Bu kişiler aynı işi tek başına yapsa yere bakar vaziyette sessiz sedasız yapar. bir arkadaşı gelir sesli konuşmalar başlar üç dört olunca artık bağıra bağıra etrafını hiç düşünmeden iletişim şekli değişir. bunun yeterince gelişmemiş dar bakış açılı beyinlere has olduğunu ki çoğunluk da böyledir biliyorum. psikolojik ve evrimsel açıdan sebebi bence güvenlik. tek olduğunda kendini gizleme çabası var bir tehlike gelirse beni görmesin yabancıları görsün ben de böylece hayatta kalabileyim. tanıdık arkadaşlarlarıyla birlikte kalabalıklaştıkça bir tehlike geldiğinde haber alabilmek, olur da birisi birine yardım edecekse bari bana etsin mantığıyla kendini ortamda hissettirmeye çalışır. eğer bilinçsizce yapmasalar hani günümüz altında azıcık bir mantık yatsa herhalde uyardığımızda özür dileyip sessizleşmezlerdi. Tabi bir de bunun uyarı karşısında kompleks yapıp saldırganlaşan tipleri vardır ki onu da sonra incelemek isterim.
Dota ve lol gibi oyunların iki boyutlu hali. Worms oyunu gibi görüntüsü var lol gibi çalışma mantığı var. Steamden oynuyorum oynayan varsa bana özelden mesaj atsın beraber oynayalım.
anında çeviri yapmanın zorluğuyla olsa gerek, özellikle haber kanallarında önemli bir kişinin konuşmasını çevirmeleriyle karşımıza çıkmaktadırlar. bu çevirmenlerin konuşmalarında belli bir hız standartı yoktur. ımmmmmm mımmmm diyip zaman çaldıkları gibi birden amerikan ordusunun bu görevi... diye de motora bağlayabilirler.
müzik ile ilk olarak ali atmacanın( babası) kendi yapmış olduğu şarkıları dinleyerek başladı.babasının bağlama sanatçısı ve müzik hocası olmasından dolayı küçük yaşlarda müzik ile iç içe büyüdü.
müziğin yanısıra, futbolada bir hayli meraklı olan enemy one ( erhan atmaca ) çok küçük yaşlarda futbol oymaya başladı.
1998 yılında eminem dinleyerek rap müziğe ilk adımı attı.eminemin slim shady albümü ilk dinlediği rap albümü oldu.2001 yılında abisinin ona aldığı kulaklıklı mikrofon ile ilk rap şarkısı olan son durak adlı şarkıyı yaptı.
rap müzik yaparken aynı zamanda da futbol oynamaya devam etti ve samsunda oynadığı takımdan ankaragücüne transfer oldu.kısa bir zaman sonra yaşadığı talihsiz sakatlıktan sonra, futbol kariyerini uzun süreliğine askıya aldı.
rap müzik ile olan ilgisi zamanla daha artar ve underground olarak rap hayatın ortasındaadlı ilk albümünü yaptı.daha sonra beat,aranje,mastering,miksaj konularında da kendisini geliştirdi ve kendi alt yapıları ile albümlerini yapmaya devam etti.albüm çalışmalarının artması ile samsun ve çevre illerde konserler verdi.özellikle samsunda bir çok organizasyonada organizatörlük yapıp samsunda rapin gelişmesi adına destek oldu.
rap müzik sevdasından dolayı derslerinde aynı başarıyı gösterememesi; onun üniversite adına bir hayli rötar yapmasına sebep oldu.össye 3.girişinde kıbrıs doğu akdeniz üniversitesi uluslararası i̇lişkiler bölümünü kazandı.okulda birçok önemli organizasyonlarda sahne aldı ve birçok kitleye rapi tanıttı ve sevdirdi.
okuldaki 2.senesinde hip-hop kültür kulübü nü kurdu ve halen başkanlığını devam ettirmekte.kıbrısta birçok organizasyonda ve konserlerde türkiyenin tanınmış isimleri ile aynı sahneyi paylaştı.
bir kaç konserde 15 ve 20 bine yakın kişi karşısında konser verdi.aynı zamanda kıbrısta usam ve güvder derneklerinin düzenlemiş olduğu uyuşturucuya hayir projesinde kim güçlü klibi ile yer aldı ve destek verdi.
kendi popülerliğini artırmak yerine, sadece yaptığı işe saygı duyulmasını isteyen ve bunu tercih eden enemy one, underground kavramını bütün gerçekliği ile sonuna kadar yansıtmış ve onun felsefesinden sapmamıştır.
ev arkdaşının ısrarı ile star tv nin düzenlediği rapstar yarışmasına katıldı ve 2. oldu.yarışmada underground felfesinden sapmadığı gibi amacından da uzaklaşmadı.
sıradan bir müzik severe; rap müziği sevdirmek ve saygınlığını arttırmak adına yarışmada yer aldı ve az çokta olsa bunu başardığını düşünüyor.
davranışı,duruşu ve rapinden hayatı boyunca taviz vermeyen enemy one; yarışmada aynı şekilde davranarak türk halkının sevgi,saygı ve takdirini topladı.
şimdilerde ise; bu sevgi,saygı ve takdiri teşekkürle karşılamak adına çalışmlarına devam etmekte.
islamiyete körü körüne inanan ama bunun farkında olmayan ve farkına varamayacak olan insanların din konusunda yaptıkları komplekslerdir. Kendi hallerine bırakılması gereken insanlardır.*
Şirin gözükme çabası içersinde olan kızdır. iim diye cevap yazası gelir insanın ama olmuyor o tatlı bir şey yazmaya çalışmış sense türkçeyi katletmekten ibaret. onlara da aynı hissi* yaşatacak cevap arıyorum ama bulamıyorum.
kurani kerimdir.
allahın gücünü düşük gösteren müslümanlardan sonra görüyoruzki kuran da bizim tanrımıza neredeyse hakaret etmiş. ne diyor müslümanlar? evrim yok. evrim olmaması allahın gücünden çalmaktır kanımca. gelelim kurandaki allah küçümsemesine:
burada resmen allahın isabetsiz bir ok atabileceğini eğer atarsada çıkarıp tekrar atacağını bu sefer hedefi 12den vuracağını söylüyor. bizim tanrımız direk 12den vuramıyor mu?
bakara-106. herhangi bir ayetin hukmunu yururlukten kaldirir veya unutturursak, onun yerine daha hayirlisini veya benzerini getiririz. allahin herseye gucunun yettigini bilmezmisin?
kurani kerimdir.
allahın gücünü düşük gösteren müslümanlardan sonra görüyoruzki kuran da bizim tanrımıza neredeyse hakaret etmiş. ne diyor müslümanlar? evrim yok. evrim olmaması allahın gücünden çalmaktır kanımca. gelelim kurandaki allah küçümsemesine:
burada resmen allahın isabetsiz bir ok atabileceğini eğer atarsada çıkarıp tekrar atacağını bu sefer hedefi 12den vuracağını söylüyor. bizim tanrımız direk 12den vuramıyor mu?
bakara-106. herhangi bir ayetin hukmunu yururlukten kaldirir veya unutturursak, onun yerine daha hayirlisini veya benzerini getiririz. allahin herseye gucunun yettigini bilmezmisin?
özellikle bu tiplere öğrenci diyalogları altında rastlayabilirsiniz. a.q. mal gibi bir evde mal gibi yaşıyorsunuz bide utanmadan bunun neyini yazıp sonuna da swh koyuyosunuz bi sikim yapmış gibi. okuyanların aa ne güzel yaşam deyip kendilerini kıskandıklarını sanıyorlar muhtemelen.
-google, google takvim, gmail, google crome, google grup- gibi hizmetleri deli gibi kullanıyorum ama sen davetiyeli bir sistem çıkarıyorsun ve bana göndermiyorsun olacak iş mi sorarım sana google. teyze kızının düğün yapıp seni çağırmaması gibi bir şey bu.
din gibi varlığı kesin olmayan bir şeyi varlığı kesin olan dünya yaşamında birinci sıraya koyduğu sanan ama o dinin gereklerini ve önem sırasını bile anlayamamış insanlara muhafazakar insan diyorum. eğer dinine çok bağımlı ama gerçekten de kendisiyle allah arasında yaşıyor bunu insan gibi yaşamanın kuralları arasına yerleştiriyorsa ben ona muhafazakar demem aklı başında bir insan derim. işte söz konusu muhafazakarlık böyle bir anlam taşıyor benim için ve üzüleyim mi sevineyim mi bilmiyorum bir tane salak salak din muhabbeti yapan arkadaşım yok bir tane örümcek kafalı arkadaşım yok. bunun sebeplerine gelince emin olduğum sebep zaten az arkadaşımın olması. kolayca arkadaş edinme özelliğimin olmaması. emin olmadığım sebep de bu tür insanlara karşı çok sert davranabiliyorum belki de bu yüzdendir. ama sözlük, yakın zamanda bana muhafazakar bir arkadaş bulmam konusunda enerji yönlendir olur mu? bu benim senden ilk ricam.
islamiyete göre kuranı allah yazmıştır ve orada derki ey kadınlar saçınızı başınızı sürekli örtülü tutun sadece kocanızla yatak odasında serbest olabilirsiniz.
Türkiye coğrafyasında binlerce yaşam alanı var ve buralarda yaşayan insanların yüzde99 unun mensup olduğu din islamiyettir.geçmişinde başka din olan yaşam alanları çok net bir şekilde daha gelişmiş olduğu görülüyor. örnek: adalar semti. sebep:islamiyetin sanata engel olması. Hayatlarını araştırmadan etmeden islamiyete göre düzenleyip dedesinden ne duyduysa onu uygulayan, din uğruna hiçbir şeyden taviz vermeyen kadınları ezen bir toplumda yaşıyoruz kim ne derse desin. bu coğrafyadaki insanlar salak değil tek suçumuz islamiyete kılıç zoruyla geçirilmiş olmak.
bu sene itibariyle 6.sı düzenlenen birçok üniversitenin katıldığı festival diyebiliriz. tabi festival derken dışarıda ejder kuyruklu arabaların geçtiği ışıl ışıl bir ortam yok. hatta dışarıda itü dans festivaliyle ilgili siyah beyaz çıktı dışında bir afiş bile görmez zor ama konferans salonunda yapıldığı için ortam izlemek için oldukça müsait.oldukça da eğlenceli ve ışıl ışıl. resmen güney amerika dans kültürüne doyuyorsunuz. amma ve lakin birçok hoşnutsuzla karşılaştım ben. buraya tutup da bilmem kaçıncı gösteride yanlış müziği girdiler veya danslardan sonra yeri silmedikleri için kayan dansçılar oldu, sunucular kadın-erkek yerine erkek-bayan saçmalığını kullandılar, türkçesi varken workshop mudur nedir onu kullanıp durdular flnda filanda şeklinde eleştiriler yazmayacağım çünkü çok daha olumsuz şeylerle karşılaştım. iki spikerimiz biri kız biri erkek* gaf üstüne gaf mı dersin şirinlik yapim derken kendini bi bok sanmanın zirvesine mi ulaştılar dersin artık ne derseniz deyin buna ama ben insansızlık diyorum. ama an itibariyle anlatacak enerjim de kalmadı hadi iyi yırttınız yine...
her sene mayıs ayında baharın gelmesiyle başlayan türkiye çapında bir üniversite gençlik festivali. Gelen sanatçılara bakılırsa türkiyede başka bir üniversitenin rakip olması çok zorken, organizasyonun aktivite kısmına bakılırsa biraz eksiklik hissetmek mümkün. ama ne olursa olsun kendi ortamınızı yaratacak o kadar çok alan varki itü maslak kampüsünde denemeye değer derim.
avrupalılar öğrenirken eğleniyordu eğlenirken öğreniyordu buna da eğlenerek öğrenme denildi. biz de almak istedik ama ala ala kalıbını aldık. yani bişey bişey --rek veya -rak, bişey bişey -me,-ma. eğlene-rek öğren-me, öğrene-rek eğlen-me
tabi zamanla gelişti ama yinede hala reklamlarda sağda solda bu kalıp kullanılıyor.
mesela bölünerek çoğalma, sıkışarak ilerleme günlük hayatta okulda veya otobüste karşınıza çıkar. şunlar da reklamlarda
oturarak zayıflama, yiyerek kilo verme, uyuyarak ingilizce öğrenme ise bugün itibariyle mail kutularınızda görebilirsiniz. yeni çıktı bu da.
genelde -mek -mak tan önceki fiil tembellik üzerine kuruluykan sonuca götüren me- ma fiilimsileri hep böle bi emek harcanma durumunda veya çok çalışmayla kazanabileceğimiz kazançlara götürür bizi. bu da beynimizi 2 taraftan birden vurur.
beyin derki "bak bünye hiç kasmadan kendiniz zayıflatacaksın , bak zorlanmadan kaslanacaksın" hatta kendiside yiyor ki bu numarayı uyurken ingilizce öğreneceğini sananlar var. bi de bu reklamlarda gereksiz bilimsel açıklamalar olur. bunlar insanın kafasını iyice karıştırır. salyangoz sümüğünde buldukları mineralleri fln nasıl sıralıyorlardı hatırlasanıza veya beline bir motor takıyosun titreşimi sanki x ışını destekli fln. bir dalga çiziyorlar gidip yağı bulup yakıyor. maaşallah...
neyse bunlar bildiğimiz şeyler zaten yormak istemem daha fazla sizi ama uyuyarak ingilizce öğrenme setini deneyen olursa bana geri dönsün..
sınavdan sonra liselilerin playstation atağından fln bahsetmiyorum. sınava giren girmeyen olgun herkesin bu enerji patlamasından eğilip kendini bambaşka bir yere atmasından bahsediyorum ama yinede itiraf ediyorum ki ben össden sonra direkt playstation a gitmiş akşam da real madrid-barcelona maçı vardı bilen bilir, onu izlemiştim. benim için sonuç:
yarın akşam lütfi kırdarda yeşilçam film ödülleri töreni düzenlenecek. ben orada olacağım ve yanımda bir kişi daha sokabiliyorum. kokteyl-ödül töreni ikilisinden oluşan büyük bir organizasyon. eğer bunu önemsiyorsan seni de götürebilirim istediğim şeyler ise:
sinemadan anlıyor olman
töreni gerçekten önemsiyen ve orada bulunmayı gerçekten isteyen biri olman
bazı önemli insanlarla tanışmaya ihtiyacın varsa ayrıca önceliklisin bu arada
ben akşama kadar bekleyeceğim ama cidden buradan bir kişi götürmek istiyorum tanıdık olmasın istiyorum ve yardımım dokunsun istiyorum bu sefer de.
kime sorsak ben ak partiye oy vermedim cevabını almamız, ak partinin oy çaldığı anlamına gelmez belki ama son seçimlerde cep telefonuyla çekilen sandık çalma ve yerine yenisini getirme olayları, ölülerin oy kullanması 3-5 haneli evlerde 10 civarı oy çıkması, olmayan evden saçma adreslerden oy çıkmasına şimdi de bir yenisi daha çıktı. ak partinin oy çaldığı bu kadar açıkken nasıl üstüne gidilmez anlamıyorum muhalefet bu konuda sıfır. adrese dayalı oy sistemi sırf bunun için getirildi. bakın şırnak herhangi bir felaket yaşamadığı halde, göç vermediği halde hatta ciddi manada göç almış ama 2009 yılında 63 bin 665 iken, 2010 yılında 54 bin 228e düşmüş.
bugün bilet almak isteyip de avrupa yakasında boş yer bulabildiğim tek oyun. umarım iyi çıkar çünkü son gittiğim iki oyunda gerçekten birbirinden kötüydü. ilkini hatırlamıyorum zaten çok önceydi ama ikincisini söyliyim de yolunuz düşerse yolunuzu değiştirin. "bakhalar" inanılmaz sıkıcı bir oyun. dialog olacağı zaman dans ederek gidip mikrofonu alıp sonra yine dans ederek getirip araya koyuyolar ya o mikrofonu inanılmaz rahatsız oluyorum. bu ne lan. bu ahmaklığın bir adım ötesi aynı oyuncunun gidip plazma getirmesi ve oyunun kalan kısmını bize oradan izletmesi. bu kadro 1 yıla kalmaz onu da yapabilir inceden inanıyorum. neyse efendim konu fazla kaybolmadan temiz ev hakkında biraz bilgi veriyorum sizlere ve işi olmayanlar için boş yer var uyarsa gelsin...
konu:
temizlik yapmaktan nefret eden ve mükemmel esprinin peşinde olan brezilyalı göçmen matildenin çalıştığı yerin ev sahibi cerrah, ameliyat yaptığı ve kanser hastası olan başka bir kadına aşık olduğu için karısını bırakır. ancak yeni kadın tam da matildenin tarzındadır, böylece temizlik için her iki ev arasında gidip gelmeye başlar. bu deneyim ilişki, aşk ve sevgi kavramlarının herkes açısından tekrar sorgulanmasına neden olur.
her şey başarının sırrı nedir diye sormalarıyla başladı. daha doğrusu bu soruyu bana soracaklarını bildiğimden acaba sorduklarında ne desem dememle başladı. sıkı sık düşünürdüm bu sorunun cevabını. klasik bir cevap vermek istemiyordum. ama uzun uzadıya bir cevap da vermek istemiyordum. en sonunda karar verdim. cevap: bir bardak süt.
sütü çok sevdiğimden kendimi sütle ödüllendiriyordum.daha sonra süt içmet için ders çalıştığımı görünce evet dedim başarının sırrı bu.bir bardak süt.
tabi burada herkes kendine göre bir ödül belirleyecekti. kimi kahve yapar kimi bir bölüm anime izler kimi bir maç pes yapar kimi porno izler. hatta çalışılan konuyu sorularla pekiştirdiğinde pornoyu mastırbasyonla pekiştirme hakkı koyabilir kendine.
bir zaman sonra tekrar farkettim. tamam süt için çalışalımda nasıl çalışalım nasıl bir yol izleyelim. bunu da keşfettim sayılır ama şuanda yazmicam.
not: süt deyince aklınıza kaynamaktan kaymak tutmuş ağız yakan şekersiz bir bardak süt gelmesin. içinde yaklaşık 24 gram protein ve çeşitli tropik meyvelerle aromalandırılmış buz gibi bir süttür benim içtiğim. vucut yaptım valla...
parmak izi sadece adı. oysa o aletler sanırım damar iziyle çalışacak. şimdi bana gelen maile gidipte tekrar bakamam ama böyle bir şeyler yazıyordu.parmak iziyle değil damar iziyle. insanın parmağını kestiğinizde damarlarda kayma fln olacağından ben şahsen sistemin çalışmayacağına inanıyorum. eğer iş bankası o teknolojiyi dışardan görüp yine aynı şekilde dışardan alıp hatta ve hatta dışarının firmalarına taktırdıysa parası boşu boşuna bizden çıktı demektir.
ankara stüdyosundaki spikerden, afrikadaki spikerlere hatta shakira ile röportaj yapan adamda bile dikkat ettim lacoste t-shirt vardı. hiçbirine yakışmamamasıda ayrı bi konu. zaten dikkatimi o şekilde çekti herkesin üstünde, yakışmayan bir lacoste t-shirt...
sıklıkla karşılaşılan sorunlara yine en az o sıklıkla uygulanan ve çoğu zaman kesin çözüm veren kalıplaşmış yöntemlerden. insan ezbere bilir. akıl ettiğinden yapmaz, hafızasında olduğu için yapar çoğu zaman.
örnek için:
(bkz: masa sallanıyorsa kağıt sıkıştır.)
metroda sorduğunuz durak ismi geride kalmışsa mutlak suretle alınan cevaptır. geçtiysek tabiki öyle yapılır mesele burada çözüm aramak değil, sorun yaşanmıştır bitmiştir.