bizim muhitin eski sakinlerinden "çantacı necmi abi" lakablı necmi amcanın "nerde o eski ramazanlar" muhabbetlerinde ortaya attığı iddiasıdır...
çantacı necmi abi, ailesiyle 1930'larda ankaranın çankaya semtinde çankaya köşkünün yan tarında oturuyormuş yani mustafa kemal'le komşularmış, tabi o yıllarda çocukmuş ve annesi ve babası da samimi dindarlarmış, tabi ramazanlarda ailesi sahura kalktığı için bizim necmi abi de çocuk aklıyla oruca meraklanıp sahura kalkarmış ve oruçta o yıllarda yaz aylarına denk geldiği için yemeklerini terasta ya da balkonda yerlermiş, bizim necmi abide sofrada dönen muhabbetlere tanık olduğu için o diyalogları bize aktarıyor, konuşulanlara göre mustafa kemal'in lambaları sahur boyunca hiç yanmamış bi ara annesi aceba paşa hazretleri uyanamadı mı ki diyerek uyandırmaya yeltense de başarılı olamamış...hatta köşkün telefonunu bile çaldırmışlar ama nafile köşkten tık yok... lambalar neden yanmıyordu aceba? yakışıyor mu mustafa kemal'e halkı kıtlık dönemlerinde oruçluyken tok gezmek halbuki ulu önder tayyip erdoğan öyle mi?
ortalıkta dönen bir diğer dedikodu ise mustafa kemal'in cuma namazı vakitlerindeki gaybetinin esbabı mucibesi bu da başka bir başlığın konusu...
mustafa armağan abimizin yaptığı derin çaplı araştırmalara göre; 1,5 milyondur, hem de 2. dünya savaşı'nın vuku bulduğu kıtlık yıllarında...aah benim tüğü bitmemiş yetimim, sen ne çileler gördün, boğazına girecek lokmalardan kesilen vergiler nerelere gitmiş...yine mustafa armağan'nın yaptığı hesaplara göre o parayla o günün türkiyesinde ülkenin bütün nüfusunun bir günlük gıda ihtiyacı karşılanabiliyormuş....ah ah....mazlum türk milleti sen ne çileler gördün bu kemalistlerden....
türk pornosunun medarı iftaharı, türk sinemasının en enternasyonel ismi şahin k reyizin adını yaşatmak için her sene düzenlenecek film festivallerinde verilebilecek alternatif bir ödüldür....
"evet, değerli konuklar, otoritelerce porno sektörünün oscar'ı olarak nitelendirilen şahin k ödülleründe bu sene en iyi erkek oyuncu ödülünü brazzetataki kel adam unvanıyla johnny sins alıyooooooor...."
gol şöyle olacaktır; fenerbahçe takımı, maçın 88. dakikasına 3-0 yenik girdikten sonra son dakikalarda şeref golünü bulabilmek için rakip kaleye yüklenecektir bu sırada selçuk şahin'in top kaybıyla bir kontra yiyecekler ve adını sanını hiç duymadığımız bir çek futbolcu topla fener kalesine girecek....
masal kahramanı alice'nin yolculuk yaptığı harikalar diyarıyla, ulu önder recep tayyip erdoğan'ın ülkesinin karşılaştırlmasıdır....
refah açısından her iki yer arasında bir fark olmamakla birlikte recep tayyip erdoğan gibi bir öndere sahip olduğumuz için sanki biz bir adım öndeyiz gibi....
haşmetlü ve devletlü hükümdarımız recep tayyip erdoğana selam olsun...
neyin peşinde olduğuna anlam veremediğim sözlük kızıdır...
artık demirel'in siyasi karizmasından mı etkilendi yoksa sıradışı yakışıklılığının mı tesirinde kaldı bilinmez ama bir gerçek varki a dostlar, şunu bilin ki bu yaratıklara demirel bile fazla gelir...ölün lan yaşamayın siz çirkin varlıklar sizi...
feminist geçinen puştlara kapak olan realitedir....
bilim tarihindeki kadın bilimcilerin azlığıyla da doğru orantılıdır, baktığımız zaman ampulü edison bulmuş, teslanın insanlığa kazandırdığı buluşlara girmiyorum bile ya da bugün günlük hayatta kullandığımız çoğu eşyanın elektronik aksanının temel esaslarını kuran ve sistemleştiren matematik ve fizik gibi bilim dallarında otorite olan isimler hep erkeklerdir, ben hiç kadın ismi duymadım, kısacası bugünkü teknolojinin hangi nimetlerinden istifade diyorsak bunlar hep erkek zekasının ürünleridir...
durum böyleyken birilerinin pozitif ayrımcılıkktan bahsetmesi oldukça manidardır....
hülasa...
oturun oturduğunuz yerde lan erkek işine karışmayın, pişirin yemeğinizi, bekleyin erkeğinizi...
sol görüşün safsatalarına kapılmış pisliğin içine doğru yuvarlanıp giden solcudur...
bu şarkıyı dinleyerek güya, 'tek yol devrim' naralarıyla tek kurtuluş yolu olarak gördüğü dinsiz sosyalist rejimleri hakim kılma davasında, psikolojik olarak şevk bulmaktadır...inanacını ve ümidini bu şekilde canlı tutmaktadır....
karl marks ve engels'in tüm dünyadaki proleterya sınıfına devrim bilincini kazandırmak maksadıyla yazdıkları ve ingilterdeki kominist enternasyonelde kamoyuna duyurdukları 'kominist parti manifestosu'daki zırvalardan sadece bir tanesidir....
bu nasıl bir ahlaksızlıktır efenim o satırları okurken resmen kanım dondu, daha da ilginci bu ahlaksızlığa tepki gösteren sözde burjuva sınıfından kimselere karşı yaptığı savunusu da daha iğrenç güya diyorki 'siz burjuvalar gizli kaçak birbirinizin karılarına göz koyup götürürken iyisiniz de biz bu işi devlet eliyle resmileştirdiğimiz de mi kötü oluyoruz' daha da bişey demiyorum...o satırları yazan ellerin kurusun marks, nitekim kurudu da....
kemalist güruhun 'atam izindeyiz' sözünden algıladıkları anlamdır....
benim düşüncem küçücük zekalarıyla o sözden, 'atam izin yapıyoruz,tatildeyiz, yatıyoruz' şeklinde bir anlam çıkardıkları yönünde, yoksa niye bu milletin üzerine 80 yıldır asalak gibi yapışsınlar demi....
haşmetlü ve devletlü hünkarımız, ulu önder, başöğretmen recep tayyip erdoğan'ın, büyük emekler vererek gelecek nesillere emanet bıraktığı ülkedir yani türkiyedir...
(bkz: başta bütün dünyanın saydığı başkumandan recep tayyip erdoğan)
halk arasında o... diye tabir edilen hayat kadınlarının başlarının ve oralarının buralarının açık olması durumudur... işi gereği birilerini tahrik etmek adına yapıyordur.
arçelik reklamlarının maskotu çelik'in, dişi çelik yani çelike'yi nasıl götürdüğü yani o işi nasıl hallettiği sorunudur....
az önce reklamlarda gördüm evlenmişler yahu dedim bu adamın görünürde malafatı görünmüyor, ee durum böyleyken nasıl oluyorda evleniyor hadi evlendi zihaf gecesi çelikeye ne yapacak....çok büyük bir muamma doğrusu.
işte görüyoruz bu serveti paylaşanları, chp 66 yıldır iktidara gelemiyor, atatürk'ün manevi kızının çocukları hakkımız verilmedi diye mahkeme kapılarını aşındırıyorlar, iş bankası dersen ayrı bir rezillik, işin diğer boyutundaysa her allahın günü birisi gazertelere çıkarak sözde atatürk'le alakalı kan bağını ortaya koyarak mirastan pay alma derdine düşmüş, kemalistler derse ayrı dert, yani atatürk artık atatürk olmaktan çıkarılmış ve sömürü derdine düşmüş kimselerin oyuncağı haline getirilmiş...
kemalist rejimin dayatması olan kanunlara göre her ne kadar mustafa kemal gibi görünse de eğer söz konusu liderin, halkının nazarındaki karizmasını ve başarılarını baz alıp sezarın hakkını sezara vereceksek kesinlikle bu lider, recep tayyip erdoğandan başkası değildir...
ebedi şef, ulu önder, haşmetlü ve devletlü hünkarımız recep tayyip erdoğan'a selam olsun...
kemalistlerle atatürk ve recep tayyip erdoğan mukayesesi yapılan bir münakaşaya girdiğiniz zaman geleceğiniz son noktadır... bu kemalist dediğimiz organizmalar, o kadar basit ve o kadar sığ bir mantığa sahiptirlerdir ki, ne yapar ederler sonunda meseleyi bir şekilde, 10 yaşındaki çocukların yaptığı "benim babam senin babanı döver" muhabbetine çevirirler.... tabi böyle bir yola girişmelerinin yegane sebebi, dünyanın anti-emperyalist, tam bağımsızlıkçı kimliğiyle tanıdığı ulu önder recep tayyip erdoğan'ın başarılarının karşısında, atatürk cephesinden dile getirilecek kadar kayda değer bir başarının bulunmamasıdır....
ayrıca ulu önder recep tayyip erdoğan 1,85 boyunda, 1,60'lık adam nereye dövüyor...