığın orijinali: 94 yıllık cumhuriyet tarihinde 65 hükümet kurulması.
Evet. Görüldüğü üzere 100 sene dahi olmamış cumhuriyet tarihinde 65 kere hükümet kurmuşuz. Yani ortalamaya vurursak her hükümet 1.5 sene yaşamış. Şimdi objektif bir şekilde bakalım. Bu ne demektir diye sorsam ne dersiniz? Ben derim ki parlamanter sistem bizim ülkemizde işlemiyor. Abi çok net değil mi ya allah aşkına 94 yılda 65 hükümet kurmak ne demek yahu.
Misal amerika ya bakıyorum. 1789 george washington la başlayan abd başkanlık sistemi, şuan donald trump la 45. Dönemini yaşıyor. Ki 1700 lerden bahsediyorum.
Yani arkadaşlar şunu net söyleyebilirim ki parlamenter sistemin ülkemizde istikrara engel olduğu bariz ortada. Yani az çok koalisyon dönemlerini görmüş arkadaşlar da bana hak verirler heralde.
Neyse lafı fazla uzatmadım. zaten başlık bile parlamenter sistemin ülkemizde pek de işlevsel olmadığını gözler önüne seriyor.
Hülasa son söz olarakta değişiklik iyidir diyorum.
Edit: terbiyesizliğe gerek yok. Sadece parlamenter sistemi eleştirdim.
Edit2: doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış. Eksilemeye devam...
üniversite kampüslerinde bulunan içinde cafelerin, marketlerin, oyun alanlarının bulunduğu bina veya binalar topluluğu. Biriyle buluşulacaksa genelde buluşma adresi olarak seçilen yer.
Bu aralar sayısı artmış reklamlar fakat reklamı ak parti değil de birini halkbank diğeri ise iga inşaat(3. Havalimanı işletmecileri) tarafından yayınlanmış. Ben referandum haftası, yapılan eserleri gözümüze sokmaya yönelik bir reklam politikası olduğunu düşünüyorum. Gayet mantıklı.
Edit: beni kudurtmayan reklamlardır. Her zaman bu eserlerin yapılmasını desteklemiş biriyimdir.